Kategori: Türk Şiiri

Güz Okulu Mezunu

Yazdıklarımın özeti: kuğuda boğulan havuzAvcıların yanında poz verdiği ölü ceylanKendini kanatan gül imgesiLeyla içerikli korkak kahraman…Beni yanlış bir masala kilitledi çağYazdıklarımın özeti: Aşkın kirlendiğidir Kendine saplanan bir hançerle tanıştımDuydum kuş çığlığını fırtınalı günlerdeRaydan çıkacak trene herkesten önce bindimUmutsuzluğun yakıştığını gördüm bu çağaBin bir güçlükle edindim aşk markalı kumaşıUsta kılıklı çıraklar gömlek dikemedi bana Daldan düşen …

Devamını oku

Babam ve Liman

Limanın anlamını çözer mi yanaşan gemiBunu denize sorsam daha derine inerLiman bir şey söylemez belki de gemilereAçıklarda içine demir atmışsa eğer Babam limandı belki, yanaşmayan gemi benAynı suların açığı, kıyısıydık ikimizSusmak ona özgüydü eşlik etmekse banaBen şimdi anlıyorum, martıydı eksiğimiz Abdülkadir Budak(1952) BABAM VE YOLCU Babamdı içimdeki yolculuklardan biriUçuruma çıkmasını hangi oğul isterdi? Hadi ben …

Devamını oku

Kalbin Öteki Yarısı

kuşun yeni karılmış zifte konması gibidirkefeni yeğlemesi bir kışın kar yerineyakıcı yaz gününde gölgenin çekip gitmesiçekilmesi gibidir kabına sığmayan nehrinçarmıhlı bir yorumla belki de İsa özeti ikiye bölünür bir kalp, duymaz acıyı ötekibir köy boşaltılırken Dilan’ın aşkı eskirçocuklar büyür birden, anneler şaşırmaz bunayıldızlar erkenden yatar, lambanın gazı tükenir kerpiç düşer yarım kalır bir duvargeyiklere rastlanır …

Devamını oku

Yanlış Anka Destanı 1

Ürkekliği kimliğine ekleyenBir ceylanın ikizidir yazdığı şiirO eski huyudur, bırakamadıHep yaralı imgelere rastlar daTutar ellerinden eve getirir Öteki özelliği sürüyor dahaYeterince gizleyemez kendiniYanlış anlaşılmaya bu yüzden alışıktırVe usulca ağlamaya Avcılardan korktuğunu söyler oTutup ikinci dizede açıklar nedeniniHangi kıyılarda denizi seyrediyorArıyordu, buldu mu o özgün kimliğini Abdülkadir Budak

Yüzümdeki Sürgün

Yoldayım bu kadar karanlık nasıl doldu gövdemeBurçlara bakarak gidemem hava bulutluİhtimal bir suç gibi yakışır ayaklarımaUzun gecelere benzeyen arkadaşlar yok artıkVesikalık bakışlar selamlıyor birbirimiziYabancı demek çokça acı gelse deAcıyarak yabancıyız artık dünyaya bileSabır gelip takılıyor boğazıma bu iyiArtık ne kılıcım var elimde ne kalkanımÖlmeye çok var demeye kimsenin dili varmıyorOysa ölmek tüm yalanları ters yüz …

Devamını oku

Kendime Öğüt

Çok sevmek de öldürür bazen. Tutkuyla bağlandığın herkes gider.Hiçbir yara iyileşmez aslında.Bir gün bir köşe başında yorulursun. Çok sevmek de öldürür bazen. Korkulara mahkum olan düşlerin,Birer birer kedere dönüşür zamanla.Ve acı otağını kurar virane yurdunda.Su konuşur, dağlar dinler, sen susarsın. … Yalnızlık olursun etinle kemiğinle.Gün olur dizeler de terk eder seni. Emin Baş Ölüm, acaba …

Devamını oku

Ey altmışına sâl-i hayâtının eren âdem

Ey altmışına sâl-i hayâtının eren âdem;Altmış senelik ömrün, elinde nesi kaldı? Gaflet mi tegafül mü nedir? Neyse uyan bakBî-hûde güzâr eylemesin müddet azaldı Tahirü’l Mevlevî *** Ben didişmekden usandım savlet-i ağyar ileCây edindim külbe-i ahzânı kalb-i zâr ile Dem-güzârım şimdi nây-i sîne-i bîmâr ile«inzivada zevk-i halvet buldu dil, dil-dâr ile» *** Ey nâle, yeter çırpınışın …

Devamını oku

Yazanlar nakş-ı hüsnün gamzesin şemşir yazsunlar

Yazanlar nakş-ı hüsnün gamzesin şemşir yazsunlarO şemşir üzre kanımla kaza-teşir yazsunlar Dil-i ser-pençe-i çeşminde göstersün muşavvirlerOl ahu beçceye her dem şikarı şir yazsunlar Tılsım-u- vefk hırz-ı ‘akl’ı erbab-ı cünun olmazBenim ta’viz-i bazu-bendime zincir yazsunlar Vecdi (Abdülbaki) (Vecdi katl olundukta bu gazel natamam cebinde bulunmuştur.)

Sabâhın sinlere vardum gördüm cümle ölmiş yatur

Sabâhın sinlere vardum gördüm cümle ölmiş yatur Her biri bî-çâre olup ‘ömrin yavı kılmış yatur Vardum bunlarun katına bakdum ecel heybetineNiçe yigit murâdına irememiş ölmiş yatur Yimiş kurd kuş bunı keler niçelerün bagrın delerŞol ufacık nâ-resteler gül gibice solmış yatur Topraga düşmiş tenleri Hakk’a ulaşmış cânlarıGörmez misin sen bunları nevbet bize gelmiş yatur Esilmiş incü …

Devamını oku

Mersiye

Mersiye birinin ölümü üzerine duyulan teessürü ifade etmek için yazılan manzumedir. Mersiyelerde şart olan te’sîrin gösterilebilmesi için, yürekten müteesir olmuş bulunması lâzımdır. Öyle olmazsa mersiye diye yazılan o mısrâların mezâr taşlarını karalayan ısmarlama ölüm târihlerinden farkı olmaz. Hemşirezâdem Fatma Vediatullâhın irtihâli dolayısıyla yazdığım tarihli bir mersiye: Makdem-i sa’d-i meserret-bahşı hâher-zâdeminŞevk-i diger verdi de kalb-i sürûr-âbâdımaBeş …

Devamını oku