Martılar Sokak Çocuklarıdır Denizin

O’nu karanlıkta usulca soydum
öylece savunmasız kaldı
tüyleri koparılmış bir martı misali
öylece üryan kaldı
sanki üzerinden sıyrılıp
akan ipek değil yalandı
geriye kalan sadece aşk
çırılçıplak bir aşktı
sanki çırparak kanatlarını
gururun kayalıklarından
taa ki ruhuma kadar
gözleri sımsıkı kapalı
ve soluksuz uçacaktı
utanması bu yüzdendi anladım
aşkın aynasında bir tanrıçanın

hiç değilse dedim
hiç değilse bir deniz feneri
olarak kalayım yüreğinde
bırak ta yol göstereyim sana
aşka dair açıldığın denizlerde

belki başka bir hayatta
martı ve deniz feneri
olur dedi adlarımız
yeni baştan yazılır
o vakit yazgılarımız

çünkü dedi sevişirken
martılar da bizim
gibi sokak çocukları
değil mi ki denizin
öp dedi sonra beni
öp beni kimsenin
öpmediği yerimden

sonra bir martı çığlığı
belki de başka bir şey
kesti sözlerimizi
düştüğümüzü biliyorduk
açamadık gözlerimizi
aç dedi bana aç artık
ne olur aç gözlerini
açtım baktım gagası kan içinde
yorgun kanatları ıslak
ve bin telaş içinde

sonra bir geminin bacasına konduk
tükürdük kaptanın sarhoş gölgesine
artık dedi gidebilir miyim
kalmadı yorgunluğumun
ve hüznümün anlamsızlığı
bu yolculuk bana dair
ben sokakların çocuğu
sen çocukluğumun sokağı

giderken şöyle dedi;
bir mızıka çal yeter
kanatlanır gelirim
yalansız kalacaksak eğer
sevişmek ölmeye değer.

Hayrettin Turan

Bir yanıt yazın

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.