Öpünce tatlı salıncağında yüreğini öyle mutluydum ki;Sonsuz bir hazzın ve saadetin yatağındaSeninle aynı yastığın sonsuz sadakatinde Bedenlerimiz aynı, aynı yatağın çıplaklığındaKaç kelime konuşulur bilmem, mumlar yanarken Ama bir boğuşmadır başlar ışıklar kararıncaŞimdi üzerime geliyor çıplak göğüsleriyle,Bir yanda sereserpe geceliği;Uyuyan gözkapaklarıma dayıyor dudaklarını,Aralık ağzından duyuyorum “uykucu” dediğini,Ne kadar kucaklaştık, ne kadar değişti kollarımız.Kim bilir kaç defa …
Tag: Ezra Pound
Şub 23
bir kız
ağaç geldi girdi ellerime, özü yükseldi kollarıma doğru,büyüdü ağaç göğsümde –aşağı doğrukollar gibi büyüyor dallar benden dışarı ağaçsın sen, yosunsun sen,sen üzerinden rüzgârın geçtiği menekşelersin.sen – ne de büyük – bir çocuksun,ama bu dünya için çılgınlık bütün bunlar.. ezra pound
Şub 23
Bir Mektup
Alnımın üzerinde saçım dümdüz kesilirdi daha;Oynardım sokak kapısının önünde, çiçek derlerdim.Bambu sırıklarına binmiş gelirdin, atlılar gibi,Dört dönerdim yörende, mürdüm erikleriyle oynardın.Chokan köyünde yaşayıp gidiyorduk işte:İki küçük çocuktuk, sevgiden gayrisini bilmeyen.Ondördümde vardım sana, efendim benim.Gülemezdim karşında, sıkılgandım çünkü.Başımı eğer, duvara çevirirdim yüzümü.Kırk kere de çağırsan, gözüm yerden kalkmazdı. Onbeşimde yüzümü çatmadım artıkAyağının bastığı toprak olayım istedim,Dünyalar …
Şub 23
Alba
Vadideki zambağın solgun ve ıslakyaprakları kadar soğuk Yanıma uzandı, şafakta Ezra Pound
Şub 23
Gözler
Efendimiz dinlen artık, yorgunuz yorgun,Duyalım biraz da rüzgarın parmaklarınıÜstümüzü örten şu durgunŞu kurşun gibi ağır kapaklarda. Dinlen artık kardeş, gün ağarıyor bak dışarıda!Soldukça soluyor sarı ışıkEridikçe eriyor mum. Salıver bizi, dışarda en tatlı renkler,Yosun yeşili, çiçek renkleri,Ağacın altı serinlik. Salıver bizi, tükeniriz yoksaAkıp duran tekdüzeliğindeKara kuru baskılarınAk kağıt üzerinde. Salıver bizi, biri var kiBir gülüşünün …
Şub 23
Tavan Arası
Gel, bizden iyi olanlara acıyalım.Gel, dostum, hatırlayalım:Zenginlerin uşakları var, dostları yok;Bizim dostlarımız var, uşaklarımız yok.Gel, evlilere, bekârlara acıyalım.Küçük ayaklarla girer şafak,Yaldızlı bir Povlova gibiBen tutkunun yanındayım.Yaşamada daha iyisi yokBu duru serinlik saatinden,Beraber uyanmanın saatinden. Ezra PoundÇeviri: Ülkü Tamer
Şub 23
Bahçe
Duvara savrulmuş bir ipek çilesi gibi boşalmışçasınaTahta bir çit boyunca yürüyor bir patikasındaKensington bahçelerinin,Dokunsalar dağılıverecek sankiöylesine kurumuş ki içi.Aksi gibi nereye çevirse başınıO mundar, o yedi canlı, topuz gibi çocukları ayaktakımının,düşün, bu piçlere kalacak yarın dünya! Geçmiş ondan üremek de, üretmek de.Güzel ama, ağır bir kokuya benziyor can sıkıntısı.Biri gelsin yanına konuşsun istiyor han’fendi.Hani korkmuyor …
Şub 23
Çayhane
Çayhanedeki kızEskisi gibi güzel değil.Ağustos yıpratmış onu.Merdivenlerden öyle ürkek çıkmıyor artık;Evet, o da orta yaşa gelecek,Ve bizlere serpiştirdiği gençlik ışığıÇöreklerimizi getirirkenArtık serpilmeyecek.O da orta yaşa gelecek. Ezra Pound
Şub 23
Irmak-Boyu Tacirinin Karısı: Bir Mektup
Saçlarım daha alnımın üstünde dümdüz kesiliykenÖn kapının orda oynardım, çiçek koparırdım.Sen atçılık oynayarak bambu değneklerinde gelirdin,Çevremde gezinirdin, mavi eriklerle oynayarak.Böylece yaşar giderdik Chokan köyünde:İki küçük insan, tasasız, kuşkusuz. On dördümde, Efendim, evlendim seninle.Hiç gülmedim, utangaçtım çünkü.Başımı öne eğip duvara baktım.Bin kere çağırıldım da hiç ardıma bakmadım. On beşimde, somurtmayı bıraktım artık,Toprağım seninkiyle karışsın istedimHer zaman …