Kategori: İstanbul Şiirleri

Ben senin krallığın ülkene yetiştim

Ben senin krallığın ülkene yetiştim Kaldım gölge tanımayan güzelliğinle. Her sabah büyüten denizimizi böyle Gülüşlerindi o ülkede bilmez miyim. Sen o çıktığım sularsın,zencim benim. Denize bakan evler gibiydim seninle. Dur, geliyorum ellerin ne güzel öyle. Beni şey et gülüşlerini bekleyeyim. Sen gittiğim o ülkesin varılmıyorsun Vurmuş sonrasız nasıl en güzel sulara Güzelliğin balıkları gibi İstanbulun. …

Devamını oku

Eski Denizlerden Kim Kaldı

yani sen de denizsen be Marmaraiki boğazın var diye göl demiyorlarsa sanacanına okurum ben böyle işinhaberin var mı ben altı boğaza birden bakarımbenden sorulur Elif’imin benden sorulur dört şeytanımın karın tokluğusenin İstanbul’un okula gider mi, kağıt kalem ister miÇanakkale’nin çocuk felci, yatak yorgan yatması var mıdıradalarından birinin bile ah Marmara kara mıdır bahtı yani sen …

Devamını oku

İstanbul Bildiğin Gibi

‘Sevilen daima düşünülür.’ I İstanbul bildiğin gibi, ‘Boğaz’ maviliğine mavi, Dalgalar hürlüğüne hür… Kıyılar yorgun amma, Sular gene hovarda. Gene bahçeli kahvede Bizim plaklar çalınır. ‘Aznif’ oynayan çocuklar, Her nağmeden efkarlanır. Her nağme hüzün taşır. Her nağme hasret dolu. Her nağmedeki hasret Kırar kanadı-kolu. Taşlar unutulur elde Ve bir şarkı dillerde: ‘Turna gelmez diyardan. Haber …

Devamını oku

Alınyazısı Saati (İstanbul)

Yeryüzüne ayı indir o bir şehir olsun Yaklaştıkça büyüyenAyrıntıları setleri bahçeleriYumuşak çizgileriyle ortaya çıkanİşte ben o şehri yaşadım yıllarcaİstanbulda parça parçaÇeşmelerinde ayı yaşadımServilerinde ayla birlik bölündümAyla birlik yaralandımİstanbul mezarlıklarını aydınlatan aylaSoludum bölük bölük ahiretinKeskin çizgili özgürlüğünüKanlı canlı özgürlüğünü ay kesmesiİçtim sıcak bir yaz günü içilen buz gibi bir vişne şurubu benzeriKutsallığın ballı biberli çilekli çile …

Devamını oku

Çünkü Artık Mümkün Değil Aşk

Bu şehrin yağmurları mısra mısra ezberimdeSisten bir kılıç kuşanmış şovalye yalnızlıklarıAralıksız sonbahar, akşamın solgun dolunayındaGecikmiş bir trenTek yolcusuyla giriyor İstanbul’a Bu şehrin yağmurları mısra mısra ezberimdeGarda Attila İlhan’a benzeyen bir adamKendi mi içiyor rüzgâr mıBelli değil sigarasınıYakasında üşümüş zifiri bir karanfilne düşündüğü seçilmiyor “Belki de rüya büfün umutlar”Yasaklı bir şarkıcıdanKız Adil söylüyor gözyaşlarıylaKarşılıksız hisler sokağındaYanlış …

Devamını oku

Yazarken Bu Şiiri…

Son günlerde bir acaip halim.Kaçtır fotoğrafların önünde buluyorum Kendimi;Sarayburnu…Tam da vapur geçerken çekmişim bunu.Turgayla Suatın üstündeKısa kol gömlek –Eser denize sarkıtmış çıplak ayaklarını. Ada’ya gitmiştik o yazHep birlikte;Fatoş bir atı uzun uzun sevmişti,Ve şaşırdıkça şaşırmıştı,Turgayın ağaçlar altında değişenGöz rengine. “Şiir, anımsama sanatı”Demişti Suat,Şimdi neden bilmem,Yazarken bu şiiri ben,Durmadan ağlamak geliyor içimden. Ali Asker Barut

Ağrı

sonbaharların kralı gelirmiş meğer istanbul’a ciğerlerimin filmini çektiler ciğerlerim artiz oldular icabında akut alevlenmiş kronik bir sonbahar gibi bakıyordu sigara figüran falan. ben kırmızı bir yaprağı oynuyordum esas kız olarak uçuşuyordum, uçuşmakmış meğer benim anlamım ben bunu geç anladım. senin için şiir yazacaktım istanbul ismini ağrı koyacaktım. oysa bir şiir niyeydi sanki yer içer sevişir …

Devamını oku

Yitikçi

Hadi git azıcık İstanbul isteKosunlar o denizi bir çanağaBir çıkına elesinler o günlerimiO yazdan Üsküdar’dan ne kaldıysa Elif’tenDoldur ceplerineOnlarda yoksa komşularında vardırTanırlar sevinirlerBeni Bay Metin gönderdi, de Metin Eloğlu

Yolculuk

Ve İstanbul geldi, bir halk şenliğinde Gömmüş otuzdört ölüsünü Mayıs mavilerine..Seslendiler bir şiir öncesinde verip eleleBütün iyi ölülerimle ölümsüz soy şairlerim: Unutmak kolaydır suçlamak kolaydırAslolan beslenip bir gül fidanı gibiYaşamın yapraklarıyla geçmişin toprağındanBir gün bile yitirmeden bulutlar içindeGüneşin yolunuGeleceğe güller sunmaktırGeleceğe güller sunmaktır.. I O zamanlar gökyüzü biçilmiş buğday kokardı Çiğnenmiş üzüm, mısır püskülü, bostan …

Devamını oku

Randevu

Ben, aniden çıkanİstanbul rüzgarınainanmıyorum… Kim bilir nerelerdekedilerle koşturupoynamıştır,süzülen martılarıKorkutup kovalamıştırgün boyu… Gecikince aklına esmiş,Aniden uçup gelmişKöşenin başına… Unuttu elbeteRandevumuz olduğunuNefes nefese… Oktay Ercanlı 2005 sayısında yayınlanmıştır.