Kategori: Türk Şiiri

Sonnet

Yürüyorum kara toprağın ıssızlığındaSeni nice göresim geliyor, Amarillis’im.Ben, aydın bir insan eski bir çoban kılığında,Sen yaşadın diye geliyor bu yerleri öpüp sevesim. Seyrederim geceyarılarına dek yıldızlarıKimin şerefine donanmış derim böyle gökyüzü?Hep böyle sensiz mi geçecek bu cennet yazları?Hep böyle sensiz mi yolcu edeceğim turnalarla güzü? Yeşil yollarında yürür gibiyim sonrasızlığınAcılar toplamakta son çiçeklerden gönlüm yığın …

Devamını oku

Lavinia

Sana gitme demeyeceğim.Üşüyorsun ceketimi al.Günün en güzel saatleri bunlar.Yanımda kal. Sana gitme demeyeceğim.Gene de sen bilirsin.Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,İncinirsin. Sana gitme demeyeceğim,Ama gitme, Lavinia.Adını gizleyeceğimSen de bilme, Lavinia. 1957 Özdemir Asaf

Dost Günlerin Sonu

Çingene ruhum, dizginle artık atınıBundan öte yol yok.Akşam, rüzgâr kanatlı bir kuşÇökmede ağır ağır, şimdiYolculukların suya düştüğü andır. Eğilip bir bak yüzümeGözlerimde çizili eski atlaslara bakYıldızların döküldüğü o eski yollara,Şimdi oradaNe ağır ve uzun kervanlarınKonakladığı ırmaklarNe göçebe sarhoşluğu varSıcak yaz gecelerinin. Gecenin çatısıdır, açılıncaEvrenin dişi güzelliği,Binbir gökyüzü altında uyuduğumuzSevişip çoğaldığımız o özgürGururlu ve dostGünlerin sonuna …

Devamını oku

Şairin Ölümü

Ne bir damla gözyaşı, ne yerde yaslı bir mum;Hazin, loş odalarda ölümü sevmiyorum.Bir çığ sesiyle nasıl inlerse bir uçurumBenim öyle verecek kalbim son nefesini… Titreyen dallarını açıp göklere kadar,Hıçkıracak ney gibi sülün boylu kavaklar,Talihimin göğsümde hapsettiği canavarDerin çıtırtılarla kıracak mahpesini… Ardımda binbir gönül, ıstırabımdan derin,Matemini tutacak bir mukaddes kederin;Ölümün gösterecek dünyaya ölümlerinHem en şereflisini, hem …

Devamını oku

Binlerce

binlerce pazartesi geçti ömrümdehangisiydi o çıkaramıyorumbir kiraz yediğimi hatırlıyorum kurtluydudemek oldukça eski bir de saçmasapan şeylerbir kızın dizaltını örneğinbir adamın çirkin sigara içişini nasıl yaşanıyor bu vesayetli dünyadahangi çılgınlar nasıl dayanıyor bunakimsenin soyunu sopunu bulmak görevim değilkendi öykümü düzenlemek yetiyor banagüzel bir öğle vaktieski güzel bir akşamı hatırlayaraksonra dopdolu şeylerdamacanalar gibiiçim kabarıyor sonu olsun diyorumneyin …

Devamını oku

Bruegel

Gökyüzü ayaklarımın ucundan başlıyor.Köpeklerin bakışlarında birer keman tadı.Avcılar ve kuşlar avdan dönüyor.Zaten her yanda hüzün görülürUzakta çocuklar kayıyorsa,Kızaklar tahtadan yapılmışsa,Kar dinmişse,avdan dönüyorsa avcılar,İnsan anlamışsa ansızın, başladığınıGökyüzünün, ayaklarının ucunda. Kuş tüyleriyle kaplıdır burunlarıBirer sirk emeklisine benzeyen avcıların;Soluk alır, tüy verirler yorulunca,Yürekleri birleşir, geniş bir av ülkesi olur,İçinde tazılar yaban ördeklerini,Çantalı okullular kar tanelerini avlar.Norveç’in nüfusunu bilir …

Devamını oku

sorular

1Bari sen susma, yolun kıyısında açan gelincikSustuk biz, kendi içimize gömüldük 2Bıçak kemiği de delip geçti artıkİliklere buz gibi yapışıp parçaladıHepimiz, elimizden gelen bu, dedikVe eve erken döndük akşamları Her şey tarih ırmağının akışına kaldı. 3Ağır ağır açılıp gıcırdayan kapılarSorular sorular sorularla bölünür uykularımBen şimdi hangi çağın aynası,Deşilmiş hangi yaranın ağrısıyım? 4Çiçeksiz dal uçları şimdi …

Devamını oku

Yangı

bu şiir sandığın şey yangıdıriçsavaş, anı kurtarma operasyonune varsa ölü ele geçirilecektir hayattanveba uykunun pençesinde lime limeölümden önceki o boşaltılmış bölgede–tıknefes bekleme odasıdır artık gövde–yani eşikte eşyayla göz gözekısa süreli özlemler giderilecektir şimdi sen boş ver şu hayatta kalma oyunlarınıkök salma hevesinden de hızla geçilecektirherkes herkese kimse oluncadünya denen bu katılık daha da küçülecekgün bir …

Devamını oku

Hülasa

Ben ölsem be anacığımNem var ki sana kalacakCeketimi kasap alacak,Pardösömü bakkalBorcuma mahsuben…Ya aşklarımYa şiirlerim ne olacakYa sen ele güne karşıNasıl bakacaksın insan yüzüneHulasa anacığımNe ambarda darımNe evde karım var.Çıplak doğurdun beniÇıplak gideceğim Rüştü Onur

Mezar

tükenirdi monologkaçarken içine düştüğüm kara toplumbig bang sonrası büyük yalnızlık bilinmeyenisaçlarında titreyen iblisler karartırken güneşiüstüste gömülürkensaydam yaşamlarbir yankı duyulurdu hiç’liktenbütün yalnızlıklarınızın ilencikorusun çoğulluklarınızıcinnet koyun erdemin adınımaskelerinizi kuşanıp yalanlarınızı çoğaltınhepiniz mezarısınız kendinizin… Nilgün Marmara