Tag: Ahmet Hâşim

Merdiven

Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden, Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak, Ve bir zaman bakacaksın semâya ağlayarak… Sular sarardı… yüzün perde perde solmakta, Kızıl havâları seyret ki akşam olmakta… Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller; Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller, Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer? Bu bir lisân-ı hafîdir ki ruha dolmakta, …

Devamını oku

Gelmeden Evvel, Geldin, Birlikte

Gelmeden Evvel KalbimBenim bir ormandı,İsimsiz, asude,Bir büyük orman;Ve gölgelerinde revanOlan hafi suların aks-i şevk-i müttaridiDağıtırken sükutu bihude,Düşünürdüm ki, hangi gün, ne zaman,Ne zamanGirecektin o kalb-i mes’ude? Etmeden zehr-bad-ı fasl-ı elemReng-i eşcar ü abı fersude,Dolacak mıydı seslerin, bilmemO tehi saye zar-ı mesdude? Sanki hicrana bir teselliydiŞeceristan-ı kalb içinde revanOlan hafi suların musiki-i nevmidi. Geldin Bir günAkşamın …

Devamını oku

O Belde

DenizlerdenEsen bu ince hevâ saçlarınla eğlensin.BilsenMelâl-i hasret ü gurbetle ufk-i şâma bakanBu gözlerinle, bu hüznünle sen ne dilbersin!Ne sen,Ne ben,Ne de hüsnünde toplanan bu mesâ,Ne de âlâm-i fikre bir mersâOlan bu mâi deniz,Melâli anlamayan nesle âşinâ değiliz.Sana yalnız bir ince tâze kadınBana yalnızca eski bir budalaDiyen bugünkü beşer,Bu sefîl iştihâ, bu kirli nazar,Bulamaz sende, bende …

Devamını oku

Bir Ağaç Karşısında

Soğuk bir kış günü, karanfil almak için çiçekçi dükkânına girdim. Tatlı bir yaz hararetiyle ısıttırılan bi yerin havası, nibâti usarelerin hafif, sert ve yeşil buğulariyle dolu idi. İstediğim çiçeklerin destelenmesine kadar, bana gösterilen sandalyede oturdum. Mes`ut bir insanın hayâl evi gibi, iklim, mevsim, yer ve zaman dışında meyl ve hevesin arzu edebileceği her türlü renkte …

Devamını oku

Yarı Yol

Nasıl istersen öyle dinle, bakın:Dalların zirvesindeyiz ancak,Yarı yoldan ziyâde yerden uzak,Yarı yoldan ziyâde mâha yakın. Ahmet Haşim

Bir Günün Sonunda Arzu

Yorgun gözümün halkalarındaGüller gibi fecr oldu nümâyân,Güller gibi… sonsuz iri güller,Güller ki kamıştan daha nâlân,Gün doğdu yazık arkalarında! Altın kulelerden yine kuşlarTekrârını ömrün eder i’lân,Kuşlar mıdır onlar ki her akşamAlemlerimizden sefer eyler?.. Akşam, yine akşam, yine akşam,Bir sırma kemerdir suya baksam,Akşam, yine akşam, yine akşam,Göllerde bu dem bir kamış olsam! Ahmet Haşim

Ölmek

Firâz-ı zirve-i Sînâ-yı kahra yükselerekOradan,Oradan düşmek ölmek istiyorumCevf-i ye’s âşinâ-yı hüsrâna… TitrekParıltılarla yanan mesâ-yı mezbaha-renkDağılırken suhûr-ı üryâna,Firâz-ı zirve-i Sînâ-yı kahra yükselerekOradan,Oradan düşmek ölmek istiyorumCevf-i ye’s âşinâ-yı hüsrâna… Kanlı bir gömlekGibi hârâ-yı şemsi arkamdanAlıp sürükleyerek,O dem ki refref-i hestîye samt olur ka’imVe bir günün dem-i âlâyiş-i zevâlindeSürüklenir sular âfâka şu’le hâlindeO dem ki kollar açar cism-i …

Devamını oku

Parıltı

Âteş gibi bir nehir akıyordu Rûhumla o ruhun arasından Bahsetti derinden ona halim Aşkın bu unutulmaz yarasından. Vurdukça bu nehrin ona aksi Kaçtım o bakıştan, o dudaktan Baktım ona sessizce uzaktan Vurdukça bu aşkın ona aksi… Ahmet Haşim

مردیون

،آغیر، آغیر چیقه جقسڭ بو مردیونلردن ،اتكلرڭده گونش رنگی بر ییغین یاپراق …و بر زمان باقاجقسڭ سمایه آغلایه رق ،صولر صاراردی… یوزڭ پرده پرده صولمقده …قیزیل هوالری سیر ایت كه آقشام اولمقده ،اگیلمش ارضه، متصل قانار گللر ،دورور علو گبی داللرده قانلی بلبللر صولرمی یاندی؟ نه دن طونجه بڭزیور مرمر؟ ،بو بر لسان خفیدر كه …

Devamını oku

Yollar

Bir lâmba hüznüyle Kısıldı altın ufuklarda akşamın güneşi; Söndü göllerde aks-i girye-veşi Gecenin avdet-i sökünüyle… Yollar Ki gider kimsesiz, tehî, ebedî, Yollar Hep birer hatt-ı pür-sükût oldu Akşamın sîne-î gubârında. Onlar Hangi bir belde-i hayâle gider, Böyle sessiz ve kimsesiz, şimdi? Meftûr Ve muhteriz yine bir nefha-yi hayâl esiyor; Bu nefha dalları bî-tâb ü bî-mecâl …

Devamını oku