Kategori: Deneme

Cami Işıklarına Bakan Çocuk

Çocukluktan gençliğe geçmeye çalıştığım dönemlerde yazarlık hayalleriyle dolu olduğumu gören babam, ‘Yanağını cama yapıştırıp, evin çaprazındaki caminin şerefesinde iftar zamanını haber veren ışıkların yanmasını, ışıklar yanar yanmaz bunu bağırarak haber verdiğinde büyüklerin aferinini almak için heyecanla bekleyen bir çocuğu anlatabilir misin’ demişti. Yaklaşık kırk yıldan beri o çocuk aklımdadır. Hálá o sahneyi ve o çocuğu …

Devamını oku

Şairin Hayatı Şiire Dahil

“Tomris Uyar, 1964’te R. Tomris imzasıyla çeviriler yapan genç bir kadın. Şair Ülkü Tamer’le evli. Sık sık eski önemini yitiren Baylan’da buluşuyorlar dostlarıyla. Akşam üstleri iş çıkışı Cemal Süreya da katılıyor onlara. sanat, edebiyat, tiyatro sohbetleri…Tamer ile evliyken âşık oldu Cemal Süreya’ya Tomris. İkisi de evliydiler, ikisi de birbirleri için boşandılar eşlerinden ve bugün bile, …

Devamını oku

Eski bir komşuyu gördüm sanki, taşınmış gitmiş kalbimden

Geçen gün kimi gördüm biliyor musunuz? Ama evlisin şarkısını yazdığım kişiyi. Onu düşündüğümde ay yerini değiştirirdi, yıldızlar yerinden kopup hızla yeryüzüne düşerken asılı kalırdı yakın gökyüzünde. Çiçekler konuşur beni teselli ederdi, gözyaşlarımı silerdi yalnızlık. İçimin yangınına su yetmezdi, söz geçmezdi arzularıma, ne tuhaf şu aşk. Anılarıma gittim, döndüm. İçimde kendime karşı acımayla karışık bir şefkat …

Devamını oku

Kumral Bukleli Kadın

kumral bukleli kadın, bir ismin var elbet ama ismini ağzıma alacak kadar güçlü değilim. öncelikle, sahiden dünyanın en şanslı kadınısın. ama bir zamanlar o vasıf bana aitti, yani kalıcı olamayabiliyor. bunu kalıcı kılmak senin elinde. onu üzme diyebilmeyi isterdim ama bize mutluluk için hep yanlış formülleri öğrettiler. onu üz. sana daha çok bağlanacaktır, kuşkun olmasın. …

Devamını oku

bir kadın gidişinin bileti olarak saçlarını kesermiş

ben geç kalmayı hayat felsefesi haline getirmiş bir kadınım. sana da geç kaldığımın farkındayım. ama inan ki ilk kez bunu bilerek yapmadım. senin gibi bir adamın varlığından haberdar olsaydım yıllar önce doğar sana yıllar önce rastlar yıllar önce… bilmiyorum. sen ki başını dizime yaslayıp geçmişteki tüm hatalarını anlatırken sesi çatallaşan adam.seni sevmemek mümkün mü! seni …

Devamını oku

Malatya’nın 50 Yıllık Sahafı Muharrem Amca

İstanbul Pasajı’nda sözümona eski kitap satan, kendini sahaf olarak niteleyen kitapçı çok. Çok da genellikle soru bankası satan, yeni kitapları sergileyen kitapçılar bunlar. İstanbul Pasajı’nda, şimdilerde kimileri sahaflar çarşısı da diyor, bir tek Akademi Kitap var sahaf özelliği taşıyabilen. Yeni kitapların yanı sıra eski kitapları da bulundurabilen. Kitaptan anlayan, sürekli kitap okuyan Akademi Kitap’ın sahibi …

Devamını oku

Malatya’dan Deli Hatıraları

Geleneksel topluluk dünyasında deliler ve deliliğin özel bir anlamda ayrıcalıklı bir statüsü vardır. Deliler her yere girip çıkabilir, her yerde bulunabilirler. Ama hiçbir yere ait değildirler. Topluluk dışına atılmış zararlı bir unsur değil, topluluk içinde ve topluluğa aittir. Batı toplumlarında ise deliler “içine şeytan girmiş” yok edilmesi gereken, tümüyle olumsuz görülen, toplum dışına itilmiş bir …

Devamını oku

insan dokunduğu ölüleri hiç unutmuyor

Geçen gün sokağın ortasında dokunduğum ölümden sonra birşey farkettim. Dokunduğum ölülerin yüzünü asla unutmuyorum. Kalp masajı yaptığım o kadının yüzü hala gözümün önünde. İntörnken başında beklediğim adamın kolundaki çapa şeklindeki dövme ve dudaklarındaki morluk dün gibi… Gecenin bir yarısı Lalelide ölüm raporu düzenlediğim yaşlı adam da hafızamdaki mezarlıkta yerli yerinde duruyor. Anladım ki, insan dokunduğu …

Devamını oku

Türk Şairi ve Babası

“Oturduk ve anlaştık:Şairler, babalarıyla konuşamayan insanlardır.”İbrahim Tenekeci Sadece bir yazar ya da şairin değil, tüm evlatların babalarıyla olan ilişkileri, sanki üzeri örtülmüş ve açmaya korkulmuş bir sandık gibidir. Sönük, sessiz ve pasif ilişkiler saklıdır bu sandıklarda. Bazen de bir kıyıda köşede kalmış, derin sevgi, kederli özlem ve müthiş bir saygı. Sandığı açıp neler var diye …

Devamını oku

Şiir Çoğu Zaman

“Nasıl şiir yazıyorsunuz?” sorusunun bir bumerang gibi geri dönüp beni bulacağını, batırdığım iğnenin bir çuvaldız olarak karşıma çıkacağını bilsem de, Enzensberger’in tanımıyla “estetiğin belki de en önemli sorusu”ndan kaçamazdım. Zira bir yapıtın nasıl oluştuğunu bilmek, sadece o yapıta dışardan bakanlar için değil, o yapıtı oluşturanlar için de hayati bir değer taşımakta, başka eserlerin sırlarıyla beraber …

Devamını oku