Kategori: Hayali Cihan Değer

Ölüm belki, bir Fâil-i Hakîm-i Rahîm tarafından bir terhistir, bir tebdil-i mekândır.

Sizlere müjde! Mevt idam değil, hiçlik değil, fenâ değil, inkıraz değil, sönmek değil, firak-ı ebedî değil, adem değil, tesadüf değil, fâilsiz bir in’idam değil. Belki, bir Fâil-i Hakîm-i Rahîm tarafından bir terhistir, bir tebdil-i mekândır. Saadet-i ebediye tarafına, vatan-ı aslîlerine bir sevkiyattır. Yüzde doksan dokuz ahbabın mecmaı olan âlem-i berzaha bir visal kapısıdır. Said-i NursiMektubat

Memet Abi’nin sesi

“19 Aralık 2002 Memet Fuat’ın öldüğü tarih” diye bir cümle döküldü durup dururken dudaklarımdan. Kendimi biraz daha yalnız biraz daha fazla “iki akıntı arasında” hissettim bu içimden gelen ansızın cümleyle. Yaş da geldi yaşlılığa erdi ya, herkese her şeye bir veda gözüyle bakıyorum artık. Eskiden gördüğüm, duyduğum dokunarak geçtiğim her eşyadan, her insandan, her yerden …

Devamını oku

Artık ayrılığına kendimi alıştırarak avunmağa çalışsam yeridir

Vechi var kasdeylesem hicrinle ülfet etmeğe, Cenânî

Kızım bugün seni bu yuvadan okuluna yollarken seninle biraz da vedalaşıyorum

Kız çocukları kuş yavrularına benziyor. Doğdukları yuvada anne-babalarının gözetiminde hızla büyürler. Zamanı gelir kanatları ile uçma denemelerine girişirler. Kısa bir süre uçarlarsa da yine yuvaya dönerler. Nihayet o gün gelir ve bir daha dönmemek üzere uçup giderler. İnsan yavrusunun bir farkı, yuvadan uçsa da ailesini ve yuvasını unutmaması, o yuvanın her zaman yuvası olduğunu bilmesi …

Devamını oku

Elemim Bir Yüreğin Kârı Değil

Hakkın Sesleri / Âyet Meâli (Neml, 52)“İşte sana, onların kendi yolsuzlukları yüzünden ıpıssız kalan yurtları!..” (Kur’an, Neml, 52) Geçenler varsa İslâm’ın şu çiğnenmiş diyârından;Şu yüz binlerce yurdun kanlı, zâirsiz mezârından;Yürekler parçalar bir nevha dinler reh-güzârından.Bu mâtem, kim bilir, kaç münkesir kalbin gubârındanHurûş etmekte, son ümmîdinin son inkisârından? Evet, son inkisârından ki yoktur cebrin imkânı:Batıp gitmiş nazarlar …

Devamını oku

”Gönül dağı’nda bir garip” : Neşet Ertaş (*)

Neşet usta da göçtü. Da diyorum, önceki bütün ustaları bu edat içine aldığım değil, belki, ‘ölüm ölüm hezen ölüm / evden eve gezen ölüm’, ‘ölüm öyle kara bir devedir ki, herkesin evinin kapısına bir gün mutlaka ıhar’ demek istediğimden… Usta hakkında birkaç söz etmek isteyince eski günleri hatırladım. ‘Sağ-sol çatışması’nın şiddetli olduğu günler… Neşet Ertaş …

Devamını oku

Bercestesi

Dizelere göm şâir beni. Kıvılcım Vafi

Bakele

Benim babaannemdi, ama bütün köyün, annemgilin ve dedemin dediği gibi Bakele derdim ben de ona. Dedeme ise dede. Dedem, babamın anneme davrandığından daha iyi davranırdı Bakele’ye.“Sen yorulma, ineği ben sağarım.” Gider sağardı.“Su vereyim mi Bakele?” Verirdi.Bazı geceler çok soğuk olurdu yayla, “Dur Bakele…” derdi elindeki odunları alıp. “Sobayı ben yakarım.” Yakardı.Şehre indiği her sefer kalın …

Devamını oku

Öleyim, ondan sonra yaz Ermeni olduğumu

Sadece oyuncu değil, sıra dışı bir sinema emekçisiydi. Çok sayıda filmin müziğini yaptı. Şarkılar yazdı, ona ait olduğunu bilmeden dinledik. Ömrünü Sami Hazinses olarak yaşadı. Sonra doğduğunda verilen adla Samuel Agop Uluçyan olarak ayrıldı aramızdan. DUVAR – 1925 yılında Diyarbakır’ın eski adı Pîran olan Dicle ilçesinin, eski adı Herêdan olan Kırkpınar köyünde, dünyaya geldi. Eski …

Devamını oku

Kiraz Dalı

Haziran’da kiraz dalıÇocuklar uzansın diyeYere doğruEğilir Arif Damar Şiir bana annemin çocukluğuma dair anlattığı bir anekdotu hatırlattı.  Annem bahçede babamla beraber kiraz deriyorlarmış. Bende o sırada 2-3 yaşlarındayım ve bahçede oynuyorum. Önümde mama önlüğü varmış ve onunda ön tarafında cebi bulunuyormuş. Bir süre sonra babamın yanına gelmiş ve kiraz ağacının alt dallarından topladığım henüz olgunlaşmamış …

Devamını oku