Kategori: Şiir

Ölümün Böylesi

Akasyaların rüyasında ölmek istiyorum.Yavaş esen rüzgarda-İkilem arasında gidip gelerek.Akasyaların rüyasında ölmek istiyorum. Atlas çiçeklerinin ağır soluğunda ölmek istiyorum.yazın ıslak ve sıcak bahçelerinde.günbatımının ilk saatlerindeatlas çiçeği soluğundauçmak istiyorum. Göğsümde hançer yarasısüsen gibi açsa da.akasyaların rüyasında ölmek istiyorumatlas çiçeklerine geçit olmak istiyorum.-son fırsatta-akşam vakti, saat yedide. Ahmed Şamlu

Nazlı’nın Ölümü

Nazlı! İlkbahar gülümsedi ve erguvan açtı.Avludaki yaşlı yasemen bile çiçek açtıinat etme!uğursuz ölümle uğraşmalvar olmak, olmamaktan daha iyidir,hele ilk baharda.Nazlı konuşmadı,başı dikYiğitçe sustu ve gitti. Nazlı! Konuş!Suskunluk kuşu aşiyandadehşet bir ölümün üzerine kuluçkaya yatmış.Nazlı konuşmadı.güneş gibikaranlıktan geldi. Kan kırmızı oldu ve gitti. Nazlı konuşmadıNazlı yıldızdı:Bir an bu karanlıkta parladı ve gitti.Nazlı konuşmadıNazlı menekşeydiÇiçek açtı, kışın …

Devamını oku

İştar’a Yakarı

Yalvarırım sana tanrıçalar tanrıçası,İstar, ölümlüler ecesi, kılavuzu insanların! En ulusun sen, güçlüsün, yücedir adın. Ey yerlerin, göklerin ışığı işit iniltilerimi! Gör nasıl çırpınıyorum Kötü rüzgârda kalmış bir deniz gibi. Yardımıma gel, uzaklaştır benden kötülüğümü isteyenleri. Babil – M.Ö. 2000

Sabâhın sinlere vardum gördüm cümle ölmiş yatur

Sabâhın sinlere vardum gördüm cümle ölmiş yatur Her biri bî-çâre olup ‘ömrin yavı kılmış yatur Vardum bunlarun katına bakdum ecel heybetineNiçe yigit murâdına irememiş ölmiş yatur Yimiş kurd kuş bunı keler niçelerün bagrın delerŞol ufacık nâ-resteler gül gibice solmış yatur Topraga düşmiş tenleri Hakk’a ulaşmış cânlarıGörmez misin sen bunları nevbet bize gelmiş yatur Esilmiş incü …

Devamını oku

Mersiye

Mersiye birinin ölümü üzerine duyulan teessürü ifade etmek için yazılan manzumedir. Mersiyelerde şart olan te’sîrin gösterilebilmesi için, yürekten müteesir olmuş bulunması lâzımdır. Öyle olmazsa mersiye diye yazılan o mısrâların mezâr taşlarını karalayan ısmarlama ölüm târihlerinden farkı olmaz. Hemşirezâdem Fatma Vediatullâhın irtihâli dolayısıyla yazdığım tarihli bir mersiye: Makdem-i sa’d-i meserret-bahşı hâher-zâdeminŞevk-i diger verdi de kalb-i sürûr-âbâdımaBeş …

Devamını oku

Yine pür cûş-û hurûş oldu derûnum bu gece

Yine pür cûş-û hurûş oldu derûnum bu geceDöndü bir fırtınaya sabr-ü sükûnum bu geceCanfûrüz ahım ile sine-i- zârım yandıDem-hurûş eşkim ile garka-i hûnum bu gece Değdi mızrâb-ı- tahassur yine evtâr-ı dileYaralı kalbim ile nale füzûnum bu geceÂh ey aşk; zebun-küşlük olurum bu kadarRûh-ı- bi-tâba acı, fazla zebûnum bu gece Ben usandım yaşamak nâmına çırpınmaktanVar ölüm …

Devamını oku

İstanbul

İşte kurşun kubbeler şehri İstanbul’dasınHavada kaçan bulutların hışırtısıKaraköy çarşısından geçen tramvayların camlarına yağmur yağıyorYenicami Süleymaniye arkalarını kirli bir göğe vermişlerHiç kımıldamıyorlarAyasofya elleriyle yüzünü kapamış bütün iştahıyla ağlıyor İnsanlar sokak sokak çarşı çarşı ev evİnsanlar sırt sırta omuz omuza verip durmuşlarBoyunları bükükYorgun asabi kederli kindarYığın yığın olmuşlar hepsi köprünün açılmasını bekliyorBir anda şehrin dört bucağına akacaklarBir …

Devamını oku

12. Sone

Ud, felaketlerdeki yoldaşımİç çekişlerimin kusursuz şahidiTüm haykırışlarımın sadık kâtibiAh ne çok kederlendin benimleAcılı gözyaşlarım seni öyle çaresiz bıraktıHoşa gidecek seslerin peşinden koşar oldunAma bulduklarını da birer ağıda çevirdin hünerleİşte şu eski dost, acılar, yeniden çalar olduEğer farklı bir ezgi çalmanı istersemYayların gevşeyecek bir bir ve ben sersemOysa görüyorum çektiğim bütün ahlarıHüzünlü veryansınlarımın keyfine bırak beniAcının …

Devamını oku

En kötü yanımız müsamahakâr olamayışımız.

Acıları tadan âlim: Hüsamettin Arslan İlim yolunda karşılaşılan güçlüklere bir örnek verilse, muhtemelen Prof. Dr. Hüsamettin Arslan verilir. Doktoraya başlayanların bazı hikâyelerini okumuştuk. Karşılaştıkları güçlüklerin her bir safhası sizi hayrete düşürüyor. Hüsamettin Arslan, farklı bir kişilikti. Nevi şahsına münhasır, diyebiliriz. “İtirazî” hüviyeti ve kendisince dosdoğru gördüğü prensipleri onu köşeleştiriyordu.  Yahya Kemal‘in “Acıların Tadı” yazısını okudunuz mu? Hangi kitabına alındığına bakmadım ama …

Devamını oku

İki Atlı Ormanda Ne Düşünüyorlardı?

Gece kapkaranlıktı ve simsiyahtı orman, Gölgeye benziyordu yanımda giden Hermann;Dörtnala atlarımız sığınmıştık Allaha.Bulutlar gökyüzünde sanki birer mermerdi,Yıldızlarsa ateşten kuş sürüleri gibiUçuşurdu dallarda. Ben hasretle doluyum. Istıraplarla kırgın,Ümitsiz, bomboş kalmış derin ruhu Hermann’ın.Ben hasretle doluyum: uyuyun sevdiklerim! Bu ücra yeşillikler arasından giderken:“Yarı açık mezarlar, dedi, geçer fikrimden!”O ileri bakıyor benim gözüm arkada.Atlarımız bir orman alanında dörtnala. …

Devamını oku