Tag: Seyhan Erözçelik

Merak Kediyi Öldürür

  Aşk, merakla başlar.Sonra koku ve ısrar gelir arkasından.Kurtulamazsın, sıyrılamazsınderinliklerden, boğulursun sularda, ayvururken denize ve boyarken göğü,gökyüzünün gördüklerini.Uzaklardakalınca birbirini ısıtan eller, kalakalırım,sarsılırım kendi başıma. Aşk, merakla başlar.Sonra koku ve ısrar gelir arkasından.Kalplerdeki harita, yeniden şekillenir.(Kalbim sağda şimdi, orda şekillendi.)Aşk, meşk gerektirir. İşte böyle. Seyhan Erözçelik

Nilgün’ün Göztaşı

Ahşap bir kutu.Açtım.Öylece duruyordun ve… bakıyordun bana.Göğermiştin.Göz mıknatısıydın. Ne tuhaf, içimde inanılmazbir istek uyandırdın. Nilgün, “Sakın ağzına sürme!” diye uyardığında,ben çoktan dilimi değdirmiştim sana. Acıydın.Acı. Şimdi yüreğimde bir taş. Seyhan Erözçelik

Çiçeğin açması da bir tür şiir belki. Bilmiyorum…

Çünkü ben hayatta sadece zambakların,güllerin, manolyalar ve yaseminlerin niyeaçtıklarını, beni ne biçim sevdiklerini ve bendene bulduklarını biliyorum. Çiçeğin açması da bir tür şiir belki.Bilmiyorum… Seyhan Erözçelik

Erken sonbahar ve Seyhan Erözçelik

Arkasına bakmadan çekip giden küstah yaza hiç aldırmadan, tenha bahçelerde dolaşan serseri kedilere, döne döne düşen kuru yaprakların sessizliğine, kırık banklarda oturan ihtiyarların durgunluğuna eşlik ederken hayallerimle avunuyordum. Erken sonbaharı müjdeleyen serin rüzgârlarla yelkenliler gibi şişen perdeler yazma arzumu kışkırtmıştı. Yeni mevsimi iştiyakla karşılayan ışıklar, onun önünde secde eder gibi usulca eğilecek, sular hafiften ürperecek, …

Devamını oku

Düştanbul

Düştanbul “Siz kâinatın etrafınızda dönmesini istiyorsunuz.  Düşünmüyorsunuz ki hayat sizi mahrekinin dışına  atmış. Hayat kimsenin etrafında dönmez, herkesle beraber yürür.”  I “Serin kuşu sabahın, acılı ve tekdüze,  açılan sessiz bir yaprak gibi gündüze.”  Her kentten içeri, sarı gündüzler çıldırtıyor insanları. Bir gece gelir her gündüzle, bitimsiz düşler; bir kentten içeriye hep girince. O yaralı ece, …

Devamını oku

Rüya Taşı

Bir rüyaydı, Ayers Kayası’ndaydım san ki. Beni biraksakal karşıladı. Yaz, dedi. Yazdım, yazıyorum. Buraya eller geliyor, dedi. Üzgündü. Bana bir şeyler anlattı. Kaybetmek, kaybolmak değildir, dedi, üzülme. Yine de bir gün hepimiz kaybolacağız. Mechûle mi, malûma mı, onu sen bileceksin, dedi. Dünya doğurur, bil, dedi. Bildim. Doğurduğunu çocukken gördüm. Yalnızdım. Sonra yaşlı bir kadın bana …

Devamını oku

Hece Ve Ölüm

Ahşap şehrin kağıda vurancamları. Kırıldı. Görüntühavuzdan döküldü. Çılgın dil.Neyi unuttum? Bir örgü. Annem örüyor, ben çözülüyordum.Elmayı soyup bir tabağakoyar gibiydim. Güzel gibiKulyağımda dönen çılgın dil—dönüp duran hâtıra kutum,içindeki kedi gözlerive beslediğim cam heceler.Hâtıra kutumu kırdım ben,kulağımda dönen çılgın dil…… kanı akıtılan bir inci. Ne çıkar unuttuk hepsini!Seyhan Erözçelik

Jestlerin Ölümü

Kurumuş güller duruyor masada.Kimin aldığını hatırlıyorum dane için aldığını bilemiyorum. Bir zamanlar – bir zamanlar dediysemçok eski de değil: Birkaç ay öncegül alırdık. Biz. Hepimiz.Her şey için, yerli yersizgül alırdık bir zamanlar.Biz. Hepimiz. Gülleri de eskittik. Zaten artık almıyoruz. Gül zamanlarıgeçti. Rüzgar esti. Sert esti. Jestler bitti.Kendimizi kaybettik.Gül verecek kimse de kalmadı. Bazen şunu diyoruz …

Devamını oku

Ajitasyon

Ortalıkta bir metafor mu dolaşıyor acaba?Hayalet Paşa kaybolmuşSözlerin hiyerarşisindeuygun adım hislerle Eskiden her şey kolaydı,Oysa şimdi yağmur yağıncaberraklaşıyor sloganlar.Bir insanı kazı, altındanne çıkar? Yumruğun her türle sıkılışı,el sıkışma ve sıkılan birisi. Oysa yumruk açılınca el olur.Sen hangi çizgidensen,o çizgi elinde yazılıdır. Alın, buz gibidir, ölüler soğur.Buza yazı yazılmaz.Ordan kan sızar ve kurur.Karda yürürseniz bırakırsın. Kartoponun …

Devamını oku

Gül ve Kiraz

Güller sürüyorum dudaklarıma.Kiraz dudaklarını öpüyorum.O kadar öpüyorum ki…Kiraz dudakların vişne oluyor.Ama dudakların,hâlâ dudak tadında.(Çok şükür) Seyhan Erözçelik