Bir otel odasının karanlık köşesinde
Fırtınanın sesini andırıyor nefesim,
Kulağımda saatin hüzünlü tiktakları
Karşımda ise beni parçalayan bir resim!
Tavanın bakışları gözlerime takılmış
Beni tehdit ediyor zalim yalnızlığıyla
Çilekeş kitaplarım konuşmuyorlar artık
İçimde gizli bir ses hükmediyor ki “ağla”
Beni tehdit ediyor zalim yalnızlığıyla
Çilekeş kitaplarım konuşmuyorlar artık
İçimde gizli bir ses hükmediyor ki “ağla”
Donuk bir çeşme gibi sâkin kırık sandalye
Sanki hasta bir nağme elimdeki defterim
Bin bir anıyla dolmuş boşalmış küçük dolap
Hayatından usanmış kirli elbiselerim…
Sanki hasta bir nağme elimdeki defterim
Bin bir anıyla dolmuş boşalmış küçük dolap
Hayatından usanmış kirli elbiselerim…
Bunalmaktan çürümüş zeytin çekirdekleri
Kuru oduna dönmüş masamdaki ekmekler…
Ulu… Yüce Tanrıya her akşam söylediğim
Boğazımda birikmiş yarım kalmış dilekler…
Kuru oduna dönmüş masamdaki ekmekler…
Ulu… Yüce Tanrıya her akşam söylediğim
Boğazımda birikmiş yarım kalmış dilekler…