Öyle Böyle Değil

Diyor ki Allah paraların ve masaların belasını versin…

(şimdi seni yayımlatmazsam yayabilirim sadece, öyle mi?
şu kadar sözcük eksilt yok burayı komple at, bağla, kısalt
geriye mi düştüm, çok mu ironik, tekrarlar mı var
kaç bir kaç çok kaç yani, falan…
öyle değil. Öyle böyle değil.)

bütün bunlar uyuyamamış
toprağı, aşkı, savaşı ve mesai saatlerini aynı anda yazmak isteyen
denize dili dönmeyen saçları uzun ve dalgalı
üzgünümü düz olmayacak birinin yarıklarıdır
kapılara ilgisi artmış, her şeyin yasını tutabilecek kadar sünger
duvarlar ve sıvalarının, bıçaklar ve saplarının
darbuka çalıcılarının…
esmerliğin acıyla direk ilgisi var

gördüm o adamlar kocaman kocamanlardı
göbekleri, yüzleri, masaları ve rakıları
karıları ve çocukları bilmiyoruz nasıl nasıllardı

İnsanı diğer canlılardan ayıran en belirgin özelliklerden biri konuşabilmesidir.

inkar etmem ağızlarında bomba patlatmak isteğimi
ve sallandırmak nerelerinden nerelerinden
darbukacı kızı kucaklarlarken…

şimdi yazık diyen dili kemirmekten başka
şarkısını söyleyen o kızı yazan ellerimi
kaç şiirle kaç durum bilgisiyle anlatabilirim
çağrıldıkça gelmeyen sevgili
ödendikçe bitmeyen borç
söylemekle olmayacak barış
sözcük olarak ne kadar sevimli
ve ne kadar sevimli yapıyor söyleyenini

kontrolsüz bir öfke bu insana ve tarihine
yazmak nasıl bir vicdan muhasebesi
nasıl bir ayaklanma, savaş ama kendine
kan gelmiyorsa ellerden birden
kör olmuyorsa gözler, dil parçalanıp düşmüyorsa kağıda
ah ve ey diye seslenilen nedir
ve neden küfretmeyeyim ki şimdi, burada
o fos kocamanlığa

güceniyorum çaresizliğe ve acizliğe
iç kafiye bile yaptım çok içten
daha neler neler yaparım istersem
seferler düzenlerim, dayılanırım, dayılık yaparım
tutar kaldırır daha şiddetli çarparım. Şimdi, şu anda
akrabayla iş yapmamalı diyen akla yanayım

inansam bir işe yaradığına
8-9 paket sigara içtim -şiir başına, ortalama
işe geç kaldım, oğluma ve eşe dosta
baktım adamlar ve darbuka, orada, masada
baktım, ben burada, masada

inansam bir işe yaradığına, sabah akşam
Allah paranın ve masaların belasını versin yazardım

ben senin bildiğin kızlardanım kerem
alıcı gözle seyrederim kendimi vitrinlerde
ışığı kapatman yeter bozulmam kotla sevişebilirim
beni hep sev onlar da sevsin -göz çıkarmaz-
acıtırsa fermuarım yarın sevmeyebilirim

işte söyledim, nihayet söyledim, oh be söyledim
ben senin bildiğin kızlardanım sevgilim

karşıma çıkacağını mesela üç vakte kadar
ela olduğunu gözlerinin şöyle omuz genişçe
-nasıl da biliyor ölmeyesice-
doktor olsun mühendiz… öğretmenler aç
kızım gözlerini aç benim gibi olma kaç
mesela sensiz yaşayamam sevgilim

güzel ve nassı farklı olduğumu;diğerlerinden-
hayvan isimleri koy bana
benden önce yoktun di mi sevgilim?

işte söyledim, nihayet söyledim, oh be söyledim
ben senin bildiğin kızlardanım sevgilim
bütün kızlar gibi aşka şiir
verebilirim…

Aslı Serin

Bir yanıt yazın

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.