Tag: İngeborg Bachmann

Kalp Zamanı

INGEBORG: “Hep aklımdasın, çok düşünüyorum seni, seninle konuşuyorum, senin o yabancı, siyah saçlı başını ellerimin arasına alıyorum, göğsündeki taşları itmek, karanfilli ellerini serbest bırakmak ve şarkı söylediğini duymak istiyorum.” “Benim için sen Hindistanlısın ya da daha da uzak, karanlık, kahverengi bir ülkeden; benim için çölsün sen, denizsin, sır olan her şeysin. Hâlâ hiçbir şey bilmiyorum …

Devamını oku

Gidiyoruz, Tozlanmış Yüreklerimizle

Gidiyoruz, tozlanmış, onca yitiriştennicedir katılaşmış yüreklerimizle.Yalnız bizi dinlememeleri değil mesele,sağırlaşmışlar da üstelik, tozlanmışinlemeleri duyup yakınamayacak kadar. Şarkı söylüyoruz, ezgi yüreğimizde.Oradan çıkabildiği hiç duyulmamış.Yalnız arada bilenlere rastlanırmış:Tutan olmamıştı bizi, kalalım diye. Duyuyoruz. Paydos artık ağırdan yürümeye.İşin sonu da kalmayacak yoksa.Ve çeviriyoruz gözlerimizi Tanrıya:Alın terimizin karşılığıdır ayrılık! Ingeborg BachmannÇeviri: Ahmet Cemal

Ders alınmıştı aşk konusunda

Ders alınmıştı aşk konusunda,On bin kitabın yardımıyla,Çok az değişebilen jestlerinDeneyimiyle öğrenilmişti. Açılmıştı aşkın sırlarıAma ilk kez buradaLavlar aktığında aşağıVe soluğu yaladığında biziDağın eteklerinde,Sonunda tükenen kraterBu kapalı bedenlerinAnahtarını verdiğinde. Girdik ilence uğramış odalaraVe karanlığıParmak uçlarımızla aydınlattık. Ingeborg Bachmann

Daha İyi Bir Dünya Bilmiyorum

Kim daha iyi bir dünya biliyorsa, bir adım öndedir.Yalnızdır, bu salyayı kurutmadanonu çehresinde taşıyarakcesaretten uzak ecrini almışve taç giymeye gider gibi şaraba, ekmeğe ve de yoldaşlarına sığınır. Mecalsiz bir adatavşanıYa da bir sıçanhâsılı buraya düşen herkes,bir korkuyla,yuvaya dönüşü düşler!Rüyada silahlanmayırüyada ocağa dönüşü düşler!Yıl dönünceye kadar,ona artık gelmiyorsun der insan.Oysa o sadece başka bir gecede gelir. …

Devamını oku

Bilmece

               Hans Werner Henze için Gelecek bir şey yok artık. Bir daha ilkbahar olmayacak.Herkese kehanetidir bin yıllık takvimlerin. Ama yaz ve hani derler ya,“yazdan kalma” diye, onlar da olmayacak-artık hiçbir şey gelmeyecek. Asla ağlamamalısın,der bir şarkı. Onun dışındabir şeydiyenkimse yok. İngeborg Bachmann

Sürgün

Bir ölüyüm ben, dolaşıp duran artık hiçbir yerde kaydım yok bilinmiyorum mülki amirin görev yerinde sayı fazlasıyım altın kentlerde ve yeşeren taşra yörelerinde. Vazgeçilmişim çoktan ve hiçbir şeyle anımsanmamışım. Yalnızca rüzgârla ve zamanla ve sesle ben insanlar arasında yaşayamayan Ben Almanca diliyle çevremde kendime mesken edindiğim bu bulutla bütün dillerde sürüklenmekteyim. Nasıl da kararıyor bulut …

Devamını oku

Dökül Yürek

Dökül ey yürek, zaman ağacından, dökülün yapraklar, kim bilir ne zaman güneşin kucakladığı, soğumuş dallardan, dökülün, büyüyen gözlerden dökülen yaşlar gibi! Uçuşmakta daha saçlar günboyu rüzgarda güneş yanığı alnında toprak tanrısının, gömleğin altında bir yumruk bastırılmıştır daha şimdiden açılmış yaraya. Onun için yumuşamamalısın, önünde bir kez daha eğildiklerinde bulutlar incecik boyunlarıyla, ve önemsememelisin Hymettos’u, senin …

Devamını oku

Yabancılaşma

Ağaçlar yitirmişler artık ağaçlıklarını gözümde.Dallara rüzgarda yelken açtıran yapraklar da tükenmekte.Yemişler tatlı, ama sevgi yoksulu.Bir susuzluğu bile gideremiyorlar.Ne olacak şimdi?Gözlerimin önünde kaçmakta orman,kulaklarımdaki kuşlar sessizliğe gömülmüş,kalmamış bana döşeklik edebilecek bir çayır.Bıkmışım artık zamandan,ve zamanın açlığı içimde.Ne olacak şimdi? Ateşler yanacak gece bastırdığında dağlarda.Yoksa davranıp yine koşmalı mı oralara? Yollar yitirmişler artık yolluklarını gözümde. İngeborg Bachmann

Dar Zaman

Daha katı günler yolda, yakın. Dönekliğe ayarlanmış zamanlar görünür gitgide çevren çizgisinde, çekip bağlarsın yakında ayakkabılarını, köpekleri avlulara geri kovalarsın. Balıkların içi çoktan buza kesmiştir çünkü yelde. Yoksulca yanar ışığı kandillerin. Sisi tarar bakışların: Dönekliğe ayarlanmış zamanlar görünür gitgide çevren çizgisinde. Ötede sevdiğin kuma batıyor, çıkıyor kum dalgalanan saçlarına, doluyor sesine, düşüyor ortasına dediğinin, sevdiğine …

Devamını oku

Alacakaranlıkta

Yine ikimiz, koyuyoruz ellerimizi ateşe,sen nice zamandır yıllanmış gecenin şarabı aşkına,ben ise sabahın hiç sıkılmamış pınarı uğruna.Körük, güvendiğimiz ustasını beklemekte. Keder yaydığında sıcaklığını, geliyor cam ustası.Gidişi ortalık ışımadan, gelişi çağırmadın sen, hem deyaşlı, aklaşmış kaşlarımızın alacakaranlığı kadar. Yine kurşun dökmekte göz yaşlarının kazanında,sana bir kadeh için – kutlamaktır önemli olan yitirilmişi-bana da isli cam kırıklarım …

Devamını oku