Kategori: Genel

Aşk İçin Gece

  1.Olmamış iki hayvan gibiydik.O gece,Salınan bir kabuğun kalbindeKaranlığı duyduk,Bizden ötedeVe geride. Ay kendini dünyadan esirgemekle,Aşkı veriyordu bize. Ben anladımVe dedim ki sevgilime,Seninim. Göğün karanlık bir köşesindeKüçük bir yıldız olmak arzusundayımVe bu istek,İkimizi öldürmeye yeter. 2.Sevişmek bir sarmaşığın kalbiyle düşünmektir.Açmaktır kendini sonsuzluğa.Açtım ruhumuÇıplaktımÇırılçıplak.Birleşmek istiyordum karanlıkla.Kainatın boşluğunda,Peltemsi bir karanlıklaGövdeme bulandı yıldızlar.Ruhum inceldi.Ve bir çiçeğin taze aklıyla …

Devamını oku

Anlamak…ve..susmak

  bir boşlukta sallandırıyorsun yüreğimikime baksam biraz sensizlikbiraz yalnızlıkbiraz korkusevilmeye muhtaç bir çocuk gibiyim sokak aralarındaadımı kim haykırsa sarılacak gibiyimacı çekmek ne demek bilir misin özlemler içinde..?derdini anlatamayan bir dilsiz gibiyim kırgınlıklarımı emanetçiye bıraktımgeri dönüp alır mıyım../..bilmiyorumher gece ince uzun bir bardak dolaşıyor parmaklarımdaher gece istek parçalar alıyorum sevdaya dairher gece biraz daha ölüyorum bizim …

Devamını oku

Kameriyeli Mezar

“Yalnız o bahçıvanın bahçesinde zeytin ağaçları vardır. Mezarlık yolu hiç de sessiz bir yol değil. Bir motorun patpatı, kuş sesi, arı, sinek vızıltısı, denizin çakıla serilişi, karşıda bir harp gemisinin buram buram çıkıp da uzaklarda saatlerce duran dumanı, eşek nanelerinin kırmızı çiçekleri, katırtırnaklarının parlak sarısı, yaban turplarının, ballıbabaların, çalı süpürgelerinin, deve dikenlerinin, karabaşların parıltısı, büyümesi …

Devamını oku

Midemdeki Asit!

Fitne patladığında yüzünü gördüm,çirkin ve yaşlıydıfazlaca nazlı üstelik.Ha deyince çıkışmıyorbiriktiriyor, bekletiyor, kurguluyorkonuşturuyor. Midemdeki asit, fokurduyorbedenimin böylesine duygusal bir yapısı olduğunu bilmekkorkutuyor beni bariz. Sanki beynimden çıkışmaya çalışandüşüncelerin eseri gibi sivilcelerkafamı dolduruyor.Sıktığım her sivilce irini elime bulaşıyorkaşınıyor beynimbilmem ya düşüncelerdenya da yağlı deri sivilcelerinden. -Derdin ne dostum? diye amerikalı bir zenci kulağımda bağırıyor sanki. Düşünüyorum..Çırpınınca bataklığa …

Devamını oku

ben bir erik ağacıyım

Evimin karşısındaki çelimsiz bir erik ağacıydı O. Kış ortalarıydı.. Haylaz güneş, bildik oyunlarından birini oynuyordu yine.. En sevimli yüzüyle göz kırpmıştı yine.. Çelimsiz erik ağacım benim… Aldandı.. Sandı ki güneş ona gülümsüyor.. Kalbi deli gibi çarpmaya başladı vakitsiz.. Çiçek açtı.. Deli gibi, ilk yaz gibi çiçekler açtı.. Komşu ağaçlar güldü haline, bilen bilmeyen ayıpladı.. Sadece …

Devamını oku

Armi, mon ami!

“dostum Armağan Özpeçen’in anısına…” Yolculuklara çıkacaktık seninleyanımıza kendimizden de bir şeyler alıp;üç beş şiir kitabı, üç beş uzun yol hüznü. geniş bir zaman aralığındaniklimler taşıyacaktık geleceğesen sesini salıvermeseydinsahipsiz bir ordu gibi beşinci kattan. boşlukta kalbine mi tutunur insanunutabilir mi adını yarı yoldaöznesi olmayan bir hayata armağan. seninle yolculuklara çıkacaktıkyanımıza kendimizden bir şeyler alıp;harita, fotoğraf makinesi, …

Devamını oku

metalik gri

  Yorgundum, yorgunluk maskesi takmıştım, zaten yorgun suratımavesikalık resmime bıyık çizip, seyretmiştim altı çarpı sekiz halimiçizgilerine aldırmadığım avcumdaçizgileri olmayan yüzüm konuşmadı, konacak yer bulamadı besbelligönül kuşum hayatsız ağaçlarda onlar yakılmayı bekledi, ben yanmayıonlar ufaladı fotoğraflarını, ben mendil cebimde sakladımve sakladıklarımla saklandım neden sonra bu şiiri yazdım, sonra neden bu şiiri yazdımbilmiyorum çünkü yorgundum, çünkü yorgunluğumu kendime uşak tutmuştumçünkü gözlerimde bir ırmak kuruduçocukluğuma dair …

Devamını oku

Oyun

“Bu son olsun” diyor kumral olanı. Saçlarını bir kere daha (alışkanlık işte) önden avuçlayarak, biriyice gerip alnının derisini yineliyor. “Bu son olsun!” “Ne yani” diyor esmer olan, “bundan böyle hiç mi oynamayacaksın?” Ses yok. Öbürü kendini oyunaiyice kaptırmış gibi yaparak, inandırıcı olmadığını bile bile yanıtlamıyor esmeri. Şimdi her iki eliyleoyun tahtasının köşelerini tutmuş. Gözleri taşlarda. …

Devamını oku

Ali Emiri Efendi: Divan-ı Lügat-ı Türk’ü keşfeden tarihimizin en büyük bibliyofili, koleksiyoneri ve kütüphanecisi

1 – Medeniyet biraz da kütüphane, arşiv ve koleksiyon demektir Bilimsel ilerleme ve eğitimin bazı olmazsa olmaz enstrümanları ‘metodik şüphecilik’ üzerine inşa edilen ‘sistemli eleştirel yaklaşım’, (tekrarlı) gözlem, (çoklu tekrarlı) deney, tümevarım ve tümdengelimdir. Yetkin bir eğitimci kadrosu (akademik heyet), günün ihtiyaçlar ve problemler küresini kuşatan fonksiyonel bir müfredat, zengin bir arşiv, müfredata dair pratiği …

Devamını oku

Sahaf’ın Söylediği

İnsanların okudukları kitapların sayfalarına karışıp kayboldukları günler çok geride kaldı.. Kitaplarına uğrayıp kahraman olarak dönenlerin zamanı çoktan geçti. Yazmakta olduğu kitabın içinde karşısına çıkan bir diğer kitabın içine girdikten sonra ve bir daha kendisinden haber alınamayan hayalkârlar da yok artık. Kelimeler âlemi kalmadı artık. Sayfadaki sihir söndü. Hayat ağır, acımasız bir hakikatle boşalmış ruhların uğultusunda …

Devamını oku