Remzi ağabey… Özürle başlayayım. Yıllar oldu. Yazamadım. Arayamadım. Demek sana ulaşabilmek acı olayların yaşanmasını bekliyormuş. Acı! Çok acı. Önce, geçen yıl eşimi yitirdim. Trafik kazası. Bir ayağım koptu benim de. Ben, o “yanağından kan damlayan, aslan gibi adam”, sakat, ezik, bitkin, bıkkın, huysuz bir haline geldim. “Öleyim ulan” dedim, kendi kendime. Hayattaki tek varlığımı yitirmişim. …
Tag: Ahmet İnam
Şub 23
Sen Hüznünü Alsan
Sen hüznünü alsanBen de kendi hüznümü Sen gizlice koysan çantanaBen defterime yazarak gelsemVarsak Ankara’da Gölbaşı’naKıyıda bir bahçede Sen dudaklarında buğulanan çaydanBen nargilemin dumanıylaÇekip gülümsesek içimize hüznü. Ahmet İnam
Şub 23
Avuntu
Durdun ya hayata böyleGün gelirBir şiirSeni öpebilir Bir dize belkiAklına eser deResim çektirirSeninle.Yine çıkmazsın bilirimYüzün yok resimlerde. Durmaz avutursun kendiniBiraz buruk söylenirsin:Başka bir ışık çıkmalı Okuyanın gözlerindenGörmek için bende beniŞiirlerde. Ahmet İnam
Şub 23
Balık Sözü
Nejat Basım Hocama İçimde ıssız balıklarınÇekingen kabarcıklarlaDolandığıMahzun bir akvaryum var. Sallanan bir sandalım daPerişan hafif rüzgârda“Nereye Ahmet?” diyorlar“Ölüme, ölüme” diyorumYalanlıyor balıklar:“Yaşama, yaşamdan yaşama!” Ahmet İnam
Şub 23
şiir şiir şiir
Meselâ, şiir nereden başlar? Nerede biter? Nerede bulunur? Peki, nedir şiir? Sadece bir edebî tür mü, yoksa ondan fazla bir şey mi? Elbette şiirîn hikmetinden sual olunmaz. Şiir, uzam ve zamanda yer alan bir nesne gibi bilinemez. Salt bir düşünce de değildir. Derrida’nın deyimle bir “belki” ırmağında bulunur. [1] Belki ırmağında örneğin, “yaşam tiksintisi” [2] …
Şub 23
Andelîb-i Gûyânın Yolculuğu Olarak Aşk
Biz güzellersiz olmazız Ahmed Bülbülüz gülsitânsız olamasız Ahmet Paşa Dede Efendi’nin güfte yazarını bilmediğim hicâz yörük semâisinin sözlerinin bir bölümü şöyle: Yine neş’e-i muhabbet dil-u cânım etti şeydâ Yine bezm-i ayş-u vuslat edip ehl-i aşkı ihyâ Aman ey gül-i nihâlim beni eyle vasla şâyân Sana cân-ü dil fedâdır gönül andelib-i gûyâ Muhabbet neş’esi, muhabbet gibi …
Şub 23
Hallaca
Durdum dükkânının sırrıyla önündeHallacımSevgilimO kadar girmiş ki içim birbirineTift beni. Ahmet İnam
Şub 23
Melankoli
Yaşananın hakkını teslim etmiş bir gülümsemedir bende melankoli.Sızıyla gelen, sızıyla ölen bir insanın açtığı çiçektir bende melankoli.Sevip de diyememenin, deyip de yaşayamamanın, yaşayıp da doyamamanın adıdır bende melankoli.Melankoli yârimdir. Bana “ölme emi” demiştir. Neden ölmediğimdir bende melankoli.Sabah gözlerinde bir çağlayanla uçurumlarıma boşalan bir sevgili bakışıdır bende melankoli.Dokunup da çaresiz yaşamımı sevince dönüştüren mahzun bir ney …
Şub 23
Dünya İstasyonunda Yanlışlıkla İnmiş Keloğlan
İşte benim yazıyla çilem bu: Kadınlar doğruyu söyledi ve yayıncılar aldattılar. Yazdık, sesimiz askıdadır; harflerimiz kargaların gagalarında. Yazdık dünya değişmedi, namussuzlar okumadılar. Bir iki insan okudu; çok uzun boyluydular, göbeklerinde kaldım. Bir iki garibân kesekağıdından gördüler beni. Hep olmadığım yerde göründüm; yazmadıklarımı yazdım; demediklerimi dedim. Yayıncılar beni çok ucuza sattılar. Arayan kitaplarımı bulamadı. Bulanlar, çarpık …
Şub 23
Bir Ağıt Olarak İnsan
Kim yitirmiyorum derse, çoktan yitirmiştir. Yaşamak yitirmektir. Yitiriyorsak, “elimizde” yitirdiğimiz var demektir. Bizde birşey var ki yitiriyoruz. Yitirirken var olduğumuzu, var olmuş olduğumuzu duyuyoruz. Ölürken yaşadığımızı anlıyoruz. Oysa, yaşarken ölmekte olduğunu anlayanımız pek az. Yitirdiğimizi anlayınca, ağıyor yitirme duygusu, bir ağu gibi içimize ya için için ağlıyor ya ağıt yakıyoruz. Ağlamak edilgin, üstümüze üstümüze gelene …
- 1
- 2