Kategori: Çeviri Şiirler

Kârun

Kayık hafif bir kuğu gibi sakinceSakince gidiyordu Karûn’un üzerindeGüneş sahildeki hurmalığa doğruUfkun eteğinden çekiliyordu Ufuk sularla oynaşırkenBürünüyordu bambaşka bir görkem ve gizeGelinciklerle dolu ovada sarhoş bir rüzgârSanki gidiyordu sendeleye sendeleye Genç, dalgaların bağrında kürek çekipSürüyordu kayığı ve kayıktaydı canıHüzünlü sesini bırakmıştı rüzgâraGönlü tutsak, gam hastası: “İki zülfündür rebabımın teliNe istersin bu harap halimdenBize yâr olmaya …

Devamını oku

Kayığın Başında

Kayığının başında düşünen kayıkçıinliyor boyuna seferinin acısıyla, denizin kıyısında:“verse bir yol, sahile vuran dalgaların kargaşası” zorlu bir fırtına dövmektedir denizin yüzeyinidehşet saçan hadiselerle dolu geceninhuzursuzluğuyla doludur yüreği kayıkçının sahilde, ama yine de kaygılıdır kayıkçıferyat eder daha büyük bir huzursuzlukla:“n’olur, bir daha düşse yolum, engin denize!” Nima Yusiç

Şiir hayatın kendisidir (Şi‘rî ki Zindegî Est)

Önceki şairin şiirinin konusu,Hayat değildi.Kuru hayal dünyasında o,Şarap ve sevgili dışında bir şeyden söz etmezdi.Gece gündüz hayal eder dururdu:sevgilinin komik zülüflerinin ağına düşmüş,öte yandan başkaları da;bir elde şarap kadehi, bir el sevgilinin zülfündesarhoşça Allah’ın mülkünde nara atıyorlardı! Bugününşiirinin konusubambaşka bir konudur…Süngüsüdür şiir bugün halkın!Çünkü şairler,Daldırlar halk ormanınınGül bahçesinin yasemin ve sümbülü değiller falanların!Yabancı değil bugünün …

Devamını oku

Sen de Konuş

Sen de konuş,son olarak sen konuş,söyle sözünü.Konuş –Ama ayırma hayırı evetten.Anlamı da kat sözüne:Ona, gölgeyi ver.Ona yeterince ver gölgeyi,sence ne kadar paylaştırılmışsagece yarısıyla öğlen ve gece yarısıarasında, o kadarını ver.Bakın etrafına:Gör, nasıl da canlı, çepeçevre –Ölüm aşkına! Canlı!Hakikattir gölgeden söz edenin söylediği.Ama bak, küçülmekte şimdi durduğun yer:Peki şimdi nereye, ey gölge çıplağı, nereye?Tırman. Yokla etrafını.İncelmektesin …

Devamını oku

Bir Geçişin Gözleri

Gökyüzü doldu temâşâ kelebeklerinin beneğiyle. Serçenin aksi düştü refakat sularına. Soldu mevsim içgüdüler boyunca uzanan duvar üstünde. Asma dalı üzüme Müptelâ oldu. Çocuk geldi Cepleri dolu koparma coşkusuyla (Ey cesaret baharı! Silindi uzantın Bekleyiş çamlarının gölgesinde.) Çocuk lâfızların ardından Koştu temâyülün yumuşak çayırlarına. Havuz başında Çocuğun kanı doldu yaşamın yalnızlık pullarıyla. Sonra, bir diken incitti ayağını. Yok oldu cismin yangısı çayırlar üstünde.  (Ey esenlik ırmağının döküldüğü yer! Ten coşkusu sende …

Devamını oku

Günlerin Yokluğunda Bebek

Güzel bir düş gibi idrak nûrunda Oturan bu vücut  Temâşâ göz kapağının üstünde Saçıyor terütâze sözcükler. Gözleri hayatın yeşil takvimi. Yüzü beyaz ilkokul çağının bir parça tatili gibi.  Yıllardır oturuyordu Bu tarâvet secdeleri cumaların dizi üstüne Sabit bir mutluluk gibi. Sabahları annem sarı gül için Bir sepet su götürüyordu. Ben temâşâ ağzı için İlhâmın ham meyvesini götürüyordum.  Gece gündüz demeden bu beden Rakamlar yokuşunun bahçesi ardında Uyuyordu …

Devamını oku

Kurdun Ölümü

Tutuşmuş ay üstünde koşuyordu bulutlarNasıl koşarsa yangın üstünde dumanlar;Korular kapkaraydı bir uçtan bir uca.Yürüyorduk, konuşmadan, ıslak çayırda,Yoğun fundalıkta, arasında büyük çalıların,Altında çorak göknarları gibi göknarların,Sonra gördük birdenbire yerde iri iri,Aranan yolcu kurtların pençe izlerini.Dinledik, soluklarımızı tuttuk,durduk,Ne korunun, ne ovanın sesini duyduk;Gökte fırıldak inledi yalnız yaslı yaslı;Rüzgar çekmişti alçaklardan elini ayağını,Dokunsa dokunsa kulelere dokunuyordu.Aşağılarda meşeler kayalara …

Devamını oku

Ah! Ne mutlu kalbi yumuşayanlara

Ama güllerin ne süt beyazı, ne de kızılıFilizlenmez bu zindanlarda;Bize burada sadece biraz cam kırığı,Biraz taş,biraz toprak verirler:Çünkü bilirler ki çiçeğin bir yaprağıAlelade bir adamın bile derdine derman olur.…Huzura erdi şimdi bu biçare adamHuzura ya erdi ya erecek.Onu kızdıracak bir şey yok artık,Dehşet de güpegündüz gezinmeyecek,Çünkü onun yaşadığı ışıksız topraklaraNe Güneş doğacak, ne Ay ışığı …

Devamını oku

Son Saat

Bir koku kalmıştı odasında, belki yalnızanılardan, belki de ilkyaz akşamınayarıaçık bırakılmış pencerelerden. Götüreceği neyi varsatoparladı. Büyük aynanın üzerine bir çarşaf örttü.Parmaklarında hala o biçimli gövdelerin duygusuve kaleminin duygusu, tek başına – karşıtlık yoktu:şiirin son birleşimiydi bu. Kimseyi aldatmakistememişti. Son yakındı. Bir daha sordu:“Acaba minnet duygusu mu, yoksa minnet duyulması isteği mi?”Karyolanın altına itilmişti eskimiş terlikleri,onları …

Devamını oku

Bir Saban, Tek Başına

Her şey düzenli, sağlama bağlanmış, mantığa uygun,nerdeyse insancaydı. Üstlerine düşeni yapıyordukentin tapınakları;Athena da adaleti koruyordu;görünmese bile, hep o yönetiyorduYargıtayın oturumlarını; ve yargıçlar kuruluikiye bölündüğü zaman, hep sanıklardan yana çıkıyorduadaletin tartısı.İyi günlermiş onlar–Şimdi inanmak bile güç; — gerçekten var mıydı böyle günler ? –yoksasadece bir düş müydü bu? Belki de bunları sık sıkhatırlamak yağmurlu güz akşamlarındadeğiştiriyordur …

Devamını oku