Umutla beklenti arasında büyük fark var. İlk başta süreyle ilgili olduğunu düşünmüştüm, umudun daha uzaktaki bir şeyi beklemek olduğunu. Yanılmışım. Beklenti bedene ait, umutsa ruha. Fark bu. İkisi birbiriyle temas ediyor, birbirini tetikliyor ya da yatıştırıyor ama her birinin hayali farklı. Bir şey daha öğrendim. Bir vücudun beklentisi bir umut kadar uzun sürebilir. Seninkini bekleyen …
Kategori: Deneme
Şub 23
Önsözler entelektüel itiraflardır
Önsözler entelektüel itiraflardır. Dürüst yazar metninin önsözünde kendi entelektüel konumunu açıkça ortaya koymalıdır. Ancak ben bunu yapmadan önce, okuyucunun veya eleştirmenin bu çalışmayı değerlendirmesinde kolaylık sağlayacak genel bazı değerlendirme kriterleri vermeyi düşünüyorum. Çok sevdiğim bir yazar kitaplarla kadınlar, kadınlarla şehirler arasında analojiler kuruyordu: Kitaplar kadınlara, kadınlar şehirlere benzerler. Önemli olan satıraraları ve sokak aralarıdır; önemli …
Şub 23
Elveda Gülsarı
– Senin işlerin neden uz gitmiyor biliyor musun Tanabay? derdi. Çok tezcanlı, çok sabırsız oluşundan. Vallahi ondan! Aynı anda ‘hem havadakini kapmak, hem yerdekini yalayıp yutmak’ istiyorsun. Dünya çapındaki bir devrimin hemen gerçekleşmesini diliyorsun. Öyle bir çırpıda olmaz bu işler. Dünya devrimi şöyle dursun, sen bizim şu eski Aleksandrovka yokuşunu bile araba ile ve araba yolundan …
Şub 23
Başına neden böyle bir felâket geldiğini anlayamıyordu. Yenik, yılgın, üzüntülüydü.
Tanabay upuzun bir ağaç tekneye parça parça kaya tuzu dökerdi. Atlar tuz yalamayı pek sever ve bunu bir ziyafet sayarlardı kendileri için. Ama, işte bu tuzu yalamak Gülsarı’ya bir felâket getirdi. Bir gün Tanabay boş bir kovaya vurarak “po! po! po!” diye atları tuz yalamaya çağırdı. Atlar koşup geldiler ve başladılar tuz yalamaya. Gülsan da onların arasındaydı ve tadını çıkara …
Şub 23
Konuşmanın imkânsızlığı üstüne bir diyalog
Konuşmak karşılıklı söylenenlerle ilerler; iki kişi konuşmayı birlikte inşa ederler. Bunun olabilmesi için de karşılıklı olarak birbirlerini anlamaları gerekir. Ben konuşmanın imkânsız olduğunu söylerken aslında iki insanın bir konuşmayı inşa etmek için gerekli olan karşılıklı anlamayı gerçekleştiremeyeceklerini savunuyorum. Bunun nedeni de sözcüklerin herbirinin o sözcükleri kullananların deneyimlerini yüklenmeleri ve o deneyimlerin anısını taşıdıkları için de …
Şub 23
Mandan Hoca’dan günümüze OF’Lİ HOCA: İronik Şablonun Ötesi
“Oflu Hoca’lar, Kur’an Kursları gibi faaliyetlerle İslam’ı o bölgede canlı tutmuşlardır”Prof. Heath W. Lowry İnsan topluluklarının yaşadığı yeryüzünün her coğrafî karesinde ayrı bir insan ve kültür tipi oluşmasına ve her birinin diğerlerinden farklı yapısına rağmen öne çıkan, ilginç tipoloji oluşturan insan tiplerinden birisi de Of’a mahsustur. Of’un belki de Trabzon kadar eski tarihi; insan yerleşimlerinin …
Şub 23
Gözün Süzdüğü Şiir, Şiirde Görsellik ve Görsel Şiir
Şiirde görselliği araştırmak; şiiri kuran görsel imajları, şiirin resim, fotoğraf, film gibi görsel yapıtlarla ilişkisini ve görsel şiiri kapsayan geniş bir uğraş. Edebiyatın her türünde olduğu gibi şiirde de imajlarla karşılaşıyoruz. Görsel, işitsel, koku, dokunma, psikolojik… imajlar okurun şiiri anlamasında etkendir. Bunların okura en kolay ulaşanı ve belki en güçlü olanı görsel imajlardır. Aynı ya …
Şub 23
Köle olmayı reddedenlerin hepsi, baş kaldırsın
Hong Kong’da yönetimin Britanya’dan Çin’e devredilmesinin ardından yetişen ilk kuşağın temsilcilerinden olan Wong, Çin Ulusal Günü’nde bayrağın göndere çekilip milli marşın okunduğu törenden saatler sonra protestoculara şöyle seslendi: “Marş başladığında hislenmekten ziyade öfkelendim. Hele ‘Köle olmayı reddedenlerin hepsi, baş kaldırsın’ mısrasına geldiğinde. Bugün bize ettikleri köle muamelesi değilse, nedir?”
Şub 23
Neyi Kaybettiğini Hatırla
Oturma odamdaki koltuktan, otururken de görebildiğim iki ağaç var: Biri orta yaşlı bir yenidünya ağacı. Mevsimi gelince meyvesini esirgemeyen, yağlı yaprakları soğuğa, kışa epey kafa tutan bir ağaç. Hemen yanında bulunan diğeri ise, güngörmüş bir cennet meyvesi ağacı. Üç-dört hafta olmuştur; sanki okul kırmış gibi şakrak bir serçe topluluğu, kalan üç-beş meyveyi şamatayla üleştiler.Bu iki …