yüzünüz gün ışığına küskün bir serçe yavrusu kadar kimsesizdir. bunu anladığımda sizi tanımıyordum bile; ansızın çıktınız karşıma. öyle kararlı bir sessizliğiniz vardı ki, ürkekliğinize bile dokunamadım hoyrat bulup ellerimi. boynunuzdaki ve dilinizdeki ben, gözlerinizin kuşatılmış sabah okyanusu parlayışı ve çocuk dağınıklığı ayaklarınızın uzaklığım oluyor her özleyişimde sizi. hayır! gerçek olabileceğinize inanmadım hiç. en beyaz o …
Tag: Orhan Alkaya
Şub 23
Yenilmişler İçin İkinci Parça
peki beni kim intihar etti kim tedavülden kaldırdı böyle erken inlerken görülmem hoşlarına gitmedi mi bir içevurum fazla mı geldi bu sığlıkta nasıl da dijital şimdi yakınlıklar parlak kanatlarıyla gökyüzüne kaybolurken anka kimse tanrıyım demesin, hepimiz sarhoş kaldık varedene duyulan hasret gibi yoksul anda nerde şimdi Burgonya Beyleri, Kara Şövalye gölgeye dokunanlar nerde böyle erken …
Şub 23
Altımda Bir Dünya
eksiltin beni hayatınızdangövdemden aşağı kurşun ve kalemle bir çizik atınyalnızlığıma dönmek istiyorum bugünilk keşfettiğim günkü kadar bakirve güzelliği dokunulmamışlığıyla bitişen hüzünhiçbir gözün yalan söylemeyeceğine inanılan gün kadarparlak ve katışıksız yalnızlığıma birkaç hayat yaşadım yanıbaşınızdaherbirinize ayrıve ağırlığını hep eksik bulacak kadar kayırılmış zamanlarla geldimmutlaka dünyayı döndüren insana rastlayacakmışcasınaçoğaldıkça eksilen zamanlarlaparmakuçlarınıza her dokunuşumdaduydum bileklerimde aynı serinliğişölenlerde bitkin, …
Şub 23
Nakış
bana yorgun, yoksul akşamlar verdinsevincinde uzadı boynum hep o bilinmez yeredinmeyen yağmurlardı, bir bulut kesimiydi dudaklarınsen mi götürdün, yoksa ben nasıl geldim o bilinmez yere bir duman bulutuydun sen, bana isyan verdintenimde silinmez izler bırakarak, nehirlere nakşolmuş izlersen değil, senden bana kalanlar mıydı sevdiğimkokusuna sürdüğün yerlerimde şimdi, nehirlere nakşolmuş izler son kuşlar döker kanatlarını, bana …
Şub 23
Anlamlar I
yalnız bir hata mı, sarsak adımlarıyla hayatı yürür hayat da yürür, dil ağır prangasıyla sürüklerken hayatı kuytu bir gül yaprağına sinmiştir, ne gam söz eksilmeseydi, yangın nereden nerelere yürür akşam koyu bir hatadır, telafisi üzerimize yürür gündoğumu ayrı şölen, her dilde ayrı yürür yalnız bayancı yabancılaşmaz, alışmak ağır ölüm ölüm gelir, her seferinde başlangıca yürür …
Şub 23
Bir De Beni Ekleyin
hatalarımızı çıkarsak geriye ne kalır hayatımızdandokunulmuş yerlerimizde soğuyan sevinçli yaşamlar mıhiç solmayan çiçeği görmüş müdür hai-kai ustalarıve dikenlerini içine büyüten bir gül kimin kanayanıdırbir de bunu ekleyin neden yorgun akşamları giyindik her sabah üstümüzeaktar ölçeğinde mi incelir hüzün, sarraf nezdinde mioluksuz bıçaklarla sevişen kaçıncıda ölürve kısa pantolonlu bir çocukluğun dizleri neden hep kanarbir de bunu …
Şub 23
Söylenmemiş Bir Şeyler Kalsın
Ve bir düşman daha kazandım benincesu yeşimi kristaller düşürürkenbir sevda ses kiliminesızıyordum parmakuçlarımdan, saçlarımdan fışkırıyordumçöliçlerinden, vaha yarıklarından geçtimsırtımda araf taşlarıkurşun döktüler, tütsü yaktılar giderkenincelen ben miyim, sevdikçe öldüren benkıyısız serüvenimi sürüklerkendeğirmen intiharlarındave sözcük barikatlarında tükenenyunus ılığı gözlerimYehova yeniği çizgili bir mermere dönüşürkenkapattım üstüne yedi deniz kokusunubütün yüzleri kapattımkubbelerde genişleyip giderim şimditen sıcaklığında buharlaşırkıvrımlarında kaybolurum aklımın. …
Şub 23
tarlakuşu neden uçmasın
(bir acı şarkı düştü dudaklarımakelebeklerin kanatlarında dolaştığım gökyüzüdindirmez oldu ağrısını gönlümünneredeyim, nicedir burdayım, nedentarlakuşu neden uçmaz şarkısını söylerken) atalarımdan kaldı bana bu çehredevlet kurup devlet yıkmış bir soydanbu özgürlük tutkusubu kanatlı karınca coşkusuyeni dünyalar aradım ben onlardan uzakcebimde düşler ve ıtır kökleriyle koyuldum yolanemli dudaklarda konakladım geceleriyumruğumu bulutlara kaldırdım bulvarlardahırçın, inatçı ve çocuktum; umursamadımserseri ardıç …
Şub 23
İlk defa sever gibi bir başka sevmeyi
Nazlı’ya bir şeyi ilk defa sever gibiayın tutulduğu her yerde ilk ay tutulması belkiiçime bir bıçak ilk kez, kan nasıl da ılıknasıl sorardım –ayaklarım arzan bıçak gibi delerken küreyi bir şeyi ilk defa sever gibigözçukurumda ilk kitabı görmenin mürekkep izleriNeil Armstrong’un ayak izleri bilinemezlerimizi ezerkenbilincimizi ezerken bildiklerimizağır yaralı bir tetiğin akla doğru sessiz bir yolu …
Şub 23
7000. Paylaşım
yenilmişler için birinci parça gene mahzunuz muhip! onlar sevindi sallantılı aşklar şakırdar yerkürenin kulağındabaşarı tanrısı beton akıllara hükmünü bildirdiSpartakus değil, işte gene Sparta kazandıbiz, büyüyen kiplerin tanrıları“ve cümle yitikler, mağlûplar, mahzunlar”Bir meyhaneyi bile haneye çeviremeyiz artık ey akşamın son çocukları, sonsuzormanlara kaybolan okşayış ve sonrasızsulara susayan Cravan’ların akşamıismiyle çağrılanların son kafilesi mi duruyor gölgenizdeşairlerin atası …