Siz benim meleklerimden daha saydamsınız,kirlenmeyen bir tek arzumuz kaldıysabağışlayın! rüzgârımızın arasına kibirdenbir cümle, yanlış bir hayal girmesin diyesabahtan akşama kadar yalnızlığımısulara çarpıyorum! İçimde hep bir hançer sıkıntısı varher yanım delik deşik, bir köpek gibihavlıyorum durmadan, birbirimizi birdaha görsek boğulacağız, nefesini içimedök, başım dönüyor bahçenizin nazından,ruhumu ısırıyorum!.. aşk için deniz susuyor, yaprak titriyoruzaşk için kelimelerden sihir …
Kategori: Türk Şiiri
Şub 23
Bir Çocuğa Layık Olmak
Çoğumuz yetişkin yanlışlarızdır aslındaKatı, güvensiz, kibirli…Çocuklar yaşar yanıbaşımızdaGizlice koruyarak güzelim bir sevgiyi. Narin bir duygudur taşar içlerindenKarşılıksız henüz ve hazır bağışlamaya.Soralım kendi kendimize bazen:Layık mıyız çocuklarımıza? Ataol Behramoğlu
Şub 23
Nezaket Kuralı
Gitmediğin hiçbir uzak kalmasın Yakınlarda kaybolma ihtimalin yüksek Silerek ayak izlerini kendi içimdeAyaklarım üzerinde doğrulmam gerek*Doldurarak delik ceplerine kederi Yoksanmış umutların yolculuk vakti Hatmi karşı kıyıda, kokusuna küs nergis Oysa dün yaprakları şeker pembeydi*Bir kenara yazılıp formüle dönüşse de İlle de unutulur bir kaç önemli ayrıntıİçindeki dipnotlar yalnızlığa teğelliBaştan düğüm atılmış karmaşık olma hali*İğreti duran …
Şub 23
Ne İstiyorsan O
kim satın alır ki ikinci el hüzünlerimiben şimdi ne yapayım kendimikim çizdi altını şaşkınlığımınbu yeryüzü denen cehennemdeama kimhangi yaşam tarzı sarhoş kederlerimisabaha varmaz öksüzlüğümühangi merhem iyi gelir yitik aşklarıma denize bıraktımellerimle yaktığım aşkın küllerinive yoksaydım ne varsabu çağlayan beni de boğar nasılsa fahişeleri ve minareleri bol olan bu şehirde çengeliyle, çengisiyle, çingenesiyle Mustafa Suphi
Şub 23
yenilgi günlüğü
pazartesi benim adımı bağışla. . . . . . . . .sabah uyandırıldığında pazartesiydibunu iyice bildi, ağzı çirişliyersiz, ürkek, yeni yaratılmış gibicoşkun bir göke uyumsuz ama kararlıdurmaya, direnmeye, aşk olmaya sankielleri ve beyni hemen çalışkan kesildisonra birden bir ışık bir ışık bir ışık hazır bir biçimlenmeyi aldı geldiçünkü -anlar gibiydim- biraz yenildihemen bir coşkuya gidiverir …
Şub 23
bir yılın en soğuk akşamında aşk övgüsü
yemin ederim şiir değildir, şiir değildirdaha başka bir şeydir ki, göz yumulur.. nasıl yadsınabilir yüreklerde gezinmesitozlu bir gümüş tabağın, çiçeksiz bir sardunyanınbir kadifenin avuçları kamaştıran anısııpışık caddelerden, armağanlık çiçeklerdenkanı çekilir gibidir eski dünyanınkalabalıkta, yarışsız bir hipodrom ıssızlığındabir suyun durmadan durmadan aktığı sanısıgeceyi, egemen geceyi hazırlayan akşamıbir altın yüzük gibi sıyırmak taşbebeklerdenköşebaşları acımasız bir yüzdürler sunarlar …
Şub 23
Cem Gibi
gün soldu, eteklerinde kızıl pırıltılarla damlarken sugecenin yenik bahçesinde dolaştım, sarı bir yağmurdubitip tükenmeyen kayalıkların ortasında mahsuriçimde titrerken anılar ve kaçışın bakır kokusuçocukluğum bir taht odası, bursa’da yenik sultanlığımbütün kapılar kapanmış, bütün kapılar surdöndüm, ardımda yansıyan o büyük aynayı gördümvarlığın ve hiçliğin kaynaştığı, göçebe yağmur. gün soldu, eteklerinde kızıl pırıltılarla damlarken suvardığımda yoktu bütün kapılar. …
Şub 23
üzgün kediler gazeli
gözlerin yağmurdan yeni ayrılmışgibi çocuk, gibi büyük, gibi sımsıcak sen bir şehir olmalısın ya da narbelki granada, belki eylül, belki kırmızı gövden ruhunun yaz gecesi mi neçok idil, çok deniz, çok rüzgar çocukluğun tutmuş da yine aşık olmuşsunsanki bana, sanki ah, sanki olur a aşk bile dolduramaz bazı aşıkların yerinidiye övgü, diye sana, diye haziran …
Şub 23
Orda Kaldım
giden gitti (yiten zaman)açtığın kapıdan girdim, adımı söyledimişte orda kaldım herkes nerde? (gibi yanlarında durdum)yiten zaman (onlar öyle sandı)hiç ayrılmadım ki (aklım)ben orda kaldım senden bana hiç durmadan akan neyseolsan olmasanyansıladım (yüreğim, ben)sen yoksan da iki oldukgidenlerle gittim (gibi)dünya (zaman)ben orda kaldım Gülten Akın
Şub 23
Yoksul Yokuşu
yoksulların çocukluk fotoğrafı az olurhiç olmaz belki de avuntunun bez bebeğimisketler yuvarlanır yokuş aşağıher şey masallar kadar yakınken gerçeğesabahları umuda yoran babalarakşamları yarı bunak ve kamburyokuşu sırtlanıp da gelirler eve çok yokuşlu semtlerde yaşadık hepderimiz de bahtımız da abanozgillerdenbeş taştan biri yuvarlanır dört taşakız oyunu der çekilir erkeklereğilir topaçlar ve gazoz kapaklarıölüler de yoksulluğun payandasıymış …