Olur ilkyazdan önce böyle günler bilirsinÇayırlar örtülmüştür kalın bir yığın karlaRüzgârlar ılık eser yumuşacık ve hafifGeldiğini duyarsın diri kuru dallarla Tenin kamaşır birden, öyle aydınlanır daYabancı gelir artık oturduğun ev bir bak!Bir şarkı vardı eski ve cansıkıcı bulurdunSöylersin onu şimdi yeni ve anlamlı bularak Anna AhmatovaTürkçesi: Hilmi Yavuz
Kategori: Çeviri Şiirler
Şub 23
En çok üç şeyi severdi dünyada
En çok üç şeyi severdi dünyadaAkşamüstleri söylenen şarkılarıAk tavus kuşlarınıEski püskü Amerika haritalarını bir deÇocukların ağlamasından nefret ederdiÇilek reçeli sevmezdi çayla birlikteKadın dırdırından yaka silkerdiVe ben karısıydım onun Anna Ahmatova Bu Gece En Hüzünlü Şiirleri YazabilirimMeserret Yayınları / Çeviren: Hilmi Yavuz
Şub 23
Hep sarhoş olmalı
Hep sarhoş olmalı. Her şey bunda; tek sorun bu. Omuzlarınızı ezen, sizi toprağa doğru çeken Zamanın korkunç ağırlığını duymamak için durmamacasına sarhoş olmalısınız. Ama neyle? Şarapla, şiirle ya da erdemle, nasıl isterseniz. Ama sarhoş olun. Ve bazı bazı, bir sarayın basamakları, bir hendeğin yeşil otları üstünde, odanızın donuk yalnızlığı içinde, sarhoşluğunuz azalmış ya da büsbütün …
Şub 23
Cehennemlik Kadınlar
Delphine ile Hippolyte Hippolyte, lambaların solgun ışığı vuran,İçine koku sinmiş minderler üzerinde,Düşlüyordu kızlığın perdesini kaldıranGüçlü okşayışları, saf bir duygu içinde. Fırtına bulanığı bir gözle arıyordu,Uzaklaşmış göğünü günahsız yaşamanın,Sanırsın ki başını mavi bir ufka doğruÇeviren bir gezgindir, ötesinde sabahın. O yorgun gözlerinin ağırlaşan yaşları,Kırgın, uyuşuk hali, hazları kasvet veren,Hurdaya çıkmış silah gibi, mağlup kolları,Yansıtıyordu narin güzelliğini …
Şub 23
Şiir
Anımsarım seni ben geçen güzkü halinleBaşında gri beren ve o sakin yüreğinGünbatımı ateşi oynaşır gözlerindeYapraklar dökülürdü nehrine benliğinin Bir asma dalı gibi dolanırdın kolumaTatlı, sakin sesinden yaprakların soluğuBeni sımsıkı saran mavi sümbülümsün senBaş döndüren ey ocak, içimin tutuştuğu Güz kadar uzaklara dalarken bakışlarınGri beren, kuş sesi, avcı kadın yüreğiUzaklar: acıların göçüp gittiği yerlerMutlu öpüşlerimin kızıl …
Şub 23
Âşıkların Hâlleri (Sevânih’ul Uşşâk)
7. Fasıl Gönlüm! Sakın, sırrını yâre söylemeBu “aşk” sözünü ikide bir söylemeGönlüm dedi: “Bir daha böyle söylemeTeslim ol sen, çok söz söyleme” 25. Fasıl Vuslata ruhsat vermezse eğer hicrinMahallenin tozu-toprağıyla avunurum senin 46. Fasıl Sarayının önünden az geçmemin nedeniAmansız korumalarının korkusundandır haniSen ki gönlümdesin ey sevgili gece gündüzGönlüme bakarım hep ne zaman özlesem seni 59. …
Şub 23
Ağlattı beni nehrin sahilinde feryat eden güvercin
Ağlattı beni nehrin sahilinde feryat eden güvercin, (kumru)Sabaha karşı, bahçedeki dala konmuş iken.Seher, eliyle gecenin mürekkebini silerkenPapatyalar, dişlerinden şebnemler dökülürken,Erkenden gülistana geldim, dağılmış oradaki şebnemler.Kızların gerdanında saçılan inci taneleri gibi.(Nehirdeki) su dolapları oluk oluk göz yaşı akıtmada.Meyve ağaçlarının dallarını eğen ejderler gibi.Dallar, hacağı saran halhal gibi kıvrım kıvrım olmada,Bütün bunlar gülistanı bir bilezik gibi kuşatmada.Şebnemlerin …
Şub 23
İtiraf
Bir defa, bir defacık, sevimli, tatlı kadın, Zarif kolunuz kolumaDayandı (ve ucunda o ruh karanlığımın Bu anı solmadı asla); Vakit geçti; tıpkı bir yeni madalyon gibi Bir ay kenti yıkıyordu,Ve Paris üzerinde gecenin alayişi, Nehir gibi akıyordu. Evden eve …
Şub 23
Okuyucuya
Bönlükler, yanılgılar, günahlar, cimrilikler,İşleyip tenimize, kaplar ruhlarımızı,Ve besleriz sevimli pişmanlıklarımızı,Kendi bitini nasıl beslerse dilenciler. Günahlarımız katı, pişmanlığımız gevşek;Sık sık ceza öderiz itiraflarımıza,Ve sevinçle döneriz o çamurlu yollara,İğrenç gözyaşlarıyla kirim çıkar diyerek. Bu Kocaman Şeytan’dır kötülük yastığındaEsrimiş ruhumuzu uzun uzun sallayan,Ve görkemli madeni irademizin o anBir buhar olup uçar bu bilgiç kimyacıyla. Hep o Şeytan’dır bizim …
Şub 23
İbn el-Arabi
Hüzünden acıyave acıdan yeniden hüzne dönüşansızın sevinçfırlatır atar seni yaşam-İnan ki;‘Göğüs kafesindedir sevdiğinsoluğunla bir uçtan diğer uca sürüklenen’ Opus incertum (1959) Gunnar Ekelöf