içimdeki kırık dökük camdan kuleyıkıldı, sokak aralarında kar tozuttu,geçtim bir daha bu yollardanyüreğim kederle dolu ah! elimde olsa toplardım yineiçimdeki cam kulenin parçalarınıyeniden kurardım özleyerek incelik taşıyan sözcükleri geçti, ah geçti aşk duraklardansuya kar taneleri düşüyorduben bir otobüsteydimcamlar buğulanıp üşüyordu Ahmet Ada
Tag: Ahmet Ada
Şub 23
Bahar Kantosu
Bu sabah baharla durulanmış yüzünGörüyorum iyilikçi bir gökyüzüGözlerine bakıyorum, konuşamıyoruzPortakal çiçeklerinin kokusunuBüyüyen otlarda güneşin ısısını Bahar gelmiş ışık ağacı pırıl pırılKoşuyoruz kavuşmak için denizeZambaklar sokaklarla doluSokaklar zambaklarla doluSalyangoz iziyle dolu bahçe Denize yakın oturuyoruz, sessizliğeDeğiyor elimiz, adalar oldukça uzakta,Suya değiyor elimiz, yaprağa,Kuşlar ağaçlarla dolu, ağaçlarKuşlarla, ışığa koşuyor nar ağacı Güneşin oltası uzanıyorÖlümsüz yapıtlarına denizin Güz …
Şub 23
Geceleyin
Sığırcıklar ve her şey kalbimden havalanır Sığırcıklar, kiraz ağaçları, faytonlar Sonuçsuz yazdan konuşurum Kuşları havalandıran ılık rüzgârdan Bir kız var yüreğimi hoplatan Onu konuşurum. Kıvrılışını ırmağın Sıradağları geçip çiçek tozları arasından. Biri çıkıp diyecek: ‘Sevgisi ne kadardı? Neden yok yanında?’ Ama işte geçitler var, merdivenler, Denizin basamakları aramızda. Ah işte her şey doğanın mucizeleri Bir …
Şub 23
Göçük Üstü Ağaç
Akşam mı oldu bir yanım göçükRüzgar tırpanlar geldiğim patikayıEğreltiotları sarmaşıklar hüzünKuşlar uçar çalılardan bulana dekBir başka kuşu, umuttur bu çatılarda Umutla beslerim göçük yanımıİzin verir yüce gönüllü hüzneŞaşkınlıkla bakarım biçer gövdemiYapraklar için konuştuğumdanToprağın uzundur sessizliği Rüzgâra izin verir bağ evine giden patikaÖylece durup bakarım çiçeklendiğineAcıyla esen rüzgârın, çiğnenmiş otunAkşam oldu mu benzer bir hüzünEşlik eder …
Şub 23
Sessiz Gece
Bir orman güzelliği var gözlerindeSevgili, saçlarında kuş cıvıltıları,Alır giderim onları sessizceUpuzun bir gece boyunca Uzanır dokunurum boynunun zarifliğineGecem koşan bir geyik olurSığırcıklar iner ovayaAğzından öperim upuzun Isırılmış elma kokusu var ağzındaSevgili, biçimini alır geceEkmek kesen ellerinin Şimdi dünyada kim anar beni,Yaz günleri mi, kış geceleri mi?Evimiz gök sayılır sevgilimBelki güz anar adımı benim Ahmet Ada
Şub 23
Eyvah! yine hüzün
uyandım ki masamda duruyor kırmızı gülleronları kim koydu kırık dökük dizelerin,solgun harflerin arasına?harabeye çeviriyor gönlümü bitti desem de bitmiyor bendeki aşk hüznü..eskiden ne çok inanırdımgüllerin mucizelerine, geyiklerin bütün biryeryüzünü dolaşıp buğu içinde döndüğünekarlı kış gecelerine aşk bitti desem de hüznü kalıyoryılkıya bırakılmış bir at hüznübir serçe ölüsünün hüznüiçimdeki sıkıntısı, tortusu.. uyandım ki bu bendeki hüzne …
Şub 23
Yeni Kantolar’dan Mısralar
“Ama onlar bir türlü anlamıyorlarHüznün de bir ölçü olduğunu”…“Kapısı çarpıp duran bağ evinde”“Benden toprağa gitmekte olanı görüyorum” …Kayanın sümbülünü leylağını, çılgın aylarınıMevsimlerin bırakıp gitti. Yeni oldu öleli.…Kimdi dünyayı güzelleştirmek isteyenDurdurup parmaklarından akan zamanıGeleceğe başlangıç çizgisi çeken?…Annelerinse kırgınlıklardan hüzne döndüğünüHüzün varsa yerleşen bir şey olduğunu…Bizi yılların acılarıyla bırakıp gittilerHer gölgeye her ağaca ateş ettiler…Anılar kalır daracık sokaklardaGirsen …
Şub 23
Kanto’lar
KANTO I Çimen biçme makinesinin sesi yükseldiği zamanÇimen kokusunun dünyayı tuttuğunu söyledilerBiz onlara yakıp yıktıkları kuleleri gösterdikDenizin merdivenlerini, balığın ışığınıDenizin anahtarını yitirdiğimizi söyledikDenizden dağlara doğru yürüdüğümüz zaman– Yürümesi bile güzel –Duyduk yenilenlerin yapraklanmış adımlarınıToprakları gözyaşlarıyla lekeliÖykülerini dinledik üç deniz üzerinde “Ama onlar bir türlü anlamıyorlarIşığa koşan ağaçların da olduğunu” Göğün boş olduğunu söyledikleri zamanBiz onlara …
Şub 23
Felsefe – Gül göçüğü
Felsefe Denize yakın oturuyorum, evdenGeldim, birkaç dergi kitapAldım yanıma, kuşları çağırdımYorulup konmuşlar tele Kötü alışkanlıklarım yok, sessizSedasız okuyorum denizi, taşı,Deniz kabuklarını, kamaşıyor gözümGüneşin terazisinde, akşam saatlerinde Felsefedir bana çiçeğin açmazıTaşın uğultulu sesi, rüzgârın çıkrığıİnsan her zaman yalnız kalmazBütün tabiat dolar içeri Gül göçüğü Bilmiyorum, gülün sesi var mı? Dokununca ‘eyvah!’ desin istiyorum. Gül yetiştiricilerini tükettik. …
Şub 23
Ahmet Ada
Yaralıyım Dilimde titreyen türküVay le le can Rüzgârı portakal bahçelerine sürüklüyor Yol uzun ay aydınlık Vay le le can Söğütleri geçip geliyorum kapınıza Dudağımın ucunda kuru ayaz Yüreğimde gümüş hançer Aşk kırgınıyım – yaralıyım Görüyor bunu kırmızı rüzgâr Sevgilim can burcum Bu çatal yürek senin için çarpıyor Öyledir işte Öyledir benim sevdam Bir kuş uçuşu …