Yaşamın bir yerinde sırtımıza bir küfe alırız; zamanla ona değerli bulduğumuz bir çok şeyi doldururuz. Düşünceler, hobiler, arkadaşlar, dostlar, şekilli güzel taşlar, küfe aldıkça alır, kafamız yerde bedenimizin bir parçasıymışçasına taşırız küfeyi. Bir gün bir vesileyle ayırdına varana kadar; o gün yıllarca biriktirdiğimiz ne varsa önce seçerek, daha sonra tümünü bir kenara boşaltırız. Boşalınca …
Kategori: Hayali Cihan Değer
Şub 23
Dünyadan Uzak
Sızlıyorsa yüreğin dünya gailesindenYaralı kartalleyin dönüp duran yerlerdeTutsak kanatlarında taşıyarak benleyinYazılı bir dünya, soğuk, ezici hem de. Eğer ancak kanadıkça yaran atıyorsaAşkının ışıtmaz olduğunu görüyorsaO biricik yıldızının o yitik ufkunu;Bu tutsak ruhum gibi senin de ruhun sonra. Usanıp o kulluktan, kara, acı, ekmektenTutup o kürekleri bırakmışsa bir yanaEğilmiş ağlıyorsa sulara bakaraktanArayarak uzak bir yol sonsuz …
Şub 23
Şair Nigâr Hanım’ın Hikâyesi
“Şair Nigâr Hanım çalışması esnasında en büyük problemim öznelliğimin beni tehdit etmesi oldu. Beni biraz tanıyanlar Nigâr Hanım’la özdeşleşeceğimi düşünüyorlardı. Fakat başka bir şey oldu. Onunla özdeşleşmedim ben, zamandan, mekândan ve cinsiyetten azade bir şekilde Nigâr Hanım’a âşık oldum.” Öznesi iki dünya arasında ürpertili bir salınım olduğundan, Şair Nigâr Hanım’ı ben de iki dünya arasında …
Şub 23
Son Oyun
“…sana dün çarşıda dolaşırken aldığım o atkıyı kaybetmemeye çalış… belki ilerde bu olanların gerçek olduğunu hatırlamana yardım eder… ben bana aldığın yüzüğü kaybetmemeye çalışacağım… bunların yaşandığını hatırlamak için… sanırım ben hayatım boyunca hep olanaksızları istedim… onları benimle isteyecek bir kimsenin varlığına ise inanmadım… şimdi zaman zaman senin varlığına inanmadığım gibi… bazen inanıyorum var …
Şub 23
Hamam Sefası
Bir gün Neyzen arkadaşı çaycı Hacı ile İbrahim Paşa Hamamına gitmişlerdi. Keyif bu ya, hamamda âlem yapma arzusuna kapıldılar. Yani hamamda rakı içmek, birkaç gün ardı ardına demlenmek istediler. İki dost ufak bir damacanaya o devrin çok meşhur rakılarından olan ve Büyükada’daki manastırda bir papazin çektiği rakıdan– ki o yıllarda buna “papazın düzü” derlerdi– doldurttular. …
Şub 23
Kokuna Özlem
Uzun bir aradan sonra, O’nun kokusuyla karşılaştım.Sanki birkaç saniye önce buradan geçmişti. Adımlarım mı, kalp atışım mı önce hızlandı, bilmiyorum. Gözlerim O’nu aramaya başladı. Bir köşe başında durup sokaklara baktım.Göremedim, ‘Yok işte!’ diyemiyordum.Kalbimi titreten bu kokuyu bir tek O kullanırdı. Öyle içime sinmiştin ki, ne zaman sarılsam alırdım kokunu.Bir defa boynunu koklamaya dalmıştım da gülümsemiştin; …
Şub 23
“Yâ Rabbi Muheymin… Bizden hayır yok… Sen gözet, Sen goru o yavrıyı…”
Duasının boşa çıktığını tezelden öğrenince, odanın tavanına sitemkâr bir bakış attı Hüdai Ağa. “Hiç mi yanımda olmayacaksın Allah’ım?” …Bir taraftan, bundan sonraki üç sene çaya para vermeyip sıcak suyu tepesine tepesine dikse, içindeki demle idare ederdi,… …Olacak olan oluyordu… Kader, Zül Celâl’in; ‘Böyle yazdım, böyle yapacaksın.’ dediği şey değildi. ‘Senin ne yapacağını biliyorum. Aha da …
Şub 23
Ben hergeleyi görmüşümdür
BENDEN DE BİR KALİNİKHTA SANA BALIKÇI 23 Kasım 1906’da Adapazarı’nda dünyaya geldi. İstanbul’da 11 Mayıs 1954’te sirozdan yaşamını yitirdi. İlköğrenimini Adapazarı Rehber-i Terakki Mektebi’nde yaptı. İki yıl Adapazarı İdadisi’nde öğrenim gördü. Kurtuluş Savaşı’ndan sonra ailesi İstanbul’a yerleşince İstanbul Sultanisi’ne girdi. Onuncu sınıfta bir öğretmene yapılan şaka yüzünden sınıfı dağıtılınca Bursa Erkek Lisesi’ne geçti, 1928’de mezun …
Şub 23
Furuğ Ferruhzad’ın kardeşi Feridun Ferruhzad’a yazdığı son mektuplardan:
3 Ekim 1959 salı Sevgili Feri, haberlerini sürekli gazetelerde okuyorum. Belli ki işlerin bayağı ilerlemiş. Salaklık etme, başka işler yapma fikrini kafandan çıkar. Sen bilmiyorsun, bilmiyorsun, bilmiyorsun ve yine de bilmiyorsun… … Ben burada ne oldum ki sen olmak istiyorsun? İki yıldır Almanca şiir yazıyorsun ve kendin için bayağı bir adam olmuşsun. Ben 10 senedir …
Şub 23
Dünya İstasyonunda Yanlışlıkla İnmiş Keloğlan
İşte benim yazıyla çilem bu: Kadınlar doğruyu söyledi ve yayıncılar aldattılar. Yazdık, sesimiz askıdadır; harflerimiz kargaların gagalarında. Yazdık dünya değişmedi, namussuzlar okumadılar. Bir iki insan okudu; çok uzun boyluydular, göbeklerinde kaldım. Bir iki garibân kesekağıdından gördüler beni. Hep olmadığım yerde göründüm; yazmadıklarımı yazdım; demediklerimi dedim. Yayıncılar beni çok ucuza sattılar. Arayan kitaplarımı bulamadı. Bulanlar, çarpık …