En çok yorum alan yazıları
- Son Hatıra — 2 yorum
- Hüzünlü Bahar — 1 yorum
- Her bir merâm yâra tamâm söylenilmiyor — 1 yorum
- Çamur Etkinliği — 1 yorum
Haz 07
Rüzgâr, beyaz denizin geniş düzlüğü üzerinde kara bulutları topluyorDeniz ve bulutlar arasında, gururla açılmış bir kanat uçuyorFırtına habercisi sanki siyah bir şimşek gibiBazen bir kanadı dalgalara değmiş, bazen de bulutlara doğru atılmış bir ok gibiFırtına habercisi haykırıyorBulut ise mutlulukla kuşun korkusuz çığlığını dinliyorBu sesin içerisinde, fırtınanın sesi, gazabın gücü ve hevesin kıvılcımı vardırBulutlar bu çığlığın …
Haz 07
Rengi uçmuş ayın alacakaranlığı altındaDuman gibi üzücü ve gönül çalan bir ışıktaDüşmüştü ve siyah saçları rüzgârın elineDalgalı ve gönlü aldatanGecenin aydınlığına karanlığın resmini çiziyordu.Irmak akıyor ve suyun hüzünlü sesiArkadaşlarının hüznünü anlatıyordu sankiVe uyuyan aşklar ve ölülerin kederi ileGizlenmiş bir acıya sahiptiMehtabın soğuk ve yorgun ışığında, dağlıkUzak kalmış bir arzu gibiÜmit halesi gibiYa da ipekte zarif …
Haz 07
Kayık hafif bir kuğu gibi sakinceSakince gidiyordu Karûn’un üzerindeGüneş sahildeki hurmalığa doğruUfkun eteğinden çekiliyordu Ufuk sularla oynaşırkenBürünüyordu bambaşka bir görkem ve gizeGelinciklerle dolu ovada sarhoş bir rüzgârSanki gidiyordu sendeleye sendeleye Genç, dalgaların bağrında kürek çekipSürüyordu kayığı ve kayıktaydı canıHüzünlü sesini bırakmıştı rüzgâraGönlü tutsak, gam hastası: “İki zülfündür rebabımın teliNe istersin bu harap halimdenBize yâr olmaya …
Haz 07
Kayığının başında düşünen kayıkçıinliyor boyuna seferinin acısıyla, denizin kıyısında:“verse bir yol, sahile vuran dalgaların kargaşası” zorlu bir fırtına dövmektedir denizin yüzeyinidehşet saçan hadiselerle dolu geceninhuzursuzluğuyla doludur yüreği kayıkçının sahilde, ama yine de kaygılıdır kayıkçıferyat eder daha büyük bir huzursuzlukla:“n’olur, bir daha düşse yolum, engin denize!” Nima Yusiç
Haz 07
1. Mevlânâ’nın İranî-İslamî düşünce ve sanat alanındaki konumunun üstünlüğü ve kendine özgü dünya görüşünün önemi nedeniyle onun düşüncesinde kadının konum ve makamının incelenip değerlendiril-mesi üzerinde düşünülmeye değer bulunmaktadır. İnsanlık bilimi alanında böylesine etkin ve yapıcı bir kişilik çok az bulunur. Mevlânâ’nın üstatlık derecesi, onun şairlik konumundan önce gelir. Hakikatte de Mevlânâ, ilk önce görüş sahibidir, daha …
Haz 07
ben suratı asıkben kayığı karaya oturmuş karaya oturmuş kayığımlaferyat ediyorum:“saplandı bedenime azapbu harap sahilin zorluklarla dolu yolundauzak düştüm sudanyardım edin bana ey dostlar” oysa al al oluyor yüzleri onlarınhalime gülmekten:bu alelade kayığıma,kuralsız kitapsız laflarımahaddinden fazla derdime haddinden fazla derdim yüzündenbir feryat yükseliyor içimden:“ölüm vakti geldiğinde-sade yok olma korkusu ve tehlikesi değildir ki ölüm–eşek şakaları, sululuklar, …
Haz 07
4 Mayıs 1925 Sevgili ve Soylu Aliye, Bana, geceleri sıkıntıyla ve uykusuzlukla nasıl baş ettiğimi soruyorsun. Bir mum gibi: Öyle ki, sabah olduğunda söndürüyor, ihtiyaç duyduğumda yeniden yakıyorum. Tersine, dün gece iyi uyudum. Ama ben uykuyu uykusuzluk için seviyorum. Yeniden hazırım. Öyle gözüküyor ki ben, uyumak denen bu rahatı, dışarıdan bir rahatsızlık gibi gözüken o …
Haz 07
Çağdaş Arap şiirinin güçlü isimleri arasında kabul edilen Nizâr Kabbânî, 1923‟te Şam‟da dünyaya gelir. İlk ve orta eğitimini Şam‟da tamamlayan şair, yüksek öğrenimine Suriye Üniversitesi (bugünkü adıyla Şam Üniversitesi)‟nin Hukuk Fakültesinde devam eder. Buradan mezun olduktan sonra 1945‟te Suriye Dışişleri bakanlığına girerek, Mısır, İspanya, Türkiye gibi değişik ülkelerde çeşitli diplomatik görevlerde bulunur. 1998 yılında İngiltere‟de …
Haz 03
“Dürüstçe itiraf etmem gerekirse, Ermenice yazdığım için pişmanım.”Zaven Biberyan, 3 Aralık 1962Dostu Hrant Paluyan’a mektubundan I Zaven Biberyan’ın 1998’de Babam Aşkale’ye Gitmedi adıyla Türkçeye çevrilen romanı bir felaketi anlatıyordu. Hikâyenin odağında, İkinci Dünya Savaşı yıllarında memleketin gayrimüslimlerini maddi-manevi yıkıma uğratan Varlık Vergisi uygulaması başladığında, Aşkale’de kurulan çalışma kampına gönderildiği takdirde yaşayabileceği muhtemel bir kötü sondan …
Haz 03
İkimiz birden sevinemiyoruz,gök, kızılken senmaviyken bulutlar.Ahşap çiçekler ekiyorum, hırsımız kurusuntelaşımı gömüyorum uykuyaömrümün ikindisi.Ama şöyle düşünikimiz birden üzülebiliyoruz.buna da şükür. İkimiz birden düşünemiyoruz, düşümüz ayrı.Sen uykudayken ben uyanıyorumellerimde peynir kokusuceketimde kağıt mendil unutulmuş,çamaşırlar dilsiz, makinalar ruhsuz.Turum tırak -Nazım’ı okuyan anlasın-İki pencere karşı karşıyaiki ayrı kıtada.hiç karşılaşamıyoruz. İkimiz birden konuşamıyoruz, biliyor musun?Taş, kağıt, makasmakas kağıt taş.Hala anlamadıysanindiğin …