En çok yorum alan yazıları
- Son Hatıra — 2 yorum
- Hüzünlü Bahar — 1 yorum
- Her bir merâm yâra tamâm söylenilmiyor — 1 yorum
- Çamur Etkinliği — 1 yorum
Tem 04
Kim söylüyor ki, istiyormuşum.Senden böyle uzaklarda yaşamak, ayrı kalmak.Elbiselerim hâlâ senin taşıdığın koku ile dolu.Hâlâ elimde senin gönderdiğin mektup duruyor.Kemerimde bir çift kordelâ var;Bunun, aynı kalb bağlılığı ile bizi biribirimize bağladığınırüyamda gördüm.İnsanların aşklarını sakladığını bilmiyor musun,Koparılmağa kıyılmayan güzel bir çiçek gibi? Hsiao Yen
Tem 04
Gece yarısı rüyamda,Sizi gördüm, sizinle konuştum uzun uzun.Eski zamanlarda olduğu gibi yanaklarınız şeftali çiçeği gibi idi;Gözleriniz mahzun ve kirpikleriniz söğüt yaprakları gibi idi,Yarı istekli, yarı çekingen,Gitmeğe hazır, fakat yine bana yaklaşırken.Birdenbire uyandım,Üzüntü ile gördüm ki, bir rüya imiş. Woi Chuang
Tem 04
İyi günler tekrar gelmiyecek;Bir an sonra ayrılmış olacağız.Yol ağzında üzüntü ile durakladık.Tarlada el ele durduk.Bulutlar gökte uçuşuyor,Birbirimize sarılarak hızla yürüyoruz.Rüzgâr dalgalar halinde yükseliyor.Ve göğün bir köşesine sürüklenip gidiyor.Şimdi, bizim ayrılmamız lâzım,Bırak biraz daha duralım.Bu sabah rüzgârının kanatları üstünde olmak ve.Seninle beraber tâ yolun sonuna kadar gitmek isterim. Li Ling(M.Ö. 2 – 1 yüz yıl)
Tem 04
Sonbahar rüzgârı geldi, beyaz bulutlar uçuşuyor.Otlar ve ağaçlar sararıyor, kazlar güneye gidiyor.Orkideler açmış, krizantemler ne güzel kokuyor,Ben sevgilimi düşünüyorum, hiç unutmuyorum.Yüzen-pagoda gemisi Fen nehrini geçiyor.Nehrin ortasında beyaz dalgacıklar yükseliyor.Flüt ve kaval, kürek çekenlerin şarkı seslerine karışıyor,Ziyafet ve eğlence içinde bile kederliyim.Gençlik yıllan ne kadar az, yaş ne kadar kısa Wu-ti (Liu-ch’e. İmparator) (M.Ö. 157 – …
Tem 04
Evim fakir, dostlarım beni terketti,Hastayım, ziyafetlere gidemiyorum.Gözümün önünde canlı bir kimse yok.Kulübemin içinde yalnız yatıyorum.Kırık lâmbam zayıf bir ışık veriyor.Yıpranmış perdelerim çarpık, birbirine uymuyor.Tse, tse, kapı eşiğinde ve pencere kenarında.Tekrar yağan karın sesini duyuyorum.İhtiyarladığım için pek az uyuyorum.Gece yarısı uyanıyor, yatağım da oturuyorum.Eğer oturmak ve unutmak sanatını öğrenmemiş olsaydım.Bu sonsuz yalnızlığa nasıl dayanabilirdim ?Katı vücudum …
Haz 27
Rasih Güran… Değerli araştırmacı Emin Karaca’nın Nazım Hikmet’in Aşkları adlı kitabını okurken dikkatimi çeken bu ismi arama motoruna yazmakla başladı her şey. Aşina olduğum bir isimdi ama nereden olduğunu çıkaramıyordum. Kitabın öyle hazin bir yerinde karşılaşmıştım ki Rasih Güran’la, ismini görmemle onun adına üzülmem bir olmuştu. Zira Nazım-Piraye ayrılığında payına çok ağır bir yük düşmüştü: ayrılık …
Haz 18
Kekik, reyhan ve kaçak tütün kokusu taşırdı rüzgâralçak damlı evlerin yüksek, küçük pencerelerinden.Soluk ışıklar yayılırdı geceyeköpek havlamaları korkulara karışırkaygıları beslerdi.Sonra dağlardan kurşun sesleri gelirdi belirli belirsiznamlunun ucunda çırpınırdı yürekler.Ağıtlar yankılanırdı dağlara doğrukapılar kırılır,talan edilirdi sevdalar, umutlarve insan olan ne varsa…Ve kan akardı derelerimizdenZilan, Munzur, otuzüç kurşun ve Nevala Qesabave ülkenin bütün derelerindeO iklimde kalırdı acılar.Duymazdı …
Haz 16
Ayda’ya1964 Taş çekiyorum omuzumdaLâfızlar taşınıKafiyeler taşınıGurûb vakti ter dökerek geceyiKaranlık çukurundaUyandırıyorVe renk katran karası oluyorTabutun körlüğündeAhenk nefessiz kalıyorSessizliğin patlaması korkusuylaBen çalışıyorumVe sözcük taşlarıylaYükseltiyorumSağlamBir duvarŞiirimin çatısını üstüne örtmek içinİçinde oturmakİçinde yaşamak içinBen böyleyim.Ahmağım belki de!Kim bilirBenZindanımın taşlarını omuzumda taşıyorumMeryem oğlunun haçı taşıdığı gibiSizin gibi değilCelladınızın kırbaç sapını yontuyorsunuzKardeşinizin kemiğindenCelladınızın kırbacını örüyorsunuzKız kardeşinizin saçındanVe bencillerin kırbaç sapına …
Haz 11