Dün, tam öğle üstüydü, Yenikapı feribot gişelerinde iki genç kadın konuşuyordu. Kadınların saçlarından vapurlar geçip gidiyor, kadınlar kendi saçlarına takılıp hep gişede kalıyordu. Biri diğerine dönüyordu aniden, bir cümleyi tam ortasından kuruyordu: “Okumadıysan ‘Ben sana mecburum’u oku.” Sonra genç kadın, firketeden kurtulan saçlarını topluyordu hamarat bir hızla, biletleri kesiyordu. Dün bir bilet gişesinde, düğünleri için …
Kategori: Deneme
Şub 23
Kışbahar Hüzün
“Allah kar gibi gökten yağınca / karlar sıcak sıcak saçlarına değince…” Ben kışa bu mısralarla hazırlanırım. Sezai Karakoç’un Kar şiiri hatırlandığında ne güzeldir kış. Karlar içimize dokunur sıcak sıcak ve hemen ardından bizi bir baharın beklediği duyulur, baharı hatırlatan mısralar da olur zihnimde: “Gece artık hiç dönülmeyecek yerlerdeki o sevgiliye / Çocuklara kekik toplayan o …
Şub 23
Aerodinamik yasalarına göre
Aerodinamik yasalarına göre o tombul ve tüylü arının hiç uçmaması gerekiyordu. Herhalde bunu ona hiç kimse söylemedi ki, uçuyor. Aldous Huxley
Şub 23
Bir genç kızın hikayem paramparça’dan altını çizdiği satırlar
hep uyumak istedim. Doğal sakinleştirici… Zaman hiçbir şeyi düzeltmez. Daha beter de etmez. Hayatımda ilk kez çekip gitmek istemiyorum. nasıl başlarsan öyle gider. Karanlıkta nüfus sayımı şöyle yapılır: Yaşayanlar bir sigara yakar. İffetimizi tesadüfen koruyor olmamız iffetli olduğumuz anlamına gelmez. sen gittin ve herkes ölmeye başladı. ilk ölen hep babammış gibi geldi bana yıllarca. Eskisi …
Şub 23
Sevmek İnsanın En Büyük Acısıdır
Sevmek, bizim kendimize ve dünyaya karşı giriştiğimiz hırsızlığa, kendi gücümüzle karşı çıktığımız biricik haklılığımızdır. Alacakaranlığın ufalaya ufalaya sildiği bir adamı tutup ellerinden, başına ay ışığından bir hale geçirmektir, kaybolmadan sabaha çıksın diye. Sevmek, özünde varolan büyük bağlanmaya karşın, insanı günlük ilişkilerin kişiliksizleştirdiği tutsaklıktan kurtaran en büyük özgürlüktür. İnsanı yalnızlığın hazinelerine götüren bir arınmadır sevmek. Yalanın …
Şub 23
Tanrım Beni Yavaşlat
Tanrım…! Beni yavaşlat, aklımı sakinleştirerek kalbimi dinlendir. Zamanın sonsuzluğunu göstererek bu telaşlı hızımı dengele. Günün karmaşası içinde bana sonsuza kadar yaşayacak tepelerin sükunetini ver. Sinirlerim ve kaslarımdaki gerginliği,belleğimde yaşayan akarsuların melodisiyle yıka, götür. Uykunun o büyüleyici ve iyileştirici gücünü duymama yardımcı ol. Anlık zevkleri yaşayabilme sanatını öğret; Bir çiçeğe bakmak için yavaşlamayı, Güzel bir köpek …
Şub 23
beni bu gece çocuk say Allahım!
bir blog girdisi yazmak istiyorum… mümkün mü? bir blog girdisi yaz diyen buton ya da kutucuk ya da herneyse.işte oraya.fare ya da mause ya da herneyse işte.onun ucundaki okla şöyle bir dokundum.neden.bilmem.canım istedi.oysa ki yazacak hiç bir şey yok. sahiden yok. /mesela beş harfli bir isim, yedi harfli bir şehir ve altı harfli bir durum. …
Şub 23
Ayrılıkta hastalık gibi yaşanır.
Ayrılıkta hastalık gibi yaşanır. Hani kimi ateşli hastalıklar vardır; sabahları daha iyi kalkar, gündüzleri iyileştiğini sanırsın, hallettiğini. Akşam indiğinde yeniden ateşin yükselir, gözlerin kararır, özlersin, çok özlersin; sandığın kadar halledememiş olduğunu anlarsın, ateşin sürüyorsa hiç halledemediğini düşünmeye başlarsın. Sonra ertesi gün gene aynı şey olur, sabah bir armağan gibi hafif gelir, sonra yine akşam iner. …
Şub 23
Terastaki Havlu
Aynı terasa açılıyordu yan yanaydı kapılarımız kaldığımız pansiyonda.Akşam üzerleri kaşılaşıyorduk, ortak duş, ortak mutfak, çekingen bir selamlaşma.Aynı terasta yan yana kuruyordu çamaşırlarımız, bu ürpertiyordu beni; acemi, tutuk bir kaç sözlük eşliğinde beyaz şarap içerek aynı terasta seyrediyorduk günbatımını, bu da ürpertiyordu beni.Işığın azalan şiddetinde yan yanaydı terasa vuran gölgelerimiz ve karışıyordu birbirine. Elimizde …
Şub 23
“Vaktimiz bitti. Ben artık gitmeliyim”
Belki de biraz daha uzakta bir yeri hedefledikleri için uçmaya devam eden ördeklerin cılız sesleri geliyordu yukarıdan sadece. Az ilerideki gölete konmuş olanlar, serin sularda dinlendirdikleri yorgun bedenlerini hareketsiz bırakmış, ufak göletin kıpırtısız sularının üzerinde topluca duruyorlardı hiç ses çıkarmadan. Yer yer göletin ortasında bile görülebilen sazlıklar, kendi garip çiçeklerinin ağırlığı altında bulabildikleri en ufak …