İlk geçliğinde vazgeçti güzellikten, Umuttan, sevinçlerden, hoş davranışlardan vazgeçti; Gözlerini kapadı boş özentilere bakmasınlar diye Ve acı gerçeği seçti. * Kıpırdama dur, kıpırdama dur kırılan yüreğim; Kıpırdamadan dur ve kırıl; Yaşam ve dünya ve kendi benliğim, Bir düş uğruna değişti. * Aşk için iş işten geçti, sevinç için, geçti; İş işten geçti, iş işten geçti. …
Kategori: Çeviri Şiirler
Şub 23
İdea’nın Aynası
Madem ki çaresi yok, gel öpüşüp ayrılalım.Hayır, bitti benim için; sana verecek bir şeyim yok artık:Ve seviniyorum, evet, tüm yüreğimle seviniyorum,Böyle tertemiz özgür kılabildiğime kendimi.Sonsuza değin ayrılmak üzere el sıkışalım, tüm yeminlerimizi yok edelim,Ve günün birinde gene karşılaşırsak, eski sevgimizden bir tek zerrenin kaldığıNe senin yüzünden anlaşılsın, ne benimkinden,Şimdi Aşkın son nefesinin son solumasında,Nabzı düşen …
Şub 23
Şarkılar Kitabı
— 1 —Karanlık hayatımda çok önceParıldayan tatlı yüz,Yitti gitti şimdiDört yanım gece.Karanlıkta çocuklarGönülleri daralınca,Bastırmak için korkuyuTürkü söyler yüksek sesle.Ben de çılgın bir çocuğum.Sesim neşeli değilse deTürküler çağırdım karanlıkta,Korkumdan kurtuldum. — 2 —Öylesine üzgünüm,Bilmem ki neye yormalı;Hiç aklımdan çıkmayanEski bir masaldan olmalı.Durgun yavaş akıyor Ren,Hava serin, kararmak üzre;Doruğu tepeninParlıyor akşam güneşinde.Oturmuş yukardaGüzeller güzeli bir peri;Altın saçlarını …
Şub 23
Zangoç
Sabahın arınmış, saydam, derin havasınaYayıyor yine çan, sesini, aydınlık, duruOkşuyor, lavantalar, kekikler arasınaDuasını bırakan küçük bir çocuğu, Çıkmış üstüne eski bir ipi geren taşın,Dilinde dua, zangoç, üzgün, mırıldanarakDinliyor inişini uzak çınlamalarınBir kuş geçiyor yanından, ona dokunarak. Ben arzulu gecenin o adamıyım. Yazık!Boşa çekiyorum Ülküyü çalan halatıBir tutam tüy söylüyor soğuk günahlarımı, Çok usul geliyor kulağıma …
Şub 23
Sıkıntı
Sana geliyorsam bu akşam, ey hayvan, amacımne bir halkın günahlarıyla dolu gövdeni yok etmek,ne de öpücüğümü akıtan onmaz sıkıntı altındave iğrenç saçlarında hazin bir fırtınayı eşelemek; Azabın bilinmeyen perdeleri altında uçanhiçliği başkalarından daha iyi tanıyan seninancak kara yalanlardan sonra tadabildiğindüşsüz ağır uykuyu istiyorum yatağından; Çünkü, katıksız soyluluğumu kemiren çirkefsenin gibi beni de kısırlığıyla damgaladı.Ama, senin. …
Şub 23
A. O. Smirnova’ya
Siz yokken çok şey söylemek istiyorum size,Yanınızdayken sizi dinlemek istiyorum;Fakat susarak bakıyorsunuz bana sertçe,Ben de utançla ve şaşkınlıkla susuyorum Ne yapayım ki çekemem ilginiziSöyleyeceğim beceriksiz sözlerle…Bütün bunlar çok gülünç olabilirdiKeder verici olmasalardı böyle… Mihail Lermontov
Şub 23
Düşünce
Kaygıyla bakıyorum bizim kuşağa!Geleceği ya boş ya karanlık görünüyor.Böyleyken, bilincin ve kuşkunun yükü altındaEylemsizlik içinde kocuyor. Zenginiz biz, ta beşikten beriBabalarımızın yanlışlıkları ve akılsızlıklarıyla!Yaşam üzüyor bizi; dümdüz amaçsız bir yol gibi,Bir şölen gibi yabancı bir bayramda. Utanç verici bir umursamazlığımız var iyiye ve kötüye,Solup gidiyoruz kavgaya girmeden daha;Yüz kızartıcı korkaklarız tehlikeyi görünceVe iğrenç tutsaklarız iktidar …
Şub 23
Şiire ihtiyacım var
Ben paraya muhtaç değilim.Hissiyata muhtacım.Kelimelere,Ustalıkla seçilmiş kelimelere,Düşünceleri aktaran çiçeklere,Buradayım diyen güllere,Ağaçların yaşamasına imkân sağlayan rüyalara,Heykelleri dans ettiren şarkılara,Aşıkların kulaklarına mırıldananYıldızlara ihtiyacım var.Her kelimesiYeni bir duygu rengini uyandıran,Sihri kelimelerin yükünü yakanŞiire ihtiyacım var. Alda MeriniÇeviri: Sercan Leylek
Şub 23
Rabbin huzuruna çıkmaya hazırlanırken
Ölüyordum. Ne bir yakın, ne bir dost,Bir kez uğramamıştı bana…Boğucu gecelerin karanlığında korkuylaHayatımı sık sık geçirirdim gözden,Rabbin huzuruna çıkmaya hazırlanırken…Ben de öleceğim! – Ama mezarımın başındaBozkır rüzgârları ağıt yakacak yalnızca!… Mihail Yurgeviç LermontovÇeviren: Kayhan Yükseler
Şub 23
Ey şairlerin eski lâneti
Ey şairlerin eski lâneti,yakınan sürekli, konuşmak yerine,durmaksızın değerlendiren duygularınıoluşturmak yerine onları ve bildiklerini sanırlar hâlâ,içlerinde neyin neşeli olduğunu veya acıklıve şiirlerinde, yerebileceklerini veya övebileceklerinionları, aynı hastalar gibi,kullanırlar acının dilini,anlatmak için sızlayan yerlerini,kendilerini sert sözcüklere dönüştürmek yerinebir katedralin taş ustasınıntaşın soğukkanlılığına dönüşmesi gibi inatla. Rainer Maria RilkeÇeviren: Tanıl Bora