Oysa aşk, biz kadınlar için, hayatın kendisidir

SAŞA: Erkeklerin anlayamayacağı pek çok şey var. Zavallı bir başarısız, başarılı bir adamdan daha kolay girebilir bir genç kızın yüreğine. Çünkü her genç kızın yüreğinde gerçek bir aşk duygusu yatar. Anlıyor musun; gerçek bir aşk! Erkeklerin başlıca sorunu işleridir, aşk üçüncü derecede bir şeydir onlar için. Kadınla konuşmak, onunla bahçede dolaşmak, hoşça bir zaman geçirmek ve onun mezarında ağlamak… İşte bir erkeğin aşktan anladığı. Oysa aşk, biz kadınlar için, hayatın kendisidir. Bir kadın “seni seviyorum” diyorsa, bu, “senin tasalarını gidermek istiyorum, seninle dünyanın öbür ucuna nasıl gidebileceğimizi tasarlıyorum, eğer sen cehenneme gideceksen ben de seninle cehenneme geleceğim” demektir. Sözgelimi, bütün bir gece senin notlarını temize çekmek, ya da kimse uyandırmasın diye sabaha kadar sana gözcülük etmek, seninle yüzlerce kilometre yürümek büyük mutluluk olurdu benim için. Üç yıl önce harman zamanıydı; güneşten yanmış, yorgun ve toz içinde bize geldiğini, içecek bir şey istediğini anımsıyorum. Getirdiğim şeyi içmiş, sonra da vurulmuş gibi uyuyup kalmıştın divanda. Yarım gün uyudun orada, ve ben bütün bu süre boyunca sana gözcülük ettim. Ne kadar hoşlanmıştım bundan! Aşk kendisi için harcanan emek oranınca güzeldir, yani, anlıyor musun, o kadar güçlü duyulur…

İvanov III. Perde, Sahne XI

Anton Çehov, Bütün Oyunları I

Tango

Adam aşık olduğu kadını unutmak için içiyordu, kadın içen adamı unutmak için aşık oluyordu.

Mario Goloboff

İletişim

Adam ve kadın. Üç kişilik bir koltuğun iki ucunda oturuyorlar. Adam kadını biraz da çekinerek izliyor. Sonunda konuşacak cesareti buluyor:

Adam : Canın bir şeye sıkılmış gibi? Bir şey mi oldu?

Kadın : Bir şey yok. Lütfen kafanda tuhaf şeyler kurup durma.

Kısa bir sessizlik.

Adam: Söylediğim bir şey yüzünden mi?

Kadın: Hayır.

Adam: Söylemediğim bir şey yüzünden mi?

Kadın: Hayır.

Adam: Yaptığım bir şey yüzünden mi?

Kadın: Hayır.

Adam: Yapmadığım bir şey yüzünden mi?

Kadın: Hayır.

Uzun bir sessizlik. Derin bir nefes alıp kelimeleri dikkatle seçerek

Adam: Hiç söylememem ya da yapmamam gerekirken ya da en azından senin duygularını da dikkate alarak başka bir şekilde yapmam ya da söylemem gerekirken kendi bildiğim gibi yaptığım bir şeyle ilgili yanlışlıkla söylediğim bir şey yüzünden mi ?

Kadın: Evet öyle bir şey. Ama yeter artık. Kapatalım bu konuyu.

Pablo Urbanyi

Taktik ve Strateji

Benim taktiğim
sana bakmak
nasıl olduğunu öğrenmek
nasılsan öyle sevmek seni

benim taktiğim
seninle konuşmak
seni dinlemek
aramızda kelimelerden
yıkılmaz bir köprü kurmak

benim taktiğim
senin anılarına karışmak
nasıl ve ne sebeple
bilmiyorum ama
seninle karışmak

benim taktiğim
samimi olmak ve
senin de samimi olduğunu bilmek
seninle hiç -mış gibi
yapmamak, bu sayede
aramızda bir perdeye
ya da uçurumlara
izin vermemek

stratejim ise
taktiğimden biraz farklı
çok daha derin
çok daha basit

stratejim
nasıl ve ne sebeple
hiç bimiyorum ama
sonunda beni yanında
isteyeceğin o günü beklemek.

Mario Benedetti

Öyle Yukarıdan Değil

Arada sırada ve uzaklarda,
kendi mezarında bir banyo yapmak gerek.

Şüphesiz, her şey çok iyi,
her şey çok kötü, şüphesiz.

Yolcular gelip geçiyor,
büyüyor çocuklar ve sokaklar,
sonunda alıyoruz dükkanda
tek başına ağlayan o gitarı.

Her şey çok iyi, her şey çok kötü.

Bardaklar doluyor ve tekrar
boşalıyor, doğal olarak
ve bazen tan vaktinde
ölüyorlar sırra kadem basarak.

Bardaklar ve içenler.

O kadar büyüdük ki artık
selam vermiyoruz komşumuza
ve öyle çok kadın seviyor ki bizi
anlamıyoruz bile nasıl olduğunu.

Ne güzel elbiselerimiz var!
Ne önemli düşüncelerimiz!

Portakal rengi olduğuna inanan
sarı bir adam tanıdım
ve bir siyahi, sarışın giysiler içinde.

Öyle şeyler, öyle şeyler görülüyor ki.

Kusursuz beyefendilerin şölen
verdiği hırsızlar gördüm,
İngilizce oluyordu tüm bunlar.
Ve onurlular, açlar gördüm,
çöplüklerde ekmek ararlar.

Kimsenin inanmadığını biliyorum bana.
Kendi gözlerimle gördüm bunları ama.

Kendi mezarında bir banyo yapmak gerek
arada, ve o kapanmış topraktan,
aşağıdan bakmak şu gurura.

O zaman öğrenilir tartmak.
Konuşmak öğrenilir, var olmak.
Belki bu kadar çılgın olmayız o zaman,
bu kadar ihtiyatlı olmayız belki.
Ölmeyi öğreniriz.
Çamur olmayı, gözleri olmamayı.
Unutulmuş bir isim olmayı.

Bazı büyük şairler var,
kapılardan geçmezler,
ve bazı işadamları,
yokluğu hatırlamazlar.
Kadınlar var
gözü soğandan yaşarmamış,
daha neler var, neler,
böyleler ama böyle olmayacaklar.

İsterseniz inanmayın bana.

Sadece bir şey öğretmek istedim size.

Hayat profesörüyüm ben,
serseri öğrencisi ölümün
ve bildiklerim eğer, işinize yaramıyorsa,
hiçbir şey demedim size; her şeyden başka.

Pablo Neruda

Seni Düşündüğüm Türkü?

Benim bir canla sevip bin özlemle andığım,
Bari gölgeni bırak bana
Su çiçeklerinin en güzel yanları budur,
Giderken gölgelerini verirler suya

Benim bir canla sevip bin özlemle andığım,
Bari gölgeni bırak bana
Su çiçeklerinin en güzel yanları budur,
Giderken gölgelerini verirler suya.
Güz akşamları dal kıpırdamazken,
Suda halkalanan gözleridir
Sen de gölgeni bırak bana.
Gönlümün bin güzelliğiyle inanıp sevdiğim,
Güzelliğini burada ince ince aratma.
Bir kıyıya, bir gün inen fırtına gibi
Birdenbire bir şeyler bırak.
Birşeyleri soğut, birşeyleri yak,
Dağıt birşeyleri, birşeyleri kur.
Kendini hiç yokmuşsun gibi bırakma
Kafamın her yanıyla bir şeyler öğrendiğim,
Sonsuza uzanan sevinç, güzele vurgun tasa
En azından bin yılda arayıp bulduğum,
Bana aşk şiirleri yazdırma artık
Beni burada gölgen gibi bırakma

Afşar Timuçin

Yalnızca Kanatlarına Güven

aşkımız bir gün uçup giderse aramızdan sevgilim
sırt çantalı bir duman gibi
bir melekle çarpışan kelebeğin kanadından dökülen toz
bir çağlayanda sürüklenen bir dal parçası gibi
istemediğimiz yerlere giderse aşkımız
sevgilim
yalnızca kanatlarına güven

kendi yarattığımız boşluğun ucunda
sıkı sıkı tuttuğumuz bir kapı koludur yaşam
ve aşk, en derin kuyumuza düşen keman
yürüdüğümüz yollar daralırken
çökerken altımızdaki merdivenler
sevgilim
yalnızca kanatlarına güven

sevdalılar bilir
bir kuş yağmurudur ilkbahar
sevmeyi beceremeyenlerin koyduğu yasaklar
çözülüp gider çocuk gölgelerinde yazın
ve ağzımızın içinde dağılır aşk
sapsarı bir şeker gibi erirken sonbahar
bitmeyen bir kıştan söz açılırsa sevgilim
sevgilim
yalnızca kanatlarına güven

elimi uzattığımda sana gemileri göstermek için
dümende kan kokusuyla bayılmış bir kaptan
ateşin yüreğine sürüklenen bir ülke ufukta
ve çekirge sürüleri yolcu bavullarından çıkan
sevgilim
dökülürken tüyleri
savaş uçaklarına çarpan güvercinlerin
her gün değişen atlasların içinde tara saçlarını
ve yalnızca kanatlarına güven

götürürlerse bir gün beni ellerim iplerle bağlı
şiirlerimin bilmediği yerlere ve hiç kimsenin
alnımdan fırlayacak göçmen bir kuş gibi dur
dünyanın paslanmış sırtında
ve bensizliğe havalanırken
korkma sevgilim
sevgilim
yalnızca kanatlarına güven

Akgün Akova

Ayrığın Yüreği

En küçük birşeyden çoşardı
Mesela bir kuş uçmasın Kızılırmak’a doğru
Köklerine su yürümüş gibi sevinirdi.
Bir bulut geçsin üstünden
Ayrıklıktan çıkardı.
Dünyayı, derdi, dünyayı
Hiç birşeye değişmem.

Şimdi yaşamak istemiyor.

İlhan Berk

Üç Kez Seni Seviyorum Diye Uyandım

Üç kez seni seviyorum diye uyandım
Tuttum sonra çiçeklerin suyunu değiştirdim
Bir bulut almış başını gidiyordu görüyordum

Sabahın bir yerinden düşmüş gibiydi yüzün

Sokağı balkonları yarım kalmış bir şiiri teptim
Sıkıldım yemekler yaptım kendime otlar kuruttum
Taflanım! diyordu bir ses duyuyordum

Cumhuriyetin ilk günleri gibiydi yüzün

Kalktım sonra bir aşağı bir yukarı dolaştım
Şiirler okudum şiirlerdeki yaşa geldim
Karanfil sakız kokan soluğunu üstümde duydum

Eskitiyorum eskitiyorum kalıyor ne kadar güzel olduğun

İlhan Berk

İş Olsun Diye

Bütün güzel kadınlar zannettiler ki;
Aşk üstüne yazdığım her şiir,
Kendileri için yazılmıştır.
Ben ise daima üzüntüsünü çektim,
Onları iş olsun diye yazdığımı bilmenin…

Melih Cevdet Anday