Ey altmışına sâl-i hayâtının eren âdem;Altmış senelik ömrün, elinde nesi kaldı? Gaflet mi tegafül mü nedir? Neyse uyan bakBî-hûde güzâr eylemesin müddet azaldı Tahirü’l Mevlevî *** Ben didişmekden usandım savlet-i ağyar ileCây edindim külbe-i ahzânı kalb-i zâr ile Dem-güzârım şimdi nây-i sîne-i bîmâr ile«inzivada zevk-i halvet buldu dil, dil-dâr ile» *** Ey nâle, yeter çırpınışın …
Tag: Tâhirü’l-Mevlevî
Mar 29
Mersiye
Mersiye birinin ölümü üzerine duyulan teessürü ifade etmek için yazılan manzumedir. Mersiyelerde şart olan te’sîrin gösterilebilmesi için, yürekten müteesir olmuş bulunması lâzımdır. Öyle olmazsa mersiye diye yazılan o mısrâların mezâr taşlarını karalayan ısmarlama ölüm târihlerinden farkı olmaz. Hemşirezâdem Fatma Vediatullâhın irtihâli dolayısıyla yazdığım tarihli bir mersiye: Makdem-i sa’d-i meserret-bahşı hâher-zâdeminŞevk-i diger verdi de kalb-i sürûr-âbâdımaBeş …
Mar 29
Yine pür cûş-û hurûş oldu derûnum bu gece
Yine pür cûş-û hurûş oldu derûnum bu geceDöndü bir fırtınaya sabr-ü sükûnum bu geceCanfûrüz ahım ile sine-i- zârım yandıDem-hurûş eşkim ile garka-i hûnum bu gece Değdi mızrâb-ı- tahassur yine evtâr-ı dileYaralı kalbim ile nale füzûnum bu geceÂh ey aşk; zebun-küşlük olurum bu kadarRûh-ı- bi-tâba acı, fazla zebûnum bu gece Ben usandım yaşamak nâmına çırpınmaktanVar ölüm …
Şub 23
Ayrılık İniltisi
Ayrılık ne kadar acı bir şeymişAteşten gömlekmiş, can onu giymişDerdin ki: Hakîkat acıklı neymişGönlümün âhını sevdiğim! Bilsen Zikrinden ibâret bütün gün sözümYolunu bekliyor hasretle gözümAğlarım, inlerim sanki öksüzümGelsen de gözümün yaşın silsen Ayrılık günleri oldukça aşkınSavleti artıyor gönlümde aşkınKalbimin olmada kederi taşkınVaktidir görünsen, neşvem kesilsen Kırıldı rûhumun kolu, kanadıHayâtın kalmadı bence bir tadıÖlümden beter bu …
Şub 23
Garîbseme
Yâd eyledikçe vaslını cânım garîbsedimHecrin ile tükendi tüvânım garîbsedimGeçdikçe âh ayrı zamânım garîbsedimSıktı beni muhît ü mekânım garîbsedim Vaslın imiş meğerse beni ömre aldatanHoş gösteren cihânı, dile neşveler katanŞimdi durur yabancı bana sevdiğim vatanSensiz vatanda rûh-ı revânım! Garîbsedim Doğmuş iken vücûdum onun sadr-ı pâkineGurbet gibi esefle bakar dîde, hâkineKarşımdaki minâreciğin kalb-i çâkineAks etti de acıklı …
Şub 23
Usandım
Fevkımda duran çarh-ı müzeyyenden usandımTahtımda olan hâk-i mülevvenden usandımDünyâ denilen gamlı nişîmenden usandımBeytü’l-hazen adım, o meskenden usandım Ezmekte ser-i şûrişimi kubbe-i nüh-tâkAltında onun taşmada kalbimdeki eşvâkBir lâle gibi sıkmada vicdânımı âfâkBoynumdaki bu halka-i âhenden usandım Döndüyse hazân yaprağına bendeki çehreYok minneti hâverdeki pür-şa‘şaa mihreEy nâle! Yeter çarpınışın tâk-ı sipihreBen öyle sağır ma‘kes-i şîvenden usandım Yanmakla …
Şub 23
Olmayacak Temennî
Karanlık basmışken toprağa suyaUfuklar dalmışken sisten uykuyaÇekilip yalınız ben bir kuytuyaGönlümün âhını uyutabilsem! Acısa hem bana, hem de kendineDüşmese bu kadar aşkın derdineKandırıp kalbimi aklın pendineBir az müddet olsun avutabilsem Rûhumu kanatan gonca bir güldüOradan kan değil, ömür döküldüKırıp çiğnediği kadeh gönüldüO gönül kıranı unutabilsem! Cevriyle yıpradı, bitti mihen deKalmadı tahammül canda, bedendeDiyorum zâlimi sevmeyim …
Şub 23
Ağlıyor karşımda solgun sonbahar
Olması kâbil mi gönlüm neşve-dârAğlıyor karşımda solgun sonbaharHüzne müstağrak bihâr ü kûhsârAğlıyor karşımda solgun sonbahar! Dökmede dallar bütün evrâkınıKaplamış sisler cihân âfâkınıİnletip âhı semânın tâkınıAğlıyor karşımda solgun sonbahar! Ey sirişk-i hasret artık sen dökülGeçti mânendi şebâbet devr-i mülSanki ömrüm, gördüğüm pejmürde gülAğlıyor karşımda solgun sonbahar! Tâhirü’l-Mevlevî
Şub 23
Tâhirü’l-Mevlevî’nin Koşmaları
1Muhabbet tarîki ne dik yokuşmuşBu şeydâ tabiat orada koşmuşBir zaman sanırdım o koşma hoşmuşFakat şimdi artık canımı sıktı Ne müşkil belâ bu, sevilme, sev deOlmasın vefa hiç kühende, nevdeGönül dedikleri şu viran evdeNe kadar vefasız oturdu çıktı! Her kimi sevdimse oldu cefacıBirini görmedim olsun vefacıHer biri sanırsın birer kiracıSîneme girip de içinden yıktı Aşkın ateşine …
Şub 23
Mezar Taşı Yazısı
Eli boş gidilmez gidilen yereBoş gelmedim ya Râb ben suç getirdim.Dağlar çekemezken o ağır yüküİki kat sırtımla çok güç getirdim. Tahirü’l Mevlevî’
- 1
- 2