Kategori: Hayali Cihan Değer

Anne, Neden Beni Bıraktın?

Mardin’in Süryani cemaatinden Bedia Hanım (bazı kayıtlara göre Vehia), dört çocuğuyla dul kaldığında henüz 33 yaşındaydı. Elde yoktu, avuçta yoktu. Çaresizlikten, fakirlikten, Suriye’ye göçmeye karar verdi. Kızları Münüre ile Behice’yi ve büyük oğlu İlyas’ı yanına aldı, o vakitler altı yaşında olan Bahe’yi, Mardin varolduğundan beri oradaymış gibi duran Deyrulzafaran Manastırı’na, ruhanilerden Dilobale’ye emanet etti. Bahe, …

Devamını oku

Müslüman Müslümanları ‘Allah Rızası’ için katlediyor

Şii’yi Sünni ve Sünni’yi Şii aleyhine o kadar kışkırttılar ki, bugün İslam aleminde savaşın ve Müslüman kanının Müslüman’a mübah olmadığı bir yer kalmadı. Yapılan aleyhte propagandalarla, bugün Müslümanların başına bela olmuş durumda. Müslüman Alimler İslam’ın ilk döneminde -hak meselesi ayrı bir konu- ama vaka Ali’nin ilk üç halifeye karşı tavrı öyle bir şekildeydi ki, Ali, …

Devamını oku

Huzursuzluk

Eskiden mutsuz olduğum yer şimdi huzur aramaya gittiğim yer oluyor. O huzursuz olduğum yerden sana koşup seninle konuşmak yetiyordu bana, ama şimdi seninle olan huzursuzluğuma hiç bir yer çare değil, bende en tanıdık huzursuzluğuma dönüyorum.

Heinrich Von Kleist

Tomurcukların daha duyulur duyulmazbahçenin kuytusunda çıtırdayan sesi,puhununki yükseliyor; herkesbir yurtsama içinde. Kesiliyor söyleşi,tıkırtısı çay fincanlarının.                                                Oradaanlıyorsun, eğildiğinde penceredengöz göze gelebilmek için kuşla: GeceninOğlusun. Bu sana sunulan andaç:Çocukluğunu değil yalnızca Gölünüstünde yanıp sönen …

Devamını oku

Sıradan Pencereler

Erkekler o gerçekleri taşıyamaz. Neredeyse hiçbiri kadınların gizledikleri gerçekleri bilerek yaşamayı sürdüremez. Kendilerine duydukları güven, büyük ölçüde kendilerine söylenen yalanlara dayanıyor çünkü. Kadınların söyledikleri yalanların erkeklere yapılan bir iyilik mi yoksa kötülük mü olduğuna karar vermek çok zor. Hangisi daha vahşice olurdu? Gerçeği söylemek mi, saklamak mı? Havuzun kenarındaki şemsiyelerle şezlongları kaldırmışlar. Yaz günlerinde üç-dört …

Devamını oku

Ateşli Hastalıklar

 I   Bir ateşli hastalık  Orak ucu gibi geçmiş karnına   Bilinmez rahmet saatı  Birden çıtçıt – çıtçıt – çıt  İsyan davulunu o  Asmış boynuna   Baktı ki bu ölümün ayak sesleri  Daraldı mekan  Can çekiliyor ayak uçlarından  Tırnaklar soğuyor hücreler sahipsiz kalıyor  Ve ömründe ilk kez  Başlıyor duaya   Bilinmez ne zaman birden açılır …

Devamını oku

Sone V

Beraberken kıymetini bilemedimdi;Elim ayağımdın sanki, zora koştuğum.Bir yetim şiir kaldı yanımda şimdi,Kaybetmekten deli gibi korktuğum,Bir kum saatıyım sensiz geceden gündüze,Altı durmadan üstüne getirilen.Bu nasıl zaman ki çakılıp kalmış güze,Doğmamış çocukları evlâtlık verilen.İşte böyledir gülüm bazı şeylerinHiç hissedilmez varlıkları ama,Yoklukları bir uçurum kadar derinBaş döndürür kıyısında nasıl da. Ey bir hüznü büyüten solgun anneSen de düşün …

Devamını oku

Aşkı müşkül gizlemek, halka ayan etmek de güç

Aşkı müşkül gizlemek, halka ayan etmek de güçZahm-ı hicran-ı dîl’i lâkin nihan etmek de güç. Hâki payinden cüdayım gerçi ol şûhun, fakat,Visali için ağyare arzı imtinan etmek de güç, Eylerim belki dil-i cânânı rencide diye,Her saat, her lâhza feryad-u figan etmek de güç, Yare talimi vefa ettikçe cevr eyler bana,Neyleyim nâmihribanı, mihriban etmek de güç. …

Devamını oku

Şarkılarda süren bir aşktı onların ki..

Türk Popu’nun en önemli söz yazarlarından biri Çiğdem Talu. 1939 yılında İstanbul’da doğdu. 1972 yılında “Ağlıyorum Yine” adlı ilk şarkı sözünü yazdı ve bu şarkı, Nilüfer’in “Kalbim Bir Pusula” adlı ilk plağının arka yüzünde yer aldı. Bu plağın başarısı üzerine, başta Yeliz ve Füsun Önal olmak üzere herkese söz yazmaya başladı. 1975 yılında ilk defa …

Devamını oku

Çehov’un bir öyküsünden Erdal Öz’ün bir öyküsüne

Bir hafta önceki yazımda takip ettiğim dergilerden birinin, “ Adam Öykü” olduğundan söz etmiştim. Adam Öykü şimdilerde çıkmıyor. Ama çıkmaması, onun değerini ve önemini hiç bir zaman azaltmaz. O bir dönem çıkmış, görevini yapmış, 2005’te kapanmış, köşe omuzları dik, raflardaki yerini almıştır. Dergi, yapraklarını aralamaya devam edenlere göz kırpmayı ihmal etmemiştir. Ben her zaman için …

Devamını oku