Gözlerim görmez oldu / Gözümden akan kandan”
Fuzuli
Her çocuk biraz gecikmedir evine
Öpmektir tekrarı annelerin
Işık alıngandır, sularla yüzleşince ömrü
Buğusuyla savrulurken gülün,
Anne rengini aldığını bilir
Kalp kırılır, gurbetini tanımlayan
Eski bir gece çıkar-gider koynumdan.
Anlamak kanayıp duran sevda alışkanlığı olur.
Yankısız yuvalar düşer kuşlara.
Su uçurumda tanışır sesiyle,
Karanlığını bilmez uçurum, sır kalır içinde
Sonra, aşkla yorumlar kendini gül
İpte unutulmuş gömlek yitirir rengini
Bütün suçu üstlenir lavanta kokulu bir pencere
Ateşe verir içindeki yüzü, leyla
-Ölüm de ayrılık da sanadır
Aşkla onarıyorsun ya kalbini-
Su acı akıyor
Trenler hüzünle, raylardan
Taş burcunda doğmuş bir söz ağzımda
Öpüldüğü yerde incir oluyor
Dünyanın kederine dair
Bu yüzden kimsesiz değil, hiçkimse
Nerde olsa bulur kırıldığı kadar zamanı, söz
Ah bir yel olsaydım
Bir yel olsaydım eğer
Bu kırgın duruşunu çıkarırdım
Eriyen çocukların gövdesinden
Anlamaya çalışarak kül olan evlerin iyiliğini
Anladım, kokladıkça toprağa tutunur gül
Uçurum küser
Derken bir kıyamet türküsü: “pişman değilim”
Hüseyin Şahin