Uyanılmaz uykulara dalmak istiyorum

bu karanlıktan ve suskunluktan yorgun
dedim ki ey uyku, başparmağın yeşil bahçelerin anahtarı
gözlerin, dinginliğin balıklarının karanlık havuzu
ağlayan çocuğumun yarattığı yükü çekip al
ve beni unutmanın peri suretli ülkesine götür

Furuğ Ferruhzad

Dağ başındaki evimde,
güz saltanatını sürerken,
saatlerin en yalnızı.
Döşeğimde uykusuz yatarken,
yürek dağlayan bir geyik çığlığı.

Mibu Tadamine

Sen uykudayken dün gece
Seyrettim seni sevdayla
Yeniden Tanrı’ya el verdim
Yeniden duaları öğrendim
Yeniden yakardım umutla
Yeniden gün doğumlarına sevda büyüttüm.

Sen uyurken dün gece,
‘Seni seviyorum’ları tekrarladım durmaksızın,
Bir dua gibi,
Tanrıya yakarır gibi …

Gassan Satar

Uyuyordu Boaz, Yakub’un, Yahuda’nın
Uyuduğu gibi, dalla örtülü üstü;
Birdenbire başı üzerinde, semanın
Aralanan kapısından, bir rüya gördü.
Bu rüyada Boaz’ın karnından bir meşe
Çıkıp ta mavi göklere yükseliyordu.

Victor Hugo

Bana çiçek gönderme
Bir kuş ağacı gönder
Dallarında gezinsin
Kül rengi güvercinler

Konsunlar yastığıma
Uyutmak için beni
Sırtlarında kuş tüyü
Gagalarında ninni

Kaldırıp yatağımı
Uçursunlar göklere
Kendimi yıldızlarda
Bulayım birdenbire

Bana çiçek gönderme
Bir kuş ağacı gönder
Alnıma dokunanlar
İyileşmiş desinler

Ülkü Tamer

Uyandırmasın kimse
uyuyan bu çocuğu.
Bir zamanlar karnımda
böyle derin uyurdu.

O duru dinlenişten
açtırdım gözlerini,
yaslanıp göğsüme yine
uyuyakaldı şimdi.

Gabriela Mistral

Güneş uykuya yatmış bu akşam bulutlarda.
Yarın fırtına var, sonra karanlık ve gece,
Tan ağaracak sisin içinden sızan ışıkla,
Derken günler ve geceler, ardı arkasınca!

Ya ben! her geçen gün başımı daha bir eğerek,
Tatlı ışıkları altında güneşin, titrek,
Şamatanın ortasında çekip gideceğim,
Sonsuz yeryüzünden hiçbir şey eksilmeyecek.

Victor Hugo

Kaygısızca uykuya dalıyoruz aşkın kollarında;
Açık pencereden , nefeslerimizdeki huzuru dinliyor
Ve mehtaplı geceye taşıyor yaz rüzgarı.
Bahçeden , gönül yordamıyla bularak yolunu ,
Aşk yatağımıza kadar geliyor güllerin kokusu;
Harika düşler getiriyor bize ,
Arzularla yüklü , sarhoşluk düşleri.

Otto Erich Hartleben

A benim
Oğulotu bitmeyen topraklarda
Şaşırıp kalan kalbim
Senin Türkçen yok mu, anlatıyorum işte
Bir kuş kalbi misin ki ürkmek için bahane
Arayıp duruyorsun.
Bize dönecek oysa o güzel ölüm
Yatacağız beraber güzellik uykusuna
Her gün bahar olacak ve onun temizliği
Yeni yıkanmış tül perde ne ki
Benzetecek bizi dağların doruğuna.

İbrahim Tenekeci

Uyku yavaş yavaş gelir ve sarar bizi.

Yorgo Temelis

Onu konuşurken duymuş kimileri
geçerken yapayalnız
yıllarca önce kırılan aynalardan söz ediyormuş
artık kimsenin onarıp diriltemeyeceği
aynaların içindeki kırık yüzlerden.
Uykudan söz ettiğini duymuş kimileri
uykunun eşiğindeki korkunç hayallerden
sevecenlik yüzünden dayanılmazlaşan yüzlerden.

Yorgo Temelis

Yaprak nasıl düşerse akıp kaybolan suya
Ruh öyle yollanır uyanılmaz bir uykuya:
Duymaz bu anda taş gibi kalbinde bir sızı;
Fark etmez anne – toprak ölüm maceramızı.

Yahya Kemal Beyatlı

Uykusunda, uyanık, seyredilen bir çocuk
Gülümser masum.
Yıllar sonra bileceği yakınlığı o yaşta,
Anne baba arasında adlandıramadığı
Bakışları, ilgiyi şimdiden anlar da
Gülümser
Bilirim.

Behçet Necatigil

Sen, bir gölün uykusundan
çaldığım ayna, gitme kal.
Dayanamam ıssızlığım çok ince.
Aşk, aşk, âh, sen küçük anne!

Vural Bahadır Bayrıl

Anneler göl uykusundayken
çocuklar derin alınganlıklardır.

Vural Bahadır Bayrıl

Çocukluğumla aramda ölüm var.
Ölümle hayat arasına sıkışmış, uykulu, kadim bir tepedeyim.
Annem yoldan gelmiş yol olmuş kardeşime,
Ölümleri gösteriyor. Birlikte ağlıyorlar.
Ben güneşe ağlayacağım. Issızlığına bu tepelerin.

Bejan Matur

Allah’a sarılıp ağlamak istiyorum bazen
Sûr üç gece önce üflenmiş
Üç gece önce korkunç aydınlanmıştır gökyüzü
Anne, “oğlum” diyerek uykusundan
Ve korkuyla pencereye: “hayrolur inşallah”

Dilek Kartal

Bana, geceleri sıkıntıyla ve uykusuzlukla nasıl baş ettiğimi soruyorsun. Bir mum gibi: Öyle ki, sabah olduğunda söndürüyor, ihtiyaç duyduğumda yeniden yakıyorum.
Tersine, dün gece iyi uyudum. Ama ben uykuyu uykusuzluk için seviyorum. Yeniden hazırım. Öyle gözüküyor ki ben, uyumak denen bu rahatı, dışarıdan bir rahatsızlık gibi gözüken o şeye tercih etmeyeceğim. O rahatlık seninle benim ellerimizde ve o rahatlık… bu karanlık gecede, hayaletlerle ve umutsuzlukla uzayıp giden zamanda, ah, şeytan bile telkinini esirgiyor şairden.

Nima Yusiç

Ben hasta bir çocuğum
Sancım büyüktür değmeyin
Yitirdiğim bir düştür, bin bir gece uykulara sığmayan
Dokunsan uyanır
Tutmak istersen, kül olur kanatları
Avuçlarında bir kelebeğin

Sancılar hep geceleri başlar
Hasta çocuklar uyumaz hiç
Yanar sabaha kadar pencereleri
Ey dünyanın her dilden ninni söyleyen anneleri
Dönün rüyalarıma

Ahmet Uluçay


İkimiz birden sevinemiyoruz,
gök, kızılken sen
maviyken bulutlar.
Ahşap çiçekler ekiyorum, hırsımız kurusun
telaşımı gömüyorum uykuya
ömrümün ikindisi.
Ama şöyle düşün
ikimiz birden üzülebiliyoruz.
buna da şükür.

İkimiz birden düşünemiyoruz, düşümüz ayrı.
Sen uykudayken ben uyanıyorum
ellerimde peynir kokusu
ceketimde kağıt mendil unutulmuş,
çamaşırlar dilsiz, makinalar ruhsuz.
Turum tırak -Nazım’ı okuyan anlasın-
İki pencere karşı karşıya
iki ayrı kıtada.
hiç karşılaşamıyoruz.

Adige Batur

Sen rüyama gelmeyince sol yanımın acısıyla uyanıyorum anne.

Ayla Aydemir

annem yüz yaşını birkaç yıl geçti;
bir buçuk yıldır da, upuzun bir rüyada
kanatlarını deniyor,
katılmak için tanrıya dönen göçmen kuşlara.
yalnızca sütünü içmek, ilaçlarını almak,
bazen de kısa repliklerini fısıldamak için
girip çıkıyor oyunlara.

Cahit Koytak

annem bir rüya oluyor, benimle konuşuyor.

Mehmet Aycı

Uykusuz gece geçirenler yorgun kalkacak. Uzun uyuyanlar da yorgun kalkacak. Kimi mutlu, kimi acılı, kimi sevgi ile geçirdiği gecenin sabahında uyanacak. Kimi öfke ile. Kimi kendine güne nasıl başlayacağını soracak. Kimi bir intiharı düşünecek. Kimi özlem duyduğu bir kenti. Özlem duyduğu bir insanı.

Tezer Özlü

“Kaygılanma,” dedim, “bak bağlaman köşede duruyor.” “Sağ ol,” dercesine yorgun ama birden ışıldayan gözlerini birkaç kez minnettarlıkla açıp kapadı ve ardından yeniden tıpkı akşamki gibi derin bir uykuya daldı. Morfin hem ağrılarını azaltmış hem de uyumasına yardım etmişti.

O, eksik gedik de olsa yeniden nefes almaya başlamıştı ama bu kez ben nefessiz kalmıştım.

Kemal Varol

Çocuk uykusunda gülüyor
Yılların acı çığlığından habersiz
Elleriyle oynuyor karanlıklar
Sessiz sessiz.

Alaeddin Özdenören

Uyku, katillerin bile çeşmesi;
Yorgan, Allahsıza kadar sığınak.
Teselli pınarı, sabır memesi;
Ele şerbet, bana kum dolu çanak.

Necip Fazıl

Teselli kelimesinin unutturma, akıldan çıkarma, gönül alma anlamlarına geldiğini görüyoruz. Bu üçüncü anlam bana göre daha etkin. Teselli etmek, bizde de gönül almak anlamında kullanılır daha çok. Ancak kastım zihni, düşünceler yoluyla uyuşturmak değil uyandırmaktı. Çünkü acı karşısında kendini uykuya bırakan zihin eninde sonunda uyanacak ve acı gerçeğin daha büyümüş bir haliyle yüzleşecek. Benim aradığım teselli, çekilen acıya bir başka açıdan bakabilmeyi içeren ve kalıcı bir rahatlama hissini beraberinde getiren bir kavram.

Mecit Öztürk

Sor ona: “ey uykulara dalan, bu gece yarısı kim
Hatırlayarak seni kapatmış uykunun yollarını yaşlı gözlerle”?

Pervin-i Bamdad

Hüzünlü bir musiki onu hatırlatmıyorsa,
Uykudan uyandığın zaman
Yaşamakta olduğundan önce
Onu hatırlamıyorsan,

Ümit Yaşar Oğuzcan

bu adam benim oğlumdu.
küçücüktü bir zaman,
kucağıma alır ninniler söylerdim ona,
uyu oğlum, uyu oğlum, ninni.
bir daha uyanmamak üzere uyudu Vedat.

6 haziran 1973

Ümit Yaşar

Ben işte miraç gecelerinde
Bir peygamberin kanatlarında teselli aradım,
Birlikte yere inebileceğim bir dost aradım,
Uyuyan ve acılı yüzünde kardeşimin
Bir şiir aradım.

Didem Madak

Annemi ölmüş gördüm rüyamda.
Ağlayarak uyanışım
Hatırlattı bana, bir bayram sabahı
Gökyüzüne kaçırdığım balonuma bakıp
Ağlayışımı.

Orhan Veli

Daha geçen gece rüyamda gördüm. Babamı rüyamda gördüğüm zaman çok seviniyorum, iki üç gün sürüyor o mutluluk. O zaman babam sanki tam olarak ölmemiş gibi geliyor bana. Çünkü rüyalarımda çok canlı, çok kendisi. Ve daha geçenlerde kendimi “Bu konuyu babamla konuşayım” derken yakaladım. Ölümünü hâlâ tam olarak kabullenmiş olduğumu söyleyemem. Ama galiba bir oğul, babası öldükten sonra gerçek anlamda büyüyor.

Ali Nesin


Bütün çektiklerim
Tek söze dökülseydi,
Şen rüzgâr güle oynaya
Alıp götürseydi.
Acı dolu o sözü
İletseydi rüzgâr sana;
Duysaydın her saat,
Duysaydın her yerde.
Yumunca uykulara
Geceleyin gözlerini;
En derin düşlerine,
Sözüm peşinden gelirdi.

Heinrich Heine

Azabın bilinmeyen perdeleri altında uçan
hiçliği başkalarından daha iyi tanıyan senin
ancak kara yalanlardan sonra tadabildiğin
düşsüz ağır uykuyu istiyorum yatağından;

Stephan Mallarme

Esirinin başından kaçamazsın.
Sen onun başında esir kalırsın.
Kaçacak diye nöbet tutarsın,
Uyku bile uyuyamazsın.
Gitmesin istersin, gitsin istersin.
Ne yapacağını bilemezsin,
Esir olursun beklemeye, seni salsın istersin.

Sahir Üzümcü


Ey toprak, ağır bas gözlerinin üstüne;
Gözlemekten bıkmış tatlı gözlerini mühürle, toprak;
Sıkı sıkı sar her bir yanını,
Uyuyor sonunda, dert, kargaşa bitti;
Uyuyor sonunda, savaş, dehşet geçti;
Uyuyor sonunda, düşsüz bir uykunun içine kilitli.

Christina Rossetti


O derin uykuyu seviyorum, bir gün artık olmadığımda
ve köy yollarında hızla bisiklet sürmeyi, açık gökyüzündeki
bulutlar gibi silikleşirken kavaklar ve evler yanımsıra.

Adam Zagajewski

35 yaşımdan bakıyorum da ardıma
yok sanki, olamaz bir ömrü dönüştürecek hüner
neyse odur hayat, başladığı gibi biter
soğuk koridorları yatakhanenin
iyileşmez bir gurbet olarak uykularına girer
tek sırrı şu ki hayatın
insan Tanrı’yı özler

Kemal Sayar

Gerçekte, bu, başından beri mesut olmayan bir evlenme idi. İkisi de birbirini çok sevmişler; fakat vücutça hiç tanımamışlar, Fahir sinirli ve bezgin, Nuran sadece sabırlı, yan yana, birbirlerine kapalı, fakat gündelik işlerde açık, iki tesadüf mahkumu gibi yaşamışlardı. Fatma’nın dünyaya gelişi, bu kapalı ve hemen hemen neşesiz hayatı başlangıcında biraz değiştirir gibi olmuştu. Fakat çocuğunu çok sevmesine rağmen ev, Fahir’i daima sıkmış, karısının sessiz, yumuşak ve kendi alemine gömülmüş hayatını daima yadırgamıştı. Fahir’e göre Nuran ruhen tembeldi. Hakikatte ise kadın yedi sene bu yarı uyku hayatından onun kendisini uyandırmasını beklemişti.

Huzur / Ahmet Hamdi Tanpınar

Gecenin üçüdür en uygun zaman, bahse girerim
düşünün: sabah çok yakın
oysa ışıltı yok ortalıkta
nerdeyse gece bitmiş ama sürmekte karanlık
henüz uyanmış bazıları
henüz uyumamış bazıları
bazıları uyanmış uykusuna doymadan
bazıları uykusuna varmadan doymuş

İsmet Özel

Ey okur; bu dörtlükler uykusuz gecelerde,
Contası bozuk bir musluktan damladı.
Kâh ben oldu, kâh siz oldu dizelerde,
Eksik gedik ne varsa bir bütüne tamladı.

Metin Altıok

Sevgimde açılmış bilinmedik bir yara,
Uykusuz geceler de için için kanıyor.
Dönüşüp bir pişmanlık armasına,
Bu sevdadan vazgeçerim sanıyor.

Metin Altıok

Hayatdan çok uyumak istiyorum uyumak!
Kuşkulu bir uykuda, tatlı ölüm misali,

Charles Baudelaire

Eritir, bitirir delikanlıları uykusuz geceler,
Bundan anlaşılır çekilen acıların derinliği,

Ovidius

Bir ölüm düşlüyorum, başımda
Başımda o mavi erkeğim
Bir ölüm…geniş odalarda pembe
Devinirken mutluluk
Uykulara varır gibi usul usul
Usul usul susuyor yüreğim.

Şükrü Erbaş

Uykusuz, uyanık yatakta
Kaygı, keder geceleri;
Dolaşırım orda burda gün boyu
Düşlerde, yarı uykuda gibi.

Heinrich Heine


Ah, Yaşlılık günleri yorgun, bezgin günler,Uykusuz geceler geçiyor acılarla:Ey gençlik günlerimin altın zamanları,Neden dönüp gelmiyorsunuz yeniden bana!


Robert Burns

Uykuya dalan bahçeyi uyandırmadan geçti de yağmurlu güz,
kışı atlatamadı, toprakla kucaklaştı sokağın yaşlıları.

Oya Uysal

Rüyalarına geleceğim bazen
Beklenmedik bir konuk gibi uzaktan.
Sokakta bırakma beni
Kapıyı sürgüleme üstümden
Usulca geleceğim
Oturacağım ses çıkarmadan
Gözlerimi dikeceğim seni görmek için karanlıkta
… Bir öpücük konduracak ve çıkıp gideceğim

Nikola Vaptsarov

Subha dek eyleyelim şevk ile zevk-i meh-tâb
Mestdir çeşm-i siyeh-meste yeter bu uyku

Esrâr Dede

Ağır ağır açılıp gıcırdayan kapılar
Sorular sorular sorularla bölünür uykularım
Ben şimdi hangi çağın aynası,
Deşilmiş hangi yaranın ağrısıyım?

Ahmet Erhan

Uykular, ilk gençliğin gündüz gibi uykusu,
Vücudun balık olup içinde
yüzdüğü su.

Fazıl Hüsnü Dağlarca

  1. Eğer yatışsa ölüm, sonu uzun bir kalkış olan,
    Neden sürekli değil, güzel kalkışımız bu yatıştan?
    Neden bilmez kişi, acep göç ne zaman?
    Ne zaman anlaşılacak bu sır, ne gün bilecek insan?
    BİLMİYORUM!
  2. Bir uykuysa eğer ölüm, ruha rahatlık veren,
    Tutsaklık değil, özgürlük, son değil, başlangıç iken,
    Niye severim uykuyu, hoşlanmazken ölümden?
    Neden korkar ruhlar ecelden?
    BİLMİYORUM!

İliyyâ Ebû Mâdî

dün gece bir rüya gördüm başımda dönüp duruyor!
hayallerim vardı, çıktı
ancak tahammül kalmadı
şikâyet etmiyorum
bunu isyanda sayma,
yokluğundandır
günahsızlık davası zaten bize yakışmıyor
çok merhametlidir,
uykusuz kalsam da hayalimden uyandırmasınlar beni

İsmail Hakkı Altuntaş

ayrılık ki
anlatamam tekinsiz bir uykudur o
şüpheli bir yalnızlıktır
bir yankıdır kendine doğru

Emin Akdamar

İstanbul’da yaşayan halk ölülerin uykuda olduklarına, yeniden hayata gelinceye kadar uyuyup sonra dirileceklerine kâildir. Halkın felsefesinin de ölmekle artık ebediyen yok olmak telakkisi yer bulmamıştır.Halkın bu düşüncesi bugünkü felsefe cereyanlarının bazen menfi yollar takip etmesine güzel bir cevaptır. Halkça ruh vardır ve ebedîdir. İnsanlar mutlaka ölüm geçidinden geçecektir. Lâkin ademe, yok olmağa değil, ruh âlemine.

Karaca Ahmednâme
Ord. Prof. Dr. A. Süheyl Ünver

bir yalnızlık uykusuz gecelerde
eski şaraplardan bana gelen
dağlardan ovalara inen bir ırmak gibi
hangi güneş bu kendini öldüren
ne kadar çok yeniledim kendimi
kaç kez yorgundum kentler kadar
bir sevgi diyorum bir sevgi
gözlerin bittiği yerde başlar
durup saçlarımı yeniliyorum
gözlerim üşüyor apaçık olmaktan

Ercüment Uçarı

Karanlık sözler yazıyorum hayatım hakkında
öyle yoruldum ki yoruldum dünyayı tanımaktan
saçlarım çok yoruldu gençlik uykularımda
acılar çekebilecek yaşa geldiğim zaman
acıyla uğraşacak yerlerimi yok ettim.
Ve şimdi birçok sayfasını atlayarak bitirdiğim kitabın
başından başlayabilirim.

İsmet Özel

sevişme sonrası içilen sigaralar gibi yorgun ve uykuludur yüreğim

Pelin Onay

Çekildi derin bir uykuya
Artık kalmadı yorgunluğu.

Emily Dickinson

Evin -i hali, sabah,
Geciktiniz haydi!
Uykuların tatlandığı sularda
Bıracaksınız evi.

Behçet Necatigil

Uyumak istiyorum, çok yorgunum,
yorgun ve mutluluğum yaralı.
Çok yalnızım – en sevdiğim şarkı bile
yitti gitti ve geri de gelmiyor
.

Selma Meerbaum-Eisinger

Dilediğim en güzel hayat
Çöplerin içinde rüya aradım
Düştümse eğer sana bakarken düştüm

Cahit Zarifoğlu

Bir güzel uyumak istiyorum, bütün gün çok yoruldum
Ben
Gözlükten, taş hamurdan ve çarşaflardan
Ve biraz hiç çağrılmamaktan yapılmış Yakup
Uyumak istiyorum.

Edip Cansever

Dün akşam gün batmadan
Yaşlı ölülerin arasına
Bir küçük misafir geldi.
Çocuk bahçesinde kovası kalmış
Kumların üstünde küçük küreği.
Besbelli çok yorgun hemen uyudu.

Baki Süha Ediboğlu

Kandilli yüzerken uykularda
Mehtâbı sürükledik sularda.

Yahya Kemal Beyatlı

Bir gün İcadiyede veya Sultantepede,
Bir beste kanatlanır, birden olduğun yerde
Bir kainat açılır, geniş, sonsuz, büyülü,
Bu günün rüzgarında yıkanan mazi gülü
Dağılır yaprak yaprak hayalindeki suya
Bir başka gözle bakarsın ömür denen uykuya.

Ahmet Hamdi Tanpınar

Bir gün sabah vakti kapıyı çalsam,
Uykudan uyandırsam seni:
Ki, daha sisler kalkmamıştır Haliç’ten.
Vapur düdükleri ötmededir.
Etraf alacakaranlık,
Köprü açıktır henüz.
Bir gün sabah sabah kapıyı çalsam…

Turgut Uyar

kimsenin uykusunun fesleğen koktuğu yok

İsmet Özel

Hayat bir boş rüyaymış
Geçen ibadetler özürlü
Eski günahlar dipdiri
Seçkin bir kimse değilim
İsmimin baş harflerinde kimliğim
Bağışlanmamı dilerim

Cahit Zarifoğlu

Mazim günahlarla dolu, hatalarla dolu. Ama yoluma ışık tutan olmadı. Olsa ne değişecekti bilmem. Ne var ki çocuklarıma karşı bilerek hiçbir kusur işlemedim. Hatâlarım cehaletimden…. Gemisini kurtaran kaptandır. Hangi gemi, hangi kaptan? İnsanlar cam parçalarını gerçek hazineye tercih ediyorlar. Ve sonra Ödip kompleksi. Hayyam, efsane söylediler ve uykuya daldılar diyor. Benim efsanelerimi dinleyecek kimsem yok. Ve uyuyamıyorum da. Keşke ıstıraplarım sevdiklerimin işine yarasa.

Cemil Meriç

Ah, sen ey, ölüm kadar sonsuz olan
Ve dar bir tabut gibi rahat uyku!
Islak geceyi örtün kalbim, uyu!
Artık uykuyla tek başına kalan

Ruhum gemiler uğramaz bir liman

Ahmet Muhip Dıranas

Artık elveda. Ruhlarımız ve bedenlerimiz
ayrılıyorlar sonsuza dek birbirlerinden. Benim
için sen yoksun ve artık olmayacaksın;
bozdu aramızdaki bağlılık yeminini yazgı.”
Hicranla bağırmak istedim o zaman kıvranarak acıdan;
gözlerim kan çanağına dönmüştü ağlamaktan;
uyandım uykumdan. Duruyordu gözlerimin önünde;
gördüğümü sanıyordum onu kararsız gün ışığında.

Giacomo Leopardi

geçtiğimiz yollardan
onca yaprak düşer
birkaç şiir kalır yalnızca
o derin ağaçlardan

kendi sesimize uyandığımız rüyalarda

Murathan Mungan

Vakit geçti,
Kokla ve git,
Ve artık güzel bir yüzü başka uykularda ara.

Sohrab Sepehri

ölüm düşüncesi izliyor beni.
gece gündüz kendimi öldürmeyi düşünüyorum.
bunun …
belli bir nedeni yok.
yaşansa da olur, yaşanmasa da.
bir kaygı yalnız.
beni, kendimi öldürmeye iten bir kaygı.
karanlık bir gecenin geç vaktinde kalkıyorum.
herkes her geceki uykusunu uyuyor.

Tezer Özlü

Orada olsaydım uyuturdum seni
Diyorsun.
Birlikte yağmuru dinlerdik.
Ve bitmeyen konuşmasını akasyanın.
Burada olsaydın
Uyku olmazdı.

Saçlarım uzamış
Rüyada sarmaşıklar gibi
Senin duvarlarına uzanıyor.
Yan yana
Ve yokuz.

Bejan Matur

Pars, usulca götürecek ben yoksulu,

bir ağaç altı mı olur, deniz kıyısı mı,
bir odada tüy gibi uykuda mı,
kim bilir ne zaman gelecek
dağınık masamın başına?

Ahmet Ada

beni sen çağırdın
öyle içtendi bu davet, öyle yürekten
ve öylesine susamış, öylesine tertemiz
sana sevgi, sana selam, sana kurtuluş getiriyordum asrı saadet’den
farzet ben ashab-ı kehf’den biri
üç yüz yıllık uykunun mağaralarından çıkıp geldim
geçmedi elimizdeki akçelerimiz

Ahmet Uluçay

Bir çocuğu uykuya geçerken izlemek… Göz kapaklarının yavaş yavaş kapanmasını, uyumamak için direnirken yenilmesini ve yüzündeki tüm o güzel minik kasların gevşemesini… İşte bir süredir o geçiş anını dikkatlice seyrederek kendimi tedavi ediyorum. Çocukları uyurken seyretmek, üzerlerini açtılar mı diye kontrol edip yorganlarını örtmek, her defasında onları koklamak hep yaptığım şeyler… Fakat o anın, yani o bir anlık melek dalgınlığının iyileştirici etkisini yeni farkediyorum. Ömerin yüzünde rengarenk bir masal okuyorum, Alinin gözleri şifalı bir ninni söylüyor.

Zehra Betül

Ölümden daha tatlı bir uykuya varsam !
Uyuyuversem ! benim neyime yaşamak

Charles Baudelaire

Ve uykusundan çığlık çığlığa uyanan bir çocuk
Yanında anasının olmadığına inandırıyor kendini
Birdenbire yalnızlığının bilincine varıyor.

Ahmet Erhan

Katlan kalbim, boyun eğ; hayvanca uykuna yat.

Charles Baudelaire

Sen çıkdın karşıma, sen ki benim için yaratılmıştın, sen ki sevmemiştin, sevilmemiştin, sen ki uykuda dolaşan bir hayaldin, tanımıyordun kendini ve hâlâ zaman zaman düşman bir dünyanın kırık aynasına kayıyor gözlerin, sen orada değilsin, gönlüme, gözlerime, mektuplarıma bak.

Cemil Meriç

Derin uykudaki talihimden biraz borç uyku alsam
Ama korkum şudur ki Galib, geri nasıl öderim.

Mirza Asadullah Han Galib

şairlerin ölüm çiçeğidir zambaklar
(zambaklar) çocukların karbeyaz uykusudur
senin -mutrıplar mutrıbı- gönlün bunları çalmaz

zambaklar gün gelir şairlerin başucuna sokulur

Adnan Özer

Uyumayacaksın
Memleketinin hali
Seni seslerle uyandıracak
Oturup yazacaksın
Çünkü sen artık o sen değilsin
Sen şimdi ıssız bir telgrafhane gibisin
Durmadan sesler alacak
Sesler vereceksin
Uyuyamayacaksın

Melih Cevdet Anday

Muhakkak benimkidir, uykunda zaman zaman
Uzaktan bir hıçkırık duyarsa kulakların.

Mehmet Çınarlı

Birileri sarıp sarmalamak
istiyor beni
Uyku vaktin geldi
Uyuya uyuya ölmelisin

Gülten Akın

hayatın kutlu olsun sevgilim
ki sana değişe değişe aktım
kimi zaman bir japon gibi uykusuz kaldım
-uykusuz kalır mı onlar bilmem aslındasevgilim
sevgilim
bir orman gibi çoğal aramızda
sen çoğal aramızda
şehirden bir çocuk olarak şurda burda
bir sabuntozu markasında köpürerek
çınarın tutsaklığını
ve menekşenin sevincini yaşa
sevgilim sevgilim
hüzne yer var hayatımızda

Turgut Uyar

Sonra batı rüzgarı girdi uykumuza,
Güvercinler girdi, kuğu kuşları, turnalar,
Uyuyup uykuya kanamaz oldum,
Uyandım ağladım,
Sarhoştum daha.

Melih Cevdet Anday

İki yıldız arası göğe asılı hamak…
Uyku, uyku… Zamansız ve mekansız, uyumak.
Uyumak istiyorum; başım bir cenk meydanı;
Harfsiz ve kelimesiz düşünmek Yaradanı.
İlgisizlik, herşeyden kesilmiş ilgisizlik;
Bilmeyiş ki, en büyük ilme denk bilgisizlik.
Usandım boş yere hep gitmeler, gelmelerden;
Bırakın uyuyayım, yandım kelimelerden!

Necip Fazıl

Benim yârimin yâr olmaya niyeti yoktur
Benim derdimin hafifleyeceği yoktur
Bana diyorlar ki sevgilin uykudadır
Öyle bir uykuda ki onun uyanması yoktur

Geceleri çiçek yanında uyuttu ve
Çiçeğin kopardı, uykumu ziyan etti.
Bahçıvan çiçeği sevdiğimi görünce
Binlerce dikeni çiçeğime bekçi yaptı

Baba Tâhir Uryân

Çekilmez bir adam oldum yine :
uykusuz, aksi, nâlet.
Yine her seferki gibi haksızım.
Sebep yok,
olması da imkânsız.

Nazım Hikmet

Yüzümü bahara dönüyorum olmuyor
Bu öfke hep ondan mı yoksa
Biliyorum sanıyorum her seferinde
Çaresiz bir hastalığın uykusu gibi
Hiç fatiha bilenin olmadığı bir yerde ölmek gibi bir şeyler
Hayat komiktir belki de ama ben yaşayınca hüzünlü oluyor
Slogan atsam ferahlar mıyım acaba?
Bazen hiç akla gelmeyen ihtimaller gibi en yakın
Herkes birbirine sırlar veriyor
Ama herkes birbirine
Bir sırtı, bir omzu çok görüyor

Murat Özel

Mutluluk, beşikte uyuyan ilk çocuğuna bakmasıdır
bir annenin
Duyarak memelerine dolan sütün çılgınlığını.

Ahmet Erhan

Seni seviyorum Rita, seni seviyorum
Sen uyu, ben gidiyorum
Taş yürekli bir kuş gibi nedensizce gidiyorum
Cılız bir rüzgar gibi nedensizce gidiyorum
Seni seviyorum Rita, seni seviyorum
Sen uyu ben gidiyorum
Sen uyu
Soracağım tam onüç kış sonra
Soracağım:
Uyuyor musun hala?
Yoksa uyandın mı Rita’m!
Rita!
Seni seviyorum Rita’m!
Seni seviyorum!!!

Mahmut Derviş

Çok soğuktu, ama
aynı odada uyuyorduk,
rahattı içimiz.

Matsuo Başo

İhtiyarladığım için pek az uyuyorum.
Gece yarısı uyanıyor, yatağım da oturuyorum.
Eğer oturmak ve unutmak sanatını öğrenmemiş olsaydım.
Bu sonsuz yalnızlığa nasıl dayanabilirdim?

Po Chü-i

Görünüşte uyuyordu
Ve sevinçli, suskun kırlardan geçiyordu
Akşamüstü yavaşça
O, canımın ümidi, o hayal gölgesi
Kendi hayalinin sıcak alevinde yanıyordu
Mehtabın parlayan alnından okuyordu
Benim kederli efsanemi ve kendi sıkıntı şerhini.

Ferîdûn-i Tevellelî

Böyle sürüp gitse keşke hayat.
Ama gemi aşırı yüklü
ve tehlike her an her yerde
bu yüzden uyumalıyım her uyuyabildiğimde.

Ursula K. Le Guin

Güneş doğdu dağların ardından,
Kuzu çıngırakları, uzakta;
Sevgilim, kuzucuğum, güneşim, mutluluğum
Görseydim seni bir daha!
Umarak, aranarak bakıyorum yukarıya —
Buralardan gidiyorum, hoşça kal, yavrum!
Boşuna! Kımıldamıyor perdeler;
Uyuyor — görür mü ki beni rüyasında?

Heinrich Heine

şiirler yazan, uçurumun kıyısında
uyuyan ve uyanan
gider mi gider gitme desen de

Tuğrul Asi Balkar

Ey toprak, ağır bas gözlerinin üstüne;
Gözlemekten bıkmış tatlı gözlerini mühürle, toprak;
Sıkı sıkı sar her bir yanını,
Uyuyor sonunda, dert, kargaşa bitti;
Uyuyor sonunda, savaş, dehşet geçti;
Uyuyor sonunda, düşsüz bir uykunun içine kilitli.

Christina Rossetti

Uyuyor haste-yi sitem kalbim,
Rahm et ey yâdigâr uyandırma;
Uyusun iştiyâk-ı rmıztaribim
Ey tahassür, dokunma hâtırıma!

Cenap Şahabettin

Nihayet uyuyacak olsam rüya görürüm,
ve rüyalar harikadır.
En acı kaderin üzerine bile
büyüleyici bir tebessüm üfleyiverirler.

Rüyalar beraberinde unutmayı getirir
ve yanar döner rengârenk süsleri.
Kim bilir – belki de beni
daimi olarak tutarlar kendi diyarlarında.

Selma Meerbaum-Eisinger

Yorgun gelmiş bir kedidir insan
hayatı yinelemekten.
Kalbine koy, uyuyakalır
Tırnakları gevşer,
mırıltısı damlar damardan

Mahmut Temizyürek

Vasiyetinde, bir ağaç gölgesinin altında huzur ve karanlık içinde uyuyarak dinlenmek istemişti. Ne bir mezar taşı istiyordu ne de herhangi bir yazı.

Eduardo Galeano / Aynalar

Ümmîd-i hâb `âşıka olmaz hayâl imiş.
Bî-çâre yâri düşde de görmek muhâl imiş

(Uyku umudu âşık için olmaz bir hayalmiş,
çaresiz (âşık için) sevgiliyi rüyada görmek imkânsızmış.)

Şeyhülislam Yahya

Çeşmümde hayâlün geleli hâb mı kaldı
Ya hicrün ile aglamadan âb mı kaldı

(Gözüme hayalin geleli uykum,
hicranla ağlamaktan dolayı da gözyaşım kalmadı)

Şeyhülislam Yahya

Hayâl-i çeşm-i fettânı uyandı gözün aç miskîn
Necâtî âşıka bu yolda büyük düşman uykudur

(Ey miskin Necâtî, sevgilinin fettan gözünün hayali uyandı, (sen
de) gözünü aç, çünkü uyku âşık için bu yolda büyük düşmandır)

Necâtî

Ol gözü mestâneye uydun Necâtî yürü var
Geceler tâ subha dek olsun harâm uyhu sana

(Ey Necâtî, mademki o mahmur gözlü sevgiliye uydun
(bağlandın), yürü var, geceler sabaha kadar uyku sana haram olsun.)

Necâtî

Seni düşümde görem derdi Necâtî lîkin
Düş de gözünde uçar şimdi anun hâb gibi

(Necâtî, seni düşünde görmek isterdi, fakat uykusu kaçtığı için
düş de göremez.)

Necâtî

Katı korkardım cemâlin göreler düşde diye
Şükr kim uyku uyutmaz âh u efgân kimseye

(İnsanlar uyuyup da senin güzel yüzünü düşlerinde görür diye
çok korkardım, şükürler olsun ki ağlayıp inlemelerim kimseye uyku uyutmaz.)

Necâtî

Gözü yaşlıların hâlin ne bilsin merdüm-i gâfil
Kevâkib seyrini şeb tâ sehere bîdâr olandan sor,

(Gözü yaşlıların hâlini gaflet uykusunda olanlar ne bilsin.
Gece sabaha kadar uyumayanlar yıldızlan temâşa eder ve onların nasıl seyrettiklerini görür.)

Fuzûlî

Aşkın haberlerinden nakl eyle cân çıkınca
Uyku gelince yâre gel bir hikâye başla

(Âşık canını teslim edinceye kadar uykusu gelen sevgiliye bir
hikâye anlatmaya başla ve aşkın haberlerini naklet.)

Necâtî

Hargûş gibi gözü açık uykuya varmış
Ermezse ne ta’n devlet-i bidâra benefşe

(Tavşan gibi gözü açık bir şekilde uyuyan menekşe, uyanık
(uyumayan) kimselerin saadetine erişemezse nasıl kınanabilir.)

Necâtî

Şöyle oldum kim ecel yastığına baş koyanı
Sanıram uykusu gelmiş memleket sultânıdır

(Ecel yastığına baş koyan kimseyi,
uykusu gelmiş memleket sultanı sanırım.)

Necâtî

Dil kesilmez aşk-ı dilberden ko nâsıh sözü kes
Veh ki bu hâb-ı eceldir olamaz mâni mekes

(Nâsıh, nasihati bırak ki gönül, dilberin aşkından vazgeçmez,
yazık ki bu ecel uykusudur ve (buna) kimse engel olamaz.)

Necâtî

Uyusun tek râhat ile nergîs-i bîmâr-ı yâr
Yüzüm üzre gözlerim yaşını bârân eylemek

(Sevgilinin hasta gözleri rahat bir şekilde uyusun diye
yüzüm üzerine gözyaşlarımı yağmur yaparım)

Necâtî

Klasik edebiyatta âşık daima bahtsızdır, hiçbir işi istediği gibi gitmez, sevgiliyi
görmek için sürekli onun mahallesinde dolaşır, fakat bahtı sürekli uykuda olduğu için onu
görmesi mümkün değildir. Aşağıdaki beyitte şair, tecahül-i arif yoluyla bahtının uyanıp
uyanmayacağını sorar ki aslın da bu sorunun cevabı âşık tarafından gayet iyi bilinir. Sevgili
de âşığın bu sözlerini (bahtının uyanıp uyanmayacağı sözünü) işitince alaylı bir şekilde
gülerek bunun bir hayal olduğunu söyler.

Bahtımın gözleri uykudan uyanmaz mı dedim
Gülüp ol gamze-i sermest dedi hâbındır

(Ben, bahtımın gözlerinin uykudan uyanıp uyanmayacağını
sorunca o baygın bakışlı (sevgili), bunun bir rüya olduğunu söyledi.)

Necâtî

Doğar, kim bilir belki bir tatlı rü’yâ,
Olur, kim bilir belki sihrinle peydâ
O girdâp-ı âteşte bir menba-ı nur!

Tevfik Fikret

Evet, her şey uyur, ey leyl-i mes’ûd;
Fakat ben bir ziyâ-yı ra’şe-dârın
Enîs-i hüznü, bî-ârâm ü bî-sûd,
Mü’ebbed beklerim bir subh-ı târın
Tulû-ı nahsini ümmîd içinde…
İçim bir medefen-i âmâl-i zinde!

Tevfik Fikret

Gitmiş kaybolmuşuz uzakta,
Rü’yâ sona ermeden şafakta

Yahya Kemal

Gözlerden uzaklaşınca dünyâ
Bin bir geceden birinde gûyâ
Başlar rü’yâ içinde rü’yâ.

Yahya Kemal

Bir uykuyu cânanla berâber uyuyanlar,
Ömrün bütün ikbâlini vuslatta duyanlar,
Bir hazzı tükenmez gece sanmakla zamânı,
Görmezler ufuklarda şafak söktüğü ânı.
Gördükleri rü’yâ, ezeli bahçedir aşka.

Yahya Kemal

Ezeli varlığa candan vurulan âşıklar,
Ses alır tâ ötesinden ebedî dünyânın.
Yerin altında devam etmesidir bence ölüm
Yerin üstünde görüp geçtiğimiz rüyanın.

Faruk Nafiz Çamlıbel

Çekilen son dalganın eteğinden
O masal mağarası açılır birden,
Yarım aydınlıkta tutuşur, parlar
Uyku sularında yüzen balıklar.

Ahmet Hamdi Tanpınar

Uyu! Gözlerinde renksiz bir perde,
Bir parça uzaklaş kederlerinden

Ahmet Hamdi Tanpınar

Biliyorum gölgede senin uyuduğunu
Bir deniz mağarası kadar kuytu ve serin
Hazların âleminde yumulmuş kirpiklerin
Yüzünde bir tebessüm bu ağır öğle sonu.

Ahmet Hamdi Tanpınar

Uyurdum
Gecelerini büyütürdüm
dedi ki daha
Gözlerini ört daha.

Fazıl Hüsnü Dağlarca

Ninniler biter bitmez
Son söz mermerin uyurlar
Sana benzerler bir daha
Ölü gözlerin uyurlar

Fazıl Hüsnü Dağlarca

vakitsiz uykulardan uyandır beni
kara üstüne kara gök üstüne gök

Turgut Uyar

Rıhtımda uyuyan gemi
Hatırladın mı engini?
Sert dalgaları, yosunu
Suların uğultusunu?

N’olur bir sabah vakti
Çağırsa bizi sonsuzluk
Birden demir alsa gemi
Başlasa güzel yolculuk.

Yırtılan yelkenler gibi
Enginle başbaşa kalsak.
Ve bir şafak serinliği
İçinde, uykuya dalsak
.

Rıhtımda uyuyan gemi
Hatırladın mı engini?
Gidip de gelmeyenleri
Beyhude bekleyenleri?

Ahmet Hamdi Tanpınar

Sen akşamlar kadar büyülü, sıcak,
Rüyalarım kadar sade, güzeldin,
Başbaşa uzandık günlerce ıslak
Çimenlerine yaz bahçelerinin.
Ömrün gecesinde sükun, aydınlık
Boşanan bir seldi avuçlarından,
Bir masal meyvası gibi paylaştık
Mehtabı kırılmış dal uçlarından.

Ahmet Hamdi Tanpınar

Uyanık hayat güneşin adına söylenmiş bir kasidedir; hareket, ihsasların verimleri, düşünce, mantıklı tedai, devam, ibda, değişme hep ordadır.

Uyku ve rüya, gecenin yani kendisini ilgadan hoşlanan bir tamamlılığın çocuklarıdır; unutmalar, ani hatırlamalar, sükûn ve eşyaya temessül, maddenin mutavaatkâr hayatına iştirak, onun tılsımlı mıntakasında kabildir. Güneş kanımızda dolaştığı için yaşar ve hareket ederiz. Geceyi ve onun nizamım kendimizde bulduğumuz için uyuruz. Gece bizde konuştuğu için rüya görürüz.

Geniş ve ıssız gece! Sana bir anne yüzüne bakar gibi bakıyorum. Yıldızlar, hayatın mucizesi fışkırsın diye parçalanmasına razı olduğun için rüyan; aydınlık ise yaratıcı düşüncendir; sen, düşüncen tahakkuk etsin diye mutlak ve hudutsuz varlığını bulandırdın!

Hiç uyuyan insana dikkat ettiniz mi? Yanı başımızda olmasına rağmen bizden ne kadar uzakta, ne kadar derinliktedir. Bir yokluğun katılaştırdığı bu vücudun, bu donmuş çizgilerin, temelleri ölümde yüzen bu garip mimarînin daha demin etrafında dönüp dolaşan mahlûkla ne alâkası olabilir?

Gece, her zerresini ayrı ayrı tanıdığımız bu vücudu zaptetmiştir. Onda her şey bir kehaneti, yani zamanla gayri şahsî ve bizimkinden çok ayrı bir alâkayı ifşa ediyor. Benliği, kökü ve yaprağı birbirinin aynı bir ağaç, kozmik bir sarmaşık olmuş zamanın üç buudunda yüzüyor. Onun için mazi, hâl, istikbal bir hâtıradır. Bizzat kendisi, binlerce varlığın, sayısız varlıkların terkibini nabzıyle idare ediyor.

Kapısız duvarlardan geçiyor; yüksekliklerden atlıyor, imkânsız satıhları kaplıyor, adım işitmediği dinlerin ayinine iştirak ediyor, tasavvurun derhal bir hâtıra olduğu bir âlemde tanımadığı ölülere ağlıyor, bilmediği lezzetlerin hasretini çekiyor, cam bir kavanozda ağlayan bir yüz, bir mercan dalında haşin ve kudretli bir Tanrı buluyor. Ağaçla kardeş, yaprak ve su ile hemhâldir.

Bildiği her şeyi unuttuğu için her şeyi kendisinde hazır buluyor.

Hakikatin büyük sırrı ve pınarı gece, benliğindeki gizli bir noktadan fışkırmış, elele, beraberce yepyeni dünyalar yaratıyorlar. Biraz evvel uyanıkken kâinata yalnız kendi gözleriyle bakan bu adamın belkemiğinde sayısız irsiyetler uyanmışlar, ona hareket diye, kendi geçmiş hayatlarının karışık hâtıralarını telkin ediyorlar.

Yaşadığı âlemde had ve adet fikirleri yoktur. Onun için benliği sayısızdır. Her kımıldanışında ölümün derinliğinden yeni bir şey çekiyor ve her nefes alışında ona bir çok şey ifade ediyor. Kulağıyle görüyor, nabzıyle işitiyor, şuur ve muhakeme melekeleri ilga edildiği için, bütün sonsuzlukla perdesiz olarak konuşuyor.

Zaman mefhumu artık onun için yoktur. Saniyeler bu gölgeler âleminde ebediyet kadar uzundur yahut daha iyisi, mahbus ve münfail yaratıcısı olduğu bu dünyada her tasavvur kendi başına bir andır.

Mücerredin terkibini yaşıyor.

Uyurken konuşan adamın sesi ne kadar uzaklardan gelir. Belli ki artık kendisi olmayan bu ağızdan Üstüste yığılmış çağlar konuşmaktadır.

Ahmet Hamdi Tanpınar
Şiir ve Rüya makalesinden

Büyüleyen uyku, matem gecesinin çocuğu
Kardeşi ölümün, sessizlikte doğan,
Defet kederimi ve rahatlat, ve onar aydınlığı
Geri gelen azaplarımın karanlık unutkanlığını,
Gündüze bırak ki yetsin senin matemine
Maceracı gençliğimin deniz kazalarına;
Uyanan gözlerim artık hayıflanmasın istihfaflardan
İşkenceden kurtulayım, gece loşluğunda, azaplardan
Fasıllar, rüyalar, gündüz hülyalarının imajları
Daha fazla belki ama ertesi günün yangıları,
Beklemeyin tasvibini doğan güneşin ey yalancılar
Ki çoğaltan sancılarımı, acılarımı arttıran.
Bırakın beni uyuyayım, kucaklasın beni mağrur bulutlar
Asla uyanmadan, görmeden gündüzün amansız kibrini.

Samuel Daniel

Ey dîde nedir uyku gel uyan gecelerde
Kevkeblerin et seyrini seyrân gecelerde

Bak hey’et-i âlemde bu hikmetleri seyret
Bul sâni’ini ol ana hayrân gecelerde

Çün gündüz olursun nice ağyâr ile gâfil
Koy gafleti dildârdan utan gecelerde

Gafletle uyumak ne revâ ‘abd-i hakîre
Şefkatle nidâ eyleye Rahmân gecelerde

Cümle geceyi uyuma Kayyûm’u seversen
Tâ hayy olasın Hayy ile ey cân gecelerde

Âşıklar uyumaz gece hem sen uyuma kim
Gönlün gözüne görüne ey cân gecelerde

Dil beyt-i Hudâ’dır anı pâk eyle sivâdan
Kasrına nüzûl eyler o sultân gecelerde

Az ye az uyu hayrete var fânî olanda
Bul cân-ı bekâ ol ana mihmân gecelerde

Allah için ol Hakk’a mukârin gece gündüz
Ey Hakkî nihân aşk oduna yan gecelerde

İbrâhim Hakkı Erzurûmî

Uyku girmez gözüme şeb-tâ-seher
Uyusam sensin sehergâhım benim

Ahmed Sûzî

bir biz uyumuyorduk bütün kompartımanda
öbürleri her biri bir başka dilden uyumuştu
doktor lariviere elbette fransızca uyumuştu
dachau kampı’nın komünistler barakasında
nasıl kar yağıyordu uykusu buz tutmuştu
karnına saplı paslı bir mızraktı açlık
uzakta duman içindeki nöbetçi kuleleri
miss higgins beygir dişleriyle ingilizce uyumuştu
bir genç kız soyuyordu harıl harıl uykusunda
durmadan göğüslerine kocaman erkek elleri
ne dilden uyuduklarını bir türlü anlayamadık
iki zenci öğrenci ağızları kalabalık
düşlerinde nazlı muz ağaçları hurmalıklar
gözlerinde patrice lumumba’nın gözlükleri var

Attila İlhan

Yani bilirdim bir kamyon şoförünün
Göğsündeki motor sesini,
Uykuda bile dinlediğini.
Yüzünde hasret belirtileri bulunan biri,
Koynunda taşırdı bir aşk hikâyesini
Kabuk bağlamış muska gibi.

Metin Altıok

Tipi var dışında penceremin
Sobaya karşı elimde kadehim
Balıkçı sandalım yağmurda ne yapıyor
Uykusunda güz nehrinde sürükleniyor.

Du Mu

Ancak sen tazelikte gül yaraşır pencereme;
Uykusuz gecelerimde kokusunu duyduğum.

Cahit Sıtkı Tarancı

Uyandırma o düşler içinde gideni,
Dalgalandırma o gerçekleşmeyeni,
Çok erken bir bitkinliği ve yitimi
Çekmek beklermiş yaşamda beni.

Sergey Yesenin

gözlerim karanlık hollere dönecek
soğuk mermerlere benzeyecek yanaklarım
ansızın bir uyku alıp götürecek beni
acının çığlığından boşalacağım

Furuğ Ferruhzad

Hiç bilmedim, konuştuklarımdan ne anladın,
ormanın korkunçluğunu söyledim,
ovanın serinliğini sustum,
sen uzun bir uykuyu uyudun, ben düş gördüm

Birhan Keskin

Ve işte Emniyet Müdürü bey
uçaktan iniyorlar
Amerika’dan dönüyorlar
mesleki tetkikattan.

incelediler uyku uyutmamak usullerini
ve memnun kaldılar pek
hayalara bağlanan elektrottan
ve bizdeki tabutlukların üstüne bir de konferans vererek
açıkladılar faydalarını
koltuk altlarına kaynar yumurta koymanın,
boyun derisini kibritle ince ince yakıp soymanın.

Nazım Hikmet

Gitmek özlemektir doya doya
Karnaval misali bir uykuya
Karışıp kaybolmaktır
Gitmek dönmektir güya
Kaçı döner gidenlerin
Dönenlerin kaçı gitmiştir ya da

Gitmek hazırlanmaktır
Mihr ü mah arasında
Çıkacağın son yolculuğa.

Kemal Sayar

ve kalbin uyanacak yeniden
o derin uykusundan;

Gustavo Adolfo Becquer

Ben rüyâların dokumacısıyım
Rüyâ bekçisiyim ben.
Yavaşça uykunda yürürüm
Ve kalbine görüntüler yerleştiririm.

İnuit (Eskimo) Şiiri

Bir çiçeği uyandırmak için mi
Söner bu ateşgahlar
Kaldırmak için mi yeraltını
O derin uykusundan
Kurur bu göl
Ne var ve ne oluyor
Neden türkü söylüyor fesleğenler
Uzakta biri mi göründü
Biri İncil okurken düşüp bayıldı mı
Bir rüya mı gördü yalnız keşişler
Ne oldu?

Kemal Sayar

Valizin içinde saklanan solgun fotoğraflar vardır
Cumbalı evlerden kalan, rüyalardan arta kalan
Sahici kimse kalmış mıdır, garda bir başına yürüyen
Ama uykusuzum beni bir annenin kalbine bırakacaklar

Engin Turgut

Yorgun düşürüp onu, kırlara gittiğinde,
Uyumak gölgesinde yatıp göğüslerinin,
Huzurlu bir köy gibi bir dağın eteğinde.

Charles Baudelaire

Aradım ben aşk içre bir uyku, unutturan;
Ne ki aşk benim için iğneli bir yatakmış

Charles Baudelaire

Dev bir çukurmuş gibi korkutur beni uyku,
Belirsiz bir dehşetle dolu meçhul bir yol bu;
Bütün pencerelerde sadece sonsuzluk var,
Ve ruhum ki her zaman dertli baş dönmesinden,
Hiçliğin o duyarsız tavrına haset duyar.

  • Ah! keşke bu dünyaya gelmemiş olsaydım ben!

Charles Baudelaire

Elini kalbine koyar koymaz gelsin uyku sığınağı

Cihan Oğuz

Ölmek, uyumak?
Hepsi bu? ve bir uykuyla
Yürek sızısına ve bedeni bekleyen
Binlerce doğal darbeye son verdik diyebilmek?
Hangi insan gönülden istemezdi bu bitişi!
Ölmek, uyumak? uyumak, belki rüya görmek.
Ha! İş burada. Çünkü o ölüm uykusunda,
Şu fani bedenden sıyrılıp çıktığımızda,
Göreceğimiz rüyalar bizi duraksatır ister istemez.
İşte felaketi onca uzun ömürlü kılan da bu
Kim katlanırdı yoksa zamanın kırbaçlarına, küfürlerine,
Zorbanın haksızlığına, kibirli adamın hakaretine,
Hor görülen aşkın acılarına, adaletin gecikmesine,
Devlet görevlisinin kendini bilmezliğine;
Sabırla bekleyen erdemli kişinin,
Değersiz insanlardan gördüğü muameleye,
İnsan yalın bir hançer darbesiyle hesabı kesebilecekken?

William Shakespeare

Denizin dibinde demirden mezar
Onu sor
Uykular buz mavi, buz ayna
Salınan kıyısız bir okyanus üstümüzde

Mahmut Temizyürek

vursalardı beni de, senin gibi, Hrant Dink,
bu yaşlı şakağımdan,
benim de, o güvey uykusunun tadından,
o gençlik, güzellik uykusunun tadından
adını, kimliğini unutan cesedimi
bir ‘karambol’ eseri
Balıklı Mezarlığı’na defnetsinler isterdim;
üstümü de, meselâ, lavtacı Nazaret’in,
Hamparsum’un, Nikolaki Ağa’nın
iyi cins bir vatan toprağı gibi demli
ve bir rast semai gibi ağır, kederli
‘Ermeni’ toprağıyla örtsünler!
evet, evet örtsünler, ne fark eder?

Cahit Koytak

bizim olmayan bir toprakta ölmek,
bizim olmayanların ağladıklarını işitmek,
ve bizimkinden başka bir bayrağı görmek,
bizim olmayan bir tahtayı kaplamak,
bizim olmayan bir tabutla örtmek,
ve bizim olmayan çiçeklerle ve haçlarla,
bizim olmayan bir mezarda uyumak,
bizim olmayan kemiklere karışmak,
sonunda vatansız bir adam olmak,
isimsiz bir adam, insansız bir adam…

Miguel Angel Asturias

Böğürtlensiz mezarlığa vardığımızda,
Bir melek lale sümbül dikiyordu,
Lalelerden birini aldı adam,
Girdi kızının mezarına,
Sarıldı, öptü, bıraktı laleyi sonra,
Kefenin üstüne, uykusuz.
Yedi çocuğu gömülüymüş, söylediler,

Melih Cevdet Anday

mezartaşı yontan bir adamın gözleri
miras pay edilirken uykusu gelen
bir çocuk gibi
bomboş bakar dünyaya.

İbrahim Tenekeci

Ne çok sevinirim bilseniz
bir yılan
mezarıma girer de
göğüs kafesimin kemikleri içinde
kış uykusuna
yatarsa

Sunay Akın

Buna karşılık, gaz lambasının ışığından uzak, küçük yatağa uzanmış olan Drogo, yaşamı üzerine düş
kurarken uyuyakalmıştı. Halbuki, tam da o gece -ah, bunu bilseydi, canı uyumak istemezdi- onun için
zamanın önlenemez akışının başlangıcı olacaktı.

İşte o sırada uykunun pençesine yenik düştü. Ayakta, taraçanın korkuluğuna yaslanmış bir durumdayken Drogo iki kez başının devrildiğini hissetti, tam iki kez, sıçrayarak başını dikleştirdi ama sonuçta başı düştü ve göz kapakları uykunun ağırlığına pes etti.

Dino Buzzati
Tatar Çölü

Hırsızlar polisler açlar toklar uyusun
Herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam
Herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım
Nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda
Beni bırak göğe bakalım

Turgut Uyar

Sen uykudayken
Sana dokundum dün gece
Her dokunuşumda bin güneş doğdu
Kuşlar döndü göçlerinden
Yağmurlar yağdı durmaksızın

Gassan Satar

Dağılıyor uyku kokusu gövdenin
dilim meme uçlarına
dokunduğu zaman;
ateşten sapı üzerinde dönüyor ayçiçeği,
bir güneş doğuyor
bacaklarının arasında.

Özdemir İnce

Güneşin batımını, ve uykuda görebilmek ölümü
Ne altınsı bir kederdir- tıpkı şiir sanatı,
Hangisi ölümsüzlük ve belki de üzücü. Şiir sanatı
Sürgit yinelenen ha güneşin batımı ha şafağın sökümü.

Jorge Luis Borges

Artık güneş görünmez olur, gök bulutludur,
Rahatça dal, ölüm sonu gelmez bir uykudur.

Yahya Kemal Beyatlı

Sabah olmuştu, ve penceremin kepenkleri arasından
Gönderiyordu ilk ışıklarını güneş
Kör karanlık odama;
Uykum daha hafiflemişken
Ve daha da tatlılıkla gözlerimi gölgelerken,
Beliriverdi yanıbaşımda ve baktı yüzüme
o kadının hayâli

Giacomo Leopardi

uzun geceler bazen böyle
gövdeme vura vura içerden
uyandırıyorum ya kendimi Necati!
rüyada bana görünenler olmasa
beni uykuya götürenler olmasa
tekrar nasıl dönerim ben kendime Necati!

Yücel Kayıran

Sen benim hiçbir şeyimsin
Yabancı bir şarkı gibi yarım
Yağmurlu bir ağaç gibi ıslak
Hiç kimse misin bilmem ki nesin
Uykumun arasında çağırdığım
Çocukluk sesimle ağlayarak

Atilla İlhan

Canı yok kişinin uykusu kanmaz,
Ki canlı parmağın uykuya banmaz.

Gözün açılmadı meğer canın yok,
Bütün damarların uyku ile tok.

Üç yüz altmış damarı uyku aldı,
Kervan gitti, yükün yabanda kaldı.

Ömür geçip gitti, uyandığın yok,
Kin ve gıybet suyuna kandığın yok.

Yunus Emre

Mezarımda uyuyorum
avuç avuç ihanet atıyorsun üzerime
bekliyorum o an gelsin
ve herşey değişsin diye
kolların beni sarsın
ve herşey bir oyun işte
Bağışla sevgilim bağışla

Neşe Yaşın

Merak etmeden duramıyorum
Geceleri nasıl uyuyorsun
Beni boşver kendine cevap ver

Şebnem Ferah

Sıcak bir mezar gerek benim için uyumaya.

Furuğ Ferruhzad

İnsanlar
Gelir ve giderler
Ama özlemlerimizde
Şiirlerimizde
Ve gecemizin ıslak rüyalarında
Hep kalırlar…
Bırakmayınız
Bir gün getirdiğiniz bütün her şeyi
Götürünüz
Gittiğinizde
Asla insanın uyku ve hatıralarına geri
Dönmeyiniz…

Herta Müller

İnsan bir yanınca Kerem misali yanmalı,
Uykudan bile mahşer gününde uyanmalı.

Ahmet Muhip Dıranas

Mum yanar, çekili perdenin yanında,
Gözüne bir damla uyku girmemiş bu kadının daha;
Üzerine eğilir beşiğin (bir başına),
O biçare biri, O biçare biri.
Yuvayı koruyan eşinin perdesidir
Birkaç paçavradan oluşan.

Nima Yusiç

Çeşmi dûş oldı şem‘-i dil-ârâya
Kapıldı şarkdan garba nûr-efzâya
Gaflet uyhusundan itdi çün kıyâm
Zâhir oldı çeşmine serv-i hırâm

Feyzî Çelebi

imdi çocukların üzerini açtığı vakitdir
parmak uçlarıma basarak
uyandırmadan örtsem onları
uyku, hiçbir göze
çocuk gözüne yakıştığı kadar yakışmaz
uyku
bana da yakışır mı?

A. Ali Ural

bir el uzanışıyla
gelecek çağlara çağdaş olacağız
uykumuzu en ulu ders olarak okutacaklar çocuklara
uykumuz korkunun ötesinde
yeni bir kımıltı demek uygarlıklara

Sezai Karakoç

Gösterdi hevâ çü sîne-i bâz
Kimdir vere murg-ı hâba pervâz

(Hava, göğsünü açıp gösterince,
uyku kuşunu kim uçurabilir?)

Şeyh Galip

evren dolusu yükü omuzlayan biz, bir çocuk kadar da uysalız.
ama neden
sevdiğimiz adamlar, hiç okşamaz başımızı?
bir masal örtmezler üstümüze uyku öncesi,
neden
gerçek bir şefkatle sevmezler ki?
kadınlığımızı geçtim lakin,
içimizdeki küçük kız çocuğuna yazık değil mi?

Mavi Tuğba Karademir

gece rampalarında yalnız bir devin soluğu
uyku bastırmıştır cıgaralar söndürülmüştür
sessiz bir öfkeyle büyür dışarda simsiyah doğu

Attila İlhan

Üzerinde beni uyutan minder
Yavaş yavaş girer ılık bir suya,
Hind’e doğru yelken açar gemiler,
Bir uyku âleminden doğar dünya.
Sırça tastan sihirli su içilir,
Keskin Sırat koç üstünde geçilir,
Açılmayan susam artık açılır
Başlar yolu cennete giden rüya.

Orhan Veli

Paramparçayım sen onar beni
Topla aynalardan eski gölgemi
Göçebe ömrümü bağla zamana
Dağılsın içimin karıncaları
Bir uyku bölmezse anılarımı
Korkarım çıldırtır bu hayâl beni

Mehmet Akif İnan

Uykunun içinde bir rüya,
Rüyamda bir gece,
Gecede ben…
Bir yere gidiyorum,
Delice…
aklımda sen.

Özdemir Asaf

Bu gece, bu gece,
Uykusuzum, kederliyim, deliyim.
Yüzümde uzak sevgilerin serin aydınlığı,
Durmayalım şehir şehir, yıldız yıldız karanlıkta,
Bu gece ölmemeliyim.

Fazıl Hüsnü Dağlarca

Kırkı dolsa düzelir uykuları
Kaderine razı
Uyuşuk, bitkin başlarsa kırk
Yüksek ateşlerde anlar bazı.

Behçet Necatigil

Kasaplarda manavlarda bazı yorgun kadınlar
Hep de tenha saatleri seçerler
Sonra yavaş bir sesle
Çocuk için hasta kaç gündür yemiyor
Biraz et biraz meyva isterler.

Sevdiği bir reçeli gün aşırı yalnız ona
Kaşıklarla beraber büyür bir üzüntü
Yağların şekerlerin çayların
Uykularda bile bitiyorsa
Annelere düşündürdüğü.

İnsanlara tezgâhlara kâğıtlara kolaydı
Biz bu kadar eğilmezdik çocuklar olmasaydı.

Behçet Necatigil

Çıkmaz sokak, bir küçük kız
Daldığı tatlı oyunda
Yerde seni görse ve bunu da
Oyun sansa, hiç korkmasa.
Yirmi yedi daire apartman
Yatmış sanki ölüm uykusuna
Çıt yok
Bekler gibi pusuda.

Behçet Necatigil

İhtiyar terliyedursun gömülüp yorganına…
Atarak ben de geniş bir kebe mangal yanına,
Başladım uyku teharrîsine, lâkin ne gezer!
Sızmışım bir aralık neyse yorulmuş da meğer.
Ortalık açmış, uyandım. Dedim, artık gideyim,
Önce amma şu fakîr âdemi memnûn edeyim.
Bir de baktım ki: Tek onluk bile yokmuş kesede;
Mühürüm boynunu bükmüş duruyormuş sâde!
O zaman koptu içimden şu tehassür ebedî:
Ya hamiyyetsiz olaydım, ya param olsa idi!

Mehmet Akif Ersoy

Eve dönmeyi, yemek yemeyi, uykuya dalmaları
Bana sorarsanız ters çevirin uykuları
Alın şu adını “ben” koyduğunuz geceyi
Bakınca göreceksiniz, daha bakınca bir ötekini
Geceler, işte gündüzler
Beyaza siyah penguen sürüleri gibi.

Edip Cansever

Akşamın tek bir ağaç gibi
Dal budak saldığı sular
Çocukluk rüyalarının bahçesi!
Sakın kimse el sürmesin dallara,
Yapraklar, meyvalar olduğu gibi kalsın
Benim uykum boyunca!

Ahmet Hamdi Tanpınar

Sabahların uykulu sessizliğinde
Yeniden dünya’ya gelmişçesine
Bu cennet kıyıları dolaştım;
Tüm üzüntülerden arındım.

Necdet Evliyagil

Korkudan uykusuz
Sarı yapraklar-
Fırtına esecek diye.

Kadir Aydemir

Bir öğle uykusu gibi, bir yaprak gibi, bir masal gibi dinleneceksin

Haydar Ergülen

Uykusunda üzerine kirazlar dökülen
kristal bir bahçenin gülümsemesi olmalı bakışlarındaki…

Engin Turgut

Sonra uykuya dalıp unutuyorlardı.

Yannis Ritsos

Karınca gölgesi olsan bir öğle üstü,
uyusam uykuların en derininde,
mermer yontular görsem düşümde,
kılıfından çıkarsam ölümü
rasgele öpsem ağustos gibi yanan göğsünden,
uyandığımda sen yoksan
haykırsam, haykırsam, haykırsam…

A. Kadir Bilgin

Ağır olur kara gözlü kömürlerin uykusu
Çeker kucağına Ereğli’den, Devrek’ten
Nice uykusuz garipleri bir anda uyutur
Çaylar Kuyusu derler bir derin kuyudur.

Ceyhun Atuf Kansu

Tütünsüz, uykusuz kaldım,
Terketmedi sevdan beni…

Ahmed Arif

Unutma!
Sabahlar artık gecikir.
İster sağa dön ister sola gözüne uyku değil gidenin hayali gelir.
Kendini şiirlere verirsin.
Elin sigaraya gider her on dakika da bir fena zehirlenirsin.

?

her uyku, her düş, her uyanış
– yer etmişse – aynı çiviyi isteyen
bir delikte tıpatıp zonkluyor.
“Zaman da değil”, diyor adam,
kimse yokken, yüksek sesle.
Yeni bir iz kalıyor orada, o an.

Enis Batur

güz gelse yağmur yağsa yorgun olsak
özlesek uykuları yatakları yalnızca
bir anne gibi bizi oralara götürsen
hiç bir şey düşünmeden uyusak

Eray Canberk

uyurdum,
dokunduğum camlar kırılırdı derinliğinde uykumun.
Nil, gözlerimden geçsin diye
güne kirpiklerim kırılırdı.

Zafer Ekin Karabay

Yine gittin o karanlık odaya
Karanlık uykularına.
Sen hep gülerdin oysa, gülüverirdin
Bir bakardım eğilmiş su içiyor
Gamzelerinden kuşlar.
Bir bakardım gözlerinde
Güneşli ve sıcak iki hurma.
Bir bakardım hayata dikleniyor
Diktiğin horoz ibikleri saksılarda.
Biriciğim, kardeşim ne oldu sana?

Didem Madak

Başını menekşeye koydu, uyudu
Bir güvercin çalılığın orada

Edip Cansever

Bir gün sabah sabah kapıyı vursam,
-Kim o dersin uykulu sesinle içerden.
Saçların dağınıktır, mahmursundur.
Kimbilir ne güzel görünürsün sevgilim,
Bir sabah vakti kapıyı çalsam,
Uykudan uyandırsam seni,
Ki, daha sisler kalkmamıştır Haliç ten.
Fabrika düdükleri ötmektedir

Turgut Uyar

Bir uykuyu cananla beraber uyuyanlar,
Varlıkta bütün zevki o cennette duyanlar,
Dünyayı unutmuş bulunurken o sularda,
-Zalim saat ihmal edilen vakti çalar da-
Bir an uyanırlarsa leziz uykularından,
Baştan başa,her yer kesilir kapkara zindan.
Bir faciadır böyle bir alemde uyanmak,
Günden güne hicranla bunalmış gibi yanmak.
Ey talih! Ölümden de beterdir bu karanlık;
Ey aşk! O gönüller sana mal oldular artık;
Ey vuslat! O aşıkları efsununa ram et!
Ey tatlı ve ulvi gece! Yıllarca devam et!

Yahya Kemal Beyatlı

Uykularım bölünüyor, artık şu konağı bekliyorum.
Söyle ey muhabbet kuşunun tüyü, söyle, ölüm ne zaman?

Turgut Uyar

düşünceyi kaptan köşküne koyuyorum
hayâlgücünü güverteye
uykuyu yelkenlere
ve ölümü dümene

Cahit Koytak

Uykusuzum uykusuzum uykusuzum
Çanlarınızda uğuldayan bir kibir
İçimin çatlaklarına sızıyor tadım tuzum
Ölüyü ağlatma seanslarınız başlayabilir

Ahmet Günbaş

Biliyorduk boşluğa bölündüğümüzü
Biliyorduk tozlu ağaçların
Ve çocukların uykuda olduğunu
Annelerinse kırgınlıklardan hüzne döndüğünü
Hüzün varsa yerleşen bir şey olduğunu

Ahmet Ada

Bir kök olacağım bu denize kalın bir kök
Öylece akıp gidecek avuçlarımdan günler
Öylece yatacağım suların ağırlığı altında
Çocukların derin uykularına karışacağım

Ahmet Ada

O gecelerden birinde
Yağmur girmişti uykusuna.
Saçlarını bana bırak
Saçlarını bana bırak
Diyen yağmur,
Büyülemişti oğlumu uykuda.

Bejan Matur

gözlerimizi uzaklıklar değil ki yalnız
göze alamadığımız yakınlıklar da acıtır,
ve gözleri ancak gözler bağışlayabilir,
öyle acıyor ki gözlerim kim bağışlayacak,
sis değil, uykusuzluk değil, iki uzak
şehir gibi ayrılıktan kavuşmuyor gözlerim :
Biri hepimizle gözgöze gibi hala uykusuz,
biri sis içinde kirpiklerine kadar açık,
bu sessizliği kim bıraktıysa, göremiyorum
konuşkan gözlerinde tek sözcük bile,
gözlerimiz birbirine değmiyor gecenin iki şehrinde

Kimsenin kimseye gözü değmiyorsa, şiir niye ?

Haydar Ergülen

Sesimiz açılırdı. Uyurken korkardık. Sıçrardık uyku
arasında ya da birinin elini tutardık
Gecenin koyu kibrinde gölgelense de erden masumiyetimiz
gelip geçerdik her şeyin yanı başından
derinleşmekti en büyük tehlike
Bağışlanırdık. Gençtik. Gençlik kaba cephane.
hiçbir şeyin içimize fazla işlemesine izin vermezdik
kahkahayla baş etmeye çalışırdık gözümüzle göremediğimiz
her şeyle, ölesiye korkardık
kendi içimizden tanımadığımız biri çıkacak diye günün
birinde

Murathan Mungan

Aynalardan beni çağıran kız
bir daha göründü
işaret ediyor
bitir rüyalarını da gel
diyor
en son gördüğün yüz
benim olsun
en son benim uykumda uyu

Rüyaların sonu geliyor galiba
uyanılmaz uykulara dalmak istiyorum

Asaf Halet Çelebi

Bütün heyâkil-i hilkatle hasbıhâl ettim;
Leyâle derdimi döktüm, cibâli söylettim!
Yanıp tutuşmadan aylarca yummadım gözümü…
Nücûma sor ki bu kirpikler uyku görmüş mü?
Azâb-ı hecrine katlandım elli üç senedir…
Sonunda alnıma çarpan bu zâlim örtü nedir?
Beş altı sineyi hicran içinde inleterek,
Çıkan yüreklere hüsran mı, merhamet mi gerek?
Demir nikaabını kaldır mezâr-ı pâkinden;
Bu hasta ruhumu artık ayırma hâkinden!
Nedir o meş’ale? Nurun mu? Yâ Resûlallâh!…

Mehmet Akif Ersoy

Rahat bir uyku her şeyi düzeltir diyordum. Fakat rüyaları hesaba katmamışım.

Ahmet Hamdi Tanpınar
Suat’ın Mektubu

İçerde tıkanan çığlık dışarda inliyor
Sabaha karşı
Uyku kabul etmiyor beni
Dışardan bir yerden uzuuuuunnnnuzun
Bir inilti kopuyor.
İçimde zulümün duvarları.
Uykuuuuuuuu
alsana beni koynuna.

Birhan Keskin

Uyku tutmuyor gözüm, anılar sıraya girdi
Gel anne süt içir bana

Ersin Ergün

Şuh kahkaha kadınları dizleri günah kokan
Başım bin yıllık uykusunu arıyor onlarda
Örtündükçe daha mı çok üşüyoruz Metin?

Süleyman Unutmaz

Gece ile gündüz,
Acıdan kaskatı kesilmiş yüz,
Uykusuzluktan harap göz,
Öpüşen dudaklar,
Çözülmeye razı olmayan eller var mı?
Ayrılık var mı gurbet var mı?
Biz beyhude yere gecikenler,
Çoktan bitmiş bir yolun ucunda
Bilmiyoruz şimdi ıssız gecede
Ne yapar ne eder,
Gidip de gelmeyenler,
Beyhude bekleyenler!

Ahmet Hamdi Tanpınar

döşeğimize girerken dünya işleri,
uykusuz bir geceyi sökerek
düşündüm değişen beraberliğimizi.

Metin Altıok

Gökyüzü maviydi babam öldüğünde,
Annem habersizce uykudan fırladı, kız kardeşim ansızın güzelleşiverdi
Öldüğünde babam, bütün bekçiler şairdiler.

Sohrab Sepehri

Sor ona: “ey uykulara dalan, bu gece yarısı kim
Hatırlayarak seni kapatmış uykunun yollarını yaşlı gözlerle”?

Sor: “Ey uykulara dalan, öldürdü beni gam, anla Allah aşkına
Yok senin aşkından başka benim bir günahım”

Pervin-i Bamdad

Kim kime, dum duma bir tufandayız;
günlerin ağzında kara bir gül
dikenleri tenimize dayanmış;
ürkütülmüş, sarılmış, acıyla sınanmışız..
İnim inim uykunda nasıl da yalnız
yanıyor yüzün yavrum,
yüreciğin kaşlarında tütüyor,
ellerin avcumda iki ateş damlası,
tutuşmuş rüyaların, sesin duyulmaz,
kendi kollarımızdan başka
saranımız yok bizim..

Nihat Behram

Bu uykusuz direncin suyunu mühürlemedik mi?
Biz atmadık mı ayı bunca uzağa doğumdan?
Biz uzatmadık mı uykunun ağır bacasını?

Melih Cevdet Anday

Ağzıma soğuk kurtlar dolacak, gözüme kum;
Dipsiz kuyu, sürdükçe zaman, sürecek uykum…

Necip Fazıl

Uykuya dalmadan düşünürüm de bazen
Ben de onlar gibiyim aslında –
Düşüncelerim bulanır sonra.
Uzanıp yatmak, daha doğal geliyor bana.
Sınırı olmayan sohbet yürürlüğe girdiği zaman, gökle aramızda.
Ve son kez uzanıp yattığımda bir gün ben asıl o zaman yararlı olacağım:
O gün ağaçlar bana bir kez olsun dokunabilecek ve benimle ilgilenecek vakti olacak çiçeklerin

Sylvia Plath

Bekliyorum kaç zamandır;
Uykusuzum, sabırsızım.
Başımı acıtıyor
Geceleri yastığım.
Dilim kurumuş
Bir su yatağı
Katı sözcüklerle
Dolu tozlu ağzım.

Metin Altıok

Gecesiz sabahlara
-Uykular öksüzü-
Bir çocuk uyanıyor
Bu da bir acıdır.

Şükrü Erbaş

Elini kalbine koyar koymaz gelsin uyku sığınağı

Yoksa fırtına mı demeli uykuya? Öyle aniden
Üzerini örter gibi yıldızların, geceyle didişerek

Cihan Oğuz

Ağızdan kaçan bir fısıltı uykuda söylenen sözler

Louis Aragon

uyanıkken insanların hepsi aynı dünyada yaşarlar,
ama uykuda herkesin ayrı bir dünyası vardır
diyor efesli büyük herakles.

Cahit Koytak

Uykuya dalmadan onu düşlerden ayırabilseydik keşke
Ve ölümün de başka bir düş olduğunu bilebilseydik keşke
Gene de titreyerek gidiyor tenimiz ölüler ülkesine
Ve uyku çağırır onları hangisi gelecek birazdan hangisi gece.

Jorge Luis Borges

İkimiz de gidebiliriz
Sonra dönüp
Derin uykulara dalabiliriz
Acı çekebiliriz uyanınca
İhtiyarlayabiliriz
Sonra tekrar dalabiliriz uykuya
Ölümü düşleyebiliriz
Oysa
Başucumuzda
Gülerek bakıyor bize
Durmadan tazelenen bu sevda

Jacques Prevert

Sinmiş her şarkıya, her uyanı’ya, uykuya,
Ölümün yaşayan kardeşidir.
Hep sezer, sezdikçe duyguluya
Yengiler de hüzün gelir.

Özdemir Asaf

tekrar başa dönmek istiyorum,
yat, unutmak istiyorsan, yat, öyleyse, unut,
yanında, bilen, bilebilen var mı senin,
uyuyorsun sen, beni, artık unut.

Ahmet Güntan

Gündüz hızlı akıyor, geceler ağır
Geceler uykusuz da gündüzler sağır
Biten bir aşkın en büyük belirtisi
Ölüme diyorum az daha yaklaşılır

Abdülkadir Budak

Uyku kadar derin bir suda boğulurken
İlkbahar kekeleyerek geldi
Kırık çocuk gülüşlerinden

Ataol Behramoğlu

Bu dünya fanidir sakın aldanma.
Mağrur olup tac-u tahta dayanma.
Yedi iklim benim deyu güvenme.
Uyan ey gözlerim gafletten uyan!
Uyan uykusu çok gözlerim uyan

Benim, Murad kulun, suçumu affet.
Suçum bağışlayub günahım ref’ et.
Rasûl’ün sancağı dibinde haşret.
Uyan ey gözlerim gafletten uyan!
Uyan uykusu çok gözlerim uyan

Muradî (III. Murat)

ben onu beklerken gece, o uykunun
derinliğinde küçük bir çocuk
gülümsedi masal düşleriyle

İlhami Atmaca

Uyku beladır göç içinizedir
Sabır ve zaman içinizdedir
Kadın ve çocuk içiçedir
Güneş vurmuyor- öyle söyleyin – üzerine döşeklerimizin
– Sokuluyoruz besmele ile kadının toprağına

-Uykum geliyor kaderim yorula geliyor buz gibi eller
Bu yaz hayatı beğenemedin aklımda kandan gökdelenler
Ey aşk /.. ve ey aşk mı dedin../
Onlar küçücük küçücük gördü sana seslenenleri
Gücendirilmiş gibi kayboldun

Cahit Zarifoğlu

Kimi zaman ağladığ’mı hissediyorum uykumda.

Mehmet Yaşın

O şimdi uykuda uzun uzadıya sessiz kalışını dinliyorum
Sarmışım kollarımla onu ama bununla birlikte
O yok orada yine ve ben iyice tek başıma
Daha yakın durduğum için onun esrarına
Bir satranç oyuncusuyum sanki taşlara bakınca kaybedeceğimi anlıyorum

Louis Aragon

Çıkıp geliyorsun
Kor gibisin, bir kar gibisin
Soruyorsun: Zarifoğlu bana dargın mısın
Yoksa uyardılar mı seni sevdamızdan
‘Yaşamak’ bir perde gibi kalkıyor aramızdan
Zamansız mekansız bir tünel başındayız şimdi
O mavi gözleri görmüş olmalıyım
Bir ikindi vakti kaskatı ellerimin altında
Uçuşlu saçlar bukleler
Üstünde uyuyan eller
Sevgim uzanıyor
Soluk soluğa uyandırıyor menekşeleri
Görüyorum kıpırdanışlarını
Uykunda gül açan yanaklarını

Cahit Zarifoğlu

boş bardaktaki izimdir, küçük dudakla emdiğim
kalmadı içtiklerim, uykular bitti kuş tüyü yastıkta
geçmişi okuyorum; halı dükkânında uyuyor,
serin taşlıklarda uyanıyorum, ölüyorum iyi mi?
o yıkasın beni! akkor haline gelmiş serinliklerden

Hüseyin Peker

Sokak köpeği gibi uykuluyum.
Gerçekten uykum var.
Yarın size her şeyi söyleyeceğim, ya da öbür gün…
Evet, belki de yalnızca öbür gün..
Adım adım…
Evet, adım adım..

Fernando Pessoa

ya uykuda giderse söylemeden son sözünü
ölmek var mı farkına varmadan öldüğünü
yılan gibi çöreklenmiş bu soğuk kördüğümü
çözmeye uğraşırlar çözememekten üzgün

Attila İlhan

ne zaman geldik bu iklime
aramızdaki siste kaybolmuş
buzkıran gemiler
kaybolmuş kelimeler
sen yoksun
ben de yokum
kutuplar kadar yalnızız ikimiz de
rüyamızı emanet etmedik
hiç uyumadık sığda
ölümün uykusuna güvenir gibi
bırakırdık kendimizi
birbirimizin düşlerinin yastığına
aşktı bu, beraberlikti
yol arkadaşlığıydı
ve daha binlerce kelime

Murathan Mungan

Sonunda acısız,
Tatlı bir ölümün kollarında;
Al bizi yanına!
Yanına vardığımızdaysa,
Yerimiz cennet olsun;
Sen ki, efendimiz ve Tanrımız değil misin?

O halde yatın kardeşler;
Tanrı aşkına, yatın haydi!
Esirge bizi Tanrım,
Huzur içinde uyuyalım;
Hasta yatağındaki komşumuz da öyle!

Matthias Claudius

Dalsın yakında gözlerim artık son uykuma!

Yahya Kemal Beyatlı

“unutmak bir uyku hâli” diyor rüya, kâbusa
etken ve etkem!
“hayır uyku hâli bir unutmaktır asıl” diye sayıklıyor kâbus

Reha Yünlüel

Uykuya dalamaz bir daha düşünce
Ruhumda ne bir yakınma ne taviz
Acılar, tutkular ayaklansa bile
Tek bildiğim şey boşunaydı aşkımız
İçimdeki tek söz: – Elveda! – Elveda!

Lord Byron

Unutmak ve uyumak istiyorum!
Ama benim uyumak istediğim
O soğuk uykusu değil ölümün..
Yaşam da uykuya dalsın içimde,
Usul usul inip kalkarken göğsüm;

Gündüz gece,tatlı ezgileriyle
Bir ses türküsünü söylesin aşkın..
Yeşil dallarıyla ulu bir meşe
Eğilsin üstüme ve hışırdasın..

Mihail Yuryevich Lermontov

bir ses
çiçeğine konarsa
çocukluk defterimin
toz meleğim gelir
uyku meleğim
kanadını silkeler
döner
ve dua eder
uykuyla doluncaya kadar
yüzüklerim.

Bejan Matur

Bir kutsal emanet gibi sır gibi
Ve bir ayıp gibi saklarım seni
Başımda kavganın kıyameti var
Okşadım ismini kitap içinde
Her akşam bir düşle kundaklanırım
Sözümün bittiği yerde başlarsın
Yılların alnıma çektiği çizgi
Kocalttı başımı bir ehram gibi
Yaslasam gövdemi karlı dağlara
Sonsuz bir uykuya kavuşsam bir gün

Mehmet Akif İnan

Uykudan uyandığın zaman
Yaşamakta olduğundan önce
Onu hatırlamıyorsan,

Ümit Yaşar Oğuzcan

Ve bütün uykularından uyanmış çocuklar
Nasıl bakarsa annelerine
Ve nasıl yeşerirse intihara çiçekler

Süleyman Unutmaz

İzaha lüzum kalmaz, musibet en iyi öğretmendir.
Kendini bildirir, uyandırır uykusuz gecelerinden
Ve bir gece gönül, tüm suretleri çıkarır hevesinden
Asla rûcu eder.

Adige Batur

Çekildi derin bir uykuya
Artık kalmadı yorgunluğu.

Emily Dickinson

Anam su döküyor ellerime
Bedenim hızla kaçıyor
Gözlerime toprak atan uykudan
Suyu çarptıkça yüzüme ve gözlerim yalnız
Yanıyorlar

Cahit Zarifoğlu

uykuluydular sinerken bedenime kıraç dağlar
bitek vadilerle beraber ben tenimi yumarken
uykularına tutundular…

İsmet Özel

ne söylenebilir! tam çağıydı. belli aldandık.
otlarla yeşerdik, güllerle sarardık.
bir uykudan doyarak uyanılmadan. toplandılar
orada biz de vardık.

Turgut Uyar

Bütün gece seviştiler
Yeni taşınılmış bir şehirde
Uyunan ilk uyku gibi

Erdal Alova

Uyumuşum; rüyamda akıllı bir insan
Dedi: Sevinç gülü açmaz uykuda, uyan;
Ne işin var bu ölüme benzer ülkede?
Kalk, şarap iç, sonsuz uykulara dalmadan.

Ömer Hayyam

Bir geldi mi derin ölüm uykusu,
Biter bu dünyanın dedi-kodusu.
Ölenden bir haber bekler insanlar:
Ne söylesin? Bilmez ki ne olduğunu!

Ömer Hayyam

Kim beni çağırdı: sohrab!
Tanıdık bir sesti, havanın yaprağı tanıdığı gibi.
Annem uykuda,
Menuçehr, pervane; belki de tüm şehir uykuda.
Haziran gecesi, bir ağıt gibi, usulca
ve soğuk bir esinti
battaniyenin yeşil kenarından uykumu yıkmakta.

Ayrılık kokusu var havada;
yastığım sığırcık kanatlarının şarkısıyla dolu.

Sohrab Sepehri

sana misafir geliyorum
biraz daha uykuya yakın
biraz daha dalgın
biraz daha başka şeylerden uzak

Asaf Halet Çelebi

Masaya biranın dökülüşünü koydu
Uykusunu koydu uyanıklığını koydu
Tokluğunu açlığını koydu.
Masa da masaymış ha
Bana mısın demedi bu kadar yüke
Bir iki sallandı durdu
Adam ha babam koyuyordu.

Edip Cansever

bu karanlıkta daha iyi görüyorum seni
aynı tünelden geçiyorsun gelişte ve gidişte
kavuşmaya, ayrılığa aynı yolu kullanıyorsun,
beni büyüten aşktan söz ediyorum, yolculuğa övgü,
zaman yok ki aşktan başka, uykusuzluğa övgü,

bir sır- çocuksun, baştan çıkarır gibi açığa çıkardın beni,
ayrılık mı; beni aşka terkettiğin için seviyorum seni!

Haydar Ergülen

Sen benimdin: rüyanın görkemleriyle doldum.
Ben uykuda sultandım, uyanınca hiç oldum

Shakespeare

Bu uykunun ölümün yaklaştığına işaret olduğunu biliyordum. Etrafıma bir kez daha baktım. Hareket eden hiçbir canlıyı fark etmedim. Ölümle gerçek bir yüzleşme anına doğru ağırlığını artıran uyku ile birlikte giriyordum

A.Vahap Kaya
Bir İntiharın Önsözleri

kundağımı özlüyorum bu aralar
serçeler nasıl da acımasız
yer bütün ağırlığıyla sırtımda
bulutlar hâlâ öğürmekte
ayağımda sallasam diyorum kendimi
ninnisiz, sadece sallasam
ve derin derin dalsam
annemin İsrafil olduğu uykuya

Sormuyorsun ama iyi değilim ben

Dilek Kartal

Anneler derin bir yara taşırlar içlerinde, onlar uykusuz aynalardır
Sessiz rüya kapısıdırlar, kalbinden öperseniz ruhunuzdaki sis dağılır
Uzun bir üşümek kalır, çünkü masum bir avludur şairin kül ağzı
Anneler üzgün şairdirler, oğulları, kızları bozguna uğramış bir şiir.

Engin Turgut

Hâtıralar, rüyâdan rüyâya, taşınıyor.
Rüyâlarsa, insandan insana.

Ben, şimdi sendeyim.
Atıyorum yüreğinde.

Seyhan Erözçelik

Bu öpücük senin alnına kondu
Ayrılıyoruz şimdi
Bazı şeyleri söylememe izin ver..
Sen hatalı değilsin..Sanıyorum
Günlerim hep hayal içinde geçti.
Yine de eğer umut bitmişse
Bir gün veya bir gecede
Gelecekte ve hiçlikte
Bu yüzden mi her şey biter?
Gördüğümüz yada göreceğimiz
Rüya içinde bir rüyaya döner..

Edgar Allan Poe

Çölde, kumlar arasında bir kumdum. Taş
oldum. Kendimin rüyası… Bir güle döndüm.
Kırıldım.

Seyhan Erözçelik

Rüyada bir düğün gördüm
Ve sanırım gelin sendin.
Sen gelin, ben dilenci
Verandada – o gerçekleşebilir belki!

İzin ver gördüğüm gibi olsun rüyada!
Yalnız söz ver bana, dururken ayakta
Verandada, insaniyet hatırına –
Sadaka koymayacağına benim avcuma!

Konstantin M. Simonov

aradığım hiçbir şeyi bulamadım rüyada
elbet günü gelir â gülüm
çeker gider de ruhum
gölgem kalır dünyada

Nazir Akalın

kuşlar vardır
yuvalarını terk eden
başka yere giden
ve yuvalarının rüyasını gören

onlar baharları kışa giderler
ve baharda olduklarına dair
rüya görürler

kuşlar vardır
gece gündüz bizi yalnız bırakıp
gece gündüz bizimle olduklarına dair
rüya gören

sen o kuşları gördün
ve seninle olduklarına dair
rüya görüyorsun

Ziyâ Muvahhid

Dün gece rüyamda bir ihtiyar, aşk mahallesinde,
“Bizim tarafa gel.” diye işaret ediyordu bana eliyle.

Mevlânâ

Her sabah uyandığın aynı kötü rüyadır
Kaç kurtar kendini benden
Güzel günlerimizi ben oyalarım.

Gökhan Ergür

Düşümde gördüm Cahit’i:
Banka gibi bir yer,
Aynı servise verilmişiz,
Yolumu gözler.

Baktım ki, toplamış memurlarını
Nutuk çekmede şefimiz.
El edip geçecektim yerime
Sessiz.

Cahit bu, dayanamadı, boynuma atıldı.
Gözyaşlarını duydum yüzümde bir ara.
O, düşümde ağladı.
Bense uyandıktan sonra.

Ziya Osman Saba

zamanı gelen aşkın çağırdığı
rüyalar açık deniz
korkular kara parçası

yıldızımın sahibi kalbime saldığın çapa
birlikte yaşlanmayacağımızı bilmenin yaş farkı

Murathan Mungan

Dilediğim en güzel hayat
Çöplerin içinde rüya aradım
Düştümse eğer sana bakarken düştüm

Cahit Zarifoğlu

En güzel rüyaların bile bir sonu vardır:
Bir bahar rüzgârından alarak bir sabah hız
Mevsimlerin ömrünü yaşamıştı aşkımız.
Onu şimdi kaybettim ve şimdi sonbahardır.

Yaşar Nabi Nayır

Ey anneciğim, sevgili Fâize‟m!
Elli yıldır beni korumakla görevlendirdiğin meleklere de ki:
Beni yalnız bırakmasınlar …
Tek başıma uyumaktan korkuyorum çünkü …

Nizâr Kabbânî

– Bir ikindi vakti, başımı omzuna dayayıp uyumak isterdim, dedi kadın.
– Ya bir daha uyanmazsan, dedi adam.
– İşte mutluluk bu olsa gerek, dedi kadın.

Ferit Edgü

onun için savaşmak isterim, öyle ki bana
bir hayat ürpertisi kalsın; sonra düşmek isterim,
sokakta, en dipsiz gecede,
ay ve kayın ağaçlarıyla yaldızlı
nemli bir göğün altında; kıvrılıvermek
bağrıma bastığım bu hayata onu
uyutmak-ve kendim de uyumak isterim, en nihayet…
Yok: Yalnızım. Yalnız büzülüveriyorum
zayıf bedenimin üzerine. Fark etmiyorum,
sızlayan bir alın yerine, bir deli misali
dizlerimin gergin tenini öpmekte olduğumu.

Antonia Pozzi

Ben, tek bir özlem düşünebiliyorum, mucizeler yaratarak dünyayı bir uçtan bir uca dolaşan. Tüm nesneler, bizim çokluk yolunu şaşırmış düşünce ve isteklerimizi kısa bir süre için ağırlamaya işte öylesine hazır. Gündüz ortaya koyduğum etkinlikle nesneler içinden yürüyüp gitmişsem, her nesnenin koynunda bir gece dinlenmek isterim. her nesnenin yanı başında uyumak bir kez, her nesnenin sıcaklığıyla yorgun düşmek, düşlere onun nefes alıp verişleriyle inip çıkmak, onun tatlı, gerilimlerden uzak ve çıplak yakınlığını organlarımda duyumsamak ve uykusunun burcu burcu kokusuyla güçlenmek, sabah olunca da o daha uyanmadan, veda etmeksizin yoluma koyulmak, yoluma koyulmak isterim.

Rainer Maria Rilke

Misal şimdi yan yana uyumak var
Uyumamakta hayır var da
Uyumakta ne mahsur var

Ali Lidar

Çok sevdiğim gelincik tarlalarında uyumak, bir daha uyanmamak geçiyordu içimden. Buluttan seleler zeytinlerle dolduğunda acı çeken yel gibi geçiyordum dünyadan. Bir ağaçla konuşmak, bir kuşla uçmak hafifletmiyordu acımı, varoluşun ezik çarıklarıydım.

Ahmet Ada

Her akşamki yoluma koyulmuş gidiyorum.
Her akşamdan vücudum bu akşam daha yorgun.
Öyle istiyorum ki bu akşam biraz sükûn,
Bir cami eşiğine yatıversem diyorum
-Rabbim, şuracıkta sen bari gözlerimi yum!
Sen, bana en son kalan, ben senin en son kulun;
Bu akşam, artık seni anmayan İstanbul’un
Bomboş bir camiinde uyumak istiyorum.
Sonsuz sessizliğini dinlemek istiyorum.
Bilirim ki taşlığın bir döşek kadar ılık,
Sana az daha yakın yaşamak için artık,

Ziya Osman Saba

Ama öylesine bir ses gelir ki dağlardan
acıdır uyumak, anmak ölümdür seni.

Efrain Huerta

biraz kafam karıştı ve arabama atlayıp kuzey’e sürdüm;
uykusuz, akşamdan kalma, yeni boşanmış,
işsiz, yaşlanmış, yorgun, beş on yıldır
çoğunlukla uyumak ister bir halde, sonunda moteli buldum

Charles Bukowski

Yalnız başıma, ıssız yerlerde
ağlamak istiyorum ırmaklarca,
söndürülmek istiyorum, uyumak istiyorum,
uyumak senin hayli yaşlı mineralsi gecen gibi.

Pablo Neruda

Hep uyumak istedim. Doğal sakinleştirici…

Emrah Serbes

Beklediğim hiçbir şey yok yaşamdan,
Geçmişten de pişmanlık duymuyorum;
Özgürlük ve huzurdur aradığım!
Unutmak ve uyumak istiyorum!

Mihail Yuryevich Lermontov

uyumak için.
uyanıyorum.

Zeynep Didem

Göñlüm nereden düşdü saña ey meh-rū
Teng oldu bu sevdālı başıma her sū
Bir yerde ḳarār eyleyemem ṣubḥa degin
Zehr oldu iki dıd ̇̄ eme ṭatlı uyḳu

Esrâr Dede

Yağmurlu bir kış gününün kurşun gibi lanet olası sabahı çoktan esneyerek camlar arasından içeri uzanmıştı ki, sonunda gidip yattım. Verdiğim karar da benimle yatağa girdi. Ama tam uç noktaya varmıştım, uykuya dalmak üzere bilincin son sınırında bulunuyordum ki, Bozkırkurdu kitapçığındaki, “ölümsüzlerden” söz açılan o tuhaf yer saniyelik bir hızla çakıp belirdi gözlerimin önünde, belleğimde bir anı canlandı; zaman zaman, son olarak kısa süre önce, kendimi ölümsüzlere yeterince yakın hissetmiş, eski müziğin bir mezüründe ölümsüzlerin bütün o serinkanlı, aydınlık, çatık kaşlı gülümseyen bilgeliğini yaşamak istemiştim. Bu anı birden aklıma geldi, parıldayıp söndü, derken uyku dağ gibi ağırlığıyla üzerime abandı.

Öğleye doğru uyandığımda, geceki kararımı hemen yine içimde buldum; küçük broşür komodinin üzerinde duruyordu, şiirim de orada duruyor ve son zamanlardaki yaşamımın karmaşası içinden geceki kararım güler yüzlü bir serinkanlılıkla bana bakıyordu; geceleyin uykuda kesinleşip güçlenmişti. Acele gereksizdi, ölmek için verdiğim karar belli bir saatte yaşanmış bir kapristen kaynaklanmıyordu; zaman içinde olgunlaşmış, elle tutulur bir meyveydi, yavaş yavaş gelişip büyümüş, bir ağırlık kazanmıştı, yazgının rüzgârında hafifçe sallanıyordu, rüzgârın bir sonraki darbesinde düşecekti ağaçtan.

Herman Hesse
Bozkırkurdu

Herkes bilir ki oralarda gece oldu mu, bilhassa yaz gecelerinde, insanlar, -güneş altındaki hayatları ve bu hayatın saadet ve ıztırapları, imkân ve nasipsizlikleri ne olursa olsun- yıldızların sofrasına otururlar, orada birleşirler, onların şarkısını dinlerler ve onların parıltısını içerek, aynı gecenin başka bir devamı olan uykularına sızarlar.

Ahmet Hamdi Tanpınar
Yaşadığım Gibi

Ah, iyi kalpli çocuk, uykumun nasıl olduğunu bir bilsen, bir gelincikten daha ürkektir o!

Herman Hesse
Bozkırkurdu

Bütün uzviyetinde senelerdir uyku uyumamış bir insanın yorgunluğu vardı.

Ahmet Hamdi Tanpınar
Huzur

(Uzun, çok uzun bir uykudan uyanmış gibi etrafına bakıyordu. Tanımadığı bir saadet duygusu ve çok keskin bir hasretle Nuran’ı hatırladı. Gözleri hep o ağacın tepesindeki aydınlıkta, sanki bu ıslak ışık Nuran’a sımsıkı bağlanmış, onun yaşadığı ülkelerden geliyormuş gibi ona baka baka sevgilisini özlüyordu. Hayatında Nuran da vardı ve o mevcut olduğu için öbürleri hayat madalyasının öbür yüzünü dolduran bütün karışık çehreler silinmişti.

Ahmet Hamdi Tanpınar
Huzur

Buraya bıraktı seni, ama gitmeden önce
açık kapıyı gösterdi güzel gözleriyle;
sonra gitti, uykun da gitti onunla birlikte.

Dante
İlahi Komedya

Uyku kardeşim ver elini
Beraber kopartalım karanlık gülünü
Uyku kardeşim ver elini
Usul usul damla damla
Beraber eriyelim eriyelim
Sonra bembeyaz
Fıkara bir bacanın üstünde
İnce ince mavi mavi tütelim

Bedri Rahmi Eyüboğlu

“Uyku ölümün kardeşidir!”

“Vallahi uyur gibi öleceksiniz, uykudan uyanır gibi dirilecek ve bütün yaptıklarınızdan hesaba çekileceksiniz. İyiliklerinizin mükâfatını görecek, kötülüklerinizin de cezasını çekeceksiniz…”

“Dünya ile ne ilgim olabilir ki! Benim dünyadaki durumum ağaç altında bir süre uyuduktan sonra yoluna devam eden yolcunun durumuna benzer”

“Yatacağın zaman namaz abdesti gibi abdest al, sonra sağ yanın üzerine yat ve şu duayı oku. Allah’ım kendimi sana teslim ettim. Yüzümü sana çevirdim. İşimi sana ısmarladım. Sırtımı sana dayadım. Ümit bağladığım sen, korktuğum yine sensin. İndirdiğin kitabına, gönderdiğin peygamberine iman ettim. Eğer o gece ölecek olursan fıtrat üzere olursun. Bu sözleri son sözlerin yap.”

Hz. Muhammed (s.a.v.)

“Sizin için geceyi örtü, uykuyu istirahat kılan, gündüzü de dağılıp çalışma (zamanı) yapan, O’dur.”

Furkan Suresi, 47. ayet

“Demişlerdir ki: “Eyvahlar bize, uykuya-bırakıldığımız yerden bizi kim diriltip-kaldırdı? Bu, Rahman (olan Allah)ın va’dettiğidir, (demek ki) gönderilen (elçi)ler doğru söylemiş”.”

Yasin Suresi, 52. ayet

“Allah, ölenin ölüm zamanı gelince, ölmeyenin de uykusunda iken canlarını alır da ölümüne hükmettiği canı alır, ötekini muayyen bir vakte kadar bırakır. Şüphe yok ki, bunda iyi düşünecek bir kavim için ibretler vardır.”

Zümer Suresi, 42. ayet

“Gece olsun gündüz olsun, uyumanız ve Allah’ın lütfundan nasibinizi aramanız da O’nun varlığının delillerindendir. Gerçekten bunda, işiten bir kavim için ibretler vardır.”

Rûm Suresi 23. Ayet

“Uykunuzu bir dinlenme (sübât) yaptık. Geceyi bir örtü yaptık. Gündüzü de bir geçim zamanı yaptık.”

Nebe Suresi 9-10-11. Ayet