Şairlerin Yağmurlu Mısraları

güzelsin, küçük yağmurlar topladın da yüzüne
sana sığındıkça ıslandı yorgun saçlarım

Haydar Ergülen

Yağmur her zaman gökkuşağını getirmiyor

Şükrü Erbaş

Yağmur yağıyor Ömür hanım…gökten değil, yüreğimin boşluğundan ömrümün ıssız toprağına…

Şükrü Erbaş

Şemsiyeleri kapatmalı.
Yağmur altında yürümeli.
Düşünceleri, hatıraları yağmur altına getirmeli.
Şehir bütün halkıyla yağmur altına gitmeli.
Dostu yağmur altında görmeli.
Aşkı yağmur altında aramalı.
Yağmur altında bir kadınla sevişmeli.
Yağmur altında oyun oynamalı.
Yağmur altında yazmalı, konuşmalı, nilüfer dikmeli.
Yaşam sürekli ıslanmaktır.
Yaşam “şimdi” havuzunda suya girmektir.

Sohrab Sepehri

uzak bir telefonda ağlayan
yağmurlu genç kadın

Attila İlhan

Hangi yağmur yüklü bulut
Taşıyabilir boşalmaya hazır gözlerimi

Necat Uslu

her zaman bir aralık var
pencere ile görmek arasında
niçin bakmadım niçin
bir adam yağmurlu ağaçların altından geçerken baktığım
gibi?

Furuğ Ferruhzad

İnsan bir kez olsun,
Yağmur sonrası toprağa yalın ayak basabilmeli..

Dilek Kartal

şehri şerheden şahane bir yağmur vururken kaldırımlara

Alper Gencer

kara bulutlar biriktirdim
yağmurları göz pınarlarımda

Orhun Basat

Yağmurlu bir gece, çıt çıkmıyor yollarda
Onun kalp atışlarından ve yağmurdan başka

Mahmut Derviş

Yağmur yağarken sığındığımız,
Ve adımızı yazdığımız o incir ağacının,
Artık bilsin çoktan kuruduğunu,

İbrahim Berber

kirpiklerim yağmur kokuyor
üstüm başım rüzgar

Ahmet Uysal

Sevdiğin yağmurlar iniyor kente

Okan Savcı

Geceyi atlattık amenna..
Rüya da görmüyoruz eyvallah..
Peki yüzünün ne işi var, dalda titreyen yağmur damlasında..

Dilek Kartal

ben masum ışıltılı beyaz bir sonbahardım
üşenmedim bütün yağmurlarımı sana yağdım

Pejmurde Dilim

Birgün bir yağmurla garip garip
-Çoluğu çocuğu terk edeceğim-
Bir sevgiyle doymayacak kalbim, anladım
Alıp başımı gideceğim.

Turgut Uyar

Birgün bir parkta otururken biliyorum
Bir el yağmurlarla dokunacak omuzuma

Turgut Uyar

Bilir misin mutluluğun ne olduğunu?
Yağmurdan sonra, toprağın kokusudur mutluluk,
Yarım saat sürer.

Sahir Üzümcü

gözlerin yağmurdan yeni ayrılmış
gibi çocuk, gibi büyük, gibi sımsıcak

Haydar Ergülen

Susardın, durmadan susardın
Ve yağmurlar başlardı

A. Hicri İzgören

Ben neden hava durumu sunucularının bölgelerdeki gözyaşı miktarlarını da belirtmesini bekledim,yağmurlarla birlikte !?

Küçük İskender

yağmur beyhude yağıyor hani camdan,
bakacak arap kızları da nerde?

Hüsrev Hatemi

Benim yağmurum içime yağar

Adige Batur

Yağmurlar kurak yüreğime faydasız.

EzHeR

İçine ağlayan içli bir çocuk gibi incecik bir yağmurla
indi akşam.

Oya Uysal

Asık suratla karşılanmaz ilk bahar yağmurları

Nizar Kabbani

benimle evlenir misin, dedin
gözlerime yağmur yağdı

Pelin Onay

Sırılsıklam seni baştan yaşarım,
Bir yağmur yağmasın hani, ipince.

Feyzi Halıcı

Yağmur yağarken yüzüme düşen sendin

Erdem Beyazit

Usul usul inen
Yağmur tıpırtılarını
Dinler gibi
Dalıp gitmiştik
Sen konuşuyordun
İpil ipil yağan bir yağmur gibi konuşuyordun

Erdem Beyazit

o sevdirmişti yağmur damlalarını bana
çöldü dudaklarım, o ise
kurak tenime armağan edilmiş bir vaha

Seda Aydın

Kapanmaz yağmurun açtığı yaralar çocuklarda.

İsmet Özel

Gözlerinin mavi limanında
Yağmurun renkli ahenkleri esiyor

Nizar Kabbani

Sinsi yağmurlar yağıyordu
Arif Damar

gidiyorum

bu şehri bu yağmuru
bu düşleri

bu aşkı bu kavgayı bu kederi

size bırakarak.

Behçet Aysan

aynı gökyüzü aynı keder
değişen bir şey yok ki
gidip
yağmurlara durayım.

Behçet Aysan

Sinsi bir yağmur altında beraber yürüyoruz
Ve ikimizde ıslanıyoruz
Ben ne yağmurlar gördüm Sitare
Ben kaç kez iliklerime kadar ıslandım
Bilmiyorum sen kaç yaşındaydın
Ben göğü hep bir kurşun gibi ağır
O şehirde sırılsıklam gezerdim

Dilaver Cebeci

yağmur yakışmıyorsa..
güvercin gözlerine yakışmıyorsa yağmur
nasıl açabilirim bulutlara derdimi

Nurullah Genç

seni yatıracağım gözlerimde
bir yağmur suyu gibi…

Lale Müldür

sevdalılar bilir
bir kuş yağmurudur ilkbahar

Akgün Akova

Yalnızlık bir yağmura benzer,
Yükselir akşamlara denizlerden
Uzak, ıssız ovalardan eser,
Ağar gider göklere, her zaman göklerdedir
Ve kentin üstüne göklerden düşer.

Rainer Maria Rilke

Yalnız insan yok ki yüzü
Yağmur çarpan bir camekan
Ve gözünden sızan yaşlar
Bir parçadır manzaradan

Louis Aragon

Dünya, dönecek mecali bulabiliyor
Yağmur, rahmet olup yağabiliyorsa

Dilek Kartal

yağmurun şarkısını öğretti bana

Zeynep Köylü

Yaz yağmurları misali yıllarca
Yağmış durmuşum kendi içime.

Turgut Uyar

gök sadece yağmura anlatır sonsuzluğu
oysa unutur damla toprağa değer değmez
yağmurun da kederli bir ülke olduğunu

Ayten Mutlu

bana düşüyor, her yağmur tanesini
suya götürmek, o serin ırmaklara

İbrahim Tenekeci

yağmur bitti. kızın gülümsemesi bitti. yol bitti

İsmail Kılıçarslan

Aynı yağmur altında ıslanacak
Çiçeği açmış birini
Arıyorum.

Hasan Varol

Ve yağmurdan ıslandıkça Edirne postası
Kıl gibi ince İstanbul yağmurunun altında
Esmer bir kadın sevmiş gibi olurdun sen

Edip Cansever

Yorgun gülüşünü tanımasan da
Sürgünde söylenmiş şarkılar gibi
Yüreğine sessiz bir yağmur düşürecek
Sana bu gece bir konuk gelecek

Haydar Ergülen

Ne çok yağmur yağıyor. Bu havada gidemessin,
Öyleyse kal… Evet kal, anlaşmaya çalışacağız…

Paul Geraldy

Gelip geçenler, yağmur altında
Bu adam tek başına ne geziyor, diyecek.
Yapraklar yollara dökülecek.

Cahit Külebi

Yağmur mahvoluyor çarparak
kendini parçalıyor mâşukunun açılan kıvrımında
yaprak dirimle irkiliyor nazlı ve mağrur
silkiniyor vuran her damlayla.

İsmet Özel

bulutların vardı deniz kokulu
yağmurların denizlere ağlayan.

Selahattin Yolgiden

Ey yağmurda açılan pencerelerin komşuları
Onu bağışlayın
Onu bağışlayın
Çünkü büyülenmiş

Furuğ Ferruhzad

Gökyüzü mavisini vermez
Göğsündeki buluta.
Kirlenir yağmurun rengi,
Yağmaz ben yazmazsam.
Yar saçı kadar ince
Bir rüzgârla öpüşerek
Bulutlar üstümüze.

Şükrü Erbaş

Ya yeniden başlayacak o yağmur
Ya da dinecek bütün sancılar

Adnan Yücel

Cebeci İstasyonunda bir akşam üstü
İncecikten bir yağmur yağıyordu yollara

Yavuz Bülent Bakiler

dizilir göz bebeklerime alacalı kasım yağmurları
Selma Özeşer

kal ve unut
göreceksin
yeni yağmurlar getirecek sana
gözlerindeki bulut.

Selahattin Yolgiden

yağmurlar iner ve kalkar üstümden
su döner durur bütün gün gövdemde
ne çok yaram var açıp baksana.

Selahattin Yolgiden

kendi teninde bir bıçakla oynaşıyor rüzgârım ve
kaba bir yağmurun elleri kalıyor içimdeki kasabada
taş toza dönüşüyor.

Aydın Şimşek

Bir sonbahar yağmuru gibi içim ağlardı

Sabahattin Ali

Rüzgar onun kokusunu getirmeli, yağmur onun sesini.

Can Yücel

Zamanın billur çağlayanı
Gürül gürül akarken avuçlarımızda
Bir damla yağmur adına
Yakarmış dağbaşlarında yüreğimiz
Gökyüzünde sanılmış bütün yaşam
Gökyüzüne çivilenmiş ellerimiz

Adnan Yücel

Kış gelir, alabildiğine yağmur yağardı
Evlere çekilirdik erkenden

Afşar Timuçin

bazı şarkılar vardır
cızırtılı bir yağmur gününü anlatır
uzaklarda süren sarı yağmurluklu bir hayatı
deniz bazen kendini kaldırımlara fırlatır,
o zaman bir yavru yengece bakan
insanların şarkısı olurdu o şarkının adı.
keşke ismim iris olsaydı,
keşke ismim herkese
sarı yağmurluğuyla koşan hayatı anlatsaydı.

Didem Madak

Bilsen öyle seviyorum ki seni
Bir tavşanın ürkek kaldırıp başını dağda
Yağan yağmuru seyretmesi gibi;

Küçük İskender

Çünkü aşkı üstünüze serpiştirip kaçan o yağmur
Bir gün sizi de ıslatacak

Kemal Sayar

Bir gün yağmur yağsa
Sırılsıklam o yağmurda ıslanacak
Ve elinde tutuğu karanfille
Gözyaşları, saçlarından sızan yağmurla karışacak
Onun kapısının önünde duracaktı
Onun kapısının önünde duracak
Ve asla zile basmayacaktı

Kemal Sayar

Bir ömürde kaç sokak izi kalır geriye
Saçlarımın ıslaklığından anlıyorum
Orda bir çocukluğun yağmuruna varılır

A. Hicri İzgören

Sana yağmurlu bir günde geleyim
parkta ıslanalım birlikte

A. Kadir Bilgin

beni iyi sakla tanrım yağmurdan geldim
ateşleri azdıran karanlık bir yağmurdan
bir yağmur yanağında kırıldı çömleklerim
bir yağmur yanağından geçtim uçurumlara
yüzüm ıslak camlarda
aklım uçurtmalarda
gökyüzüyle sınanmış bir maviye düşerdim
düşerdim uzaklara
kalktığım her sahurdan

Sıtkı Caney

Şimdi ipince yaz yağmurundan incinirim.

Hüseyin Cahit Kerse

Yağmura Kaçan Şairler

Yaz yağmuru sıcak:
Nasıl ki ağır bir damla düştüğünde
sarsılır tüm yaprak.
İşte öyle sarsılır yüreğim
sen düştüğünde içime

Erich Fried

Bu yağmur kanımı boğan bir iplik
Tenimde acısız yatan bir bıçak
Bu yağmur yerde taş ve bende kemik
Dayandıkça çisil çisil yağacak.

Necip Fazıl

Kırık ikindiler üstüne
Kuşkulu bir yağmur yağıyordu

Bekir Sıtkı Erdoğan

yağmur dindi sevgilim bak dinle
her şey dindi, acıysa dinmemiş halde.

Behçet Aysan

yağmur başlıyor fotoğrafta
kurak bir ağaç bir giz her yüz

Emre Gümüşdoğan (Abdullah Çelik)

Yağmur damlalarını kıskanırım
Öpücüklere fazla benzediğinden

Louis Aragon

Yağmurda öleyim, su çeksin bedenim
Sokağın ortasında serseri bir ağaç gibi
Anlasan, sen anlardın kalbim
Göğün toprağa akıttığı o şehveti

Ahmet Erhan

Yağmurlar yağdı ve hiç dinmedi
Her biri saydam çiçeklenen saçında
Yağmurlar daha çok pencereler içindi
Öksüzdüm gözyaşıydım dudağında

Afşar Timuçin

çünkü ben bir buluttum öldüğümde
yağmur olacak kadar kelime yoktu elimde

Haydar Ergülen

İyi ki bilmiyor kalabalıklar
Yağmura bakmayı cam arkasından
İnsandan insana şükür ki fark var

Şükrü Erbaş

Unutmak istemiyordum oysa.
Güzel kalan yaralarda vardır çünkü…
Limon kokulu, yağmurlu kadınlar vardır.
Hiç unutmayan kadınlar vardır… limon kokulu…
herşeye rağmen… yağmur kalan kadınlar vardır…

Lale Müldür

Büyük konuşmamalı insan birgün yenilebilir
ıssız bir patikanın dar bükümünde
neler bekler insanı kimler karşılar
belki güneş yağmuru belki çığ

Ahmet Satıcı

Zulümler yağmur gibi yağmaya başlayınca
“dur!” diyen olmaz artık,

Bertolt Brecht

Gözlerine baktınız mı hiç uzun uzun
Yeşil gözlü bir kızın
Çayır çimen ferahlığı doluyor içinize
Ve ipince ıslanıyorsunuz
Sanki yeşil bir yağmur
Yağıyor usul usul üstünüze

İsmail Uyaroğlu

Hiç kimsenin yağmurun bile
Böyle küçük elleri yoktur

E.E.Cummings

elimden tut yoksa düşeceğim
yağmur beni götürecek yoksa beni

Attila İlhan

Yağmurdan kendini anlatması istenecek olsa,
“Tohum olun ve bunu toprağa sorun!”
diyecektir.

Cahit Koytak

Yağmur bizi izliyor sevgilim
Bir bardak yeryüzünde yeniden fırtına.

Akgün Akova

Yağmurda parkta oturulmuyor,
İstasyon çok hüzünlü;
Acaba nasıl geçirmeliyim,
Bu koskoca günü?

Şükran Kurdakul

yağmur ormanlarında her ağaç konuşamaz
köklerimizin yanıp yapraklarımızın üşüdüğü
yağmuru, ince uzun dallarından düşürmeyi
salkımsöğüte bıraktılar

bugün çok fazlayım kendime
birazımı al

Arife Kalender

Elimden tutarsan
altından geçtiğimiz saçakların gölgesi,
saksı saksı fesleğenlerin kokusu
sinecek bakışlarına ve soluklarına.

Cevat Çapan

yağmurun kederle yağdığı her yerde
üşüyen resimler düşer kalbime
gitmek sızar aklıma sevdiğim her kadından

Bayram Balcı

…bende hiçbir şey yok bir çığlıktan başka… yosun…
…denizaltı odaları… bir yağmur yatağından başka…

Lale Müldür

Yağmurdan bir ev yapsam sana,
Kış güneşinden bir balkonu olsa.

Sahir Üzümcü

Sesinde ürperen yağmurlar diziliyor kirpiklerime
içime doğru ince ince ağlıyor gözlerim
ne zor şimdi yutkunmak boğazımda buz tutan damlaları.

Buket Cihan Temür

Bilmez miyim içindeki kederi
Yüzü yağmura gömülü düşüm
Böyle buğulu camlarda dalgın
Gözlerin iklimini yitirmiş iki bulut
Bulanıp durur bir uzak rüzgarla
Aykırı mevsimler içinde
Saçların saklar omuzlarındaki yükü

Şükrü Erbaş

kuşlar döner uzun yağmurlardan sonra bir gün
bir yer sızlar yanar içinde büsbütün
her şeye rağmen ellerin üşür
üşürse beni unutma

Gülten Akın

O demiyor, ben diyorum. Demiyorum, yağmur diyor.
Sana sarılmış kalmış ilk günüm ben. Böyle demişim o gün, bugün öyle diyor.
O günden bir yağmur çiçeği, önümde duruyor.

Birhan Keskin

Sen ey , ilahi kader!
Tam alevleri parlamıştı ki ,
Yağmur yağdırdın üstüne!…

Jorge Manrique

Yüreğimde ince bir sızı…İşsiz ve yalnızım
yıllar önce bıraktığım yerde sen yoksun
birkaç gündür sicim gibi yağmur yağıyor
bulutlarda bana düşman kesildi
üstüne üstlük ayakkabılarımda aşındı.

Umman Şahiner

Bugün hiçbir söylediğimin anlaşılmadığı gündür:
Yağmurlar yine güzel, ellerin de

Nergihân Yeşilyurt

Hep en karanlık yağmurlarda suladım sevinçlerimi
Düşlerimde bile hüzünlerimi besledim

Nurullah Gümüştaş

Güneş gecenin kuyusunu kazarken,
Düşünü yağmura batırıp dilek tutmuş annem
Ondanmış gözlerimin ela oluşu…

Ezher

Yağmurda koşan bir çocuk olsam
Vedalaşır gibi bildikleriyle.
Kendinden mahrum kalır mı insan?
Kalsam.

Duralım burada, güzel esiyor!

İbrahim Tenekeci

susak çatlağı toprağa
ceviz gölgesine
bir yağmur damlasına gömün onu

Azer Yaran

Yağmurlar da diner, ölür gibi sonunda
Gecede bir yıldızdır hüzün yanar da söner
Acıya süreğen yurt olamaz insan
Bulut olup dağılır içimizdeki keder

Adnan Satıcı

Acı dindi diyorum bazen yağmur dindi der gibi

Didem Madak

Bir yağmur hükmü olacağım
Mutluluğu pişmanlığı bir bileceğim

Şükrü Erbaş

yağmur durdu ve şimdi kış bitiyor
oysa kimse yokmuş dışarda
içim dışıma vuruyor
sardunyalara su vermekle unutamadığımız
şeymiş aşk:

Birhan Keskin

Sıcaklığın beni alıştırıyor
Soğuk ve yağmurlu akşamlara
Üşümüş bir kedi gibi sığınıyorum
Ellerine ayaklarına saçlarına

Afşar Timuçin

Koynumda, koltuğumun altında
Bazı rüzgârlar, bazı yağmurlar,
Baştan sona bir İstanbul baharı olmasa bile,
Yağmur sonrası bir bahar sabahı hiç değilse
Ve çocukluğumun oralardan
Bir gökkuşağı mesela
Sığdırabilir miyim diye…

Cahit Koytak

yağmur mu yağıyordu kederin mi çarpışıyordu bulutlarla

Mahmut Temizyürek

Suskunluğu ve dilsizliğinde
büyür kadının sorular
içimde yağmurlar boşaltan çocuklar
elimden şeker
yüzümden şaşkınlık düşürür.

Birhan Keskin

yağmur alelacele.
bulunduğun yerden büyük gürültüler geliyor.

Necmettin Topçu

hatıralara saplanır, İstanbullu bir yağmur.

Necmettin Topçu

kokusundan tanıdığım
ince ıssızlıklar çiçeği
dokunsam kırılan
yağmurlu nisanlar dalı
otların yüzüme değmesi
uzanınca toprağa

Ahmet Uysal

dönmeyen kuşlar yüzünden,
tutup bir uzaklığı sevdim;
gözleri eylül yağmuruydu,

Ahmet Uysal

yağar siyah bir yağmur yağar biteviye-
sana aşktan söz edebilirim saatlerce
öpebilirim seni saatlerce
upuzun bir kış girmese upuzun aramıza

Perihan Baykal

Hele kuşları, güvercin kanatları
İnce-ince sızan yağmuru
Hepsi, hepsi, tabiat fırçasıyla,
Kurşun rengine boyanır.

Çelik Gülersoy

Nedendir gülümseyince bize sevdiğimiz
Yasemin yağmuru olup
Boşalır üzerimize dünya
Nedendir ağlayınca dizlerimizde
Mahsun bir serçeye dönüşür dünya…

Nizar Kabbani

Günah defterim kadar ağır bir sıkıntı var kalbimde
Bulutsuz yağmurların peşinde ağlarken gece vakti

Mehmet Baş

‘Boş ver’ diyor, yağmurun dindiği
göğe benzeyen bir gülümsemeyle.

Ahmet Oktay

Merhamet saçlarını ıslatan sessiz bir yağmurdu
Bulutlar geldi altında durduk

Sezai Karakoç

Üşüyor mu deniz üstüne boşandıkça yağmur?
Ondan mı dersin tüyleri böyle ürperiyor?

Can Yücel

masamıza düşüp kırılan yağmur damlası,
susuyorduk da suskunluğumuzu noktalıyordu.
bir tentenin altında ikindi sonrası.

Metin Altıok

sarıl/sıklam yağmura tutuldum rüzgara tutundum
suyun gizli gözdesi oldum
şiir sandınız!

Ahmet Uysal

birkaç damla yağmur karışıyor içtiğim çaya
sonra bir bulut gemi gibi yanaşıyor masaya

Arif Ay

ince ince yağan yağmur,
iskeleye yanaşan vapur
haydarpaşa garı
seni hatırlarım

Behçet Aysan

yağmur yağınca şairler aranmalı
ve onlara elmadan sormalı, nedir sır
yoksa elma da, sır da, şair de
unutulmalı yağmurda ve “susanlara
hiçbir şey sormamalı”

Haydar Ergülen

Ağaç anlatabilir kendini yağmura,
hiç değilse fısıldayabilir-bunu biliyorum.

Birhan Keskin

Dünyanın bütün yağmurları yağacak iki söz arasında…
Ellerimi geçmişe mi geleceğe mi koyacağımı şaşıracağım…

Şükrü Erbaş

sen sandım gül üstü yağmur ıslaklığını
– gül ki dillerce kurutulmuş bir kelime –

İbrahim Soylu

İşte bu yağmurun ilkidir diyorum
Güneş doğacak birazdan ıslaklığımıza
Eskitecek çok kaygımız var
Yürüyecek çok yolumuz
Oysa ben
Bismillah demeyi ve seni seviyorum

Hicabi Kırlangıç

güvercin gözlerine yakışmıyorsa yağmur
nasıl açabilirim bulutlara derdimi
nasıl geçebilirim mayınlı köprülerden..

Nurullah Genç

Fakat rüzgârlı, yağmurlu ve sabahları
Bir sinir birikintisi olarak karşılamaktan
Bakışları gizlice köreliyor onun da

Nihat Behram

Seni bir gün yağmurda yalnız gezinirken
Kısacık saçlarından tutup dudaklarından öpeceğim

Yasin Erol

Sen şimdi camların ardında buğulanan gözlerinle
Yağmura sarılacak kadar hüzünlüsündür

Yasin Erol

Bir gün çıkıp geleceğim
Yağmurlar altında şemsiyesiz

Naim Kandemir

Ağlarsam yağmurda ağlarım kimse anlamamalı

Naim Kandemir

Yağmurlardan gelmiştir bir elinde çiçek, öbür elinde çilekli pasta
Yaz denizi üzerinde gülümseyen bir martıdır, kokusuyla dolaşır aşkın

Engin Turgut

Ve yağmur- yağmurlar-
Ah şu yağmurlar durmasa ya
Ne güzel ıslanıyor ilkyaz
Ne güzel, ne güzel, ne güzel
Denize zorla sokulmuş
Ağlamaklı bir çocuk gibi.

Edip Cansever

atmaca bulutu anlat
bereketli yağmur serinliğini

Emre Gümüşdoğan

ben yağmurun altında bu taştan adamla sevişmek istiyorum ey şehir!

Şeyda Mohammedi

Bir yağmuru dinlercesine bütün
Anları iç içe bilirim.

Melih Cevdet Anday

Yağmurların boş yere yıkadığı
Bitkilerle böcek1erin her türüne
Uzak dişilere tutkun ağaç tohumlarına karışmış toprak

Aragon

Bu karanlık bu yalnızlık bu yağmur
Gece
Rüzgâr sırılsıklam
Uzaklarda bir yere yıldırım düşüyor
Evin yolunda yalnız adam
Yalnız adam üşüyor

Suat Taşer

işte hep böyle kocaman bir çocuk olarak kalacağız
kitabaralarında çiçek kurutarak
şiirler de kuruyacak. hayatımız gibi
ve şiir kurularını yakmak isterken
yağmur sonrasının hüznünde küllenecek aşkımız

Bayram Balcı

anladım hiç bir aşta yer yok bana
beklediğim yağmurdan da ümit kalmamıştır

Bayram Balcı

çabuk gelir geçer yaz yağmurları
bu gece ne bir yıldız ne ay var yaslı gecede
yine de hüzne yer yok yüreğimizde

A.Kadir

Sen incecik bir yağmur olmalısın ovaların kalbine iyi gelen
Küsmesin gözlerindeki martı, gözlerini al da gel adalara kaçalım

Engin Turgut

bulutlar ertelese yağmurlarını
bulutlar ertelese yağmurlarını
,geceleri ıslık çaldı yollarda
yağmurda ıslandı
aslında yağmurdan da yalnızdı
olsun varsındı
hiç utanmadı

Arzu Eşbah

– gülümseme gözlü küçük çocuk
pişmanlığı yüklenip uzaklaştığın gemi
yağmurlara nokta koyan hangi limanda demirli?-

Neriman Calap

zeynep beni bekle / gece ağaçlarına
yağmur çiseliyorum / cam tozu su beyazı
yalnızlığını mutlaka değiştireceğim.

Atilla İlhan

şimdi o gözlerde,
vakitsiz yağan yağmurlar var,
hasat mevsimi bitmiş bahçelere
sağnak sağnak yağacaklar.,

Ahmet Muhip Dıranas

Toprakta yaralar açıyor her damla yağmur
Kovulacak bir kapı daha bulmak için
Yangın merdivenlerine tırmanıyorum ben

Ahmet Erhan

Yağmur yağdı bugün, savrulan yapraklar
Sürüklendi bir süre dilsiz sokaklarda.

Şükrü Erbaş

Islak süpürgesiyle yağmur süpürür
Döküntüsünü kırlarda söğütlerin.

Sergey Yesenin

Evine geç dönen şiirler yazmaktan sıkılmadım
Ama yoruldum, beni efkârdan yağmur yapacaklar

Engin Turgut

Yağmuru bekledi koca gün, beklemek zûlmüş gibi
İçinde gezinen yedek bulutu gözlerine sakladı

Cihan Oğuz

Benden sonra bir daha usul ağla ağlarsan
Yağmura hörmetinden ağladığın zamanlar

Süleyman Çobanoğlu

Dokunuyorum soğuk ve hummalı bir yağmura
Ah! Bahçeler baştan başa eylül

Ali Emre

Birazdan kan kırmızı bir akşam yağmuru da dökülebilir
Neler olabilir birazdan

Edip Cansever

bir özletip bir geri çekiyordun denizlerini!
usul usul inandım güzelliğin hatırına yağan
yağmurun üstümüzde hakkı vardır, inandım

Haydar Ergülen

Bu şehrin yağmurları mısra mısra ezberimde
Üzerinde zarif bir gökkuşağı
Yuttuğu denizi kusuyor boğulmuş bir martı
Düşürüp boynunu bir çöpçünün sıcak avucunda
Hayat affet! Kalbim hoş gör beni
Çünkü artık mümkün değil aşk
Çünkü artık mümkün değil şiir

Ali Asker Barut

Yağıyorum durup durup bütün yağmurlarımı.

Ahmet Erhan

oysa bilirsin nicedir
bir yağmur bedduasıydı aşklar
ve her şey ne kadar da aşağılıktı.

Devrim Murat Dirlikyapan

Şairlerin yağmuru es geçtiği yıllardayız

Cihan Oğuz

Elimin yarısı dağılıyor, hiçbir ucunu tutamıyorum hayatımın
Artık beni anlatacak kadar yağmur yağmıyor sokaklara

Cafer Turaç

Yağmur yavaşlayınca
hızlanır mı açışı
çiçeklerimin-
çilelerimin
azalır mı acısı
duraksayınca
yüreğimin atışı?

Oruç Aruoba

Yağmur yürüyüşüne çıkmıştık o gün,
Unutmam ben ayrıntıları, kimdi
Hatırlayamıyorum tabii, ne önemi olabilir

Enis Batur

ruhun pınarlarını besleyen
en güzel ve en duru yağmur
bedenin bulutlarından yağan yağmurdur.

Adonis

kederlerimizi rafa kaldırdık
yağmurlu bir günde indirmek için
yanı başında titrediğim sakin akşamları hatırlıyorum

Tom Waits

Üzülünce ağlarım
Gökten de yağmur yağar
Ne sanıyorsunuz

Mevlana İdris

kolay değil ozanın ağlamaması
gülmesi kolay değil
bulutlar her zaman yağmur getirmez
şimşek gülmez bulutlardan herzaman
bulut var ki yaz yağmuru güzelim
geçip gider gül kokulu yel gibi
bulut var ki taş başına yoksulun
orman söken köy göçüren bir karabasan

Hasan Hüseyin Korkmazgil

Yağmurdan kaçarken taşa tutuldum
Dönüp bakamadım bile
Şimdi kendi içine yağan bir bulutum
Kağıtlar yeşeriyor toprak yerine

Ahmet Erhan

Canlanıverdi
yağmurun sesini duyan papatyalar.

Süreyya Berfe

son çare Tanrıyla konuş,
Tanrının rüzgârlara, yağmurlara
ve yalnızlara öğrettiği kelimelerle.

Cahit Koytak

Toz toprak üstün başın gözlerin ışık
Sesin bir yağmur hışırtısıdır şimdi

Necati Cumali

yağmur bir dua gibi geçerdi pencerelerden;
yetim insan topağın vicdanıyla doyardı…

Demem o ki,
gözyaşlarının gücü vardı eskiden.

Adnan Özer

O gecelerden birinde
Yağmur girmişti uykusuna.
Saçlarını bana bırak
Saçlarını bana bırak
Diyen yağmur,
Büyülemişti oğlumu uykuda.

Bejan Matur

ne zaman yağmurla insem ormanlarına
senin dallarında kuşlar uyurdu
ne oldu?

Ayten Mutlu

gecedir
durdum ortasında hüznün
yağmur mermi gibi iniyor sabrıma
bu dar havadan bıktım artık

Türkan İldeniz

Ben sustum!
susmuyor yüreğimi kavuran kasırga
pencereme vuran yağmur damlaları
susmuyor dışarda inleyen rüzgar
yıldızlar küs
ay üzgün
yağmur dinmiyor
içimde binlerce şiir kanıyor her gece
kimse bilmiyor
kimse duymuyor

Nuri Can

İşte şu yağmurlar, işte şu balkon, işte ben
İşte şu begonya, işte yalnızlık
İşte su damlacıkları, alnımda, kollarımda
İşte yok oluşumdan doğan kent
Hiçbir yere taşınıyorum, kendime sızıyorum yalnız

Edip Cansever

göğe bakmak ayıptır
dinmez içimizin yağmuru

Sıtkı Caney

Yağmur, kopan bir inci kolye gibi yağar

Küçük İskender

Kızıl saçlı ağlayışların kışından
Penceresine yağmurlar indirdim

Süleyman Unutmaz

sevgilim
ben nerede yağmur yağarsa orada şemsiye kırmanın kitabıyım
ve en güzel cümlen sensin

mevlana idris zengin

Güneşin yeni doğduğunu sana haber veriyorum
Yağmurun hafifliğini toprağın ağırlığını

Sezai Karakoç

Yağmurlardan sonra büyürmüş başak
Meyvalar sabırla olgunlaşırmış

Sezai Karakoç

Bu bir aşk şarkısıdır ve adı sevilmemektir.
Geçmedi sancısı savurduğun okların göğsümde
Yağmur her düştüğü yeri yakıyor

İlhami Atmaca

O, yalnız şiir yazardı
Ve yağmurlu gecelerde
Elleri cebinde gezerdi

Muzaffer Tayyip Uslu

İnsan yürüdüğü yola benziyor,
günlük defteri oluyor gözleri.
Okunuyor, nasıl bir yağmur yağmış hayatına
ve nasıl bir kar.

Metin Cengiz

yağmura, nisana ve yaşıma aldanıp
uçurumları kıyı sanarak

İbrahim Tenekeci

Aşkın kanununu tahsil etmiştim kalbimin en doğusunda
içimde yağmur duasına çıkmış birkaç köy
Birkaç köy sular altında

Didem Madak

Orada yitik bir anne ağlıyor
Sen aralıyorsun yağmuru
Acıdan sırılsıklam alnına siper edip elini
Sonra bir umut koşuyorsun

Nevzat Çelik

sokaklar kuşatılmış
karakollar taranır
yağmurda bir militan ölür

Attila İlhan

Bir o kadar cesaretli olmalı.
Yağmurdan ıslanıp, fırtınadan kaçmamalı.
Ayağı taşa takılınca kayadan korkmamalı.

Can Yücel

Ama bir rüzgar haykırıyor ve camıma vuruyor.
Gökyüzü karanlık balıklarla dolu bir ağ.
Buraya geliyor çarpmaya bütün rüzgarlar, buraya, hepsi.
Soyunuyor yağmur.

Pablo Neruda

Gönül ufkunda yağmur bulutları

Rıza Polat Akkoyunlu

diyelim yağmur yağıyordu
nicedir ilk
o yağmurca sevdim

Serdar Ünver

Yaslıca yüzü
Düşlerime giriyor
Gece yağmurları gibi.

Rabindranath Tagore

Nasıl da kararıyor bulut yağmurun tonları da koyulaşmakta çok azı yağıyor

Ingeborg Bachmann

Bir fasulye çimleniyordu
Çiseledikçe yağmur.

Can Yücel

Biraz yağmur yağdı bana
Biraz ben yağmura…

Ceyhun Yılmaz

Yağacağını düşündüğüm ince yağmurlar başlayacak ve ıslatacak, gece ve gündüz, usulca.
Unuttuğum sözcükleri anımsayacak mıyım?
Bilmiyorum.

Ali Püsküllüoğlu

Hiç işin olmasada öğle üzeri dışarı çık
Yağmur varsa ıslan, güneş varsa ısın, hatta üşü hava soğuksa…

Can Yücel

Eteklerin şehla ama sen derinsin sevgilim son yağmurda kuşlarını hızlandır.

Veysel Çolak

Güz erken geldi,sen gelmedin gelecektin,ben sigarayı bırakacaktım nikotin bantları yerine yağmuru akıtacaktım damarlarıma

Refik Durbaş

Yağmur altındaki bir trenden daha hüzünlü başka bir şey bulunur mu ki dünyada?

Pablo Neruda

Denize yağan yağmur uzakta: sen ne kadar yakınsın?

Matsuo Basho

Bir bahar yağmuru yağmış da açılmış havayı
Hisseden kimse hakikat sanıyor hulyâyı.

Yahya Kemal

bir bir dağıldı gözpınarlarımda sevda yağmurları İstanbul’un

Hüseyin Avni Cinizoğlu

İşte karın karına vermiş motorlardaki balıkların üstlerine yağmur yağıyor
Bir defa olsun akıllarına gelmemiştir
 Gözleri pırıl pırıl balıkların
 Bir İstanbul göğü altında ağlamak

İlhan Berk

hüzün hüzün üstüne yağmur yağmur üstüne şemsiyemde yok

Nuri Can

istanbul yağmur yağmur sevdiğim
kah ince ince kah bardaktan boşanırcasına
hele bir yağmur yağmaya görsün
ölürcesine yaşanır bu şehirde sevdiğim
ve yaşanırcasına ölünür

Ümit Yaşar Oğuzcan

Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik,
Bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden.

Yavuz Bülent Bakiler

Ve böylece,
Sen yağmura,
Yağmur benim gözlerime hasret
Yaşardık…

Esra Güzelipek

sanırım biri ezdi kalbimizi ve biz hissetmedik
bir bulut yağmur damlası hafifliğinde taşıdı bizi
sanırım kırdık onun da belini ve biz hissetmedik

Zafer Şenocak

Sonuç daha bir güzel olacaktır.
Yağmur bulutları ile kaplı gökyüzündeki bir aralıktan
Gelen güneş ışığı, kasvetli tepelerin üzerinden
Ansızın süzüldüğünde…

Heidegger

Yağmurlara bıraktığın kahırlar,
Bir gece kabrine yağar mı dersin?

Nazir Akalın

Yağmur selleri
Onlar bile yatağını değiştirmiş
Aynı sokaktan geçmiyor

M. Hanifi İspirli

Düşen yaprakları dağıttı akşam yağmuru.

Yu Hsuan Chi

Ayışığında dolaşmak değildir aşk.
 Yağmuru da var bunun karı da var,
Birlikte yaşanacak koca bir hayat.

Stepan Çipaçov

Bu gece yağmur yağacak ona dur deme sakın
Su yaramazdır, toprağın yorgunluğundan ne anlayacak

küçük iskender

Yağmur çiseliyor sözcüklere camlardan
Bütün çiçekler yağmurun altında

Ahmet Ada

Senin için biriktirdiğim yağmur suyunu, bir gül ağacının dibine dökeceğim.

Şükrü Erbaş

Ve çiçekler arasındaki erik ağacı
Güneşe ve yağmura dikmiş gözünü –
-Güneş ki olduracak meyvasını
Yağmur ki besleyecek meyvasını
Meyva ki sürdürecek erik ağacını
Ağaç ki çiçekler arasında
O ben’im işte

Zareh Yaldızcıyan (Zahrad)

kızdı mıydı haklıydı yağmurlar kadar merhameti engindi dolu başaklar kadar

Edward Estlin Cummings

kimsenin yok, yağmurun bile, böyle küçük elleri

Edward Estlin Cummings

şu yağmurlu güz dünyadaki son güzü mü
bir daha yiyecek mi yediği şu üzümü

Attila İlhan

sadece yağmur sularından pırıl pırıl bir yürek
artık kendi kendinin anlamı ve nedeni olan bir yürekle…

Ataol Behramoğlu

Karanlık bir odada küçük bir çocuk gibi
Yağmurdan ve yalnızlıktan ürkek

Ataol Behramoğlu

Diyelim yağmura tutuldun bir gün
Bardaktan boşanırcasına yağıyor mübarek
Öbür yanda güneş kendi keyfinde
Ne de olsa yaz yağmuru
Pırıl pırıl düşüyor damlalar

Can Yücel

Kardır yağan üstümüze geceden,
Yağmurlu, karanlık bir düşünceden,

Ahmet Muhip Dıranas

En çok güz ayları ve yağmur yağınca
Alçalır ya bir bulut, o hüzün bulutunda.
Uzanıp alıyorum, kimse olmuyor
Solgun bir gül oluyor dokununca.

Behçet Necatigil

konuşursak akşam olur ve yine yağmur yağar
gidersek gülüşler azalır buralarda

Ahmet Telli

Ve yağmur sesini
İnan çok özledim

Nizar Kabbani

Senin gözlerin için
Yağdırırdım yağmuru…

Nizar Kabbani

bir buluttan ağdın yağmurdun nehirlere katıldın -yolculuk hangi ummana- soramadım

abdurrahman adıyan

çoğalınca ağıtlar,
işte o zaman, yerden göğe doğru
esmeye başlar rüzgarlar,
yerden göğe doğru çakmaya şimşekler,
yerden göğe doğru yağmaya,
yeri de, göğü de değiştiren
ve değişimden, dönüşümden daha büyük,
daha kahhâr,
daha âdil yağmurlar…

28 Aralık 2012
Cahit Koytak

Yağmur damlaları gözlerinin göllerinde derin ve sessiz mercan kayaları

Neşe Yaşın

Ilık yağmur yalnızca saçlarımı yağlandırıyor, söndürmüyor hiçbir şeyi.
Ağaçlar gibi alev alıyor damarlarım.

Sylvia Plath

seni hatırlayınca kendimi unutup
kızgın bir kaya gibi yağmurun altında
için için eririm

Adnan Satıcı

boşandı taptaze üçler halinde bir yağmur
kim bilir, bu saatte, onu anlıyorum belki de unutmuştur.

Edip Cansever

Sanırım ki bizim yürek yarıklarını,
Yeni yağmurlar değil
Ölüm kapatacak artık

Hüsrev Hatemi

susuyorum
ve yağmur aksanıyla konuşan bir aynadan kopup geldiğimi
kurda kuşa söylemeye dilim varmıyor

Fatih Yavuz Çiçek

Geçiyor eşiklerden yağmur kokulu saçlarıyla iki sevgili

Özcan Ünlü

Ölüp ölüp dirildim usta, yağmurla yıkadılar cesedimi

Özcan Ünlü

Öldüğüm gün
Hava yağmurlu olsun istiyorum
Cenezeme gelenlerin hepsi ıslanmalı

Erdoğan Tanaltay

Rüzgar esecek ve yağmur yağacaktır.
Zorlamaya gerek yoktur, olması gereken kendiliğinden olur !

Neyzen Tevfik

Sarılır uyur incecik bir yağmura gecenin üstünü örttüğü sokak,
gelir, usul kanatlarıyla küçük beyaz bir peri,
fısıldar ilk dizeyi.

Oya Uysal

salyangoz yalıyordu
gecenin yağmur şölenini.

Dilek Değerli

tanıdık biri gibi davranıyorsunuz yağmurlara

Yasin Erol

Habersiz bir yağmur gibi
Her gün yağıyorsun içime

Yasin Erol

yağmur damlalarına alışık olmayan
tam bir çiçekti
adı şakayık

Yasin Erol

Nasıl bir selama mutlu oluyorsam
Sensizliğimde bir yağmur damlası bazen kahrediyor beni

Ceyhun Yılmaz

Yıldızlar kıyamet gibiydi kaldırımlarda
Çünkü biraz evvel yağmur yağmıştı
Adam bulut gibiydi, hatırladı

Cemal Süreya

yağmurun sesini,
buğday gövdesinin ağırılığını,
yasemenlerin bağışlayıcı ruhunu?

Nizar Kabbani

Susadım kuş cıvıltılarına
Meltemin fısıltısına ve yağmurun sesine!

Ebu’l Kâsım Eş-Şâbbî

yağmur herkese yağar
 ama çok az insan tutar yağmurun ellerini

Murathan Mungan

üzülme kuşlar bir gün dönecek,
sen de bana döneceksin,
sırt çantanda yağmurlar.

Koray Feyiz

Leyl-i ruzem filizlenir yağmurda
Ruhumdan akan hatıraların yağmurunda;

Muhyiddin Şekur

yüzümün üstünde bulutun duruyordu
yıldırım saklıyordu içinde
birikmişti damla damla yağmurun
sevdim yazlarının fesleğen kokusunu

Arife Kalender

Giyinir akşamları düşerim yollara
Bir yağmur bir ben olurum

Arif Ay

Sararıyor yanaklarım işte yüzüme düşen yağmurdan

Bülent Parlak

kendimi çok ölü hissediyorum bugünlerde
bir güneş düşüyor bir yağmur damlıyor

Eren Safi

uzak beni çeperlerimden dışarı zerk edebilecek bir yağmur sesinden bile!
halbuki ayın kendini gizlediği bulutlardan rahmet boşansa bir
boşansa göğsümü kilitleyen bu kalın zincirlerden halkalar…

Alper Gencer

Yıkanmıyor bir kez olsun yüreğiniz yağmurlarla

Şükrü Erbaş

Yağmuru alınmış bir güz bulutu
Al, rüzgarının mavi kanatlarına
Beni ülkene götür çocuğum.

Şükrü Erbaş

Eylül yağmurları başladı sular damlıyor yalnızlığımdan

Şükrü Erbaş

Anmamak olmaz yazılmış güzel şiirleri,
Bağışlayan edebiyatı,
Dorukları okyanus yapan yağmuru.

Ülkü Tamer

Bir damla su bile birikip aktığında
Akıp gider de denizde dalga olur
Gökyüzüne çıkıp da bulut olur
Tekrar toprağa iner yağmur olur

Gim So-Vol

Sevgilim dinle, yağmur olup
Şu bulut sana yağarsa
Düşün gece gözyaşımı

Gim So-Vol

yağmurlarla inseydin içime

Kadriye Yılmaz

içimin ırmakları kurudu bütün yapraklar soluk
hüzün kokuyor çiçeğim
hangi yağmurları müjdelersen müjdele
yeşermez bir daha yangının düştüğü yer
aşk da küstü
kim dinler kalbimin kırık sesini artık

Nuri Can

Eylül şehirleri yağmurlu gürültülerle alır yerlerini
Deniz kahvelerinde son kadehlerde bulutlar birikir

Attila İlhan

kedi gözleri… korku… dolanır yanımsıra
bütün gün yağmur yağar barakalara

Lale Müldür

Şiirdir Baba

Bir şey değişmemiş, sanki daha dün.
Dışarda sükûnu yaz akşamının,
Bahçemiz sulanmış, ıslak her çiçek.
Kapı çalınacak, babam gelecek…

Ziya Osman Saba

çünkü düşünen çocuktur baba

Yasin Erol

Babam; terleyen alnını sildiğim dua gibi bir adam!

Engin Turgut

Babalar ıssız ağlar
Ansızın devrilen koca çınarlar.

Süleyman Çelik
buyurun kibar hanımlar beyler…
Babanız sizi sevdi de ne oldu?

Perihan Mağden

Babanız öldüğünde büyüyorsunuz.
Artık soru soracağınız, öğreneceğiniz, azarını duyacağınız,
Takdirini alacağınız, akşam eve dönerken yolunu gözleyeceğiniz,
Korkacağınız bir babanız yoksa büyüyorsunuz.

Yarınınızdan sorumlu tuttuğunuz, her istediğinizi almak zorunda olan o kişi yoksa artık.
Hep sessiz ağlayan, suskun seven, en zor dönemde bile yıkılmaz görünen,
Sırtınızı dayadığınız çınar ağacınız yoksa artık…
Büyüyorsunuz o zaman işte.

Savaşın ortasında komutansız kalmaktır, babasız kalmak.
Kaç yaşınızda olursanız olun babanız yaşıyorsa hala çocuksunuzdur…

Orhan Seyfi Aras

bir kızın babası olmak yoğun bakımın camında bir
hıçkırık biriktirmektir çünkü
adak kurbanı, yaşlanmak, pazarlık, namaz, boş
bakış, bir düş incecik

İsmail Kılıçarslan

ve biri gözyaşlarına boğulsa, derdi ne olursa
babamın parmakları dinginliği sunardı ona:
çıt çıkarmaktan korkardı ses bile boşu boşuna
çünkü dağların büyümesini seziyordu babam.

Edward Estlin Cummings

Sesinin yankısı var hâlâ kulaklarımda
Sevdiği sözler kıvranıyor dudaklarımda
Hasret yakacak yurdumu yıllar yılı artık
Emanetini bir gül gibi kabrine bıraktık

Nurullah Genç

Uzaktaki teyzene gidemezsin ya
Bakarsın teyzen gelir sana
Sevdiğin oyuncağı alamazsın ya
Ne de üzülürsün
Bakarsın hediye gelir sana

Ya babam

Betül Zarifoğlu

Anam, küfür yetiştiremedi dünyanın hallerine
Benden bu kadar deyip dün gece çekip gitti
Belki sorgucularına kazık çakıyordur şimdi de.
Babamsa karıncayla kelebekten
İncelik ilmi dersinde hâlâ.

Mahmut Temizyürek

Bu şiirleri toprağa gömeceğim
Sözcükleri tohum olacak
Çiçekler fışkıracak topraktan
Sevgilerin dal olacak baba
Uzanacaksın uzaktaki bir ışığı yakalamak için
Işık köklerine dolacak bir gün
Yorgunluğun o çiçekleri sulayan
Koca bir nehir olacak
Baba, acıların sürgün…

Ahmet Erhan

Anama iyi bak baba
Onun gözlerinde sana adanmış koskocaman bir ömür göreceksin !!!!

Ersin Hoşgenç

İşte bir minder daha koydum yanıma
Henüz sıcak
Sanki yeni kalkmışsın üstünden
Terliklerin şuracıkta, getireyim
Çayı da ocağa koyarım istersen.

Ahmet Erhan

artık babam sümbül kokan toprakmış

“ rabbim babamı başa sar..
ve biraz da öyle dondur”

Hasan Tan (Pejmurde Dilim)

Baba, senin aldığın bu pantolonum bir gün yırtılır,
Bu ceketin rengi solar,
Bu ayakkabı delinir, biliyorum..
Sonrası ne olur baba?…
Bir daha gözlerim hiçbir zaman böyle bakmaz
Hiçbir zaman büyüyemem ben sensiz
Baba, bu film başlamadan bitmiştir, bunu unutma..
Baba…Ne olur gitme!….
Baba…Beni unutma…….

Ali Kınık

Baba, lütfen affet
Beni anlamaya çalış,
Baba,bilmiyor musun,başka çarem yoktu.
Gece seslerle dolu olsa bile..?
Dua ederken beni görüyor musun
Her söylediğim şeyi işitiyor musun?

Yıldızlar eskisi gibi parlamıyor
Baba,seni ne kadar seviyorum..
Baba, sana ne kadar ihtiyacım var
Baba, seni ne kadar özlüyorum
Öp beni babacığım, iyi geceler de.

Barbra Streisand

İkinci karnede babası yarısını silahıyla dışarda bırakıp
Öyle öğretildiği için saygılı, sınıfa giren parmak çocuğun
Boş yerine, girilmeyen bir dersin denizi, gelip oturmuş

Ece Ayhan

Gurbet habersizce çıktı karşıma
babamın sert bakışlarıyla
ergenliğimin hayallerini
şehirler arası otobüslerin
camlarının buğusuna kurban ettim

Lou Salome

gözler var aramızda
hasan’ın gözleri
selahattin’in gözleri
ece’nin gözleri
seyhan’la konuştuk da
ece gibi bakmış sona doğru
onun babası da
‘beni bırakma’ der gibi
çocukluğuna baktı babam da

Haydar Ergülen

ey, yüzleri
bir babakuş gölgesine
çakılmış olanlar,
üzgün adım, ileri marş!

Nilgün Marmara

Ana baba çocuğu doğduğu zaman, âdet,
Akıllı olsun ister.
Oysa akıllı olduğum için değil mi,
Başıma gelen bunca belâ?
Ondan işte şimdi bütün dileğim,
Budalanın biri olsun çocuğum.
Ömrü boyu rahat eder, en azından
Müdür olur, nâzır olur.

Su Tung Po

Bir gül düşün, gönülsüz açan
Olan her şeyi solduran zaman;
Çocuklardan önce yatan babalar
Gelmiş ve kalmış o yorgunluklar…

İbrahim Tenekeci

ailem dedim o sararmış resimden baktım geçmişe
ikiniz yan yanasınız, kucağınızda kırılgan çocukluğum
babam genç bir gülüşle süslemiş yüzünü
sen, ciddi duruşla bezgin bakış arasında med cezir
bölünen evlilik, çatlayan evren, sızan sır

Aslı Durak

Bu çocuk bu hüzünle büyümez fazla
Evlerinin arkasında gölgesiyle konuşurken yakalanıyor babasına

Ali Asker Barut

elbet aklımı alacak bir öpücüğü daha vardır
babamın

Yasin Erol

görsün diye
önünden geçtim babamın
yolu sordum, bahane işte
çok eski bir resmine bakar gibi baktı bana
dudağında ağlamayı andıran bir gülümseme

Nuri Demirci

Dedemin ölüm haberini, bir an durakladıktan sonra,
babam vermişti telefonda. Babamınkini dayım.

Roni Margulies

Babamın öldüğü yaştayım artık

Refik Durbaş

Terzi olsa da babam
sökük dikmesini beceremem
beni yalnızca sen anlarsın
iğnenin deliğinden geçsin
diye ipliklerin
bir anlık ıslatıldığı dudaklara
takılıp kalan annem

Sunay Akın

Genç cesedin ölüm gölünün başında
Diz çökmüş olan baba
Hınç ayırdı
Hayret ve üzgünlük şerbeti
Ve abes ayırdı
Çok yıl sonraki tanrı tanımaz savaşlara
Ve yenilip ve yenip dönerken ordu
Neyi algılarsa çiftleşip çoğalmaktan

Babanın yüreği ordu yüreği
/ Zırhını kırdı /
Narası göğe vurdu
Daha gür bir ses duyuldu
Belki bir melek gülümsedi
Çünkü sıyrıldı gergefi dizinden
Belki ayağının dibine vuran sesten

Cahit Zarifoğlu

kokusu babamın
kokusu nasıl desem
masal göğü
düş kırığı
hiç bitmeyen inşaat
taksiti tükenmeden kırılan pikap
kokusu şimdi şu an
şurasında burnumun
kokusu kar kıyamet
kıyısında ağustosun

Hamdi Özyurt

babamı vuranı bile affettim
nolur taşa değmesin
ayağı oğlakların
martılar ah martılar
kırılmadan kanatları
çıkabilse fırtınadan

Hamdi Özyurt

Babamı hatırlıyorum
Babamın ölümünü
Kırbacıyla birlikte bir çam ağacına gömülü
Annemse odasında babamın
Hasta yatağında
Kımıldamadan yatıyor
Pencerede sapsarı bir limon görüntüsü

Edip Cansever

bizim babalarımız neden ölürlerdi hatırla sıra sıra

Turgut Uyar

Neden her çocuğun ille de bir babası vardır

Oğlum, zaman ağır, gün ağır, gece acıya aşinadır.

Ahmet Erhan

Çocuklarda bir telaş
Her akşam kapılarda
-Bize ne getirdin baba?
Bu da bir acıdır.

Şükrü Erbaş

İyi bak, ben de bir babayım, üç kız babası hem de
sen geldin ya duygularımın toplamı 3+1
:ne gereği var ki şimdi sizi geçmişime götürmenin
kim bilir kaç kez eridi içimde aşkın kum saati
merak mı ettiniz! 

Hüseyin Alemdar

annemin içine hüngür hüngür ağlayınca babam
alnında oğul terleri birikince
dünyaya bakma vaktim gelmiş


Seyyidhan Kömürcü

Babam başucuma duayı koyardı.

Erdem Arslan

bazı sevdalarda hafızasını kaybeder ya insan
telaşlanır, ağlar
babasını sorar çevresindekilere
öldüğünü bildiği halde


küçük iskender

Seninle büyüyecek bil ki
Uzaktaki şu baba
Ahmet Erhan

Ve ölüm hayatı kuşatalı beri
İki şey yan yana gelişiyor evlerde
Babalar bıçak biliyor
Analar yaslı

İsmail Uyaroğlu

tiril tiril teriyle açılır mıydı özleyen babaların gözleri

Faris Kuseyri

kurudu kuyu, babamın gözyaşları doldurmaya yetmedi

İbrahim Halil Baran

Nereye gitti
çocuğu olduğu zaman utanan babalar?

Süreyya Berfe

Çocukluğum olmadı benim Gençliğim olmadı. Babam karanlık bir adamdı Korkularla besledi bizi Annem zayıf mı zayıf Sevgisini göstermeye korkardı.

Şükrü Erbaş

Babası daha ölmemiş Oktay’ın,

Melih Cevdet Anday

Ona göre baştan beri iflâh olmaz biriydim
Babam korkuydu bana,
annem yürek serinliği

Abdülkadir Budak

Annemiz
Siyah kadife elbisesini okşadığında
Saçlarını düşürerek bakışlarına
Babamızı hatırlardı:

Beyaz bir dağda olduğunu söylüyordu onun
Beyaz ve her bahar küçülen bir dağda

Bejan Matur

Şimdi bu erken sabah saatinde
Acıtıyor kalbimi özlemle
O sabah vaktin görüntüleri
Babamın güzel, ağır başlı yüzü
Annemin azıcık hüzünlü
Ve hep azıcık telaşlı gölgesi

Ataol Behramoğlu

Dallarda ilkyazı muştulayan o göksel koku
Balkır babamın yüzü gibi
Güneş karşı tepelerde

A. Kadir Paksoy

“babam nasıl?..O’na sarılmayı çok özledim” dedi..

Galip Sevindir

Baba yaşamadaydı geçmiş zamanı
Bir pencere açık dururdu düşüncesinde
Bir kadın eşsiz elbiselerinin içinde
Ne uzun zaman sevmişti onu

Sabahattin Kudret Aksal

Dağa çizilmiş resimdir
Bir çocuğun babası olmak
Yakından balınca anlaşılmaz
Uzaktan belli eder kendini.

Salih Bolat

Ve babamın yüzünü taşıdım yüzümde
Saçlarından saçıma düştü aklar
Eski bir oğul gibi baktı bana
Boğazından boğazıma bir
Bir…
Düğüm aktı
Bir düğüm aramızdaki yıllardan

Süleyman Unutmaz

Kendime baktım da şöyle bir babamım
Kendime baktım da şöyle bir babayım.

Celal Fedai

Neden gitmeyeyim ki?
Baba korkusu yok, usta korkusu yok

Şükrü Erbaş

(Dargındım babama
söylemek zor

annemin kefeni solmamıştı)

babam da bana dargındı

Sennur Sezer

ve bunlardan payına düşeni söyle.
ne kadarı kaldı babandan,
sen ne ekledin üstüne,

Metin Altıok

Babanızı sevin diye öldürdüm babamı

Şükrü Erbaş

Mezarda kan terliyor babamın iskeleti;

Necip Fazıl

bir evde anne çay, baba ekmektir
ne kadar demlenir ve ne kadar pişersin sana kalmış
bir an evvel görün, kaderin gözü üzerimizdedir

Yağız Gönüler

Babam
Çıkarılmış bir adam bütün fotoğraflardan

Didem Madak

benim için
“benimle oynayan baba” diyebiliyor

Muhammed Palewi

ütüldüğüm sokakta babam vuruluyor!
bu bendeki son düş onu vurma!

Gazze Avazı

baba evine döndüm misal beni düşünme

Selma Özeşer

baba olamayacağım örneğin
toprak olmak ne garip şey anne

Nevzat Çelik

Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer.

Cezmi Ersöz

Düşünüyorum… Bu mevsimde baban,
Her akşam bir yerine iki içerdi.
Miyoplaşınca gözleri “Şair, iç be oğlum
bahar dişidir doğurur” derdi.

Rıza Polat Akkoyunlu

Senin bu şehirden gidişini izlemek,
Bir babanın; sırtını sıvazlayarak oğlunu askere göndermesi gibi.

Yağız Gönüler

Karıcığım hoşçakal, ışığım azalıyor,
Yanımda ölü arkadaşlarım.
Artık kömür kokulu ekmekler getiremeyeceğim sanırım.
Buraya kadarmış çocuklarım, hoşçakalın,
Hakkınızı helal edin; anacığım, babacığım.
Işığım azalıyor, hoşçakalın..

Şerif Erginbay

Öğlene doğru ninem döndü,
Daha da kocalmış,
Babamla annem döndü,
Gözleri hâlâ nemli.

Suat Engüllü

şimdi eminim, içindeki korkunun annesi sensin
ben babası değilim, dönmeyeceksin

Jan Ender Can

babası erken ölen her çocuk gibi
dinsel şeyleri düşünmeyi
benden daha çocuk olanlara bıraktım

Jan Ender Can

Babam gelirdi ve akşam olurdu.

Ben o zamanlar bütün babaları susar sanırdım.
Yalnızca gaz lambasıyla konuşan bir diş gıcırtısıydı babam.

Babamdan yapılmış bir korkuydu dünya.

Babam en çok kışa yakışırdı.

Babam neden yalnızca içince güzeldi.

Babam on altı yıldır ölüme saçmalığını anlatıyor…

Şükrü Erbaş

babalar, içlerine cehennem kadar büyük,
cehennem gibi harlı ve uğultulu bir öfkeyi
gömmeye çalışırken
ağlamamak için yumruklarını dişliyor,
yüzlerini bizden saklıyorlarsa hâlâ,

“Uludere, Uludere, Uludere!” deyince,

Cahit Koytak

Odalar sığılmaz olur artık
Baba, elma ağacını kökünden keser

Dilek Kartal

babamın, ak saçlı babamın açtığı yara
bir tarla konusu
oy bre dolduran doldurana boşluğu
babamın akıttığı kan
bilmem ki neresiydi, neresidir vahalam
babamı tanıyorum: çorabı, tütünü, acılarıyla o adam
eksiği yok küfürden başka
onu buğdaylar öldürecek, sapsarı öldürecekler onu


Edip Cansever

Mavi kareli gömleğiyle hatırladıkça babamı
Kırpıp kırpıp fotoğrafları, döküyorum başımdan aşağı
Sanırım ben assolist oldum maviş anne
Şimdi mutluyum
Geçmişini mi yok ettin kızım diye soran
Bir babadan kurtuluşumu kutluyorum
Babama söyle, o gelmesin maviş anne

Didem Madak

uzun bir hayatın yorduğu baba
sessizlikle dinlendiriyor gözlerini

ve şubat ömrünü yarılamışken
kar kokusu eşliğinde işaret bekliyor
kervan

her şey dönerken aslına
fatiha af dilemedir baba adına.


M. Aşır Karabacak

“Babam neden kapattı dükkânını?”
Ve fabrika benzemiyor babamın dükkânına”
diye düşündü
16 yaşında.

Nazım Hikmet

pardon bayım; sizin adınız neydi?
ben size yanlışlıkla baba dedim

tüm noktaların (….) bir tek anlamı var şimdi; baba !

Dilek Akın

Ben hep bir baba aradım; bana anne olabilecek…
Bütün fahişeler annem olmak isterken
ve bütün fahişelerin babam içindeyken…

Dilek Akın

babaların hüznüdür şemsiye
yüzünde değişen manzara
tedirginliğini ele verir

Metin Celâl

Bir eli alnında
benim gibi.
Ama
biraz daha mı hüzünlü?
Otururken de
Biraz daha mı çıkarıyor
kamburunu?

Biraz daha mı benziyor
babama?

Bir eli alnında
benim gibi.
Ama
biraz daha mı hüzünlü?
Otururken de
Biraz daha mı çıkarıyor
kamburunu?

Biraz daha mı benziyor
babama?
babam öldü
koptu çalar saatlerin
gergin yayı

Mustafa Ruhi Şirin

Babam öldüğünde el kadardım ben, beni herkesten kıskanır gibi sarıl


Ali Emre

babam her gece ölüyor şimdilerde
annem nihavent bir çığlık oluyor

Kadriye Yılmaz

bazı şeyler… bir gün kendiliğinden silinir gider
yok olur gibi değil, babamın elinden sımsıkı tuttuğum günler,
-oğlum, hayatı karanlık sularda sanma;
taşların soğuk yüzünü oyna!
orda mısın baba?

Mustafa Erdem Özler

babam elin eskilerini giyerdi. ben bu yüzden ezik
olurum bayram sabahlarında. yani bir sömürgede
doğan kırılgan olur. çünkü insan öldüğü yaşta..

Selim Temo

Susku
beklenmesidir bir babanın akşama


Bülent Parlak

tunçtan bir yalnızlık kalesi babam
gözleri çakır.

Tuğrul Asi Balkar

babam, şarkılarla karışık
savaşlarını anlatırdı
karıncalarla hamamböceklerinin.

Mehmet Müfit

babamı affettiğim gün, sevdalarımı da affedeceğim 

Pelin Onay

aşkı
ölen bir baba özlemi kadar…

Muharrem Özcan

ben nasıl öldürürüm şimdi babamı
tek bıçak darbesiyle?

Altay Öktem

beş yıldızlı otel yapmışlar
sırtımda annemin hırkasıyla
babamın kucağında uyuyakaldığım
yazlık sinemanın yerine

Sunay Akın

keşke yaşasaydınız öğretmenim
sorardım; hangi babanın pazusu
oğlunun tabutunu taşımaya yeter, diye

babam ne zaman gelecek diyen çocuk
bavê mın çı waxt weri diyen çocuk ya da
avutulur mu öğretmenim
nece

Dilek Kartal

Bazen babamla gideriz, çok uzağa değil şuralara
Babamın gençliğine gideriz, benim gençliğime
Birer sigara yakar, vay anasını deriz.
Babamın sol yumruğu vardır oralarda,
Benim solaklığım, kalemi sol elimde tutmam
Ellerine bakarım babamın, sol yumruğuna,
Eğilip öperim sağ sol fark etmez,
Babamın elidir sonuçta.
Babam, devrime inanırdı eskiden, ben Allaha daima
Babam eskide polisten korkardı; ben Allahtan daima

Dilek Kartal

Babalar ölümü dengede tutar
Seçerek en sağlam vakti arabasına.

Erdem Beyazit

insan nasıl alışır içindeki cam kırıklarına
baba?

Çiğdem Sezer

Bak, dünya serçe şarkıları ezberliyor, bir bak
Yetim bir çocuğun babasız geçirdiği ilk günden başlıyor sanki

Mustafa Akar

üzgün annelerin zalim babalarına bir kemik buluyoruz bıçakları dayamak için

İsmail Kılıçarslan

Gidişini sorsam, zamansız bir yaprak dökülür takvimlerden
Gel diyemem, yüzlerce mum birden söner kalır içimde.

Cihan Oğuz

toprağın burnumda tüttüğü bir kış günü
bir cümle eklemişsin babamın mektubuna
sade ve kırık
karların eridiği zaman çözdüm düğümü

Mustafa İslamoğlu

Bir babamız vardı katı yürekli,
Ektiğini biçemeden
Gürledi gitti.

Metin Eloğlu

annemin gözleri acınacak bir ağaçmış
babamın teni durulmaz bir rüzgar

Sinan Oruçoğlu

Önemli babalar / eve gelmez
Çünkü cennete götürmek isterler herkesi

Hayriye Ünal

Merak etme okuldan çıktımda geldim.
Annelerde babalar gibi merak eder mi bilmiyorum ama

Ayla Aydemir

zaman korkunçtur, bir babanın sarsıla sarsıla ağladığı.

Enis Akın

çocuğu babasına baktıran bir pencere
babasını getiren sürgülü bir kapı var mı
babasını kucaklayan, ertesi günü olan?

Mehmet Efe

çünkü şiir babamdı ve amin derken bile
kulu olmamı istedi kendimin.

Ayşe Sevim

Erkek yazgımızın hüzünlerini
Paylaştığım babamın elleridir

Ataol Behramoğlu

Babam karanlık bir adamdı
Korkularla besledi biz

Şükrü Erbaş

Babam lambanın ışığında okurdu
Kaleler kuşatırdık, bir mümin ölse ağlardık

Sezai Karakoç

Annem vardı, babam vardı.
Bahçemizde, ılık, uzayan günlerdi yaz,
Bir beyaz âlemdi kış.

Ziya Osman Saba

çocuğun bakışında çelişkidir büyüyen
ağlamak bir soru olur sevginin yarım payında
-ah baba
niye baba

ve bir gün babalar ölür

tanrı bir ürpertidir çocuğun yüreğinde
her tanrı biraz baba gibidir

Arkadaş Z. Özger

Her dokunuş bir baba öpücüğü
Görünmez; sınırları aşardık

Merih Akoğul

oğul bir babadan değil baba bir oğuldan bilinir
ve çok bilinir ve kahırla söylenir ki babalar bir soğan erkeği çok kere

Celâl Fedai

Çok az şey biriktirmişim yaşamımda ;
hiçbir andaç yok babamdan,
verdiği mineli çakmağı
unutmuşum bir Amerikan Bar’da ;
ah umursamaz gençlik!
Sımsıkı tutsaydım şimdi
avucum ısınır mıydı acaba ?

Ahmet Oktay

‘Zaman en iyi ilaç’ derdi babam.
Toparlanmaya çalışıyorum.

Erhan Güleryüz

Baba evleri, ilk kez girilen ırmağa dönüş

Gülten Akın

ve beslenme çantamda
otlu peynir kokusuydu babam…

Yılmaz Erdoğan

her şey masallar kadar yakınken gerçeğe
sabahları umuda yoran babalar
akşamları yarı bunak ve kambur
yokuşu sırtlanıp da gelirler eve

Portatif Zenci


oysa hem ittim hem itildim kuyuya
her ihtimal dönüştüm babamı kör bırakan bir evlada

Alper Gencer

her çocuk cümlesinin gizli öznesi baba

Sıddık Ertaş

İspinoz beslerdi babam
Ahşap kafesinde yalnızlığın
İçinde beslerdi
Gidebilme isteğini

Derya Önder

içerde bu garip bu yalnız babam
bir geyik postunda kıyama durmuş

çözülse babaların kaşlarındaki bulut.

Şükrü Erbaş

Ben anneme benzerim
Babama da tabii.

Bejan Matur

zamansız özledikçe seni, gönlüme nakış,
sana yasin; ve yetim çocuklar için
ve nunu sakin kasesinde yepyeni umutlar biriktirdim
çöl yetimi bir sevdasın sen şu bükük boynumda büyüttüğüm
hiç duymayacağını bilebile şiirler söylüyorum sana
yetim ellerimle okşarken toprağını gurbet ellerin

Hasan Tan (Pejmurde Dilim)


Babalar ölür
Dolaşır eli ölümün
Saçlarında anaların oğulların

Erdem Beyazit

Yollar kapanmış
Dönmemiş eve baba

Mustafa Özçelik

Bir babanın serzenişi nasılsa öyle

Cahit Külebi

Merhameti engindi dolu başaklar kadar…

Üzüncü gerçekti yediği nimet kadar…

Bizi kendimize sala yaza göçtü babam,
şarkılar söyleyerek dalından düşen her taze yaprak aşkına…

Ve hiçbir şey o denli az değil gerçek kadar…

E. E.Cummings

tel sarar kızıma tel sarar diyen babana benzemeyecek her erkeğin gözleri.

Ceyhun Yılmaz

bir baba’nın, bir anne’nin gözyaşlarına
bir çocuğun avuçlarına gömün beni

Nuri Can

içimde gencecik bir keder var
babamı düşündükçe oğlum geliyor aklıma
diyorum şimdi Fatih de beni anar
ama alışamadım işte benim de bir baba olduğuma

Sıtkı Caney

durdum binlerce sene kendime ki ağlarım
anam babam diyorum her an ölebilirler

Alper Gencer

Babam Kırlangıçların iki göç dönüşünün arkasında,
iki kar düşüşünün arkasında
Babam iki balkonda yatışın arkasında,
Babam zamanların arkasında ölüdür.
Gökyüzü maviydi babam öldüğünde,
Annem habersizce uykudan fırladı, kız kardeşim ansızın güzelleşiverdi
Öldüğünde babam, bütün bekçiler şairdiler.

Sohrab Sepehri

Babasına masal anlattıran bir genç kıza

Süreyya Berfe

-babam, doğum günümde ölmüştü benim-

ibret-i âlem için göreceksiniz
beni doğum günümde vuracaklar

Bünyamin Durali

ezber ettiğim hatıralar olmalı çıkınımda
babamdan kalan şapkadaki terin kokusu

Bünyamin Durali

“her şey alnımıza yazılı” der din baba
“her şey olacağına varır” der bilim baba

Metin Üstündağ

ablam
babamın ilk acısı

Sıtkı Caney

Akşamı göğüsleyemez o yalnız
İncinir evlerin gölgelerinde
Evine boş dönen baba

Şükrü Erbaş

İyi yürekli babacığım
Bunları çok severdi…

Fatos Arapi

Gözümden bir damla yaş düşüyor yastığa
Korkuyla izliyor oğlum ve
“Ama baba diyor, bu gözyaşı, şiir değil!”

Nizar Kabbani

Yarin yüzünü ve baba ocağını
Ebeddiyen görmeyeceğim bir daha.

Sergey Yesenin


bir babanın kızım tadında kokan,
iyi geceler öpücüğü düşüyor fotoğraflardan


Pelin Onay

babam;
hayatımın en anlamsız ve en izdüşümsüz
çığlık çığlığa çıldırtan suskunluğudur

Hasan Tan (Pejmurde Dilim)

İnsan
eşref-i mahlûkattır derdi babam
bu sözün sözler içinde bir yeri vardı 


İsmet Özel

Babam Diyor:
“Geçti benden!
Benden geçti!
Eledim unumu,
Astım eleği.”
Ve odasında sabahtan akşama dek
Ya Şâhnâme okuyor
Ya Nâsihüttevârih.
“Lanet olsun balığına da kuşuna da!
Ben öldükten sonra
ne fark eder
ha bahçe olmuş
ha olmamış!
Yeter emekli maaşım bana!”

Furuğ Ferruhzad

İşte şimdi babanı düşün Azize
Bu dünyadan göçende bile aklı sende kalan babanı

Kadir Bal

Babalar, alınlarımıza yazılmış yalnızlıklardır.

Kimi zaman asarlar kendilerini tütün dumanına
bir akşamın en ince yerinde
yorgun yorgun,
kimi zaman iç kanamalı bir şilep gibi
rakıya demirlerler yüreklerini;
kimi zaman dayanamayıp kusarlar
bizi hızla,
kimi zaman silerler görüntümüzü
kızları olmamış bir kızla
ve dönüp dolaşıp baba kelimesinde yaşarlar.
Bu kelime biricik evleridir onların
ve onların,
koşulsuz sevmek gibi
sonsuz bir mahkûmiyetleri vardır;
severler.

Babalar ki, bizim tamamladığımızdır;
döverlerse,
yalnızca kendilerini döverler.

Babalar ki, yalnızlığın en uzun tarihidir
içlerinden gelip geçtiğimiz.

Yalnızlık,
çocuk kılığında bir babadır
torunların büyüttüğü.

Ve
her terekede bir yalnızlık vardır
sulh hâkimlerinin göremediği.

Hasan Ali Toptaş

Babamın yüzü gözümün önüne geliyor. Anılarımda hep başımı kaldırıp onun yüzüne bakıyorum. Küçük elimi kavrayan elinin ne kadar büyük ve kuvvetli gördüğünü hatırlıyorum. Sanki sinirlerimin de kendi belleği varmış gibi göğsümün ta içinde hissettiğim bir başka anımda babama onu ne kadar sevdiğimi bir türlü söyleyemeyişim. Bu kadar açık ve dünyasal kelimelerle konuşma âdetinde değildik. Babamın sert fakat hassas profilinin her çizgisi gözümün önünde. Elli yıl. Her biri önemsiz bir sürü şeyle dolu. Asıl önemli olanlar belleğimden yıkılıp gitmiş. Zaman zaman babama acıdığımı hissederdim. Ona kendisini çok sevdiğimi söylemediğim için. Ama aslında kendime acıyordum. Benim söylemeye duyduğum ihtiyaç, onun işitmeye olan ihtiyacından fazlaydı.

Şibumi

herkesin yalnız klarnet çalarken duyduğu
kendinin öksüzü ıslak bir adam.
benzemem diye düşünürken
müsvedde oldum ona.

kavmim kadar ümmîydi babam
ya da herkes kadar sis.
dağılır bu kirli yarış diye düşünürken
yekûn oldum ona.

çünkü boşaltılmış köylere fısıltıyla bakan babam
katarlar boyunca gözyaşı şişelerini görmezdi
o, karın kapadığı rayları temizleyendi sadece
yorulunca klarnet çalan, boş vagonlara.
yürürüm diye düşünürken
sebep oldum ona.

babasız büyüyen babamın
oğulsuzluğuna dokunurdum.
ummam, diye düşünürken
sebep oldum ona.

babam kuytu konuşur ve susardı.
katrana bulanmış bir ağacın aleviydi o.
dönmem diye düşünürken
tavaf oldum ona.

çiğnedim babamın sancı sırtını
gittim raylarda unutulan hikâyelerin kahrına.
ben o dişi taşların oyuklarında duaydım artık.
alışır, alışır, diye düşünürken
merak oldum ona.

fermandır: babayla bozgun her çocuk
hoyrattır elbet aşklarına.
çünkü zamansız yolcuya susar kavşaklar.
dedim, dedim ve
revân oldum ona

çünkü kara örtüler atılırken üstüme
canıma kesilen paralar da hebâ.
hiç gitmedim kendimden uzağa, diye düşünürken
sıla oldum ona.

yaşlandıkça neden yalvaran kabirler
gibi bakardı babalar.
neden! diye düşünürken
medet oldum ona.

rüzgarda dalgalanan bir perde kadar
dokunaklıydı onca aleve susan babamın gözleri.
bakmam diye düşünürken
nişân oldum ona.

sararmış istasyonlara yanaşması gibiydi babam.
herkesin kulak kesildiği bir salâ oldu sonunda.
unuturum diye düşünürken
mürekkep oldum ona:

artık buruşuk bir çarşaf gibi dağılan
yüzüne bakınca duydum ancak:
anneler erken
ölümlerine yakın sevilir babalar.

Kemal Varol

Güvercin Gerdanlığı’nın Avlusuna Yuva Yapan Güvercinler

Beyaz ipek gibi yağdı kar
Bir kız kardan hafif yüreğiyle
Geçip gitti güvercinleri anımsatarak.

Ataol Behramoğlu

Sen elimden tutunca
Bir mavilik çökerdi gözlerime
Sonra tüm denizler çekilir
Bir orman uğultularla sarsılır
Bir güvercin sürüsü havalanırdı
Kış bürümüş yüreğimden

Tuğrul Tanyol

onu vurdular
gözümle gördüm onu
bir güvercin havalandı.

Behçet Aysan

başını menekşeye koydu, uyudu
bir güvercin çalılığın orada

Edip Cansever

Güvercinlere emanet ederdim yüzümü
Aç gagalarını ıslatırdı gözyaşlarım

Didem Madak

Zümrüd-ü anka uçar senin bakışlarında
Benim rüyalarımda birkaç deli güvercin

Nurullah Genç

Ya da her bozulduğunda yuvası
dehşetli bir tutkuyla aynı yere
çer çöp taşıyan güvercine.

Ali Lidar

Sonra bu güvercinler niye varlar
Bir anıyı yaşatmak için mi

Erdem Beyazit

Birden güvercinli güvercinli gülüyorum
Bak
Sevdamıza bir numara dar geliyor sanki şimdi yeryüzü

Akgün Akova

ak bir yaban güvercini
gibiydin aşk
vişnelere
bulaştın kirlendi beyazın.

Behçet Aysan

sen bende daha bitmedin ki
gönlü güvercinli kadın

Tekin Gönenç

Dallarında defne ağaçlarının
İki çıplak güvercin gördüm,
Biri ötekiydi,
Ama hiç kimse değildi ikisi.

F.G. Lorca

balkonum güvercin güzergâhı,
banyomda kabilesinden kovulmuş örümcekler

Turgay Demir

türküsü ağaca takılmış güvercinler
türkülerini aramaya gittiler
dönmeyecekler

Köksal Özyürek

Kuşları temaşa eden yedi adamdan biri
‘Ben yedinci güvercinin kanadında
Siyah bir nokta görüyorum.’
Der.

Halil Cibran

Yüreğini
Avuçlarında bir güvercinin
Yüreğiyle yatıştıran çocuğun
Bileklerinde çözüp
Doldurduğu şeyi
Sana anlatmalıyım…

Nihat Behram

Siyah kahırdı yaşadıklarımız, cesur bir güvercin ayaklandı bundan
Gözlerimiz mahcup bakardı, un ufak olmuş devrim çocuklarıydık
Aşk kadar kısacık ömrümüz vardı, korkmazdık uçurumlarda yaşamaktan.

Engin Turgut

Korkuyla kaçışıyor güvercinle karanfil
Dönüp arkama bakmıyorum

Edip Cansever

Evet kimsesizdik ama umudumuz vardı
Üç ev görsek bir şehir sanıyorduk
Üç güvercin görsek Meksika geliyordu aklımıza

Turgut Uyar

güvercinim/ ürkek ve sıcak/
sokulmuş koynuma uyuyorsun

Emre Gümüşdoğan

İki güvercin ey ömrüm
yılların omuzuna tünemiş
biri hayat, öteki ölüm
yaşadığım olsa da

Refik Durbaş

gün sessizce çekildi güvercin rengi kubbelerden
ezanlar doldurdu kuş yuvalarını

İzzet Yaşar

bu yolu buraya mavi otobüsle kasten getirmişler
tuhaf güvercin dalgalarıyla

Şeyda Mohammedi

Ey avlanmış atın falı, ey yeniden başlamanın
Aç güvercini! Falımız yok bizim.

Melih Cevdet Anday

Bölüştürülen mutluluk günün bütün saatlerinde
Çeşmede güvercinlerin içtiği inciler doğusu gibi

Aragon

sen yanıma gelince
yıldızlar
koşuşur karanlığa
güvercinler
ayaklanır

Behçet Aysan

Atmacanın pençesinde atmacayı kendinden geçiren
Bir güvercin ki ne gören olmuş
Ne işiten

Cahit Zarifoğlu

bilenmiş yoksulluk
hasta posta güvercinleri
kokusu beslenmese
ölecek çocuk

Hamdi Özyurt

Telaşını taşıyorum yıllardır
Konuşurken birbirine vurduğun parmaklarının
Ve içine yüreğini koyup koyup
Ak güvercinler gibi ağzından uçurduğun
O büyülü, sıcak, doğru sözlerinin…

Şükrü Erbaş

Bulacağız biz güvercinlerimizi yeniden bir gün,
Ve tutacak güzelliğin elinden sevgi.

Ahmed-i Şâmlû

omzumuzda mırıldanan güvercinler dahil
aldatıyor bu kahperengi hayat bizi

Özge Dirik

Bütün uçurtmalarımı göğe salıyorum
Güvercine bulanıyor o yılgın avlular

Ali Emre

Bunlar ne belleğimizde uyanan sarı güvercinler,
ne de anılardır kuşaktan kuşağa akan.

Pablo Neruda

Sedeflerinden yapılmış İstanbul camilerinin taşları
Beyaz güvercin kanadı köpüklerinde kubbelerini gördüm camilerin

Sezai Karakoç

Korkma, hiç yaşanmaz nasılsa,
artık posta güvercinleri yetişmiyor düş bahçelerinde
Ulaşmaz ellerine parmak uçlarımda yazılı mahrem şiirler

Cihan Oğuz


ellerim çenesi düşmüş bir adam
dudak dudağa iki kadından başka
bir hiç şimdi güvercinler

Müşir Fuat

tanışana kadar vardır
sardunyasız dünya
güzelsiz, güvercinsiz

Serkan Yıldırım

Geceleyin damlar üzerinde güvercinlerin sesi
Hapishanelerin iniltisi dalgıçların incisi
Şarkı söyleten ve susturan her şey sensin

Louis Aragon

Ve toprağa bakıyorlar
Masum güvercinler
Kendi beyaz burçlarının tepelerinden

Furuğ Ferruhzad

ölüm girmeden aramıza
kavuşacağız elbet
öpüşürken iki güvercin

Nuri Can

senin bakışın
bulutlarla yanak yanağa gezen kırlangıç
uçurumların anlamını bilen albatros
yağmurlu günlerde güneş devrimi yapan güvercin

Akgün Akova

Ansı bir gün mısır serptiğin güvercinleri
Nasıl mutluydun ölümsüzdün cömerttin

Necati Cumali

Yaşamaya yerleşiyor seniha
Kendi yaşamına
-Güvercinsiz bir avlu mu? olabilir
Sırları dökülmüş bir ayna?-

Edip Cansever

Ve büyür gözlerimde güvercin güzelliğin
Sonra bıkıp usanmadan sabahlara dek
Biri durur kapında korkulu ürkek…
O duran benim.

Yavuz Bülent BÂKİLER

Kamyona, yerli gelenekle,yüzüm açık yükleneceksem,
bir şey damlayabilir alnıma bir güvercinden; uğurdur.

Nazım Hikmet

Bir güvercin kadar hafif kelimelerle konuşalım isterseniz
kısayısa mutluluklar dileyelim birbirimize

Özkan Mert

İnsan dediğin saçaktaki
Güvercinin farkında olacak
Ve bir çiçek açacak kendince.

Metin Altıok

Yıl 2000
Tekke ve zaviyeleri kapatıldı kalbimin
Tombul güvercinler dolaşırdı kiremit çatısında
Bulutlar akardı paçalarından, uğuldarlardı.

Didem Madak

Şimdi bir güvercinin uçuşunu bölüyoruz
Gökyüzünün o meşhur maviliğinde
Uzun saçlı iri memeli kadınlarıyla
Bir akdeniz şehri çıkabilir içinde
Alıp yaracak olsa yüreğini
Şimdi bir güvercinin

Cemal Süreya

Öpücükler kondurup bu küçük armağana
Şiir-söz taşıyan bir güvercin uçuruyorsun.

Ahmet Necdet

Yürürken sağ omzuma hafif sesle ötüşüp
– Bir evden anlaşılmaz fısıltılarla düşüp –
Bembeyaz bir el gibi bir güvercin konacak

Sabri Esat Siyavuşgil

Sökülür durmadan uzayan ipliğiyle,
Sarılır mekiğine sabahın
Ürkek bir güvercin halinde.
Ve sen eksildikçe o güvercin tamlanır,
Kanatlanır böylece köpüren özlemiyle.
Uçar gider geçmiş bir günün ardından,
Bir tüy kalır geriye senin bittiğin yerde.

Metin Altıok

Bunlar ne belleğimizde uyanan sarı güvercinler,
ne de anılardır kuşaktan kuşağa akan.

Pablo Neruda

neden yanılgılar peşimizde
karabasanlar gibi gezer
yenilgilere düşmeden
uçurmalıyız artık içimizdeki beyz güvercinleri

Zafer Şık

her gece konuşunca güvercinlerle sadece
insan anlıyor neydi o uyar’da taklit edilemez olan
insan anlıyor nedir bize sarılmayı öğreten

Zeynep Elif Arkan

Tam öğle vaktiydi gittin
Köy öğle sıcağıyla uyuyordu Soluk soluğaydı tarlalar
Güvercinler gökyüzüne uçmuşlardı
Balkondaydım. Yalnızdım. Bir başımaydım

Tam öğle vaktiydi gittin…

Rabindranath Tagore

Kuşlar kaçmıyor benden;
Bir güvercin kanadında okşuyorum
Göklerin maviliğini.
Serçelerin cıvıltısıyla siniyor içime

Cahit Sıtkı Tarancı

Bütün camlarda akan kanın buğusu, özlemin koyu gölgesi
şimdi yalnız bir güvercin annem, daha çok bir kemençe sesi

Veysel Çolak

İstanbul’u mahur makamında selamlarım


– Günaydın Kadıköy vapuru
– Günaydın Kızkulesi
– Günaydın hülyalı martı
– Günaydın avludaki güvercin

Hüseyin Avni Cinizoğlu

ah İstanbul, beni inciten şehir
gençliğimin ince sızısı
öksüz çoçuklar geziyor şimdi içimde yalınayak
kanadı kırık güvercinler

Nuri Can

Birgün gidersem,
Haydarpaşa’ya iner inmez
Denizi kucaklayıp gözlerinden öpeceğim
Emirgan’da çay içecek
Yenicami’de güvercinlere yem verecek
Sonra gidip çığlık çığlık
Martıları seyredeceğim

Gülcihan Atalay

ve bilmiyordu kimse
yüreklerimizden uçan
üzgün güvercinin
inanç olduğunu.

Furuğ Ferruhzad

Andolsun temaşaya
Ve sözün başına
Ve zihinden uçuşuna güvercinin
Ki bir kelime var kafeste

Sohrab Sepehri

Üstünde güvercinler gezen şu rahat damın
Kalbi atar ardında birkaç mezarla çamın

Paul Valery

güvercin dönüyor
bir dal zeytinle

Murathan Mungan

Sesini yapraklara kazırdım
Göğüsünü Şam güvercinlerine benzetirdim
Ve denize uzanmış bir balkona

Nizar Kabbani

Senin şiirin senin yüzün.
Yaralı bir güvercin misali
Başımın üstünde dolanır durur.
Gelir sessizce konar, bu şiirin bir yerine

Bedri Rahmi Eyüpoğlu

Şanssız mıydık? haksızlık olur şimdi
Düşünsene nasıl geçmiştik hızla
Birleşen iki güvercinin arasından
Hiç dokunmaksızın onlara

Cemal Süreya

ve yaşasın barış!
diyen kardeşin omzuna konan güvercin
gider mi gider gitme desen de.

Tuğrul Asi Balkar

dallar kırılırken
ince bir sızı güvercin kanadında

M. Aşır Karabacak

bahçemde,
kanayan; ama sessizce kanayan bir ağacın
melali kuşanan yapraklarını
iki güvercin okşuyor kanatlarıyla

İsa Karaaslan

Konsun –yine- pervazlara güvercinler,
“Hû hû”lara karışsın âminler…
Mübarek akşamdır;
Gelin ey Fâtihalar, Yâsinler!

Arif Nihat Asya

İstanbul her günkü yaşantısı içinde, uğultulu,
Güvercinler güneşten bir sessizliği biriktiriyor

Cemal Süreya

Yok senin gibisi
Eriyen karından güvercinler su içer 

Nizar Kabbani

Girdapları, hortumu; benden sorun akşamı,
Bir güvercin sürüsü gibi savrulan fecri. 


Rimbaud

bakarsın bir haber getirir
ak güvercin kanatlarında gülücükler 

Önder Yılmaz

nehrin kızını yazmak istiyorum nehri öpen dudaklarını
kaçak bir güvercin oluyor yüreğim, bir rüzgar
güz, hırkama altın ışıklar bırakıyor, kendimi şehre bırakıyorum 


Cafer Turaç

içimde büyüttüğüm
bir güvercin uçurdum yüreğimi canandan
saat oniki oldu
ağlamak bana düştü

Müştehir Karakaya

Güvercin
Pencerede kopan alkış

Melih Cevdet Anday

sarıya boyamışlar evlerimizi
sanki güvercinsin, kanadındayım.

Cafer Turaç

ve ben biliyorum
örümceği, mağarayı, güvercini, asâyı


Ferman Karaçam

ankara garına usulca
ikindi yağıyor
bir güvercin çırpınışı yüreğim 

Müştehir Karakaya

yadsıdıklarımızdan bir yaz kalmıştı geriye, susarak
gölgesinde güvercinler vardı, ürkütmediğimiz

güvercinler ne şanlı saatleridir gökyüzünün!

Tuğrul Asi Balkar

Hoşça kal havuz, bütün güvercinlerim,
İnce bakışlarınız, yuvarlak uçuşunuz,
Onları unutmadım, yumuşak tüyleri de,

Max Jacop

Kim bilebilirdi artık
Yüreklerden kaçan o üzgün
güvercinin
İnanç olduğunu…

Furuğ Ferruhzad

Yine de severim sözcükleri.
Tavandan düşen güvercinlerdir sözcükler.

Anne Sexton

‘sessizliğin sesi’ni, sonsuzluğun sesini
açıkça işitilir kılan,
daha gür, daha beyaz,
daha cesur kanat vuruşlarıyla
gökleri çatırdatan
‘tedirgin güvercinler’…

Cahit Koytak

ömür bahçesinden uçmaya kararlı
bir güvercinin boynunu koparmayı düşünürken
Güvercin Gerdanlığı’nı ah evet belki bunu için sevdim ben

Mehmet Can Doğan

Adamın kafasında koskoca bir güneş var diyorum ben
Adamın kafasında sultanahmedin güvercinleri
Gülhanenin ağaçları
Oturacak yerleri parkların

Erdem Beyazit

Bir an dudaklarıyla
Değen alnımıza masmavi
Bir güvercin kanadı gibi
Ey annelerin sesi

Erdem Beyazit

sarılırken mesafe koyuyorum kendimle arama
atılmasın diye içimdeki kedi
masum güvercinlerin üstüne
kahkahayla ağlayan kac kisi var söyle?

Turuncu

Kalbimin güvercinine bakan cefa
Kanımda günbatımısın sen

Özlem Sezer

Garip telâşını, binlerce fecrin
Ocağında nezir güvercinlerin
Hülyâm o kıvılcım ve kül yağmuru
Çırpınır bu beyaz mahşere doğru!

Ahmet Hamdi Tanpınar

Gülerken yüzün
Dem çeken bir güvercinin sesini

Gülten Akın

Buğday havada durdurur kurşunu
Onlar başkası değil bir çift cami güvercini
Güvercin buğdayın ağzında sırayla
Göğü soluyan bir ejdarha gelecek şehirlere
Bir zaman bıldırcınlar ve kırlangıçlar
Nasıl alınırsa ağıza ve ağırlanırsa

Cahit Zarifoğlu

Ne güvercin umurumda artık
Ne kışkırtır beni şahin

Hakan Şarkdemir

Yukarda bembeyaz bir güvercinin
Mavi bir balkonun bulutlarından
Benim toprağımı aradığını

Onat Kutlar

oysa
mor bir şafaktasın
canım sevgilim
güvercinim

Aria Ay

kapama gözlerini; karanlıktan korkarım
atlılar kaybeder yolunu, hasretimin
posta güvercinleri geri dönmez ülkeme
yaslı dereler gibi mutsuzluğa akarım
kapama gözlerini; karanlıktan korkarım

Nurullah Genç

karımın gözlerinden güvercinler havalanıyor, sırtımı dönüyorum duvara
tanrım! benim gözlerime ilişen karanlıklar! karanlıklar! karanlıklar!

Cafer Turaç

Muhassen’e uğradım -çağırdı demin-
Firuze ve turuncu deniz kabuğu alaşımı Muhassen’e
Yedi lamba, yedi güvercin saçlarında

Edip Cansever

Biliyor musun: güvercinler isterlerse (ve istediklerinde) kanatlarını dimdik tutup, havada hiç kıpırdamadan durabilirler. En azından bir süre için…

Oruç Aruoba

bir ıslıkla, gecenin çok saklı sokağına. ürkütmekten
korkarak elinin güvercinlerini, kimseler dokunmaz saçlarıma.

Hilal Karahan

biz bu sokağı fesleğenli bilirdik, ezelden
şurada bir çeşme vardı hani
suyu güvercin sebili, gölgesi söğüt!

Perihan Baykal

çok önce miydi, elimizdeydi bir masada saatlerce susmak
boynumuzda güvercin gölgeleriyle kalkardık çınaraltından

Akif Kurtuluş

İçimde kaç güvercin tutsak
Kaçının kanatları kırık
İyice anlıyorum.

Mehmet Fidan

Gökyüzü kararıp şehrimin üzerine kapaklanıyor. Ayağı taşa takılan güvercinim ağlıyor.

Turgay Demir

Ağıtı yaralı kuşlar konar alnıma
Sesini sebil etmiş çeşmeler durulanır
Güvercin uykulardan bir menekşe uyanır
Zamanın aynasında salınır salkım söğüt
Göğün kırlangıcını şu ağaç tanrı sanır

Bülent Özcan

Yüreğim bakışlarımda
Ve sonra kanatlarımda şimdi:
Sarhoş bir güvercin gibi
Dalıp giriyorum
Onunla gözlerine,
Ruhuna,
Ruhun gök katlarına,
Göğün saklı bahçelerine.

Cahit Koytak

abimin acıyla yontulmuş yüzü
yaşlı bir güvercin gibi düşer avuçlarıma
dağılır ses olur acısı
ezberlediğim bir öğüdü yineler bana

Arkadaş Z. Özger

İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Serin serin Kapalıçarşı
Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa
Güvercin dolu avlular

Orhan Veli

Yakut dalgalar ayaklarımın ucunda
parçalanıp bütün yıldızları saçacak,
avuçlarımda iki güvercin
doğmuş olacak;

Konstantinos Karyotakis

Gidiyor dansöz gibi
Yere ve göğe açık avucunda o kan
O işlem onda güvercin ve sevap
Onlarda en ağrımalı yara
Ve yollanıyor o güvercin onlara
Güvercin değişiyor gittikçe ondan
Güvercin değişiyor vardıkça onlara

Cahit Zarifoğlu

Ölümsüz günler onlar, bir hiçle beslenen
Zaman dışı güvercinler, uçma bilmeyen

Oktay Rifat

koltuğunun yerini değiştirdim dün
yüzün beliriyordu camda
dudaklarından geçen güvercin
tozunu alıyordu sözcüklerin
sen ağzını açmıyordun ama

Enver Ercan

görgü tanıkları, posta güvercinleri, akbabalar
aşk çekişen biri var olay yerinde, belki o aklar

Akif Kurtuluş

Bir ağır çekimde yüzlerimiz
Şöyleydi
Su içen güvercinler gibi ürkektik, bakışıklıydık

Edip Cansever

Demek hançer yarasıyla süzülüyor güvercin
Otobüs durağından göğün uçurumuna doğru

Metin Cengiz

iki güvercin uçursalar
nerede olduğumuzu bilsek

Attila İlhan

Gökyüzümüz mü hani nerede? Sahi nerde bizim gökyüzümüz
hani lokman bulutlarımızda güvercin lekelerimiz?

Metin Eloğlu

ah, yine mi bir güvercin
parlamış gönlünün yokuşundan,
yel olup günboyu uzaklaşmış;

İlhan Berk

ben bu müphem dünyada acılarla sarhoşum
olmadı hiç rüyamda bir güvercin kafesi
dünyada olamadı benim bir sai kuşum

Sıtkı Caney

İçim güvercinleri okşamış gibi rahat
Sen yanımdayken ister istemez

Turgut Uyar

Bir çift güvercin havalansa
Yanık yanık koksa karanfil
Değil unutulur şey değil
Çaresiz geliyor aklıma.

Melih Cevdet Anday

Siz rüyalarınızda yaşayıp durursunuz
Siz güvercinleri gözlerinden vurursunuz

Sezai Karakoç

Şehirde yüzlerce güvercinsiz otobüs tavanları
Güllerini en ucuza harcayan bir çiçekçi
İki yasemin arasına salıncak bağlayan bir şair

Sohrab Sepehri

Nice geçilmemiş yollardan geçti
Güvercin pınarının çevresinde dolaştı

William Wordsworth
biliyorum
şiirle şarkıyla olacak iş değil bu
dalda narı
tarlada ekini kızartmaz güvercinin gurultusu
Hasan Hüseyin Korkmazgil

– Nedir ayrılık delikanlı?
– Yuvalarına girmeyişi güvercinlerin.


Süreyya Berfe

fezayı bağlayarak yorgun kanatlarına
bir güvercin uçurup kıtalar arasından
çağırdın beni
geçerek birer birer sürgün kanyonlarını

Nurullah Genç

kalbimden
aşk da
acı da
her şey ama her şey geçer
kör
bir güvercinin
türküsü
bile.


Behçet Aysan

güvercin gözlerine yakışmıyorsa yağmur
nasıl açabilirim bulutlara derdimi
nasıl geçebilirim mayınlı köprülerden..

Nurullah Genç

sevgilim
dökülürken tüyleri
savaş uçaklarına çarpan güvercinlerin
her gün değişen atlasların içinde tara saçlarını
ve yalnızca kanatlarına güven


Akgün Akova

Ve ölüm
Bir güvercin
Beyaz
Süzülen masmavi gökten
Berrak sulara.

Erdem Beyazit

Biz seninle
eski bir cami avlusunun
sahipsiz iki güverciniydik 


Esra Ezher

gidiyorum..
eski plakları odaya serdim..
belki güvercinler
camı kırıp içeri girerler..
olmaz deme..
ben,
bu “belki”lere tutundum hep..
belki içeri girerler
belki değer gagaları plaklara
belki ben gittikten sonra da,
odam
duvarlar
güvercinler ve gece
sevdiğim şarkıları dinlerler..
b e l k i

Dilek Kartal

Güvercinler kuyusunda seher çırpıntısı
Cuma gecesinin kalp çarpıntısı,
Düşüncede karanfil çiçeğinin akışı
Hakikatin, uzaktan saf kişnemesi.


Sohrab Sepehri

Kalbim bir güvercin gibi titrerken adından,
Ne olur Sana ulaşmam için kanadından;
Bana bir tüy ver, pervaz edeyim hep ardından..
Kalbim bir güvercin gibi titrerken adından.

Fethullah Gülen

Sandalıma Aldığım Şiirler

ilham yiter ve solar gül;
kalp su alan bir sandaldır işte.. ne kadar görkemli de olsa

Kenan Çağan

Şu kısacık ömrümü
bir şeye benzetecek olsam,
tıpkı o tekne gibi derdim,
sabah limandan geçip giden
ardında hiçbir iz bırakmadan.

Mansy

konup kalkıyor yorgun kanatlı bir serçe
kumsala çekilmiş sandalın çürüyen gölgesine

Nuri Demirci

Dışına atıldım ben hüznün de sevincin de
Bir kıyıya bağlanmış boş bir sandal gibiyim.

Cahit Külebi

Irmaklarımın altından akan ırmak
Sandal sefalarım Marmara toprakları
Ama söyle olmuşsa yüzüme karşı söyle neyi inkar ettim

Cahit Zarifoğlu

Kırık bir sandal bulsam girip içine ağlarım
Bütün unutulmuşluklarımı
Tek bir gecede unutup
Kabul eder mi beni
Tahta
Su
Ve karanlık

Ali Lidar


Alkolden bir denize bıraktım kalbimi
Kırmızı bir sandal gibi

Didem Madak

üç güvercin kuşu var üstelik su gökleri direkler
adamlar oturmuşlar sandal boyuyorlar
adamlar oturmuşlar bir kırmızı uydurmuşlar
denizin mavisine yangın ateşi

Turgut Uyar

Tüm bu şarkıları senin için yazdım ben
iki mum yaktım, biri kırmızı, diğeri siyah
biri kadın, diğeri erkek
iki sandal ağacının dumanıyla evlendirdim onları

Leonard Cohen

Aşk ateşi ısıtır sanıyorsan
aklından geçmeyen ihtimalle yanılırsın
Cehennem ateşiyle aşk gönlü kavurur belki
ama açık denizde bir sandal gibi
yalnız ve savunmasız kılar bedeni

Babür Pınar

soyumuz geçerlidir biliyorum geçerlidir,
sık sık unutulan soyumuz
geçerlidir
bir kıyıya bir sandal gibi bağlanan.
gelirdi.
malatya’ nın kâhta kasabasından

Turgut Uyar

dün gece bir kadın doğurdu haliç
bir kuş havalandı galata kulesi’nden
minareler göğü deldi
bir sandal intihar etti
izledim dur diyemediğim ölümleri

Derya Önder

Baktım süzülüp geçti açıktan iki sandal.
Bir lahzada bir pancur açılmış gibi yazdan

Yahya Kemal

Büyük bir sandal
-Akıntının içinden çekip-
Rakı kadehimle benim arama bırakacak.

Sait Faik Abasıyanık

Doldurdum kadehleri ey felek!
Şanlı felek! kahbe felek!
Buyur karşılıklı oturalım.
Tüm gelişlere, yollara, gidişlere
sandal olsun unutkanlığımız.

Şafak Temiz

anlamı yok sensiz bir çıngının göğsüne baş yaslamanın
küreksiz bir sandalla uzak denizlere açılmanın

Kemal Bayrakçı

Hepsi yirmişer, otuzar yaşında ihtiyar rüyaları görmüş;
Aşağıda, İstanbul bıçkınlarının söğüştüğü sandallarda.

Sait Faik Abasıyanık

Irmaklarımın altından akan ırmak
Sandal sefalarım Marmara toprakları
Ama söyle olmuşsa yüzüme karşı söyle neyi inkar ettim

Cahit Zarifoğlu

Seninle olmanın en zor yanı ne biliyor musun?
Seni kaybetme korkusuyla hayatta ilk kez tattığım o tarifsiz duygularımı umut denizinin ortasında küreksiz bir sandala hapsetmek. Sevgili yerine yıllarca dost kalmayı başarmak.

Can Yücel

Kimsenin ölümü,
Çinli şair Li Po’nun ki kadar güzel olamaz.
Li Po sandaldaydı, yeterince içmişti.
Hava açıktı.
Günaçığı değil de, ayaçığı bir gece.
Li Po, ayın sudaki görüntüsünü bütünüyle kucaklamak istedi.
Bunun için suya sarktı.
Kollarını gepgeniş açarak daha da sarktı.

Cemal Süreya

İpleri kesik artık uçurtmaların
insan yiyen otlar çıkar
göldeki sandalından.

Dilek Değerli

İçimde ıssız balıkların
Çekingen kabarcıklarla
Dolandığı
Mahzun bir akvaryum var.

Sallanan bir sandalım da
Perişan hafif rüzgârda

Ahmet İnam

Şimdi Akdeniz kıyılarındasın
Bütün bir yıl çiçek açan limon ağaçlarının altında
Bir sandalda dostlarınla geziyorsun

Guillaume Apollinaire

Kumsalda, çam tahtasını astarlıyor sandalcı baba
Çocuk büyümüş; yüzmeyi biliyor, denizle oynamasını da
Yüreğim çürümez; gözyaşları işlemez, kurşunlarınız da

Ali Cengizkan

birdenbire batacak olan
düş denizinde yarattığın umut sandalıdır

Nevzat Çelik

Mehtapta sandallar ne hoş manzara
Sahildir yayladır yerin İstanbul

Aşık Veysel

Pansiyon önündeki sandalların kıpırtısı, çiçeklerin çekingen dirimi, günbatımıyla gölgelenmiş alanların rengi kalmış aklımda.İkimizde yalnızdık ve birbirimize ilişmemeye çalışıyorduk adını kimselerin bilmediği o uzak sahil kasabasında. 

Murathan Mungan

Bir çocuk bile çeker sandala beni
Bu kadar ağır olmasam

Halim Şefik Güzelson

Sevincim kırık bir sandalla
gidiyor uzaklara

Neşe Yaşın

sandalını sağlam kazığa bağla
aşkın gibi karışıp gitmesin kalabalığa

Tuğrul Tanyol

ben zamanı uyutayım mırıl mırıl
ufkun sandalında deniz tutmuş gibi

Emel İrtem

Ya o, Muallâ’yı sandala atıp,
Ruhumda hicranın’ı söyletme hikâyesi?

Orhan Veli

mutsuzun biriyim işte.
tek parça kaldı sandalım

Cafer Turaç

“Bir varmış bir yokmuş” derler hani:
Aşkın küçük sandalı
hayat ırmağının akıntısına
kafa tutabilir mi?
Dayanamayıp parçalandı işte sonunda…

Mayakovski

uzadıkça acının boyu
boğulmuş bir sandala döndü dilim

Betül Dünder

Bu sandalı geçen hafta denk getirip
Çalıntıdan düşürdük.
Arkadaşlar ısrar etti,
Biz de, iyi olur, bize uyar diye düşündük.

Yusuf Hayaloğlu

Kuğular mı salmamıştı ardımdan,
Sandallar mı, kara sallar mı yüzdürmemişti.

Anna Ahmatova

puslu bir sabah ayazını peşimden sürükleyerek gidiyorum.
yalnızlığımı köhne bir sandalın sahipsiz sürüklenişine bırakırken
hüznüm ardından ağlıyordu

Pelin Onay

Tüm gelişlere, yollara, gidişlere
sandal olsun unutkanlığımız.

Şafak Temiz

Bana ‘benden iyisini bulamazsın’ diyen sevgilim:
Ne gemiler yaktım ben, kıçı kırık bir sandalın lafı mı olur.

Küçük İskender

Bir yanda parçalanmış teknem durur, 
Sert tütünüyle gün bir yanda.

Tutunacak bir tekne arar gibiydi

Melih Cevdet Anday

Yüreğim, sürüklenip giden
teknene bindi bineli,
tek bir gün geçmedi
dondurucu dalgalarla
baştan ayağa ıslanmadığım.

Ono Komaçi

Ey, değerbilir dostlarım,
n’olur hor görmeyin beni,
yelkensiz teknelere döndüm
içime çöken acısıyla aşkın.

Arivara Narihira

Tekneler kadar sağlam bağlı değil artık yüreğim
Bir zamanlar adını yazdığım bu kumsallara

İlker Pamukçu

sevgilim ölü tekne 
kırık omurgasıyla uzanırdı kumsalda
ben ona korsan masalları anlatırdım

Salih Mercanoğlu

Bir kuş gibi tıpkı, hafif kanatlı
belirdi pupa yelken bir tekne
ve ok gibi uzaklaştı.

Peyo Yavorov

her şey bâtınî! göl 
kendi dibindeki batıktan
başka nedir? acılar
derin ve siyah bayraklarını
tekneme çekeli beriydi:

her şey bâtınî! tenim 
kendini yurtsuyor birden:
“ben kendimin
………………teknesiyim ben…”

Hilmi Yavuz

dağbaşında tek ağaç
fırtınada bir tekne
uçurtması kopup gitmiş bir çocuk
bakıyorum yalnızca
şaşkın ve umarsız gözlerle arkalarından

Hasan Hüseyin Korkmazgil

Kumsalda sağlamasını yapan garip tekneyim
Bir denize bakarak ve büyük gemilere

Abdülkadir Budak

Dağ gerindi, asfalt anımsadı uzun bir yol olduğunu
usulca sallandı tekneler, gözlerini açtı orman
bir saklı liman usulca çıktı yeryüzüne

Zerrin Taşpınar

Önde sakin tekneler, fırtına arkasında
Ne dipte ne havada, suyun tam yüzündeyim

Caner Fidaner

denizini yitirmiş bir sevdalıyım ben
gözlerim yalnızlığın hüzün teknesi fırtınalarda
bir yanı zifir kıyılarımın bir yanı zehir
hiç bir limana çıkamam artık

Nuri Can

Oysa şimdi küçük kız, bakışların
Fırtınaya tutulmuş tayfaların
Rüzgar dinse bile, yarılmış, kırık
Tekneleri sulara gömülürken
Umutsuz, çaresiz gözlerine dökülen
Parlak bir yıldızın ışığından farksız.

Gerard de Nerval

Uzaklardan geldin sen ve uzaklardan
Ve kokular ve ışıklar ülkesinden
Şimdi bir teknedeyim seninle birlikte
Fildişi, bulut ve kristal
Götür beni ey yüreğimi okşayan umudum

Furuğ Ferruhzad

Dedim ki: garip çiçek, şu tepenin üstünden 
Bulutların, yosunun ve teknenin gittiği
Uçsuz bucaksızlığa yolcu olmalıydın sen.

Victor Hugo

Kıvrılıp giden dalgın bir yol, yolda eski bir taş,
Limanda bağlı bir tekne, yosunlu bir halat gibi durdum.

Birhan Keskin

Tekne şizofren öyle mi, kayalara yöneliyor
İlk celsede berrat ettiriliyor deniz

Abdülkadir Budak

Aşkın acılığı dolmuş içime, sarhoşum;
Yarılsın artık bu tekne, alsın beni deniz.

Arthur Rimbaud

O güzel iklimlere sürükler beni kokun 
Bir liman görürüm, yelkenle, direkle dolu
Tekneler, son seferin meşakkatiyle yorgun

Charles Baudelaire

kaçınılmazdım
omurgası su alan teknede
durmadan daha derine

Tuğrul Asi Balkar

Aykırı sularda bungun
Bir çürük tekne gibi
Rüzgarını özlüyorum.

Şükrü Erbaş

Geceleyin tek başına,
gözyaşından bir döşekte;
sanki ıssız bir deryada,
terk edilmiş bir tekne.

?

Yürür zavallı kırık teknecik, yürür; “Yürümek,
Nasibin işte bu! Hala gözün kenarda… Yürü!”
Yürür, fakat suların böyle kahr-ı hiddetine
Nasıl tahammül eder eski, hasta bir tekne?

Tevfik Fikret

Bir sallayan yoksa, inilir salıncaktan
Gökyüzü mavi yırtık, deniz yamalı bulut
Bir güzel boğul tekne!..
Alabora olmadan

Hülya Deniz Ünal

batık teknemin suya gömülmüş ahşap direklerinde
asılmış tüm yolcularım. celal’im! sinan’ım!
bu deniz nereye gider, bir biz kaldık
ve yağmur tüm kapıları siler.

Tuğrul Tanyol

bir akşam vakti,
tekneye gene yaklaşıp sorduklarında,
isteyecek hiçbir şeyim yoktu.
bir denizkızı istedim.
gittiler ve bir daha görünmediler.”

Akgün Akova

ha geldi
ha gelecek beklediğim gemi:
ya bir yolcum var
ya binip ben gideceğim.

Bilgin Adalı

kırık bir tekneyim çılgın sularda içimde kırık bir dal
artık kırklara karışır giderim anne

Sıtkı Caney

Kabarıp duruyor içimde, kabarıp duran bir okyanus 
yurdumu arıyorum batık bir tekne değilim
yurdumu arıyorum kızgın küller ortasında

Ahmet Telli

Teknenin su aldığını herkes biliyor
Herkes biliyor, kaptan yalan söyledi

Leonard Cohen

gerdik ya ölü yüzlerimizi rüzgârın sesine, sevdamıza savrulan
küller kadar ıslak gözlerimizi kurutmak için; dökük tekneler gibi

Kaan İnce 

ıssız teknelerle kıyılarıma koşardım hemen,
bakardım (bakmak uzanmaktır);
atlaslar yırtılırdı düşümün bir ucunda,
bir ucunda ben;

Hasan Ali Toptaş

Git. En fazla hırçın kayalarda parçalanır teknen,
kalbimdeki fener söner. Ah şairdir bütün fenerciler.

Peşinen kayalara oturacak biliyorsun teknen gitsen,
gitmesen ölü bir balık olarak kıyıya vuracaksın.

İbrahim Baştuğ


Bir kayığa biner geceleri
Sığlıkta o kadın tek başına
Dua biçiminde inceltir korkuyu
Sunar içtenliksiz, tanrısına

Sunay Akın
Kalbimin yetim kayığı
Geçmeye çalışıyor oynak, dalgalı
Zaman deryasını

Ping Hsin

 
 

‘Olay kapandı’ derler ya
işte bu da öyle,
Aşkın kayığı
günlük yaşama çarptı.
Ödeştim yaşamla.

Vladimir Mayakovski


Uysallaşmışsın sen de.
Geriye dönen yol unutulmuş,
Kaybolmuş gözden.
Boş bir kayığa dönüyorum,
Senin gibi, sularda sürüklenen.

Tu Fu

 
 

Seviyorum onu…
Tohumun ışığı sevdiği gibi
Tarlanın rüzgarı sevdiği gibi
Kayığın dalgayı sevdiği gibi
Kuşun yüksekleri sevdiği gibi
Seviyorum onu…

Furuğ Ferruhzad

Adaya sığınmış rüzgâr gibiyim
gökte tütüyor kayığım
bu sefer ruhuna çek beni
anne, içine değil!

Haydar Ergülen

 
Ay ışığında şarkı söylüyorum, ve sürüyorum resimli bir kayığı
İnanarak esen rüzgârın beni tekrar evime uçuracağına.

Yu Hsuan Chi

 

 

sen kimin kayığıyla vardın karşıya
ben kime kaldım,
bilmedik.

Kemal Varol

 

bizi karşıya geçir, söz dolu
kayığını çağırdın geldik, haz dolu
bahçeni dağıttın geldik, göç dolu
dilini aldattın geldik, iz dolu
rüyalarında beyazların gözü var

Haydar Ergülen

Eğer sularını köpürtüp delirtiyorsa kayığım
Ben yokum kayığım yok…

R.Tagore

 
Keşke,
Ah, keşke
Bir kayığım olsaydı
Ve her akşam
gözlerinin mavi limanına doğru
yelkenlerim savrulsaydı…

Nizar Kabbani


Olur da yanlış anlarsan söylediklerimi
Çok özür dilerim
Bakma marifetmiş gibi anlattığıma
İcap ederse susup tek kelime etmeden
İçimden geçenleri buluttan bir kayıkla yollayıp sana
Beklerim..

Ali Lidar

 

“gerçeğine geri dön” diyor kadın,
sesinde kayıp bir kayık yalpalıyor.
“geç kaldın şiire, hayata geç başladın.
bu yüzden bir ihtiyar gibi yazıyorsun
imgeleri, yaşamadığın günleri özleyerek.

Murathan Çarboğa

İçimin denizinde bir kayık yüzüyor bir de küskün kır çiçeği.


Engin Turgut
 

bir şiir kazırım kayalara
koyveririm
dalgalansın bağlanmamış bir
kayık gibi dünya.

Han Şan

Taş sırrını unuttu
Ada hapsindeyiz, kayık gitti
Issız kaldım suyun gövdesinde

Gonca Özmen

 

Hani o masal dünyası yalılar,
Hani o kayıklar ki kızca beyaz,
Hani o kadınlar ki sevdalılar,
renk renk şemsiyeler altında bin naz?

Ahmet Muhip Dranas


deniz feneri olsaydım
gecede, fırtınada
ışıktım balıklara,
vapurlara, kayıklara..
ne yazık ki ben kendim
batmak üzere olan bir gemiyim!..

Wolfgang Borchert

 

Yalvarıyorum sana, geceleri kayıklarda konuşulan
o birbirine karışmış güzel diller adına.

Henrik Nordbrandt

varsın patlasın fırtına
yansın gün de gece de
ıssızlık tünesin damımda
olsun,
ben yine sarılır ve yatarım öksüz bir kayıkla


Akide Ufuk Türkelli
 

şimdi herkes buruk gibi
gidiyorlar ırmakta sarsılan bir kayık gibi

Tuğrul Asi Balkar


vardın, oldun, kayboldun
şimdi ortasındasın
ne kayık göle dahildir artık
ne kuş gökyüzünde seferi
yangının içi şehir
yol senin içindedir

Haydar Ergülen

 

Ben, birlikte kıyıya sürüklediğimiz kayıktan
saflığımı ve sabrımı aldım tek
kalanları kumsala göm sen de

Birhan Keskin

 

 

Deniz dökme altın,
salıvereceğim sulara gördüğüm düşü
ışıyan bir kayıkla. Bir pırlanta
gömeceğim çakıllara, pırıl pırıl.


Konstantinos Karyotakis
 

– Yarın sen ağları gün doğmadan hazırlarsın;
Sakın yedek biraz ip, mantar almadan gitme…
Açınca yelkeni hiç bakma, oynasın varsın;
Kayık çocuk gibidir: Oynuyor mu kaydetme,
Dokunma keyfine; yalnız tetik bulun, zira
Deniz kadın gibidir: Hiç inanmak olmaz ha!

Tevfik Fikret
 
İçinde bir kaçakçı yaşar senin,
Kayıkla dolaşır göllerinde,
Beynine tabanca ve şiir satar,
O kaçakçının bakışını sakın unutma.

Ülkü Tamer

 
Her satırı
Mendireğe dizili karabataklara benzeyen
Bir mektup bırakarak
balıkçı koyundan
sisler icinde uzaklaşan kayık gibi
bir sabah usulca ayrıldın
koynumdan
Sunay Akın

 

 

Sana bakmak gölde kayık olmaktı


Abdülkadir Budak
 

Gûş etmiş idi o sergüzeşti
Âteş yemi üzre mum keştî

Mumdan gemiler edip hüveydâ
Kılmış nice dîv o bahri me’vâ

Tâbût idi san o keştî-i mûm
Olmazdı mezârı liyk ma’lûm

Ol fülk u o nâr-ı pür felâket
Hep şem’-i mezârdan ibâret

Şeyh Galip


Der(le)diğim Kiraz Şiirleri

Ah, kiraz çiçekleri
Keşke sizin gibi
Düşebilseydim.

Masaoka Shiki

Kiraz devşirmeye gitmiştin hani
Çilek kokuyorsun vakte yabani
Unutma sana bergüzarım var
İntizarım yoktur, inkisarım var.

Bahaettin Karakoç



Bir yolcunun
Kiraz çiçeklerini döken rüzgarında,
Dönüp baktım arkama.
*
Ne büyük bir suç,
Kiraz çiçekleriyle kendinden geçmiyor,
Kyoto’nun bayanları.
*
Bir yaprağı
Eğleniyor uzakta,
Dökülen kiraz çiçeğinin.
*
Dökülen kiraz çiçeklerini,
Durdurmanın bir anlamı
Yok ki.
*
Dağ kirazı,
Anılarım var
Eski bir dosta rastlamış gibi.
*
Kiraz çiçeği işte,
Kolumun üstüne
Telaşla dökülen de.

Takahama Kyoshi


kiraz bahçelerinden geliyordum
yakamda hınzır çocukların gülümsemeleri
seni sevmekten geliyordum
bir çeşit yalansızından sevda cümleleri
tren yolculuklarında
kiraz bahçelerinin resmi geçitleri

Betül Dünder


büyümek
kiraz bahçelerinden kaçmakmış
ya ben ne anlamıştım

Betül Dünder


İtiyorum onu, itiyorum, itiyorum
Bütün zamanlar bitti diyorum -anlasa ya-
İki tek kiraz ağacı kaldı yalnız
İki tek kiraz ağacı
İlkyazlar ve bütün başlangıçlar bitti
Kiraz ağacı?O da

Edip Cansever



Kiraz ve kamıştan kavalımızın 
Sesleri
Dağılıyor havada
Bir kuyu ağzından geçiyor gibi

Onat Kutlar


Ah sevgilim! Ah merhametsizim benim
İçin el verse. Kirazdır yaban çileğidir
Kızıl ve lâl taşı dudağın.

Tudor Arghezi



Bir mektup geldi ihtiyar anamdan
İçinde kargacık burgacık harfler
Hasattan bahsediyordu, yaz hasadından,
Firenk üzümlerinden, kiraz ağaçlarından.

Pär Lagerkvist


Manav yarı anlamlı güldü biz geçerken 
Eriklerden,çileklerden,o canım kirazlardan bile utanmadan
Hani o çocukluk küpesi olan kirazlardan
Hani rengi içimize göre değişen: mor,mavi,pembe ,sarı

Edip Cansever


Bütün uçurtmalarımı göğe salıyorum
Güvercine bulanıyor o yılgın avlular
Bir çığlık, bir mektup, ıslak bir mendil
-Ve aşk; herkesin ana dili, biliyorum-
Yitiyor sonra alevler arasında o şiir
O gemi, kiraz ağaçları, o tutkulu şarkılar

İçimde bir kenti yaktılar sanıyorum.

Ali Emre


şu kiraz çiçekleri 
bırakıp beni hayran
gittiler bu dünyadan

Issa



Benim küçük kızım
biraz ot,biraz beyaz kiraz yaprağı ve iki üç
karahindibadan oluşan
minicik bir bahar toprağı parçasının üzerinde
dans etmektedir.

Ekaterina Yosifova


Kiraz dalına asılmış bir mendil gibi kaldım
bekliyorum tarihin kaçınılmaz fırsatlarını
Yok. Sevgilim. Duasız bir din arıyorum. Yok.

Ahmet Erhan



O küçücük odada soluğun
Mavi resimler çizer havaya
Avludaki kiraz içini çeker
Elma, armut, akasya

Ahmet Erhan


Yaklaş, yüzünü örse de acılar
Ve nasıl yakalarsa toprağı kök
Suları renk, dalları kiraz
Sen de öyle yakala hayatı

Abdülkadir Bulut



Bir sancıydım boğuk akşamlar gibi
Büyüdükçe büyüdü isli ve yalnız olmak
Kirazını soldurdu ağaçların
Nasıl devrildi taşlar üstümüze

Afşar Timuçin


Sokak başlarında sazımı çalsam
Anlatsam şu kiraz mevsiminin
Para kazanmak mevsimi değil
Sevişme vakti olduğunu.

Sait Faik



Öyle birşey yok elbet hatırlamam 
Laz kirazının da kırmızı balıkların da çabası boşuna

Turgut Uyar


Bir kuş ötecek şimdi… Havada bir durgunluk,
Mermeriyle konuşan açık kalmış bir musluk,
Beyaz çiçeklerini tektük düşüren kiraz.

Ziya Osman Saba



Gençliğime sunulan kefaret gibi sevdim
Şehre tepeden bakmak gibiydi onu sevmek
Uykulu sesinde bahçelerle tanış olmak gibiydi
Kirazlar kadar

Süleyman Unutmaz


Kirazın derisinin altında kiraz
Narın içinde nar
Benim yüreğimde boylu boyunca
Memleketim var
Canıma ciğerime dek işlemiş

Bedri Rahmi Eyüboğlu



seyrediyorum, olgun kiraz gibi önüme düşüyor 
acılar,
yalnızlık bukadar kötü dolanmamıştı dilime,
onu bile okşayıp sırtımda taşıyorum.

Mehmet Sadık Kırımlı


çiçeğini özleyen kirazın yapraksız dalına 
bir kuşu salıyor rüzgarı uçacağı yön belirsiz
iki göz/ çarpan bir yürek/ camlardan akan bakışlar

Ahmet Özer



Sığırcıklar ve her şey kalbimden havalanır 
Sığırcıklar, kiraz ağaçları, faytonlar
Sonuçsuz yazdan konuşurum

Ahmet Ada


İlkbaharın kiraz ağaçlarıyla yaptığını
yapacağım seni.

Pablo Neruda



Şımarık kiraz ayı, yanında ipek bulundurur
sesin uzun olsun. Yoksa duygular kırışır
bir pusu gibi kurarlar seni.

Veysel Çolak


Yosma bir İstanbul akşamı gibiyim.
Dudaklarımda kiraz tadı yaşamanın

Ruhan Odabaş


ne zaman ayıracaksın kirazla yaprağını?
boş bir kulübe olduğumda ben
dalları kesilip budanmayan
ne zaman ayıracaksın ağaçları caddelerden?

Hüseyin Peker



İsyankar zambakların çılgın nilüferlerin
Dört nala açan kiraz çiçeklerinin
Dudak kıvrımlarına yoldaş olacağım

Ömer Çelik


Ki biraz kirazdır ki biraz silâhtır 
çocukların
gözleri
parmakları

Nuri Pakdil



yengenin başı ağrıyor, tek sebebi büyümek
masalar, tabaklar, hani şu kirazlar koyduğumuz
kalmadı adım atacak yer bu yüzden

Edip Cansever


Yasaklara kenetlenmiş sevişmelerle geçiştirilen hayatlar
masumiyeti zedeleyen o kiraz tatlısı, o siyah renkteki buruk şarap

Küçük İskender



Kiraz dudaklarınla kekeleyişin
Kulağına fısıldanan sözcükleri,
Sevindiremeyecek artık bizleri.

André Chénier


Fazlası kederin renginde eksiği esrar
Avlularda kırılmış kiraz dalları kadar

Betül Dünder



Soruyoruz kiraz dudaklı kızlar durdurup kır hayvanlarını 
Hangisi sahte bu geçen dakikalardan
Hangisi hak

Cahit Zarifoğlu


Küpeler takacağım kulaklarıma 
ikiz iki kirazdan
ve tırnaklarımı papatya çiçeği yapraklarıyla süsleyeceğim.

Sohrab Sopehri



kiraz ayı, orak ayı, aylandız
bırak kim kazanacaksa kazansın sürümden
kaldı mı bir tonu grinin… bilmediğimiz!

Perihan Baykal


Kiraz ve kamıştan kavalımızın
Sesleri
Dağılıyor havada

Onat Kutlar



halbuki benim yaz ırmağına değen
kiraz dalından farkım yoktu

Ahmet Uysal


Bu yaz bol bol kiraz ye
Heveslerini diri tut.
Dinsin yüzünün gürültüsü

Engin Turgut



Sizin meleğinizi hiç üzmedim bahar hanım, kelimelerin
gurbetinden geçiyoruz, şiir hep genç ve yetim bir şey
değil midir bahar hanım, çilek sizi mırıldanıyor, herkes
kendisini kiraz sanıyor, sanıyorum sizin adresiniz de
kendisini bir mektup sanıyor, dili tutuluyor yazların
siz yazları terkedeli kaç yaz geçti allahaşkına!

Şükrü Erbaş


kardeşler ben çalayım siz görün
nasıl geçilir kiraz rengi sokaklar
soluk soluğa yeni aşklarla
yorulmaz yaşlı bir yürek bile
gülüşler ona akar da

Haydar Ergülen



Yüreğim parmağımın ucunda 
Ve dokunuyorum onunla senin
Kiraz dudaklarına!

Cahit Koytak


Uykusunda üzerine kirazlar dökülen
kristal bir bahçenin gülümsemesi olmalı
bakışlarındaki…

Engin Turgut



yoğunlaşır akıl, düşlem ve ufukla.
kiraz çiçeklerini severim : gençleşirim.

Hayati Baki


Saçlarımda kiraz bahçeleri
Salıncak kuruyor dallarına çocuklar
Hep ben düşüyorum, hep ben,

Didem Madak



bana getiremediğin yazların var: 
kırmızı haziranında dal dal kiraz!..
temmuzunda namluya yatan ekin!…

Tayyibe Atay


Sesin nerde kaldı? Sen sustukça gün,
Konuştukça kış uzuyor, ince yüzün
Minelerini açıyor bir bir yaza.
Başucumuzda dinlenen ak kiraza…

Hüseyin Cahit Kerse



sen elimi tutunca çinli bir şairin yamağı
dizeleri mutfakta bırakıp orman yoluna çıkıyor
kirazlar açmışlar çiçekleri, ilkyazmış
sonunda sen varmışsın yaralı ülkemizin

Hakan Savlı


“ya da bir gün,” dedim
“uzaklarda ufacık bir kulüben olurdu da
incecik parmaklarıyla kirazlar yedirirdi bir kız sana..
öylesine bir yer övgüden yergiden uzak”

Andrey Voznezenski



git
dersen
kuşlar da dönmez, güz kuşları
yanıma kiraz hevenkleri alırım

Behçet Aysan


Susuzdu, suya değdi dudaklarım seni sevdim
Mevsim kirazlardan eriklerden geçti yaza döndü

Gülten Akın

                                    



                                       

Şiir Antolojisi

 Manisa Tuba Kitabevi Sahibi Giray Öztürk’ün Hediye Ettiği 14 şiir kitabından 14 mısra:


Artık bana hiçbir şey söylemeyeceksin
Hiç ama hiç


A. Breton Çağdaş Fransız Şiiri Antolojisi / Necmi Naz / X Yayınları

Şiirden yana olmak, insandan yana olmaktır.

Veysel Çolak/2003 Şiir Yıllığı / Agora yay.

İşte böyledir benim bu
Tekinsiz yalnızlığım;
Kendine derinlikler edinir

Metin Altıok Süveydâ/Metin Altıok/Korsan Yay. 1994

Sizin için yazdım bütün şiirlerimi
Gözlerinizin önünde diz çökmek istiyorum

Vitezslav Nezval Nezval / Turgay Fişekçi


bir de
gülüşünüzle
tanımlıyorum
sizi,
artıyor yaşama sevincim

A.Altındal/Meryem ve Hilal / suBRosa Yay. yayın no:02 / şiir dizisi:001/2005

Güç olmadığını söyleyemem yolculuğun kırık tekerleklerle filân

Ezra Pound/Cathay / Ülkü Tamer / BFS yay.1987

Sus! Daha da derin batmaya diken yüreğine:
Onun dayanışması güllerle

Celan-Bütün Şiirlerinden Seçmeler / Ahmet Cemal / Yeryüzü Şairleri

ve tutup bir kadıncağızı
derenin bir kıyısından öteki kıyısına
geçirmeyi
severim

Y. Yevtuşenko/ Babi Yar / 1966 basımı

ellerinde birer kirli değnek
ittiler kuyuya vuran cesedimi
kıyıya vuran cesedimi

Murat Kapkıner / Kimsenin Aklına Gelmeyen

 
Efsane damaklı sevgilim
Dualar dudaklı sevdiğim
Beni şarkılarda unutma
Hulki Aktunç / Şarkılar

“Öp beni” demek istiyorum.
İşte söyleyeceklerim
bu kadar.
Hayat çok garip bir şekilde kudretli

S. Quasimodo / Eşsiz Toprak / 1969 İzmir basımı

ve gittikçe artıyor avucumda tuttuğum ateş
gülüşlerimi yok ederek bakıyorum dünyaya

Sıtkı Caney / İtiraf ve Gezgin

uzun süredir yalnızca
düşlerimde görebiliyorum

E. Cardenal / Gecede Sözcükler Işıyor

beni çıkarın vatandaşlıktan
şiirin uyruğuna geçtim

Selim Temo / Kırgın Nehirler Meseli

manisa tuba kitabevi