Tag: Nergihân Yeşilyurt

İkincinin Gecesi

Senin gözlerin kahverengi yeşim mi?Şiirle bir antlaşması var mı? Sınırları genişler mi yağmurlarla?Bir gri bulut gibi giydim, kaburgandan çıkarıp ecesi latif geceyi.Şâh tuttu bağladı gözlerime gözlerini.Âh o sabah küçüğü ayaklarım… Kurudular. Bedenimi bırakıp yürüdüler, yıldızlarını dokuduğum masal üzerinde.Soyuldu topuklarımdaki yıldız tozu. Yarım bırakılmış kadehlerde yürümeyi unuttuğun topraklardı bunlar.Baharın saçları lüle lüle, önümde rüzgârın, çarpıp duruyorum …

Devamını oku

Giderken Konuşmalar II

Kısacık bir an’dık: kuşların Boğaz’ı geçişi gibirüzgârın tozları savuruşu gibiyaprağın toprağın yanağına değişi gibisevdik ve öldük. Gayret üzerine düşünüyorum bazen. Yara birden bire buğulanır, biliyorsun. Bütün bir yılı duvarlarıma açtığım billûr yaradan evreni izlemekle geçirmişim. Kucağımda kendinden ölgün kelimeler, kokular adına karışıyor. Kollarımda gölgeler -üzerine gözyaşı, uyku, rüya giyinmişler- Günün içinden geçemiyorum. Konuşup duruyorum hiç …

Devamını oku

Öyle çok beklerim ki sarhoş olur zaman…

“Nâz idüp şol iki hâlün birini gizleme kimNâzunı sen beni öldürmege nâr eylersin” Emrî Naz ile nazm arasında bir kuştur özlemek -ipliğini çeker sevdanın- Kadın inci gibi dizdi gözyaşlarını zamana. Şiirdir bu yüzden beklemek. Bekledi, yokladı incileri. Hepsi yerli yerinde.Yüzüne sürdü gül-i nâzı. Yıkadı asumanın ipeğini, güneş bulmaya çalışmadı hiç.Biliyordu, ölüdür evrenin zifiri. Nûr’a döndükçe …

Devamını oku

Gülümsemene Tezahürat

Sonra bir çağ geldiİçimize ölü balıklar koymuşlardı bizimİki misket dönüyordu yüzümüzün uzakları gören yarımküresindeİlle de ölmek gibi bir şeylerden yıkanıyordu zamanUçsuz bir kuraklık yıkılıyordu göklerden üzerimize. Yaradan azat etseler ya bizi.Bu kenarı kırılmış gök ile kaçıp gitsek bir kara deliğe.Şarkı sözlerinden azat etseler, hatta toptan kelimelerdenKaplara irin doldurup cehennemin kadehine kaldırıyoruzNe sussa bir dil icat …

Devamını oku

41. Mektup

“Konuşma, konuşmak istemezsenBen konuşurum tavanda koşuşan ışıklarlaHep aynı şeyi söylerimBeni anla.” * Biçimsiz bir keder üzreyim. Sana gelebilir miyim? Hiçbir şeyi tam olarak bilmeden, hiçbir şeyden arınmadan, kendim gibi yarım yamalak bestelerle sana geliyorum. Yollar boy boy yalnızlık: Zifir kalpli bir şehrin tercümesi. Hem sen bir harften bahsetmiyorsun ki. Muska yazıyorsun gözlerimin üstüne. Alnımın ortasına …

Devamını oku

Bugün Biraz Kustu Gök Beni

Bugün hiçbir söylediğimin anlaşılmadığı gündür:Yağmurlar yine güzel, ellerin de Sanki borsaları su basmış, hızla tahvillerini kaçırmak isteyen ağalar,Çamura paçalarına kadar batmış koşturuyorlar.Namaz beş vakittir, çünkü insan ahmaktır,Pavlov’un köpeği gibi ezberletmek gerekir,Kendiliğinden dönene ya pervane ya Mevlâna denirBenim sessizliğimin de bir anlamı yokÇünkü çok çığlık biriktirdim, üç kağıt imzalayıpRuhumun sesini kafesleyen puştlarGidip gelip nane verdiler, bu …

Devamını oku

Bir

Saçlarımdan biraz ayırıyorum sana, elimde bir tek bu var çünkü kamusal prangalar, mülakatlar ve pektabi asla uzak değil bütün harfler, benim sana uzaklığımla kıyaslanınca. Beni donmuş yüzüklerimle geceye bağışla, için yâd edemem ben seni ……………………………………………………………………………………….eskime ne varsa eskiyen ölümün yarısı ediyor Eşitlemek için bileklerime, şedid kesiyorum uykumu içeride açık unutulmuş karanlığımdan biliyorum uykuda çok güzelsin, …

Devamını oku