Uzun bir aradan sonra, O’nun kokusuyla karşılaştım.
Sanki birkaç saniye önce buradan geçmişti.
Adımlarım mı, kalp atışım mı önce hızlandı, bilmiyorum.
Gözlerim O’nu aramaya başladı.
Bir köşe başında durup sokaklara baktım.
Göremedim, ‘Yok işte!’ diyemiyordum.
Kalbimi titreten bu kokuyu bir tek O kullanırdı.
Öyle içime sinmiştin ki, ne zaman sarılsam alırdım kokunu.
Bir defa boynunu koklamaya dalmıştım da gülümsemiştin; ‘kokum bitti.’ diye.
Yanılmış olamazdım.
Acaba dedim, özlediğimden olabilir mi?
Burnumun direği sızladı.
Ağlamamak için çabaladım.
Ben O’nun ardından gerektiği kadar gözyaşı dökmüştüm, rahattım.
Madem öyle, bu aralar ağlayamamaktan bu şikayet niye?
Oysa O’nu uzun zamandır düşünmemiştim.
Başka sevgililer edinmiş olmam, O’nu unuttuğumu yeterince ispatlamıyor muydu?
Kokunu hissettiğimde bu hale geliyorsam, ya bir de Seni görseydim ne yapardım sevgili Hanımeli Çiçeğim?
Beş 5 2013 pazar sabahı