Tag: Charles Baudelaire

Hiçliğin Tadı

Eskiden savaşçıydın, ey kasvetli ruh, heyhat,Mahmuzuyla coştuğun o Umut, buna rağmenSüvarin değil artık! Yat utanca düşmeden,Ha bire tökezleyen zavallı ihtiyar at. Kalbim, boyun ey, katlan; hayvanca uykuna yat. Mağlup ve kötürüm ruh! Üçkâğıtçı ihtiyar,Ne aşkın, ne savaşın tadı var senin için;Hoşça kal boru sesi, ezgisi flütlerin!Küskün bir kalbi artık ayartmayın, arzular! Kokusunu kaybetti o güzelim …

Devamını oku

Saçlarda Bir Yarımküre

Bırak da uzun uzun uzun zaman içime çekeyim saçlarının kokusunubir kaynağın sularına yüzünü daldıran bir susuz adam gibi yüzümü daldırayım içlerine kokulu bir mendil gibi elimle sallayayım onlarısallayayım da anılar silkelensin havada Saçlarında bütün gördüklerimi bütün duyduklarımı bütün işittiklerimi bir bilseydinBaşka insanların ruhu ezgiler üzerinde nasıl dolaşırsabenim ruhum da koku üzerinde öyle dolaşır Yelkenlerle serenlerle …

Devamını oku

Akşamın Ahengi

İşte her çiçeğin sapında ürperti çağlar.Her çiçeğin bir buhurdan gibi uçtuğu lahza!Sesler ve kokular dönüyor akşam havasında,Hazin bir vals, bir baş dönmesidir bu rüzgâr. Her çiçeğin bir buhurdan gibi uçtuğu lahza!Keman sesinde üzgün bir kalbin titreyişi var;Hazin bir vals, bir baş dönmesidir bu rüzgâr.Bir büyük mabet gibi melül ve güzeldir sema. Keman sesinde üzgün bir …

Devamını oku

İçe Kapanış

Derdim: yeter, sakin ol, dinlen biraz artık;Akşam olsa diyordun, işte oldu akşam, Siyah örtülere sardı şehri karanlık; Kimine huzur iner gökten, kimine gam. Bırak, şehrin iğrenç kalabalığı gitsin, Yesin kamçısını hazzın sefil cümbüşte; Toplasın acı meyvesini nedametin Sen gel, derdim, ver elini bana, gel şöyle. Bak göğün balkonlarından, geçmiş seneler Eski zaman esvaplariyle eğilmişler; Hüzün …

Devamını oku

Güz Şarkısı

1Soğuk karanlıklara geldi karışma günü;O pek kısa yazların ışığı biter yarın!Duyuyorum şimdiden taşlığa düştüğünüAcı gürültülerle çatırdayan dalların. Bütün bir kış boyunca saracak beni: dehşet,Hınç, ürperme, kızgınlık ve bir bitmez uğraşı,Kutup cehenneminde bir güneş gibi elbetYüreğim andıracak donmuş, kızıl bir taşı. Ürpererek dinlerim düştüğünü her dalın;Dar ağacı kursalar ses vermez bundan kaba.O yıkılan kaleye benzer içim, …

Devamını oku

Saçlarda Bir Yarımküre

Bırak da uzun, uzun, uzun zaman içime çekeyim saçlarının kokusunu, bir kaynağın sularına yüzünü daldıran bir susuz adam gibi yüzümü daldırayım içlerine, kokulu bir mendil gibi elimle sallayayım onları, sallayayım da anılar silkelensin havada. Saçlarında bütün gördüklerimi, bütün duyduklarımı, bütün işittiklerimi bir bilseydin! Başka insanların ruhu ezgiler üzerinde nasıl dolaşırsa, benim ruhum da koku üzerinde …

Devamını oku

Cythere’ye Yolculuk

Kalbim bir kuş gibi, hür ve şen şatırUçuyordu kanatlar gergin; halatlar gerginVe gemi kayıyordu, ışık saçan güneşinSarhoş ettiği melek, sularda ağır ağır. Bu kara, bu mahzun ada hangisi?Bu Cythere, şarkıda yaşayan diyar;İhtiyar çocuklara Eldorado ninnisi;Halbuki zavallı bir toprak, dostlar!… Tatlı sırlar adası ve kalp bayramlarının.Tutmuş meşhur Venüs’ün güzel, mağrur hayaliBir koku gibi, deniz ve göğünü, …

Devamını oku

Spleen (Melâl)

Bin seneden ziyâde yaşamışım gibi hatıralarım var. Hesap pusulaları, şiirler, muhabbetnâmeler, dâvâlar ve şarkılarla,makbuz kâğıtlarına sarılmış ağır saçlar dolu,çekmeli bir büyük dolap benim kötü beynimden,daha az sır saklar.Bu umumi bir mezardan ziyâde, ölüleri hâvî,bir ehramdır, cesîm mahzendir.– Ben ayın menfur bir mezaristânıyım kiorada vicdan azapları gibi uzun kurtlar sürünürve dâimâ benim en aziz ölülerimin üzerine …

Devamını oku

Hiçliğin Tadı

Ruhum, o hırçın yüzün neden şimdi donuk, mat?Parlatırken hırsını Umut mahmuzlarıyla,Artık terk etti seni! Yat, uyu hayasızcaSürekli tökezleyen canı çıkmış yaşlı at. Katlan kalbim, boyun eğ; hayvanca uykuna yat. Sen, yenik, bitkin düşmüş yüreğim, artık sanaAşkta ne hırçınlıklar kaldı, ne de eski tat;Elveda saksofonlar, hoşça kal içli flüt!Arzular! aldırmayın bu somurtkan insana. O eski kokular …

Devamını oku

Semper Eadem

“Sana nereden geliyor, dedin, bu garip hüzün,Çıkan deniz gibi çıplak ve siyah kayaya?”– Hasadı erişti mi bir kere gönlümüzün,Yaşamak bir dert olur! Bilinen bir muamma. Pek sade bir ızdırap ve esrarsız, gizlisiz,Ve tıpkı senin neşen gibi, herkese mahsus.Vazgeçöyleyse sormaktan, güzel mütecessis!Ve sesin o kadar tatlı bir sesken bile, sus! Sus, cahil bihaber kadın! Her vakit …

Devamını oku