Küllenen

karlı ve tipili
bir gece yarısı

bir eski dost
çaldı kapımı

bıyıkları mavi
buz sarkıtları

eskimiş kaputu
yırtıklı postalı.

    -tak tak, kimdir o
     kim, ya gelmişse
     gecelerin kara
     yüzlü konukları.

    -yabancı değilim
     benim
     sana kalbimi
     getirdim

konacak yer arayan
ürkek bir kuş gibiyim

bu aldığım kapı da
paslı bir kilitse

unutup koştuğumuz
delikanlı aşkları

kırmızı bir balık
yaşamı akvaryumda

    -içeri gir
     üşümüşsün
     sen bizim
     türkümüzsün.

Dağılınca atkısından
Odaya kar parıltıları

      -karşılaştı
           -bakışlarımız
                -bakışların
                    -parıltıları

gülümsedik gelincik
karanfil nakışlarda

gülümsedik birlikte
yürüyüp sobaya doğru

közü küllenen ateşe
yeniden odun attık.

1982

Behçet Aysan

Bir yanıt yazın

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.