“Batılılar, kendilerini tutmasını bildikleri için büyük başarılara ulaştılar, değil mi? Ölsen bir yudum su vermezler.” “Başkalarını mühim bulmayanlar, bir gün kendilerini de mühim bulmayanlarla karşılaşacaklardır, fakat bu hakikat, oların mühim bulmamış olduklarının mühim olduğu manasına da gelmez…” “Albayım sakindi, ‘Her şeyin birden unutulmasına çok ihtiyacımız var’ diyordu.” “Beni hep durduruyorsunuz albayım. Bir gün beni kimse …
Kategori: Deneme
Şub 23
Bir Tedirginlik Sanatı: Şiir…
Şiir, insanın yalnızlığına tutunma çırpınışının öteki adıdır. Bir itiraz, bir mutsuzluk bilinci halinde yaşadığı dünyaya, sözcüklerle katlanma gerekçeleri yaratmasıdır. Dünyayı meşru kılma eylemidir. Varlığına ilişkin, başkalarının yaptığı tanımları reddedip, insanın kendi anlamını oluşturmasıdır. Sığındığı her şeyin, mezarı olduğunu görmüştür. Çok özel bir ürperme hali olan aşk bile, ikinci gün, bütün ağızlarda aynı cümleyi kurmaktadır. Bu …
Şub 23
Furuğ Ferruhzad’ın kardeşi Feridun Ferruhzad’a yazdığı son mektuplardan:
3 Ekim 1959 salı Sevgili Feri, haberlerini sürekli gazetelerde okuyorum. Belli ki işlerin bayağı ilerlemiş. Salaklık etme, başka işler yapma fikrini kafandan çıkar. Sen bilmiyorsun, bilmiyorsun, bilmiyorsun ve yine de bilmiyorsun… … Ben burada ne oldum ki sen olmak istiyorsun? İki yıldır Almanca şiir yazıyorsun ve kendin için bayağı bir adam olmuşsun. Ben 10 senedir …
Şub 23
Dünya İstasyonunda Yanlışlıkla İnmiş Keloğlan
İşte benim yazıyla çilem bu: Kadınlar doğruyu söyledi ve yayıncılar aldattılar. Yazdık, sesimiz askıdadır; harflerimiz kargaların gagalarında. Yazdık dünya değişmedi, namussuzlar okumadılar. Bir iki insan okudu; çok uzun boyluydular, göbeklerinde kaldım. Bir iki garibân kesekağıdından gördüler beni. Hep olmadığım yerde göründüm; yazmadıklarımı yazdım; demediklerimi dedim. Yayıncılar beni çok ucuza sattılar. Arayan kitaplarımı bulamadı. Bulanlar, çarpık …
Şub 23
Lâmia Hanım
Kendsine “Cehennemim ve cennetim” diye fısıldayan araf yazgılısını “Dante’m benim” diye avutmayı bilen Lâmia Hanım en önemlisi Meriç’in her halinin farkındadır. Evli, çocuklu, görmez olduğunun. Her haliyle kabul eder onu. Yokuşlara sürmeden, kendisi için bir seçim yapmaya zorlamadan, bir şeyleri terk etmeye, yok saymaya, reddetmeye mecbur bırakmadan. Çünkü Lâmia Hanım bilir ki bazı seçimlerin sonu …
Şub 23
rakıyı severim. kadınları da severim. ama rakı içen kadınları, daha çok severim
iri puntolarla aklınıza kazıdığınız, insanlık için küçük ama sizin için büyük bazı sahneler vardır. yaşım henüz beşti ve ellerimle masanın kenarına tutunmaya çalışıp parmak uçlarımda durarak, masanın üzerinde olup biteni izlemek için çırpınıyordum: masada rakı vardı. güzel de bir sofraydı. babam rakıyı severdi; annemse kokusundan bile hoşlanmazdı.1989 yılbaşı gecesiydi ve babam rakısını yuvarlayıp sezen aksu …
Şub 23
İyi geceler
Niye bilmiyorum ama seni düşününce hep gözlerim doluyor. Sende de öyle oluyor mu tontonum? İlerde bir gün okul, iş, evlilik bi şekilde senden ayrı olacağımı bilmek nasıl bir hüzün bilemezsin. Ben büyüyorum baba. kucağına alıp sevemeyeceğin kadar büyüyorum git gide. Ne kadar korkunç değil mi? Sen git gide benim oranı buranı sıkarak sevemeyeceğim kadar yaşlanıyorsun. …
Şub 23
Seni Korumak İçin
Seni hiçbir dünya telaşına değişmedim ben… Evlerin ve kalabalığın ağırlığını sana üstün tutmadım… Yoksulluğun acısından hafif bilmedim acını… Yenilen herkesin boğuntusuydu kaybolduğum uzaklık, yüzün her bulutlandığında… Nereye gidersem gideyim seni yürüdüm hep… Sevincini bir barış, bir bayram sabahı gibi taşıdım içimde… Sesine güvendim, gözlerine en çok yakışan o sürekli yaz ikindisine… Gökkuşağının altından geçen çocukların …
Şub 23
Odaya Kapatılan Gökyüzü
Aşk ile korku, cam ile taşa benzer… Sâdi Geceler bitti. Yolculuklar bitti. Yeni yerler, yeni sabahlar bitti. Her yerde bin yıllık bir aşınma, solgun zaman kokusu. Senden önceki haline döndü kalabalık. Gamzeli sular yürürdü …
Şub 23
Dünyaya Teslim Olmak
Herkesin büyük bir ustalıkla gülerek geri çekildiği bir dünyaydı. Her yeni başlangıç yeni bir pişmanlık demekti. gittiği yerlerden yüklenip geliyordu insan yalnızlığını. Umutsuzluk öyle bir yılgınlık yaratmıştı ki herkes her söze inanır olmuştu. Çifte sürgülü kapılar aralandıkça buz gibi bir suskunluk sızıyordu eşiklerden. Herkes yaşadığı oyuğun soğukluğu ile orantılı bir kasıntı içindeydi. Eşyalar bile sahiplerinden …