Tag: Edip Cansever

Ay Kırmızı Aylar Kırmızı

Benim yüzüm budur sanıyorumÇirkin mi diyorum, değil korkuluTarife göre bir atımlık tedirginGününe göre azıcık anlaşılmazGeceye sorarsanız bir yere yolcu. Belki bir sevme olayında kayıpBakınca anlaşılır gözlerimin çokluğuŞarabıma gidiyorlar tek kelimeyleHer şarap bir bitendir tarife göreYani bir aşk mevsimidir bardağın sonu. Bütün yüzler budur sanıyorumÇok kaybettim niye olduğumuOynasam kazanırdım kendime göreBelki de bir Tanrı bulup sığınır …

Devamını oku

Adını Funda Oteli Koy

Adını funda oteli koyAklından gelip geçen bir yazınVe akşam güneşlerinde orda burdaBir deniz kıyısında, eski bir yıkıntıdaİnce ince gezinen turuncu adamların. Adını funda oteli koySevdamızın da adınıAyakları dibinde gün batımının.Ve ağzında binlerce güneşin tadıDilinin ucunda yalnızca kendi adın. Çünkü sevdikçe beni sen, kendini tanıdın. Edip Cansever

Ruhi Bey ve Limonluktaki Yangın

Niye imalı öyleyseAşk mutlu bir sürgünlükse. Üvey annemdi benim, ben sarışındımOn altı yaşındaydım, sarışındımBulanık çıkmış fotoğraflar gibiydim, görünümsüzYalnızdım, karışıktımBeni tanıyan kimseler yoktuHiç yoktuİçime kapanıktımBüyük ağaçların altındaHavuzun kırık taşları arasındaBilmezdim mutluluk nedirBilemezdimAlıp başımı gitmek isterdimİsterdim ama, kalırdım Sanki kar yağışlarının ardındanUzun süren kar yağışlarının ardındanSevimsiz bir lunaparktaKimsesiz bir atlıkarıncaydım. Bir limonluğumuz vardı, öğle saatlerindeBazen o limonlukta …

Devamını oku

Yeniliş

Açılmamış bir şarap şişesiydimKi öyle kaldımAcımı köpürtmedimİçime sağdımGözyaşlarımı göstermedimKi sildimÖzgürlüğüm beni tutsak düşürdüBaşaramadım İçimde kara kara bulutlar sallandıKi sallandılarDışarı yağamadım Ve yenildim ve sustum Edip Cansever

Düşlüyor Ölümünü Ruhi Bey

Niye ölmemeli öyleyseYaşamak mutlu bir devinimse. Ölüsünü bekliyor Ruhi BeyBir yanda Ruhi Bey bir yanda ölüVe görmemek ister gibi ölüyüOturmuş bir iskemleye. Ben ki bir ölüyü beklemekle geçirdim geceyiBir ölüyü ve ölünün bütün inceliklerini. Getirdiler beni sayrılar evine bir sabahAsansörle yukarı çıkardılarTertemiz bir yatağa yatırdılar – ben böyle istedim böyle oldu –Oda numaran 283’dü aklımda …

Devamını oku

Acı Bahriyeli

binlerce geyik ya da binlerce kuşun beraberliği aşk, o benim en güzel hayvanımdıren yeşil ormanların en yeşil mantığındaduyulmaz, öpülmez balığında deniz altlarının ya da bir akşamüstü lokantası gibi çöküp de köylülerin yorgun argın aşkçok belli bir dudakta iki kişi olmanın. çok gördüm bir kadındır atlanıp gözlerindengöz,o benim en deli hayvanımdırbir fiildir ne zaman, durakalmış bir …

Devamını oku

manastırlı hilmi beye dördüncü mektup

Yıllar geçmedi, yıllar eskidiDokunduğum yerde kalıyorumYaşlı bir kelebek gibi.Yeni bir renk buldum bugün, suyun atkısı rengiOyuğumdan çıktımÇıkmamı duydumBir süre yürüdüm yürüdümHiç kimsenin ağzını dayayıp daSuyunu içmediği bir çeşme gibi durdumDurdum kiÖnce bir elektrik mavisi çöktü içimeSanki bir suya anlatıldım da bilinemedimBenBenzersiz bir geyiği okşar gibiSevgisizliği okşayıp geçtimYol boyunca insanlarınUzak yakınlığınıOkşayıp geçtimSinema girişlerindeki fotoğraflara baktım -bir …

Devamını oku

manastırlı hilmi beye ikinci mektup

Susmanın su kenarındayız bugün ne kadar sevgiyle konuşsak -konuşuyoruz da-korkuyoruz gözgöze gelince hilmi beykorkuyoruzsanki gözler rakiptir de birbirine -öyle değil mi-ve bir yokuştan iner gibi oluyoruzbir yokuştan bir yokuşa sürekli– nereye?– bilmem ki Ellerimizde alkol sesleri, saçlarımızdaalkol sesleridağlarımızda, içdenizlerimizdeve günler günlerin içinde öyle yavaş kiyerine saplanıyor bir sürahipencereler şaşkınperdeler bir uzak yol kadar uzunve balkonkendi …

Devamını oku

manastırlı hilmi beye üçüncü mektup

Yaşamaya yerleşiyor senihaKendi yaşamına-Güvercinsiz bir avlu mu? olabilirSırları dökülmüş bir ayna?-Oysa çok geçtiYıllar yıllar yıllarHer geçen yıl elinde sankiYıprak, filizî yıllar‘Şey’ sözcüğü gibi bağıntısızAğaççileği gibi durduğu yerde bir ezintiPiyano tuşları -tek tek bakıldığında-Çarçabuk bir göz atıldığında aynntısız -beyaz-YıllarSenihaGözlerinin altı uzun menekşe. Dün korkuttu beni -bazan oluyor-Kocası İzmir’de yaşıyor, Karşıyaka’daSahici bir ayrılığın dikişini dikiyor SenihaMavi maviUsul …

Devamını oku

manastırlı hilmi beye birinci mektup

İşte şu yağmurlar, işte şu balkon, işte benİşte şu begonya, işte yalnızlıkİşte su damlacıkları, alnımda, kollarımdaİşte yok oluşumdan doğan kentHiçbir yere taşınıyorum, kendime sızıyorum yalnızBen dediğim koskocaman bir oyukKoltuğun üstünde, aynadaki yansıdaBir oyuk! sofada, mutfakta, yatağımdaYaşamayı tersinden kolluyorum sankiYetişip öne geçiyorum sık sık. SözgelimiBir iki saatte bitiveriyor bir mevsimiyiBugün pazartesi mi? kapının, pencerenin durumuSalıyı gösteriyor. …

Devamını oku